17 Aralık 2018 Pazartesi

BALA C.BAŞSAVCILIĞINA A.C.DÜZGÜN


BALA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
                                                                        BALA/ANKARA
            Bala Lisesi önünde 06.08.2004 tarihinde oğlum Halil Demir ağır yaralamalı bir trafik kazasına maruz kalmış, kazayı Murat Çalış yapmasına rağmen babası Ahmet Çalış üstlenmiş ve Bala Emniyet Amiri Ali Mülayim olmak üzere kaza yapanlar, yakınları, Bala Polis Karakolu ve Emniyet Amirliği polislerinin büyük çoğunluğu kazanın kaldırımda gerçekleştiğini açıkça beyan etmesine rağmen 15 Yıldır devam eden dava sürecinde bu olay çözülememiştir.
            Adalet Bakanlığının 05.12.2018 tarih ve 2017-E-20743/86930 sayılı yazısı,(Ek:1) İlçeniz Cumhuriyet Savcısı iken oğlumun davasının savcısı olarak İlişikte sunulan Bala Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/113 Nolu dosyasında Rüşvetle yerine Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın o tarihteki kiracısı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı duruşmamıza girdirerek davamızda yalancı tanıklık eden Mustafa Yaşar ve Can Güzgüz’ün yeniden dinlenmelerini engelleyen(Ek:2) ve Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin 20004/743 Nolu dosyasında Tensip Zaptı ile istenilen(Ek:3) Can Gürbüz'ün ifadesini kaybeden veya kaybedilmesine göz yuman Ali Cenk Düzgün hakkında Osmaniye Başsavcılığına verilen 9.10.2018 tarihli dilekçe sureti (Ek:4) ilişikte sunulmuştur.
            Bu Bakanlık yazısı ve belgelerden anlaşılacağı gibi rüşvetle görevini kötüye kullanan Ali Cenk Düzgün hakkında gereğinin yapılmasını, Can Gürbüz’e ait ifadenin bulunmasını, Bakanlık yazısında belirtildiği gibi daha önce Cumhuriyet Savcılığınızca soruşturma yapıldı ise de bu soruşturma Bala karakolu polisleri ile ilgili olduğu, Ali Cenk Düzgün hakkında bir soruşturma yapılmadığı, bu sorşturmanın da savsaklanması halinde aynı şekilde işlem yapılacağının bilinmesini. Kaza davamız düzenlenen sahte evraklarla görülüp kesinleştiği, hiçbir kusuru olmayan oğlumun Rüşvet ve sahtekarlıklarla 6/8 suçlu ilan edildiği ve 6/8 oranında tazminat hakkımızın gasbedildiği için Can Gürbüz’ün 3. Çocuk Mahkemesince istenen eski Bala Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından alınan ifadesi bulunmadığı,(Hakim Fuat Pembeçiçek hakkındaki davamız halen Ankara 3. İdare Mahkemesinde devam etmektedir.) kaybedenler ve Savcı Ali Cenk Düzgün hakkında gerekli işlemler yapılmadığı takdirde kaybedilen 6/8 yasal tazmimatınızın sizdende yasal yollarla talep edilmesi için ne gerekiyorsa yapılacığını bilinmesini;
           
                        Gereğini arz ederim. 14.12.2012
                                                                                                                            Mustafa DEMİR
 Ek: 4 Adet Evrak                                                                                                  Şikayetçi

1 Kasım 2018 Perşembe

16. İDARE-İSTINAF-DANIŞTAY TEMYİZ


 DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

SUNULMAK ÜZERE

 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

                                                                





TEMYİZ EDEN DAVACI       :   Mustafa DEMİR,  



DAVALI                                 :    ADALET BAKANLIĞI



AVUKATI                              :   Av.Aysun ATEŞ


                                                   



KARAR VEREN MAHKEME:   ANKARA 10. BÖLGE İDARE MAHKEMESİ



DAVA DOSYA NO                :   2018/1086Esas, 2018/1056 Karar



KARAR TARİHİ                     :   03.10.2018



TEBLİĞ TARİHİ                     :    22.10.2018



KONU                                    :   Gerekçeli Temyiz.



