20 Ekim 2015 Salı

KLİKYA ERMENİ DEVLETİ

           2007 yılında başladığım soy kütüğü araştırmalarımda karşıma bu bölgenin iki büyük ailesi çıktı: Kozanoğulları ve Küçükalioğulları. Bu iki sülale bu bölgenin en büyük Osmanlı aşiretleriydi. Kozanoğulları Kozan ve Feke çevresindeki Toros Dağlarına, Küçükalioğulları ise bugün adı Nurdağı olan Gavurdağlarına hükmediyorlardı. Bölge Ermeni bölgesiydi. Bölgede Rusların, İngilizlerin ve Fransızların birer Konsoloslukları bulunuyordu. Amaçları bu bölgede bir Ermeni Devleti kurmayı ama...çlıyorlardı. Adı ve Kralı bile hazırlanmıştı. Devletin adı Klikya Ermeni Devleti. Kralları ise Maraş Ermenilerinden Agop Hırlakyan. Sürekli olarak Devleti Ali Osmani'ye bu iki aşiret hakkında asılsız şikayetler gidiyordu. Fakat aynı zamanında Osmanlı Devleti de bu aşiretlere bölgeyi Ermenilerden koruması karşılığında yıllık 20000-25000 Altın Lira tahsisat ödüyordu. En sonunda Osmanlı batılı devletlerin baskısına dayanamayarak bölgeye Fırka-i islahiye adında bir ordu gönderdi ve bu aşiretler mallarına en konularak ve eşkıyalıkla suçlanarak 1865-1867 yıllarında sürgün edildiler. Sürgün kararını veren Osmanlı Sultanı bu Aşiretlere İstanbulda bir konak tahsisi etti ve maaşa bağladı. Çocuklarını da devlet adına okuttu. Beylere de önemli görevler verdi. Erbakan'ın Dedesi Hüseyin Bey'e nazırlık, bizim büyük dedemiz Hacı Bey'e (Tatar Hacı) kerkükteki Özel Münkünde sorumluluk ve yöneticilik gibi. Erbakan'ın babası Hüseyin beyin oğlu ve bizim dedemiz Hacı Bey'in oğlu Mustandik (Savcı olarak) atandılar. Bizim dedemiz Hacı Beyin Oğlu Abdurrahman Efendi Savcı olarak atandığı İslahiye'de Küçükalioğullarından Mustafa Paşa'nın torunu ve Seydi Bey'in (Seydo Ağa) kızı Fatma ile evlendi. Genç yaşta attan düşerek ölünce de Sultanın emriyle Kerkükte bulunan Hacı bey torunlarına bakmak üzere Kızlaç'a gelip yerleşti. Mezarı da Kaman ağzında.
            Bizim dedelerimiz sürülümce buralar Ermenilere kalmış gibi halka zulmettiler. Her fırsatta batılı ülkelerin desteği ve silahlandırmasıyla halkı katlettiler. Ta ki 1919 ve sonrasında halkta silaha sarılıpta tüm Ermenileri büyük şehitler vererek bölgede sürdüler. Bu gün bizim verdiğimiz şehitler görmezden gelinerek ermeniler mazlum gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Özellikle HDP üzerinde açıkça Ermeni propagandası yapılmakta ve onların hakları savunulmaktadır. Zira bu gün PKK yöneticilerinin ve HDP kurucularının büyük çoğunluğu ermeni ve İsrail desteklidir. Bu topraklarda 100 yıldır ermeniler açıkça ben ermeniyim diyemiyorsa onların uşaklığını yapan PKK lılarda böyle giderse gün gelecek ben Kürdüm diyemeyeceklerdir. 15.10.2015 Mustafa DEMİR

5 Ekim 2015 Pazartesi

ANAYASA 7218:YENİLEME


ANKARA 11. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

 NÖBETÇİ OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

                                         DOSYA NO:2015/1955 ESAS 2015/1093 KARAR                                                                                      

 

DAVACI                                :  Mustafa DEMİR -
 

DAVALI                                :  Adalet Bakanlığı  ANKARA

 

DAVANIN KONUSU           :    Tam Yargı Davası.

