13 Ağustos 2017 Pazar

ANAYASA- ANKARA VALİLİĞİ




BİREYSEL BAŞVURU FORMU
 
 
A- Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti:
Oğlum Halil Demir 06.08.2004 günü Bala lisesi önünde ve kaldırımda aşırı hızla 15 yaşında kör bir çocuk tarafından kaza yapılmasına rağmen suçu ilk anda babası üstlenmiş ve kazanın kaldırımda olduğu ve oğlumun hiçbir kusurunun olmadığı hem baba tarafından ve hemde bala polisleri tarafından bize bildirilmiştir. Biz hastamızla ilgilenirken Rüşvetle baba adına olan gerçek kaza evrakları ve tutanağı yok edilerek oğlu adına oğlumu suçlu gösteren evraklar düzenlenmiş ve oğlumun mahkemesi 6/8 oğlum suçlu sonuçlanmıştır.
      Evrakların değiştirildiği sırada benim adıma komşum Eczacı C.Barbaros Ayata kaza tutanağını ve evrakları istemişse de baba adına halen mevcut olan evrak ve tutanakları alamamış, emniyet amir vekiliyle tartışmıştır.
      Bizim olayı öğrenip resmi işlem başlatmamız üzerine Emniyet Amiri derhal emekliye ayrılmıştır. Ankara Emniyet Müdürlüğünce karakol ve Emniyet polisleri hakkında soruşturma açılmışsa da Emniyet Amir Vekili, Trafik Polisi, Baba ve Eczacı dışında hiçbir polis memuru dinlenmemiş ve soruşturma usulsüzce kapatılmıştır. Hatta rüşvet veren baba rüşvet olmadığına tanık edilmiştir. Oysa bazı polisler evrakın rüşvetle değiştirildiğini açıkça söylemektedirler. Hatta Trafik Polisi aldığı rüşvetle Antalya'ya tatile gitmiş ve bunu da inkar etmemekte, fakat beraber rüşvet aldığı Savcı tarafından korunmaktadır.Ankara Emniyet Müdürlüğünün yaptığı usulsüz soruşturma kapatılınca 2007 yılında soruşturma evrakları alınmış, usulsüz olduğu görülünce tekrar soruşturma açılması istenmiştir. İsteğimizin reddi üzerine Ankara 12. İdare Mahkemesinde bu dava açılmıştır. Dava 2008/276 Esas,2009/996 karar nolu kararla Ankara Bölge İdare Mahkemesine gönderilmişse de dosya iade edildiğinden 2010/Esas,2010/474 nolu kararla dava polislerin açık itirafına rağmen hiçbir polis memuru dinlenmeden ve adil yargılama yapılmadan usulsüzce Red edilmiştir. Yapılan Temyiz başvurusu da Danıştay 12. Dairesince 2010/7685 Esas. 2013/9336 Nolu kararla hukuksuz bir şekilde "dava ehliyetim olmadığı" iddia edilerek Red edilmiştir. Yapılan karar düzeltme talebi de Danıştay 5. Dairesinde bir üyenin karşı çıkmasına rağmen 2016/18319 Esas,2016/6730 sayılı Kararla Red edilmiş ve bu dava oluşmuştur.
      2016  yılı 15 Temmuzunda meydana gelen darbe girişimi sonrasında bizi mağdur eden Savcı, Bilirkişi ve Polislerin birçoğu "Fetö Çetesi Üyesi" olmaktan görevlerinden atılmış, Savcı ve Polisleri koruyanlar Devlet'in değil Fetö'nun memurları olduğu anlaşılmıştır. Bu da 14 yıldır bu soruşturma ve davanın neden sonuçlanmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Dava sırasında Fetö memurlarının görevi ve hukuku açıkça ihlali ve ihmali nedeniyle 2008 yılında açılan bu dava makul sürede sonuçlanmamıştır. Yaşanan mağduriyetler ve bize kaybettirilen tazminat yasal faiziyle ve cezasıyla birlikte alınması için bu dava açılmıştır.
Gerçek raporu değiştirenleri korumak maksadıyla rüşvetle daha kötü Rapor hazırlayan Bilirkişi'ye hakaret ettiğim iddiasıyla dava açılmışsa da Bilirkişi davacı edilememiştir.     
      