AÇIKLAMA                            :     

 Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde 06.08.2004 tarihinde meydana gelen oğlumun trafik kazası için Ankara 16. İdare Mahkemesinde açılan 2016/3090 Esas, 2018/706 Karar sayılı Tam Yargı İdari Davanın Mahkeme tarafından Red edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi tarafından 2018/1086 Esas, 2018/1056 Karar sayılı kararıyla onanması nedeniyle bu kararaın bozulması için açılan Temyiz Davasıdır.

  Kaza ilk anda 15 yaşında çocuk tarafından kaldırımda gerçekleştirilmiş, suçu telefonla ulaşılan baba üstlenmiş, bize hem kaza yapanlarca hemde emniyet görevlilerince kazanın kaldırımda olduğu bildirilmiştir. Kazanın kaldırımda olduğu tanık Can Gürbüz tarafından halkın içinden anlatılmış, Emniyet Amir Vekilince ifadesine başvurulmak üzere alarak karakola getirilmiş, alınan ifadesi üzerine Kaza tespit Tutanağı düzenlenerek karakola teslim edilmiş, Cumartesi akşamıda aslen Osmaniye-Kadirli İlçesi Kümbet Köyü'nden olan ve önceden tanıdığım Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim yanına iki polis memuru alarak evime gelmiş ve eşime de hemşeherimiz olduğunu söyleyerek oğlumun kusurunun olmadığını, kazanın kaldırımda olduğunu söyleyerek oğlumun kimlik bilgilerini de alarak gitmiştir.

Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken ilçede kuyumculuk yapan kaza yapan çocuğun annesinin dayısı, MHP eski İlçe Başkanı ve Belediye Meclisi üyesi Abdulkadir Kılıç yanına ilçenin ileri gelenlerini de alarak savcılığı nüfusu altına almış ve benim ilçede yapancı ve tek oluşumdanda istifade ederek, benide davacı ettirmeyeceğini ileri sürerek Rüşvetle ilk anda baba adına adına olan gerçek evrakları ve Kaza tespit tutanağını yok ettirmiş, yalancı tanık ayarlayarak kazanın kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğine dair sahte evraklar ve rapor düzenlettirmiştir.

Benim ağır olan hastamla ilgilendiğimi bilen komşum Ecz.Cihat Barbaros Ayata Pazar günü gece 23:30 sıralarında karakola gidipte benim adıma evrakları istemesine rağmen, evraklar mevcut olduğu halde alamamış, buda Ankara Emniyetindeki soruşturma ifadesinde gayet açık ve nettir.

Barbaros Bey’in ayrılmasından sonra Trafik Polis memuru Mustafa Gödek yalan söylettikleri tanık kepçesi Mustafa Yaşar’ın ifadesine uygun olarak oğlumu kepçesinin önünde yol geçerken aracın sağ tarafıyla çarptığına ve şoförün hiç kusurunun bulunmadığına dair rapor getirince gece karakolda tartışma ve küfürleşmeler yaşanmıştır. Karakol polisleri beni ve oğlumu bilgisayar işleriyle uğraştığımız için biliyorlar, o zaman karakol bilgisayarında arıza meydana geldiğinde bizleri çağırıyorlardı.  Bunun üzerine o raporunuda değiştiren Trafik polisi dosyadaki sahte raporu getirerek 9.8.2004 pazartesi günü karakola vermiştir. Emniyetteki ifadesi de raporunu pazartesi hazırlayıp verdiği şekindedir. Aynı şekilde Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim’in ifadesi de kaza raporunu 9.8.2004 tarihinde aldığı şeklindedir. Ankara Emniyetinin kendilerini akladığı raporuda raporun pazartesi tanzim edildiği ve savcılığa verildiği, bu rüşvetçileri kusurunun bulunmadığı şeklindedir. Kaza dosyasında olmayan bu yanlış Kaza Tespit Tutanağı kaza dava dosyasında yoktur. Emniyet souşturmasında çıkmıştır. Polislerin konuşmasında korkan Trafik polisi hem bu sahte tutanağın bir benzerini dosyaya koymuş, hemde ifadesinde bundan bahsetmiştir. Ankara Emniyeti Bala’daki görevli polisleri çağırıp ifadesini almasına, görevli listesini dosyaya koymasına rağmen bu ifadeleri dosyaya koymamış, açıkça sahtekarlık yapmıştır.

