ANKARA 11. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
NÖBETÇİ OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:2015/1955 ESAS 2015/1093 KARAR
DAVACI : Mustafa DEMİR -
DAVALI : Adalet Bakanlığı ANKARA
DAVANIN KONUSU : Tam Yargı Davası.
İPTALİ İSTENİLEN
İDARİ
İŞLEM : Ankara 11. İdare Mahkemesinin 2577 sayılı
Kanunun 3. maddesi
uyarınca verdiği RET kararı üzerine düzenlenen Yenileme
dilekçesidir. (Ücret
alınmayacaktır.)
TEBLİĞ
TARİHİ : 15/09/2015
DAVANIN
İZAHI : 06.08.2004 tarihinde Anakra İli Bala
İlçesi Bala Lisesi önündeki kaldırımda oğlum Halil Demir Ağır yaralamalı bir
trafik kazası geçirmiştir. kazanın kaldırımda olduğu bize bildirilmesine rağmen
biz hastamızla ilgilenirken sonradan biraz para gören bir kuyumcu beni davacı
ettirmeyeceğini iddia ederek savcıyı satın almış ve kazadan üç gün sonra kaza
evraklarını Rüşvetle yeniden düzenlettirilmiştir. Biz resmi evrakı aldığımızda
resmi işlem başlatmamıza rağmen ülkemizde Adalet olmadığından onbir yıldır kaza
davamız otuzdan fazla davaya rağmen henüz sonuçlanmamıştır. Kaza sonrası kamu
görevlilerine Adalet Bakanlığı tarafından sahip çıkılarak soruşturma izni
verilmediğinden davalar saçma kararlarla ve davalarla devam ettirilmektedir.
Kaza sonrası yaşanan maddi
sıkıntılar nedeniyle evim satılmış ve oğlumun tedavisine harcanmıştır. Buna rağmen
tedavi giderlerinin % 50 si tarafımdan ödendiğinden aldığım kredi ve krediler
icralık olmuştur. 2007 yılında davalarımız Rüşvetle reddedilince aldığım
kredilerim ve kredi kartlarım icralık olmuştur. İcradan kurtulmak için Emekli
olup borçlarımı ödememe rağmen bir Kamu
Bankası Avukatı yasal hakkı olmadığı halde altı yıl sonra faiz alacağı olduğunu
iddia ederek tarafıma İcra Ödeme Emri göndermiştir. Ondan sonra Türkiyenin
Adaletine örnek olacak yargılama başlamıştır. (Bu yargılama bittiğinde diğer
davalarla birlikte bu karar KİTAP haline getirilecektir.) İlk olarak Ankara 11.
İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi benim Ödeme emrine değilde Kamu Bankası avukatının
bir yıl önce gönderdiği ve hiçbir hukuki değere sahip olmayan evraka itiraz
ettiğimi, İcrada herhangi bir işlem yapılmadığını ileri sürmüş ve bana da
avukatın başka bir avukatla temsil edildiğini ileri sürerek, birde avukatlık
ücreti yükleyerek Red kararı vermiştir. Bu karara yapılan itirazda miktardan
red edilmiş, verilen karar düzeltme hakkıda kullanılmamış ve karar
kesinleşmesinin arkasından Anayasa Mahkemesine 2014/7218 Dosya Numarası ile
gönderilmiştir.
Hiçbir işlem yapmadığı iddia edilen
İcra dairesince varlığını benim bile unuttuğum artık benzer modeli bile
piyasalarda bulunmayan mobilyetime haciz konmuştur. Bu haciz kararı Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kuruluna gönderildiyse de evrak sümenaltı edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu
dosyadaki kararında 11. İcra Hukuk hakiminin yanlış yaptığını, temyiz ve karar
düzeltme hakkının olmadığını ileri sürsede, verilen karar düzeltme hakkını
görmezden gelerek benim yasal süresinde dava açmadığımı ileri sürmüştür.
Kararda bulunan Kesinleşme Şerhine de gözlerini kapayarak İDARİ RED kararı
vermiştir.
Anayasa Mahkemesinin bu kararını
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gönderme hakkım olmasına rağmen artık AİHM'in
İdari red kararlarını incelemediğini bildiğim için bu İdari Dava açıldı ve bu
dava oluştu.