 
B- Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal
edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:Dosyamda bulunan evraklar Anayasanın  40.ve125.maddelerinin açıkça İhlal Edildiğinin göstergesidir.  Kaza olduğunda bana kaza yapanlar dahi kazanın kaldırımda olduğunu, kazayı çocuğun babasının yaptığını söylemişlerdir. Fakat Kuyumcu Abdulkadir KILIÇ nüfusunu kullanarak ve RÜŞVET DAĞITARAK, beni de davacı ettirmeyeceğini ileri sürerek evrakların değiştirilmesini sağlamıştır. Mahkememizde bu sahte evraklar üzerinde görülmüştür. Benimde nüfuslu bir aileden olduğumu öğrenince susmuş, 14 yıl süren hukuk mücadelesinde daha davamız bitmemiştir. Bizi madden ve manen mağdur etmiştir.        
       Anayasa 40. Madde:Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. Rüşvetle gerçek evrak ve raporun yok edilerek yalancı tanıklarla ve sahte evraklarla hiçbir kusuru olmayan oğlumun suçlu ilan edilmesi ve kısa sürede bitmesi gereken bir davanın 14 yıldır bitirilememesi bizi mağdur etmiştir.
           Anayasa 125.Madde:İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Ankara Valiliğinin soruşturmaya izin vermeyerek rüşvetle gerçek evrakları değiştiren kamu görevlilerini koruması ve yargının da Valilik lehine hukuksuz olarak soruşturmaya izin vermemesi bizi mağdur etmiştir ve davanın uzun süre sürüncemede kalmasını sağlayarak bizim mağduriyet süremizi ziyadesiyle uzatmıştır.
            Mahkeme Kararları Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin;
            Madde  6:Adil Yargılanma Hakkı'mız ihlal edilmiş ve makul sürede davamız görülmemiş ve halen de 14 yıldır devam etmektedir. Adil soruşturma ve yargılama yapmayarak hukuksuz karar verilmesi adil yargılama hakkımızın açık ihlalidir. İlçede nüfuslu birinin nüfusunu kullanarak beni davacı ettirmeyeceğini ileri sürerek gerçek evrakları yok ettirerek sahte evrak hazırlatması, benim nüfusumu da öğrenen kamu görevlilerin gerçek evrakın değiştirildiğini açıkça ikrar etmesine rağmen o zaman görevli hiçbir kamu görevlisinin soruşturma ve mahkemede dinlenmemesi Adil Yargılanma Hakkımızın açık ihlalidir. Davamızın uzun süre sonuçlandırılmaması da makul sürenin açık ihlalidir.
Ek Protokol No1 : Mülkiyetin korunması, maddeleri ihlal edilmiştir. Hiçbir kusurumuz olmadığı halde kamu görevlilerince rüşvet karşılığı gerçek evrak ve raporunun yok edilerek büyük borç altına sokulduk, evimiz satıldı. Büyük paralar harcadık. Bilirkişi, Polis ve yalancı tanıkların yalanını ortaya çıkarmamıza rağmen RÜŞVETLE suçlu bulunduk. Malımızdan ve sıhhatimizden olduk. Halende bankalara faiz ödemekteyiz ve hukuksuz faiz talepleriyle de taciz edilmekteyiz. 14 yıldır maddi açıdan mağdur edildiğimiz ve evimizi ve diğer mülkümüzü satmamıza rağmen adil olmayan yargı süreciyle mağdur edildik.
         Bizi mağdur eden Polislerin çoğu, Bilirkişisi, Savcısı ve Hakimlerin bir kısmı "Fetö Elemanı" olmaktan görevinden atılmıştır. Biz Adil Yargılanma istiyoruz.
           
C- Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının
açıklanması:
Kaza sonrası Rüşvetle gerçek rapor ve evrakların yok edilerek sahte evrak ve raporlarla hiçbir kusuru olmayan oğlumun mahkemesi 6/8 oğlumun suçlu olarak sonuçlanmıştır. Rüşvetle bu evrakları değiştirenlerin soruşturulmasına ve yargılanmasına izin verilmediği için Ankara 2.Aile Mahkemesi kararı gereği 2.229.671,12.-Tl olarak bitirilmesi gereken bu dosyamız maalesef 2/8'le 557.417,78.-Tl tazminatla sonuçlanmıştır. Yani gerçek evraklar Rüşvetle yok edilerek ve soruşturmaya izin verilmeyerek 1.672.253,34.-Tl. tazminat hakkımız gasp edilmiştir.
    6001 sayılı Karayolları  kanunun 30. maddesinde köprü ve otoyollarda para ödenmeden geçenlere ve trene biletsiz binen yolculara on katı idari para cezası uygulandığından ve Emniyet görevlileri de bize daha az tazminat ödenmesi için rüşvetle gerçek evrakları yok ettikleri için bize ödenemeyen 1.672.253,34-Tl.nin bu yasa gereği on katı olan 16.722.533,40.-Tl. idari para cezası olmak üzere Toplam olarak: 18.394.786,74.- Tl.maddi tazminat ödenmesi gerekmektedir. Manevi tazminatımız da aynı gerekçeyle 3/4 oranında eksik ödendiğinden ve bu davamız makul sürede sonuçlandırılmadığından 500.000,00.-Tl. de Manevi Tazminat olmak üzere bizim güncel ve kişisel Tazminat hakkımızdan Rüşvetle ve soruşturmaya izin vermemekle gasbedilen toplam : 18.894.786,74.- (Onsekizmilyon sekizyüzdoksandörtbin yediyüzseksenaltı lira Yetmişdört Kuruş) Maddi ve Manevi Tazminatımızın Faiziyle tarafımıza ödenmesi gerekmektedir.
III- BAŞVURU YOLLARININ TÜKETİLDİĞİNE İLİŞKİN BİLGİLER
A- Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar:
 
1-Ankara 12. İdare Mahkemesinin 15.04.2010 tarih ve 202010/280 Esas, 2010/474 Karar sayılı kararı.
2-Danıştay 12.Dairenin 02.12.2013 tarih ve 2010 Esas, 2013/9336 Karar sayılı kararı
3-Danıştay 5. Dairenin 23.11.2016 tarih, 2016/18319 Esas,2016/6730 Karar sayılı kararı
 
 
V- SONUÇ TALEPLERİ
 Kamu gücü kullanılarak Adil Soruşturma ve Yargılama yapılmadığından, Trafik Kaza Tazminatı olarak hak etmemiz gereken tazminatın 2/8 si olan 557.417,78 TL. sına karar verildiğinden Feto Çetesi üyelerince RÜŞVETLE gasbedilen 6/8 Tazminat tutarı olan 1.672.253,34 TLsı Kaza Tazminatının  6001 sayılı karayolları kanununun 30. maddesi gereğince 10 katı ceza tazminatı ile birlikte toplam: 18.394.786,74.-TL. (Onsekizmilyon üçyüzdoksan dört bin yediyüzseksenaltı lira Yetmişdört Kuruş) Kaza Tazminatının kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile  RÜŞVET nedeniyle uğradığımız mağduriyetlerin  bedeli olarak tarafımıza ödenmesini;
            Ayrıca Manevi tazminatta 8/8 ödenmesi gerekirken 2/8 oranında ödendiğinden ve Makul sürede yargılama yapılmadığından tarafımıza 500.000,00.-TL Manevi tazminat olmak üzere toplam : 18.894.786,74.-TL. (Onsekizmilyon sekizyüzdoksandörtbin yediyüzseksenaltı lira Yetmişdört Kuruş) Tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal Faizi ile birlikte ödenmesini;           Arz ve Talep ederim.
02.08.2017
 
                                                                                                                   Mustafa DEMİR
                                                                                                                         Başvurucu
 






 
 

