Mahkeme devam ederken Jandarma Uzman Çavuşun yanında bulunan bir uzman çavuş benim Gavurdağı'nın son Ağası olan İslahiye Ovasının eski sahibi Seydo Ağanın torunlarından olduğumu öğrenince Rüşveti veren Kuyumcunun yanına gelmişler, benim takip ettiğimi öğrenince de konuşmuş ve rüşvet aldıklarını itiraf etmişlerdir. Haklarında soruşturma başlatılınca da Komutanlık soruşturmayı kapatmış ve onları derhal ilçede uzaklaştırmıştır. Jandarma uzmanlar konuşunca evrakın değiştirilmesine tanıklık eden Polis memurları da konuşmuş ve RÜŞVET REZALETİ ortaya çıkmıştır. Tüm bunlara rağmen Kanunen bağımsız olduğu iddia edilen Hakim ve Savcılar Adalet Bakanlığınca soruşturmaya izin verilmeyerek korunmuştur. Bu korumaya güvenen Hakim ve Savcılar hakkında hiç kimsenin ummadığı şekilde 2007 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla hazırladıkları tüm sahte evraklar yasal olarak elimize geçmiş Adalet Bakanlığı, Ankara Valiliği (Emniyet Müdürlüğü) hakkında yasal işlem başlatılmışsa da bu aşağılıkları korumaktan başka görevi olmayan aşağılık yetkililerden izin alınamaması nedeniyle şu ana kadar bir netice alınamadan mahkemeler devam etmektedir. Bu davalardan sonra da Mahkemeler, yasal hakkımıza rağmen dosyaları tarafımıza vermemektedir. Bizde asla taviz vermeden hukuki işlemlerimize devan etmekteyiz.
2007 yılında rüşvetle davamız reddedilince açılan davalar neticesinde bu karar bozulmuş ve tazminat davamız yeniden başlamış ve 2014 yılı Temmuz ayında yüklü bir tazminat hak etmemize rağmen Adaletteki adaletsizlikler nedeniyle henüz paramızı alamadık. Yargıtay ve İcra Davalarımız sonuçlanamadı. Hukuken suçlular insan olduğundan mağdur olarak insan sayılmadığımızdan beklemekten başka yapabileceğimiz bir işlem de yoktur.
Ben Diyanet İşleri Başkanlığı Personeli olduğumdan ağır kaza sonrası Özel Hastanelerde devam eden Pahalı Tedavi süresince haddinden fazla borçlandım. Diyanet ve Diyanet Vakfından yardım talep ettimse de söz vermelerine rağmen sözlerini tutmadılar. Borç olarak istedim önce kabul ettilerse de sonra EMSAL TEŞKİL EDER bahanesiyle onu da RED ettiler.Diyanet Vakfı Müfettişlerini sıkıştırarak bir yazı ile Bala Şubesinden küçük bir yardım aldımsa da ben Bala'dan ayrıldıktan sonra Diyanet Müfettişleri iki memurla bu dosyayı Bala^dan alarak yok ettiler ve benim yardımı AHLAKSIZ VE ALLAHSIZ olarak borç haline getirip beni icraya verdiler. İcra kavgası devam ederken benim Personel Maaşını yiyen, Cami parasıyla Ankara da EV alan birisi olduğumun evraklarına ulaştım. Konuyu Mahkemeye taşıdımsa da dönemin Başbakanı ve şu anın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN Diyanet İşleri Başkanının soruşturulmasına ve yargılanmasına izin vermediğinden, aynın şekilde Başkan'da diğer personele izin vermediüinden başarılı olamadım. Konu Avrupa İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE taşınacak hale gelmişken bana bu iftirayı atanlar PARALELCİLERDEN olduğundan Başbakanlıkça yeniden soruşturma başlatıldı. Bende bu kararları Sayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'a göndermeye karar verdim. Cevap alınsın veya alınmasın AİHM'e de süresi içinde göndermeye kararlıyım. Diyanet'in bu DİNSİZLİĞİNI ASLA AFFETMEYECEĞİM. Ben bu ihanetten sonra Diyanetle mücadele başlatmamın en büyük nedeni benim yaşadığım sıkıntıları başkası yaşamasın. Medeni kanun arkasına saklanan Diyanet İşleri Başkanı İLAHİ ADALETİ UNUTMASIN. Zira en büyük ADALET İLAHİ ADALETTİR. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI DİNSİZ OLDUKTAN SONRA RÜŞVETÇİ ADALETÇİLERE SÖZLEYECEK SÖZ BULAMIYORUM.