2577 sayılı
kanunun 5. maddesi gayet açıktır: Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller:
Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3 md.) 1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava
açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç
ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava
açılabilir. Kanun bu kadar açık
olmasına rağmen maddenin birinci cümlesini okuyan hakimler benim dilekçemdeki
isteklerim arasındaki hukuki ve maddi sepepleri ortadan kaldırarak her konuda
ayrı ayrı dava açmamı istemek üzere davayı red etmişler ve bir lütuf olarakta
dilekçemi yenilememi istemişlerdir.Buda benim aklıma şu fıkrayı getirmiştir: Namaz kılmayan Molla'ya
sormuşlar. Niçin Namaz kılmıyorsun? Molla cevap vermiş: Kur'an'da namaza
yaklaşmayın yazıyor. Demişler: Namaza sarhoş olduğun zaman yaşlaşma yazıyor.
Sen sarhoşmusun? Molla demiş: daha ben orayı okumadım! Anlaşılan bu kararı
veren hakimler daha maddenin devamını okumamışlar!
Memuriyet
hayatı para işlemleri, şikayet ve
souşturma konularıya geçmiş biri olarak; bir kanun, tüzük ve yönetmelik
maddesini anlamak ve uygulamakla, soruşturmalarda savcı yetkisi kullanmakla
geçen biri olarak neyin yanlış olup, neyin yanlış olmadığını ben iyi
bilenlerdenim. Mahkemenin bahsettiği bir yanlış varsa oda kamu bankasının
avukatını korumak için hukukun içine etmektir. Bu nedenle önceki dilekçemi
aynen tekrar ediyorum. Tekrar red edilmesi halinde de Anayasa Mahkemesinin
ististisnalar bölümünün 1. maddesinde belirtilen sonuç alıması mümkün olmayan
durum olarak ve daha önce Adana 1. İdare Mahkemesinde usulen açılan oğlumun Diş
Tedavi Gideri dosyasıdavası, 3 mahkeme gezdikten sonra kaybolmuş, dosya ile ilgili HSYKile uzunca yazıştıktan
sonra Anayasa Mahkemesine göderilmiş, orada dosya kaybeden hakime dava
açamayacağıma dair karar verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
yargılaması şu an devam eden "Hakime dava açamazsın" kararı örnek
gösterilecektir. Anayasa Mahkemesi de Hukukun tamamlanmağını ileri sürerse,
icra, anayasa ve İdare mahkemesindeki hukuksuzluklar örnek gösterilerek adil
yargılama yapılmadığı ve maddi gelişimim engellendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gönderilecektir.
HUKUKİ
SEBEPLER : İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.
DEDİLLER :
2577 sayılı kanunun 5. maddesi gayet açıktır: Aynı
dilekçe ile dava açılabilecek haller:
Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3 md.) 1. Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava
açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık yada sebep-sonuç
ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir.
Bu
maddeden açıkça beli gibi, benim Rüşvet nedeniyle mağdur olmam, borcumu ödemek
için emekli olmam, ödediğim borca hukuksuz faiz talebinde bulunulması,
mahkemelerde kamu bankası avukatının korunması için hukuksuz karar verilmesi,
hakimler ve savcılar yükek kurulunun kamu bankasının avukatını ve onu koruyan
hakimi korumak için evrakı sümenaltı etmesi hep hukuken ve madden birbirine
bağlı konulardır. Benim dilekçemde herhangi bir yanlışlık yoktur. Bir yanlışlık
varsa o da tarafınızdan verilen hukuksuz kararınızdır. Biz bu kararı kabul
etmiyor ve daha önce gönderdiğimiz dilekçeyi aynen tekrar ediyoruz. Tekrar
reddi halinde ise de hukuki mücadelemize devam etmekle kalmayacak bu kararları
kitap haline getirerek kamuoyunun istifadesine sunacağız.