OSMANİYE SAVCILIĞI-ALİ YAZICI


OSMANİYE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA           

            Osmaniye İl Müftü Yardımcısı Ali Yazıcı hakkında 18.07.2016 tarihinde Osmaniye Valiliğine vermiş olduğum dilekçe sureti ilişikte sunulmuştur.
            Bu dilekçe üzerine Osmaniye İl Müftü Yardımcısı Feto üyesi olmaktan kamu görevinden atılmış olmasına rağmen bu dilekçeme bu güne kadar herhangi bir cevap verilmemiştir. Yaptığım müracaatlarda Olağanüstü hal gerekçe gösterilerek soruşturma hakkında tarafıma bilgi verilmesi reddedilmiştir. Fakat İslahiye eski Müftüsü Ali Yazıcı ile birlikte haraket eden eski Nurdağı Müftüsü Ramazan Tekin ve soruşturmada Ali Yazıcı’yı koruyarak soruşturmaya izin vermeyen Hatay İl Müftülüğü personeli hala görevinin başındadır. En önemlisi sicilimdeki iftira evrakları hala sicilimde durmakta, soruşturma ve davalar savsaklanarak veya sümenaltı edilerek herhangi bir netice alınması ve mağduriyetimin giderilmesi engellenmektedir.
            Ankara’da görevli ikende cami parasını zimmetime geçirdiğime ve ev aldığıma dair soruşturma ve davada kapatılmıştır. Zira o yazıyı kapı komşusu olan Diyanet Personel Dairesi Başkanı’na koyduran eski Ankara Bala Müftüsü Ercan Eser’de Ali Yazıcı gibi Erzurumlu ve Fethullah Gülen’in hemşerisidir. Naklen gittiği Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliği görevinden ayrılarak Yozgat Üniversitesine öğretim üyesi olarak gitmiştir.
            Konunun araştırılarak sicilimde bulunan iftira evraklarının bir an önce temizlenmesi ve bunun tarafıma bildirilmesi, Ali Yazıcı, Ercan Eser, Ramazan Tekin ve ona yardım ederek onu koruyanların biran önce cezalandırılması gerekmektedir.
            Bu nedenle;   
Ülke genelinde Peygamberleri Fethullah Gülen’in talimatı ile hareket eden fetocu Diyanet ve diğer Kamu görevlileri hakkında gereğinin yapılmasını; Ali Yazıcı atılmakla birlikte, Ercan Eser, Ramazan Tekin, Hatay Müftüsü ve bunları koruyan  münafıkların bir an önce Kamu görevinden uzaklaştırılmasını; Halen dosyamda bulunan bu Fetocuya ait iftira evraklarının bir an önce temizlenmesini ve hakkında kapatılan soruşturma dosyasının açılarak gereğinin yapılmasını, Mahkememin bir an önce sonuçlandırılarak yıllardır çekiğim sıkıntıların biraz olsun giderilmesini;

            Arz ve Talep ederim. 07.08.2017
                                                                                                                   Mustafa DEMİR
                                                                                                                      Şikayetçi.

HSK GENEL KURUL-İTİRAZ


HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

GENEL KURULU BAŞKANLIĞINA

                                                                    ANKARA


Konu:  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sektreterliği’nin 31.07.2017 tarih ve

90836726-2014/8836-27499 sayılı Şikayet Dilekçenize cevap  konulu İadeli-Taahhütlü

yazınıza itiraz dilekçesidir.                                  


Tebliğ Tarihi: 08.08.2017       

Ankara –Bala ilçesinde oğlum kaldırımda kör bir 15 yaşında çocuk tarafından ağır bir kaza geçirmiş ve suçu baba üstlenerek kazanın kaldırımda olduğu hem baba ve yakınları hemde Emniyet görevlileri kazanın kaldırımda olduğunu teyit etmiş, baba adına kaza evrakı ve tutanağı tutulmuştur.

