31 Mayıs 2017 Çarşamba

BALA CEZA 2. İFADE


 

BALA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
                                                             Sunulmak üzere
                           OSMANİYE 3. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
                                                                             Dosya No: 2016/67 Esas, 2017/113 Talimat

 DAVALI   : Mustafa DEMİR,
DAVCI     : K.H.
KONU      : Atılı suçlamayı kabul etmediğime dair yazılı ifademdem ibarettir.
            Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan 2014/106 Esas sayılı dosyamda  “Mal Kaçırma” davasına gönderdiğim 14.09.2015 tarihli dilekçeme Bala Asliye Hukuk Hakimi tarafından suç unsuru bulunduğu gerekçesiyle Bala Cumhuriyet Başsavcılığına Suç duyurusunda bulunulmuştur.  Bunun üzerine Bala Asliye Ceza Mahkemesi benim Bilirkişiye hakaret ettiğime dair 2016/67 Esas numarasıyla hakkımda sanık olarak dava açtı. Dava devam ederken Bala Basliye Ceza Mahkemesinin talebiyle Osmaniye 3. Asliye Ceza Mahkemesinde talimatla 31.05.2017 tarihinde  ifademin alınmasını talep etmiş olduğundan bu yazılı ifademi veriyorum:
            Bala’da meydana gelen kaza sonrası, kazanın kaldırımda olduğu hem kaza yapanlarca ve hemde Bala Emniyet Amirliğince açıkça beyan edildiğinden biz hastamızla ilgilendik. Biz hastamızla ilgilenirken sonradan üç-beş kuruş para gören bir Kuyumcu siyasi bağlantısını da kullanarak ve beni e davacı ettirmeyeceğini ileri sürerek kazadan üç gün sonra rüşvetle olayın savcısını satın alarak gerçek evrakları ve raporu değiştittirmiş ve beni davacı etmeyeceğini ileri sürmüştür. Bizim olayı kazadan 1,5 ay sonra öğrenip işlem başlatmamız üzerine ilk başta bir şey yapamayacağımı ileri sürselerde bu kuyumcunun mensup olduğu siyasi parti liderinin benim annemin sülalesinden olması ve bizim yörenin ileri gelen ailelerinden olmamız nedeniyle karşımızda kaza yapanlar değil Bala Cumhuriyat Savcılığı ve Hakimliği kalmıştır.
            Biz, bize dava açılan konuda sözlerimizi mal kaçırma dilekçesinde değil daha önce Bala Emniyeti ve Polislerine karşı 2008 yılında açılan ve halen devam eden Ankara 12. İdare mahkemesinde ve 2013 yılında Ceza Bala Ceza Hakimi Fuat pembeçiçek hakkında Adalet Bakanlığına açılan 2013 tarihli Ankara 3. İdare Mahkemesinde de söylememize rağmen malkaçırma davasına gönderdiğim dilekçe üzerine hiçbir araştırma ve soruşturma yapmayan Bala Cumhuriyet Başsavcılığı bana Bilirkişiyi davacı edememesine rağmen yanında çalışan ve bilirkişi adına benden rüşvet isteyen bir kişiyi görevli göstererek dava açmıştır. Bu nedenle bu davanın hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Nitekim hakaret ettiğim ileri sürülen kişiler rüşvet aldıklarını açıkça itiraf etmelerine rağmen bir türlü mahkemeye çıkarılamamış ve bizimle yüzleştirilememiştir. En nihayetinde devletin kamu görevlisi değil Feto’nun aşağılık uşakları olduklarından görevlerinden atılmışlardır. Bu dava da artık Feto’nun bu aşağılık uşaklarını kurtarma davasına dönüşmüştür.
            Bala savcılığı ne benim gösterdiğim tanıkları dinlemiş, nede halen devam eden daha önce açılmış olan rüşvet alan bu kişilere soruşturma açılmasını talep ettiğimiz davalarımıza bakmıştır. Masa başında bize hakaret davası açmalarına rağmen hakaret ettiğimi ileri sürdükleri kişiyi davacı da edememişler mahkemeye de getirememişlerdir. Halbuki bu kişi menim nüfusumu öğrenince derhal kendisine rüşvet veren kuyumcuya damlamış ve arkasından amirine bülbül gibi ötmüştür. Bu nedenle de savcılıkta kıvırmaktadır. Feto’cu olduğundan da görevinden atılmıştır.  Bu davanın yasal hiçbir dayanağı kalmamıştır.