Ülkemizdeki
hukuksuzluk nedeniyle daha önce açılmış olan idari davaların hiçbiri normal
olarak sonuçlanmamıştır. Makul sürede sonuçlanmayan davalarda ayrıca makul
sürede sonuçlanmadığı içinde tazminat talebinde bulunulacaktır. Oğlumuzun
kazası nedeniyle mağdur durumda olduğumuzdan her iddia ile ile ilgili ayrı ayrı
dava açarak ve para ödeyerek daha fazla mağdur olmak istemiyoruz. Biz sizden
Adalet istiyoruz.Bu bağlamda ödenen kredi borç dosyasının bir banka tafından
kamu bankası nedeniyle dava açılmayacağını bildiği için aracı kuruma satmış, bizim
aracı kurum hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatımız üzerine
uzun süre bizi rahatsız etmemişlerdir. İstanbul Başsavcılığında evrakı
sümenaltı ettirip yine rahatsız etmek istemişlersede bizim icraya verin
talebimiz karşında İcra işlemi uygulamayamamkta fakat savcılığı rüşvetle satın
aldıklarından hukuksuz ve ahlaksız tacizlerini sürdürmek istemekdedirler. Bu
belgeler bile ülkemizdeki hukuksuzluğu gözler önüne sermektedir. Daha önce
Adalet Bakanlığı yapmış, şu anda bir partinin hukuk işlemlerinde sorumlu bir
zat televizyona çıkarak : "Ben hukuk kökenliyim, İcralarda dosyanın içine bir miktar para konmazsa o
dosya bulunamıyor." diyerek ülkede rüşvet alıp vermenin doğal ve sıradan
olduğunu beyan etmektedir. Bu beyanatda rüşvetçilere hiçbir hukuki işlem
yapılamadığını göstermektedir.
Memuriyet
hayatım soruşturma yapmakla geçtiğinden benim dilekçemde kanunda açıkça
belirtildiği gibi herhangi bir yanlışlık yoktur. Rüşvet davaları devam ettiğinden yargılama yapan hakimlerin
bunlara kolayca ulaşabilecekleri için evrak eklenmemiştir. Sizin evrak
göstermediğim iddianız üzerine Adalet Bakanlığı adına açılan Hakim davasının
ara kararını koyuyoruz. Orada açıkça bu kararın AİHM'e gitmesi halinde bu
ülkenin suçlu bulunacağı belirtilmektedir. Buna rağmen bu davada bile bu karar
benden gizlenerek red kararı verilmiştir.
Bankalarla
ilgili evrak konmaması ise bankalara T.C. Kimlik numaram ile erişilebilinmesi
ve bankaların Mahkeme tarafından istekte bulunmalarının daha doğru olacağının
belirtilmesi nedeniyle evrak eklenmemişti. Şimdi ise istenilen çok üzerinde
icra ve kredi evrakı ilişiktedir.
Emeklilik
konusunda ise maaşlar Sosyal Güvenlik Kurumunca ödendiğinden çalışanlarla
emekli arasındaki fark bir müzekkire ile yasal olarak öğrenilecek bir teknik
konudur. Neticede müzekkirelerin posta masrafları benim tarafımdan
ödenmektedir. Buna rağmen aylık sekizyüz liradan toplamda 182.400,00
(Yüzseksenikibindörtyüz)Lira talep ediyorum.
NETİCE
VE TALEP :
1- Mahkemenize daha önce sunmuş olduğumuz 01.07.2015
tarihli dilekçemizi aynen tekrar ediyor ve davamızın bu dilekçemiz ve ekleri
üzerine görülmesini talep ediyoruz. Mahkemenizin her konuda ayrı ayrı dava
açılması talebinizi kabul etmiyoruz. Bunun bizim mağduriyetimi daha fazla
artıacağını biliyoruz ve daha fazla mağduriyet yaşamak istemiyoruz. Davamızın tekrar hukuksuz olarak red
edilmesi halinde Anayasa mahkemesine netice alınamayacağı gerekçesiyle
taşınacak, oradanda netice alınamamsı halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
taşınacaktır.
2- Dava masrafların
davalı idareye yüklenilmesini arz ve talep ediyoruz. 06.10.2015
Mustafa DEMİR
Davacı
E K L E R :
01.07.2015 tarihli dilekçe
ekleri aynen geçerlidir.
yenden gönderilmemiştir.
1-11. İdare Mahkeme red kararı
2-01.07.2015 tarihli dava
dilekçesi
3-3. İdare Mahkemesi ara kararı
4-İstanbul Başsavcılığına dilekçe
ve Ödeme listesi.
4-Güneş Sigorta Dilekçesi Hastane
fark fatura listesi
5-Halil Demir'e ait Adli Tıp ve
Engelli Raporu
6-Banka İcra ve Kredi yazı
suretleri