            Biz hastamızla ilgilenirken kazadan 3 gün kuyumcunun isteğiyle baba adına olan evraklar rüşvetle savcının münasip yerine sokularak yok edilmiş, iki tanığa yalan söyletmek suretiyle oğlu adına sahte evraklar düzenlenmiş ve mahkeme safhasında bu tanıkların yalan söyledikleri anlaşılınca da o zaman Bala Savcısı ve kuyumcunun kiracısı olan Murat Gökhan Tahtakılıç, ev sahibi adına duruşmaya girerek yeniden dinlenmeleri engellenerek oğlum alavere-dalavere ve rüşvetle suçlu bulunmuş, şikayetim üzerinede Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç Bala’dan Kızılcahamam’a (Hakim Mehmet Keskin Kazan’a) gönderilmişti. Eski Bala Savcısı olan Murat Gökhan Tahtakılıç  Yargıtay Savcısı olarak görevlendirilmiş. Onunda ilk Savcı İrfaz Saz ve Bilirkişi gibi rüşvetçi Fetö üyesi olduğundan hiç şüphem bulunmamaktadır.

            Rüşvetle davamız reddedilince icralık olunmuş, icra ödendiği halde beş yıl sonra Vakıfbank’ın hayatımda hiç gitmediğim Manisa ili Yunusemre İlçesi Sanayi Şubesi Avukatı İcra kanunun açık hükmüne rağmen 11. İcra Hukuk Hakimi Ayhan Aksoy’u satın alarak “İcrada işlem yapılmadı” gibi akıllara ziyan bir karar verdirmiş ve sizin gibi Adalet Bakanlığının aşağılık yetkilileri görevini kötüye kullandıklarından bu cevabınızda olduğu gibi bu rüşvetçi ve dolandırıcaları koruduğundan  basmakalıp cevap vermek suretiyle hukuk rezaletine sebep olduklarından 14 yıldır ne kaza davası sonuçlanmış nede Vakıfbankın icra davası sonuçlanmıştır. Vakıfbank gibi satılık Hakim bulamayan Citibank da dosyayı varlık şirketlerine satmış ve Vakıfbank gibi Vicdanı satılı Hakim ve onlara sahip çıkacak HSK Üyesi bulamadığından tehdit ve tacizle yetinmektedir. Bizde haklı iken haksız olmamak için güç kullanmamaktayız. Hukuken ne yapılması gerekirse yapmaya devam edeceğiz. Buna AİHM de dahildir.

            Diğer iddialara gelince; Taröriste tazminata hükmeden Anayasa Mahkemesi ve diğer hukuksuz karar hakimleri bizi delil yok diyerek ve makul süreyi de görmezden gelerek reddetmiştir.

Hakimler ve Savcılar Kurulunuz basmakalıp sözlerle rüşvetçi hırsız ve dolandırıcılarına sahip çıktığından ve mahkemeler kararlarıyla konuştuğundan Ayhan Aksoy’un icrada işlem yapılmadı dediği kararını oğlumun evrakları gibi münasip yerinize sokmanız ve sizin bana hakaret davası açmanız için 400 yıllık seceremle birlikte gönderiyorum. O zaman delil göstermediğim iddianızda belki haklı olabilirsiniz. Zira benim kim olduğumu öğrenen kaza yapanlar susmuş, yalan söylettikleri ötmüş, karşımızda sizin gibi Adalet Bakanlığının aşağılık yetkilileri kalmıştır. Bu gün ülkede meydana gelen her türlü terör ve yasadışı olayların sizin gibi aşağılık yetkililerin görevini yapmamasından meydana geldiğine dair benim hiçbir şek ve  şüphem kalmamıştır.

            Bu nedenle;

            Genel sekreterliğinizce 31.07.2017 tarih ve 90836726-2014/8836-27499 sayılı yazınızda belirtilen konuların Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Daireinde ve  Genel Kurulunda ayrı ayrı görüşülerek konunun yeniden incelenmesi ve mağduriyetimizin bir an önce giderilmesi hususunda;

Gereğini arz ve talep ederim.  09.08.2017                                                                                      

Eki: 3 Adet Evrak.

                                                                                                     Mustafa DEMİR

                                                                                 Davacı