Bu nedenle; bu davadan Beraatimi istiyorum. Dava sonucunda da ya Rüşvet alan Bilirkişiye veya onu koruyan hakimlere 6100/46 madde gereği işlem yapılmaktan tereddüt edilmeyecek ve ne gerekiyorsa yapılacaktır.
            Ankara 16. İdare mahkemesinde Başbakanlık Makamına açmış olduğumuz ve Mahkemece Adalet Bakanlığı hasım kabul edilen 2016/3090 sayılı davamızda Adalet Bakanlığına vermiş olduğunuz cevabın bir sureti iliştedir. Bu davamızda da açıkça belirttiğimiz gibi biz kaza yapanlarla değil Bala Cumhuriyet Başsavcılı ve Mahkemeleriyle davalıyız. Davamızda da asla taviz vermeden devam edeceğiz.
            Mal kaçırma davasına gönderdiğim dilekçedende açıkça anlaşılacağı gibi suç unsuru vardır. Bu suç benim Bilirkişiye hakaretim değil, bilirkişinin yakın arkadaşı olması nedeniyle Trafik Polisinin gerçek raporu rüşvet karşılığı değiştirmesi, aldığı rüşvetle Antalya’ya tatile gitmesi, bunu çok iyi bilen yakın arkadaşı Bilirkişi’nin trafik Polisinden daha kötü bir rapor hazırlamasıdır. Bunu da alçakça dillendirmiş, benim polisi nasıl şikayet ettiğimi, kendisinin daha kötü vereceğini beyan etmiş ve bunu da Savcı yardımıyla gerçekleştirmiştir. Benim nüfusumu da öğrenince rüşvet aldığı kuyumcu dükkanına damlamış, arkasında da karakol amirine ötmüştür. Bu nedenle de bana karşı davacı edilememiştir.
            Bala karakolunda Kuyumcu benim davacı ettirilmeyeceğimi ileri sürdüğünden ben davacı olunca Emniyet amir vekili evime gelip kazanın kaldırımda olduğu beyanını yanındaki polisin ikrarına rağmen inkar ederek derhal emekliye ayrılmıştır. Antalya ‘ya tatile giden trafik polisi de kendisini savcının koruyacağını iddia etmiş ve şu ana kadarda korunmuşlardır. Zira haklarında 2008 yılında açılan dava 2017 yılı itibariyle henüz neticelendirilmemiştir. Fakat İdare Mahkemesi sizin bu dava da ileri sürdüğüm iddialarıma sizin gibi “mesnetsiz” dememiş, bilakis Ahmet Çalış adına olan Rapor ve evrakların varlığını kabul ederek davayı sürünceme de bırakmıştır.
Netice de bir karar verilecek ve Ankara’da adli tabibin dediği gibi birilerinin “donu” 2/8 le değil 8/8 le alınacaktır. Artık bizim için her dosya tazminatla sonuçlandırılacaktır. Bu ister Ankara valiliği( Emniyet Müdürlüğü), İster Adalet Bakanlığı (Hakim Fuat Pembeçiçek), ister bilirkişi (veya onu koruyan hakimlere) ve halen devam eden Adalet Bakanlığı 2016/3090 sayılı dosya olsun hepsi birbirine bağlı ve hepsi az veya çok  tazminatla sonuçlandırılacaktır.
Bu nedenle üzerime atılı bu suçlamayı kesinlikle kabu etmiyorum. Bu dava mesnetsizdir. Hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Savcılık ve Mahkemeniz 2016/3090 sayılı 16. idare davasına verdiğiniz cevapta dava dosyalarının bulunamağını ileri sürmüştür. Merak ediyorum. Beni suçlarken hukuken neye dayanmıştır. Nasıl araştırma ve çalışma yapılmıştır. Açtığım davaların hiçbirine bakılmamış, gösterdiğim tanıkların hiçbiri dinlenmemiştir. Dava emri Fetocu çetedenmi gelmiştir. Yoksa siz devlet adına değil daha önce olduğu gibi Kuyumcu adına mı yargılama yapıyorsunuz. Öyleyse bedeli mutlaka ödettirilecektir.
Ben bu davada beratimi talep ediyorum.
            Gereğini arz ve talep ederim. 31.05.2017 
                                                                                                   Mustafa DEMİR
                                                                                                            Sanık

E K L E R   :  1-21.04.2017 tarihli 2016/3090 sayılı 16. İdare Mahkemesine dilekçe sureti.