İPTALİ İSTENİLEN

İDARİ İŞLEM                  :     Ankara 11. İdare Mahkemesinin 2577 sayılı Kanunun 3. maddesi          

                                                  uyarınca verdiği RET kararı üzerine düzenlenen Yenileme

                                                  dilekçesidir.  (Ücret alınmayacaktır.)

TEBLİĞ TARİHİ                 :  15/09/2015

 

DAVANIN İZAHI                :  06.08.2004 tarihinde Anakra İli Bala İlçesi Bala Lisesi önündeki kaldırımda oğlum Halil Demir Ağır yaralamalı bir trafik kazası geçirmiştir. kazanın kaldırımda olduğu bize bildirilmesine rağmen biz hastamızla ilgilenirken sonradan biraz para gören bir kuyumcu beni davacı ettirmeyeceğini iddia ederek savcıyı satın almış ve kazadan üç gün sonra kaza evraklarını Rüşvetle yeniden düzenlettirilmiştir. Biz resmi evrakı aldığımızda resmi işlem başlatmamıza rağmen ülkemizde Adalet olmadığından onbir yıldır kaza davamız otuzdan fazla davaya rağmen henüz sonuçlanmamıştır. Kaza sonrası kamu görevlilerine Adalet Bakanlığı tarafından sahip çıkılarak soruşturma izni verilmediğinden davalar saçma kararlarla ve davalarla devam ettirilmektedir.

            Kaza sonrası yaşanan maddi sıkıntılar nedeniyle evim satılmış ve oğlumun tedavisine harcanmıştır. Buna rağmen tedavi giderlerinin % 50 si tarafımdan ödendiğinden aldığım kredi ve krediler icralık olmuştur. 2007 yılında davalarımız Rüşvetle reddedilince aldığım kredilerim ve kredi kartlarım icralık olmuştur. İcradan kurtulmak için Emekli olup borçlarımı ödememe rağmen  bir Kamu Bankası Avukatı yasal hakkı olmadığı halde altı yıl sonra faiz alacağı olduğunu iddia ederek tarafıma İcra Ödeme Emri göndermiştir. Ondan sonra Türkiyenin Adaletine örnek olacak yargılama başlamıştır. (Bu yargılama bittiğinde diğer davalarla birlikte bu karar KİTAP haline getirilecektir.) İlk olarak Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi benim Ödeme emrine değilde Kamu Bankası avukatının bir yıl önce gönderdiği ve hiçbir hukuki değere sahip olmayan evraka itiraz ettiğimi, İcrada herhangi bir işlem yapılmadığını ileri sürmüş ve bana da avukatın başka bir avukatla temsil edildiğini ileri sürerek, birde avukatlık ücreti yükleyerek Red kararı vermiştir. Bu karara yapılan itirazda miktardan red edilmiş, verilen karar düzeltme hakkıda kullanılmamış ve karar kesinleşmesinin arkasından Anayasa Mahkemesine 2014/7218 Dosya Numarası ile gönderilmiştir.

            Hiçbir işlem yapmadığı iddia edilen İcra dairesince varlığını benim bile unuttuğum artık benzer modeli bile piyasalarda bulunmayan mobilyetime haciz konmuştur. Bu haciz kararı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna gönderildiyse de evrak sümenaltı edilmiştir.

            Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu dosyadaki kararında 11. İcra Hukuk hakiminin yanlış yaptığını, temyiz ve karar düzeltme hakkının olmadığını ileri sürsede, verilen karar düzeltme hakkını görmezden gelerek benim yasal süresinde dava açmadığımı ileri sürmüştür. Kararda bulunan Kesinleşme Şerhine de gözlerini kapayarak İDARİ RED kararı vermiştir.

            Anayasa Mahkemesinin bu kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gönderme hakkım olmasına rağmen artık AİHM'in İdari red kararlarını incelemediğini bildiğim için bu İdari Dava açıldı ve bu dava oluştu.