2007 yılında Davamız Rüşvetle reddedilince aldığım kredilerim ve kredi kartlarım icralık oldu. 2010 yılında erken emekli olarak borçlarımı ödememe rağmen Vakıfbank ve Citibank ödenmiş borcun faizinin faizini istemeye başladılar. Bende eski mutemet ve soruşturma memuru olduğumdan bunları istemeye haklarının olmadığını belirtmeme rağmen Vakıf Bank Faizin Faizini isteyen bir İcra Emri gönderdi. Yasal İşlem başlatınca Ankara 11 Hukuk Dairesi İcra Emrine değil de Avukatın gönderdiği hiçbir hukuki değeri olmayan özel yazıya itiraz ettiğim yönünde karar verince ben bu kararı Anayasa Mahkemesine taşıdım ve Hakim hakkında da HSYK'ya suç duyurusunda bulundum.
Citibank hakkında da aşağıdaki Dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdimse de Başsavcılık görevlisi bu dilekçeyi Münasip Yerine koyduğu için de bu güne kadar bir cevap alamadım. Colectürk uzun süre aramadıysa da zaman zaman eşimin telefonunu arayarak icra tehdidi savurmasına ve benimde İcraya vermelerini istememe rağmen dört yıldır İcraya veremediler. Verseler Vakıfbank'ın Hukuksuz icrasının aynısını kendilerine de uygulayacağım ama dört yıldır İcra Emri bir türlü gelmiyor. Artık İstanbul Savcı ve İcra Hakimleri ile ortak çalıştıklarından hiç bir şüphemin kalmadığında eminim. Hukuku kendi çıkarlarına adet eden bu aşağılıklar vicdanı satılık Hakim ve Savcılarca korunmaktalar, Hakim ve Savcıları da Bakanlık korumakta bu nedenle de TÜRK ADALETİNE hiç kime GÜVEN DUYMAMAKTADIR.
Buradan Adaletsiz Adalet Bakanına ve diğer Üst Düzey Yetkililere Sesleniyorum: Hukukun temelinde Suçluyu Korumak, en ez cazayı vermek, mümkünse hiç ceza vermemek olan bir Adalet Sisteminde Suçlular İnsan Sayılmakta ve Mağdur İnsan sayılmamakta ısrar edildiği sürece bu Adalete Güven Duyulmayacaktır. Mağdur olduğum için Güç Kullansam suçlu olacağım, güç kullanmasam Aşağılık Yetkilerin "OYUNCAĞI OLMUŞ" durumdayım. 10 YILDIR 2 DAVADA BİTMESİ GEREKEN DAVAM SAYISINI BENİMDE UNUTTUĞUM DAVADA BİTMEMİŞTİR.
Benim İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğim ve halen cevabını beklediğim dilekçeyi bu ülkenin Adalet Bakanına ve Cumhurbaşkanına tekrar sunuyorum.
Bir cevap alabilmek umuduyla.... 24.02.2015 Mustafa Demir Osmaniye
İSTANBUL CUMHURİYET
BAŞSAVCILINA
İSTANBUL
Oğlum
Halil Demir’in 06.08.2004 tarihinde Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde
geçirmiş olduğu ağır trafik kazasından sonra tedavi için yapılan harcamalarımız
nedeniyle çeşitli bankalardan kredi ve kredi kartları kullanılmıştır. 2007
yılında bitmesi planlanan mahkememiz Rüşvet nedeniyle reddedilince kredi ve
kredi kartlarım temerrüde düşmüş icralık olmuştur. Reddedilen dosyada
Yargıtayca bozulmuş dava halen devam etmektedir.