Fakat kendisine pazartesi günü raporun geldiğini iddia eden Ali Mülayim’in Karakol Amiri ve bala Emniyet Amir Vekili sıfatıyla yazdığı resmi yazı 8.8.2004 tarihindedir. Resmi yazıyı bizzat Savcı el yazısıyla 8.8.2004 tarihi yazarak ve paraf atarak teslim almıştır. Mevcut olmayan bir raporun üst yazısın yazılarak savcılığa nasıl teslim edildiğinin hukuken açıklanması zorunludur. Bala Karaoklu yazısı defter kayıtlı bir yazı olduğundan ve evrak defterini de tahrif edemediklerinden yaptıkları evrak sahtekarlığı inkar edilmeyecek şekilde açık ve nettir. Savcı ve Hakimler bu sahtekarlığa Feto Çetesi adına göz yumduklarından ve görmezden geldiklerinden bu güne kadar bizim davalarımız bitirilememiştir.

Dosyaya göre Ahmet Çalış 7.8.2004 saat 18:00 de ifade vermeyerek nezatere aldığı tutanakla ve nezarete koyan polisin ikrarıyla mevcutken ifadeside aynı tarih ve saatte alınmış olması daha sonra alınan ifadesine geriye dönük tarih atılarak sahtekarlık yapıldığının delilidir.

Hastanın Bala sağlık ocağına intikalinden Ankara Gazi Tıp Fakültesi Hastanesi sevki esnasında Bala sağlık ocağında tutulan Dr.Nurşen Yaşa imzalı tutanakla hastanın kimlik bilgilerine ulaşılamadığı belirtilirken, Bala karakolunda aynı polislerce ve aynı tarih ve saatte tutulan tutanakta oğlumun kimlik bilgilerin olması, kaza evraklarında da oğlumun kimlik bilgilerinin bulunması bu evrakların oğlumun kimliği alınnca düzenlenlendiğinin ve gerçek evrakların yok edildiğinin delilidir.

Tanık Can Gürbüz ilk anda halkın içinde kazanın kaldırımda olduğunu anlattığı için Bala’da Adliye yetkililerinden başka hiçkimse kazanın yol ortasında gerçekleştiğine inanmamaktadır. Bu evrakları beni davacı ettirmeyeceklerine inandıkları için yok ettirmişlerdir. Benim olayı 1,5 ay sonra öğrenip kendilerini tinlemeyerek şikayetçi olmam üzerine Trafik polisinin yakın arkadışını bilirkişi olarak görevlendirerek ondan daha kötü rapor hazırlattırmışlardır. Ankara’daki ilk duruşmamıza da bizi kapı önünde polis zoruyla uzaklaştırarak davamızı görmüşler, ikinci duruşmadan sonra Adli Tıp Kurumunda oğlumun durumunun tespiti sırasında önündeki evraklarda suç durumu olmadığı halde “2/8 le adamın donunu alırsın” diye bizimle dalga geçmişlerdir.

Bala Karakolunda yaşanan bu sahtekarlık üzerine Bala Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından açılan 2004/95 sayılı Adaleti Yanıltma davasında yalancı tanıkların yalanının ortaya konulması ve Çocuk Mahkemelerinde yasal değişiklik nedeniyle dosyamızın tekrar Bala Asliye Ceza mahkemesine gelmesiyle Savcı Ali Cenk Düzgün dava savcısı olmuş, bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmesi gündeme gelince kendisi yerine kuyumcunun kiracısı savcı Murat Gökhan Tahtakılıç’ı girdirerek bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmeleri engellenmiştir. Bu da Anayasanın 138. maddesinin açık ihlalidir ve “emir ve talimatla” iş görüldüğünün delilidir.