            2577 sayılı kanunun 5. maddesi gayet açıktır: Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller:

Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3 md.) 1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir.  Kanun bu kadar açık olmasına rağmen maddenin birinci cümlesini okuyan hakimler benim dilekçemdeki isteklerim arasındaki hukuki ve maddi sepepleri ortadan kaldırarak her konuda ayrı ayrı dava açmamı istemek üzere davayı red etmişler ve bir lütuf olarakta dilekçemi yenilememi istemişlerdir.Buda benim aklıma şu fıkrayı  getirmiştir: Namaz kılmayan Molla'ya sormuşlar. Niçin Namaz kılmıyorsun? Molla cevap vermiş: Kur'an'da namaza yaklaşmayın yazıyor. Demişler: Namaza sarhoş olduğun zaman yaşlaşma yazıyor. Sen sarhoşmusun? Molla demiş: daha ben orayı okumadım! Anlaşılan bu kararı veren hakimler daha maddenin devamını okumamışlar!

            Memuriyet hayatı  para işlemleri, şikayet ve souşturma konularıya geçmiş biri olarak; bir kanun, tüzük ve yönetmelik maddesini anlamak ve uygulamakla, soruşturmalarda savcı yetkisi kullanmakla geçen biri olarak neyin yanlış olup, neyin yanlış olmadığını ben iyi bilenlerdenim. Mahkemenin bahsettiği bir yanlış varsa oda kamu bankasının avukatını korumak için hukukun içine etmektir. Bu nedenle önceki dilekçemi aynen tekrar ediyorum. Tekrar red edilmesi halinde de Anayasa Mahkemesinin ististisnalar bölümünün 1. maddesinde belirtilen sonuç alıması mümkün olmayan durum olarak ve daha önce Adana 1. İdare Mahkemesinde usulen açılan oğlumun Diş Tedavi Gideri dosyasıdavası, 3 mahkeme gezdikten sonra kaybolmuş,  dosya ile ilgili HSYKile uzunca yazıştıktan sonra Anayasa Mahkemesine göderilmiş, orada dosya kaybeden hakime dava açamayacağıma dair karar verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılaması şu an devam eden "Hakime dava açamazsın" kararı örnek gösterilecektir. Anayasa Mahkemesi de Hukukun tamamlanmağını ileri sürerse, icra, anayasa ve İdare mahkemesindeki hukuksuzluklar örnek gösterilerek adil yargılama yapılmadığı ve maddi gelişimim engellendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gönderilecektir.           

 

HUKUKİ SEBEPLER            :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.

 

DEDİLLER                             :

             2577 sayılı kanunun 5. maddesi gayet açıktır: Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller:

Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3 md.) 1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir. 

            Bu maddeden açıkça beli gibi, benim Rüşvet nedeniyle mağdur olmam, borcumu ödemek için emekli olmam, ödediğim borca hukuksuz faiz talebinde bulunulması, mahkemelerde kamu bankası avukatının korunması için hukuksuz karar verilmesi, hakimler ve savcılar yükek kurulunun kamu bankasının avukatını ve onu koruyan hakimi korumak için evrakı sümenaltı etmesi hep hukuken ve madden birbirine bağlı konulardır. Benim dilekçemde herhangi bir yanlışlık yoktur. Bir yanlışlık varsa o da tarafınızdan verilen hukuksuz kararınızdır. Biz bu kararı kabul etmiyor ve daha önce gönderdiğimiz dilekçeyi aynen tekrar ediyoruz. Tekrar reddi halinde ise de hukuki mücadelemize devam etmekle kalmayacak bu kararları kitap haline getirerek kamuoyunun istifadesine sunacağız.