Bu
bağlamda; merkezi İstanbul’da bulunan Citibank A.Ş. de de üç dosya oluşmuştur.
Banka Avukatlığı yapan Abidei Hürriyet Caddesi No: 282/5 Şişli İstanbul
adresinde mukim TBS Avukatlık bürosu tarafından dosyalarım İstanbul 3. İcra
Dairesinde icraya konulmuştur. 2009 yılında TBS Avukatlık Bürosu ile anlaşmaya
gidilmiş, iki dosya anlaşmayla kapatılmıştır. O an Maliyece kesintisi
yapılmakta olan 2007/13558 nuralı dosyanında anlaşmaya dahil edilmesinin mümkün
olmadığı ancak kesinti normal şekilde bitirildiğinde kapatılacağı sözlü olarak
anlaşılmıştır. 2010 yılının Ocak ayında kesinti bitmiş ve dosyanın kapatıldığı
sanılmıştır.
Bir süre sonra TBS Hukuk’tan
başka bir avukat arayarak eski anlaşmanın hükümsüz olduğunu, borcun bitmediğini
idda etmiştir. Biz her ne kadar anlaşma yapıldığını, anlaşma yapılmasa dahi
borcun hukuken bittiğini, kendilerinin değil borçlunun elindeki belgenin yasal
olduğunu borç bitmediyse Dava açması gerektiğini anlatmaya çalışsakta hukukçu
kimliğini kötüye kullanan bu kişi, sebepsiz ve hesapsız harcamalarla sesini
çıkaramayan kişilere karşı sergilediği ahlaksız tutumunu bize de sergilemek
istemiş, yasal dava açamadığından da işi tehdide kadar vardırmıştır. Bir yil
kadar önce biz tehditlerini Adalet Bakanlığına iletince ve hukuk isteyince
rahatsız etmeyi bırakmıştır.
Bir ay önce kendisini
Collektürk Avukatlık Bürosunun avukatı Seray Hanım (Soyadını Bilmiyorum) olarak
tanıtan biri bu dosya ile ilgili aramıştır. Bizim borcumuzun olmadığını, borcu
ödeyip belgesini aldığımızı söyleyince belgenin fakslanmasını istemiş, bizde
kendisine 10.08.2012 tarihinde istenen
belgeyi faksladık. Fakat bir süre sonra faksın gelmediğini iddia ederek tekrar
telefon etmeye ve benim ve eşimin cep telefonuna alacaklı mesajları ve icra
tehdit mesajları gönderilmeye başlandı. Kısa bir araştırmadan sonra Eski
Büyükdere Caddesi 4. Levent Plaza No 67 Kat5/B 34418 4. Levent İstanbul
adresinde mukim kişilere bu dosyanın verildiği, dosyanın ödenip ödenmediği veya
yasal olup olmadığı bu kişileri fazla ilgilendirmediği, bu kişiler aldıkları
dosyadan yaptıkları tahsilata göre gelir elde eden bir teşekkül oluşturdukları
ve sadece para almaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle;
Benim böbrek hastası ve
oğlumunda %75 beyin özürlü olması nedeniyle bu kişilerle uğraşacak halimiz ve
vaktimiz olmadığından ve Borcun da Osmaniye İli Kadirli İlçesi Malmüdürlüğünce
kesilerek İstanbul İcra Müdürlüğüne ödendiğinden kesinti listei (Ek-1) ilişikte
sunulmuş olup, benim yasal şekilde ödenen borcumun İstanbul 3. İcra Dairesinden
kapatılarak kapatıldı belgesinin gönderilmesini;
2007/13558 numaralı dosyamın
da 3. kişiler elinden alınarak benim ve eşimin rahatsız edilmelerimizin
engellenmesini ve dosyanın mevcut şekliyle (Kapatılmamış haliyle) rüşvet davasında kullanılmak üzere tarafıma
gönderilmesi hususunda,
Gereğini
arz ve talep ederim. 17.09.2012 Mustafa DEMİR
Şikayetçi
Ek:1 Kesinti listesi sureti