2007 yılında yaşanan bu hukuksuzluk üzerine şikayet başlatım. Dosya Adli Tıp Kurumuna gitmeden önce memur odasında bizzat baktım. Dosyada Tanık can Gürbüz’ün Hakim Fuat pembeçiçek tarafından talimatla alınan ifadesi mevcuttu. İfadeyi bizzat okudum. Kazanın kaldırımda gerçekleştiğini, kendini su doldurduğu çeşmeye atarak kurtardığını anlatıyordu. İfadenin bir suretini almak istedimsede o gün hakim görevinde olmadığı için alamadım. Dosya adli tıpta gelince adli tıpta daha önce de rapor alındığını öğrendik. Bu raporda avukatımında haberi yoktu. Benim dosyayı incelememde de böyle bir rapora rastlamamıştım. Avukatımla konuşarak bu davada yaşanan hukuksuzlar bu davanın bize verilmeyeceğini gösterdiğini, savcı yetkisi kullanarak sayısız soruşturma dosyası hazırlayan bir devlet memuru olarak anladığımı, İdari dava başlatacağımı söyledim ve anlaştık. Tayinimi çıkararak Bala’da ayrıldım. Ben ayrıldıkdıktan sonra da kaza davamız 6/8 oğlumun suçlu bulunmasıyla sonuçlandı. Tazminat davamızda Murat çalış’ın 18 yaşına girdiği gerekçe gösterilerek düşürüldü. Kaza davamız temyiz edilmeyerek kesinleşti. Tazminat davamızda Murat çalış’ın taraf olmadığı gerekçesiyle Yargıtay’ca bozuldu. Halen de sonuçlanmadı.

Davalarımızın reddi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması kapatıldıktan sonra yıllardır soruşturma konusunda tecrübeli bir devlet memuru olarak Bilgi Edinme Hakkı Yasası gereğince yasal olarak dava ve soruşturma dosyalarını alınca elimizdeki dosyayla uyuşmadığını gördüm ve İdari davalar başlattım. Bu davalarım çeşili şekilde devam etmektedir.

Adalet Bakanlığına açılan 2016/3090 sayılı Tam Yargı İdari Dava sonrası 15 Temmuz 2016 darbesi yaşandı. Bu darbe sonrası başta bizim davanın Savcısı, Bilirkişisi olmak olmak üzere birçok kişi Feto Çetesi üyeliğinden görevden atıldı. Bizde Feto çetesi mağduru olduğumuzu öğrendik. İdari Dava devam ederken davanın avukatının Adalet Bakanlığı Hukuk Birimini kullanarak Bala’dan bilgi, belge ve görüş istemesi üzerine bunu kendilerine emir ve talimat olarak anlayan Bala Başsavcılığı ve Bala Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi benim raporunu rüşvetle verdiğni itiraf ettirdiğim, kendilerinin de davacı edemedikleri Bilirkişinin onuruna hakaret ettiğime karar vererek bana 10 ay ceza verip ertelediler. Bilirkişinin davacı edilemediğini ve Fetö çetesinden görevden atıldığını görmezden geldiler. Aynı şekilde Bala Savcısı Eda Irmak’a uydurma bir masabaşı raporu hazırlattırarak rüşvetçileri aklamak istadiler. Bizde bunlara Anayasa Mahkemesinde tazminat davası açtık.