            Ülkemizdeki hukuksuzluk nedeniyle daha önce açılmış olan idari davaların hiçbiri normal olarak sonuçlanmamıştır. Makul sürede sonuçlanmayan davalarda ayrıca makul sürede sonuçlanmadığı içinde tazminat talebinde bulunulacaktır. Oğlumuzun kazası nedeniyle mağdur durumda olduğumuzdan her iddia ile ile ilgili ayrı ayrı dava açarak ve para ödeyerek daha fazla mağdur olmak istemiyoruz. Biz sizden Adalet istiyoruz.Bu bağlamda ödenen kredi borç dosyasının bir banka tafından kamu bankası nedeniyle dava açılmayacağını bildiği için aracı kuruma satmış, bizim aracı kurum hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatımız üzerine uzun süre bizi rahatsız etmemişlerdir. İstanbul Başsavcılığında evrakı sümenaltı ettirip yine rahatsız etmek istemişlersede bizim icraya verin talebimiz karşında İcra işlemi uygulamayamamkta fakat savcılığı rüşvetle satın aldıklarından hukuksuz ve ahlaksız tacizlerini sürdürmek istemekdedirler. Bu belgeler bile ülkemizdeki hukuksuzluğu gözler önüne sermektedir. Daha önce Adalet Bakanlığı yapmış, şu anda bir partinin hukuk işlemlerinde sorumlu bir zat televizyona çıkarak : "Ben hukuk kökenliyim, İcralarda  dosyanın içine bir miktar para konmazsa o dosya bulunamıyor." diyerek ülkede rüşvet alıp vermenin doğal ve sıradan olduğunu beyan etmektedir. Bu beyanatda rüşvetçilere hiçbir hukuki işlem yapılamadığını göstermektedir.

            Memuriyet hayatım soruşturma yapmakla geçtiğinden benim dilekçemde kanunda açıkça belirtildiği gibi herhangi bir yanlışlık yoktur.  Rüşvet davaları devam ettiğinden yargılama yapan hakimlerin bunlara kolayca ulaşabilecekleri için evrak eklenmemiştir. Sizin evrak göstermediğim iddianız üzerine Adalet Bakanlığı adına açılan Hakim davasının ara kararını koyuyoruz. Orada açıkça bu kararın AİHM'e gitmesi halinde bu ülkenin suçlu bulunacağı belirtilmektedir. Buna rağmen bu davada bile bu karar benden gizlenerek red kararı verilmiştir.

            Bankalarla ilgili evrak konmaması ise bankalara T.C. Kimlik numaram ile erişilebilinmesi ve bankaların Mahkeme tarafından istekte bulunmalarının daha doğru olacağının belirtilmesi nedeniyle evrak eklenmemişti. Şimdi ise istenilen çok üzerinde icra ve kredi evrakı ilişiktedir.

            Emeklilik konusunda ise maaşlar Sosyal Güvenlik Kurumunca ödendiğinden çalışanlarla emekli arasındaki fark bir müzekkire ile yasal olarak öğrenilecek bir teknik konudur. Neticede müzekkirelerin posta masrafları benim tarafımdan ödenmektedir. Buna rağmen aylık sekizyüz liradan toplamda 182.400,00 (Yüzseksenikibindörtyüz)Lira talep ediyorum.

           

            NETİCE VE TALEP     :

           

            1- Mahkemenize daha önce sunmuş olduğumuz 01.07.2015 tarihli dilekçemizi aynen tekrar ediyor ve davamızın bu dilekçemiz ve ekleri üzerine görülmesini talep ediyoruz. Mahkemenizin her konuda ayrı ayrı dava açılması talebinizi kabul etmiyoruz. Bunun bizim mağduriyetimi daha fazla artıacağını biliyoruz ve daha fazla mağduriyet yaşamak istemiyoruz.            Davamızın tekrar hukuksuz olarak red edilmesi halinde Anayasa mahkemesine netice alınamayacağı gerekçesiyle taşınacak, oradanda netice alınamamsı halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınacaktır.

             2- Dava masrafların davalı idareye yüklenilmesini arz ve talep ediyoruz. 06.10.2015

 

 

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı

E K L E R      :

01.07.2015 tarihli dilekçe ekleri aynen geçerlidir.

yenden gönderilmemiştir.

1-11. İdare Mahkeme red kararı

2-01.07.2015 tarihli dava dilekçesi

3-3. İdare Mahkemesi ara kararı

4-İstanbul Başsavcılığına dilekçe ve Ödeme listesi.

4-Güneş Sigorta Dilekçesi Hastane fark fatura listesi

5-Halil Demir'e ait Adli Tıp ve Engelli Raporu

6-Banka İcra ve Kredi yazı suretleri