           

                       

23 Mayıs 2017 Salı

AKİM-SAĞLIK


Trafik Kazası sonrası 14 yıldır bitmeyen Mahkeme neticesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon konusunda yaşadığımız sıkıntı
 
Öncelikle Selam ve Saygılarımı sunar, Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden Genel Başkan seçilmesini tebrik ederim. Ben Diyanetten emekli bir devlet memuruyum. Ankara Bala'da görev yaptığım sırada 2004 yılında oğlum ağır bir trafik kazası geçirdi. 7 ayı koma olmak üzere 2 yıl özel hastanelerde yarısı tarafımızda karşılanan tedavi gördü ve uzun süren fizik tedavi ve rehabilitasyona halen ihtiyacı bulunmaktadır. Şu an ayağa kalkamıyor ve yürüyemiyor. Akli dengesi olmadığından da ciddi fizik tedavi ve rehabilitasyona ihtiyacı var. Fakat Sağlıkta yapılan bir değişiklik nedeniyle artık biz bu tedaviyi alamıyoruz. Ancak Üniversite hastanelerinde, oda hastane iyileşme olanağı görürse tedaviye izin veriyor. Osmaniye'de Üniversite hastanesi olmadığından mecburen Adana veya yakın illere gitmemiz gerekiyor. 14 yıldır Rüşvetle Mahkemesi de rezalete döndüğünden ve Rüşvet açık olmasına rağmen  Adalet Bakanlığınızca soruşturma ve davalara izin verilmediğinden mahkemelerimiz bir türlü bitmemektedir. 15 Temmuz sonrası davamızın ilk savcısı, bilirkişisi ve hakimlerden bazıları Feto'dan atıldığından yine Adalet Bakanlığınıza yüklü bir tazminat davası açıldı. Kazanacağımıza inanmadığımızdan sadece hukuk tamamlama işlemi yapıyoruz. Zira açtığımız soruşturma ve davalar türlü bahanelerle kapatıldı. Hatta bir soruşturmamız "biz Cumhurbaşkanının soruşturmasını da kapattık" cevabıyla bitti. Biz bunu zamanın cumhurbaşkanına bildirmemize rağmen konu hsyk'ya taşında ve Cumhurbaşkanlığının o soruşturması da kapatıldı. Anayasa'da teröriste tazminat verilmesine rağmen bize red verildi. Bizde devleti dava etmek için hukuk tamamlama başlattıktan ve derneğimiz sayesinde hukuksuzluğu Sayın Cumhurbaşkanına, Başbakana ve Diyanet İşleri Başkanına iletmemize rağmen hiçbir netice alamayınca konuyu AİHM'e taşıma çalışması başlatarak oğlumuzun sağlığı ile ilgilenmek istediysek de uzun süren tedavi süreci ve bitmeyen mahkemeler nedeniyle maddi gücümüz kalmadı. Şu anda yönetmelik değişikliği nedeniyle Osmaniye'de tedavi imkanımız kalmadığından ve düzenli olarak Adana'ya gidip gelmeye de maddi gücümüz kalmadığından sizde bu yönetmeliğin değiştirilerek eski haline getirilmesini ve yaşadığımız bu mağduriyetin sonlandırılmasını talep etme ihtiyacı duyduk. Oğlumun tedavisiyle annesi ilgileniyordu ama indirip kaldırmadan bel kayması meydana geldiğinden ameliyat geçirdi ve beline platin takıldı. Ben de Hemodiyaliz hastası olduğumdan mecbur kalmadıkça indirip kaldıramıyorum. Bu nedenle çalışan kız kardeşini işten alıp kendisine bakmak üzere görevlendirmek zorunda kaldık. Oğlumun acilen Fizik tedavi ve Rehabilitasyon ve Psikolojik tedaviye ihtiyacı vardır. ya bir an önce mahkemelerimizin adaletli bir şekilde sonuçlandırılması ve hak ettiğimiz yasal tazminatın bize ödenerek mağduriyetimizin giderilmesini, yada sağlıktaki bu yanlışlığın biz an önce düzeltilerek bizim ve bizim gibilerin mağduriyetinin bir an önce giderilmesi dileğiyle... Saygı ve selamlarımızla.... 22.05.2017 Osmaniye   Mustafa DEMİR