Oğlum kaza geçirdiğinde 17 yaşında, 190 cm boyunda ve 96 kğ ağırlığında, okulunun birincisi, okulunun futbol takımı oyuncusu ve kaptanı, Bala Belediyesi Spor Klübünde lisanslı futbolcuydu. Kaza geçirdiğinde de 50 kişiye yemek hazırlayabilen becerikli bir aşçıydı. Kaza yerine de yaz tatili nedeniyle hem talebe okutuğu, hemde aşçılığı yaptığı Kur’an Kursunda gelmişti.  Daha önce Ankara Mamak Anadolu Meslek Lisesi Bilgisayar öğrenciliğinde bir yıl İngilizce okumuş, siyaseten o zaman Meslek Liselerinin önü kesildiğinden ve kendisi de Bilgisayar Mühendisi olmayı istediğinden Meslek Lisesini bırakarak Bala Lisesine gelmiş ve okul birincisi olmuştu Aldığı Teşekkür ve Takdir belgelerinin yanında iki defa da Onur Belgesiyle ödüllendirilmiş bir öğrenciydi. Kaza kaldırımda arkadan ve ani olarak hızla çarpmadan dolayı Beyin sapı(Beyiciği) hasar almış, sağ tarafı ferçli ve %98 engelli, bakıma muhtaç halde kalmıştır. Ankara’nın en iyi Özel Hastahanesi olan Güven Hastanesi Yoğun Bakımında 50 gün yatmış fakat komada çıkamamıştır. Durumu itibariyle Fizik Tedavi ve Rehabilite edilmesi gerektiği için kendisini durumu itibariyle hiçbir resmi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi kabul etmediğinden Güven Hastanesinde olduğu gibi yüksek ücretle Ankara Özel İncek Fizik Tedavi Hastanesinde iki yıl tedavi almış, daha tedavi almaya ihtiyacı olduğu halde hem kaza davasının rüşvetle rezalete dönmesi, hemde küçük bir memur olarak bizim maddi anlamda sıkıntı yaşamaya başlamamız üzerine tedavi sonlandırılarak memleketimiz olan Osmaniye’ye gelinmiş, hukuki işlemlerimize buradan devam edilmektedir. Osmaniye’de oğluma uygun Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi olmadığından ancak vasat olarak rutin tedavileri yapılabilmektedir. Güven Hastanesi Nöroşirürji Uzmanı Prf. Dr. Halil Kamil Öge ve İncek Fizik Tedavi ve Rehabilitsayon Hastanesi kurucu sahibi ve Emekli Beyin Cerrahı Opr.Dr. İzzettin Yüceer’in ifadesiyle kaza arkadan ani, hızlı ve habersiz çarpmayla meydana gelmiştir. Sağdan sola veya soldan sağa yol geçen birinin bu beyincik hasarı alması tıbbi olarak mümkün değildir. Onun için lise mezunu bir Uzman Çavuşun hazırladığı ve Fetö Çetesi adına Ankara Adli Tıp Kurumunun onayladığı Bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporu bizim için ancak Rüşvetin ve görevi bilerek, isteyerek kötüye kullanmanın, devletin değil birbaşkası adına emir ve talimatla rapor hazırlamanın bir sonucudur. Bu nedenle biz Bilirkişi Raporunuda, onu onaylayan Ankara Adli Tıp Kurumu Raporlarını da kabul etmiyoruz.  Kaza davasıda Rüşvet, Emir, talimat, görevi kötüye kullanma ve hukuksuzluklar nedeniyle 15 yıldır sonuçlanamamış, hayatı tamamen bitmiştir. Artık kendisini dahi ifade edemeyen, başkasını bakımına muhtaç bir mağdur insandır. Bilgisayar Mühendisliğide artık hayaldir. Oğlumun hayali Rüşvet skandalı ve yaşanan hukuksuzluklarla çalınmıştır.

Aynı şekilde oğlumla ve davasıyla uğraşmakla kendi tedavimi aksatarak Hemodiyaliz hastası oldum ve haftada 3 gün Diyalize girerek hayatımı idame ettirmaya çalışıyor, bir yandanda bu hukuksuzluklarla başetmeye uğraşıyorum. Anneside oğlumu kaldırımaktan bel fıtığı oldu ve beline 4 adet platin çivisi çakılarak sağlığından oldu. Artık oğluma çalışan kardeşini işinden alarak onun yardımıyla bakmaya çalışıyoruz.

Biz kaza sonrası 14.09.2004 tarihli dilekçemizden son dilekçemize kadar Ahmet Çalış adına olan gerçek kaza evraklarını ve raporunu istiyoruz. Kayıp tanık ifadesini ve kuyumcu adına duruşmamıza girerek davamızın seyrini değiştiren, hiçbir kusuru olmayan oğlumu Rüşvet, Emir ve talimatla suçlu edenlerin cezalarını çekmelerini istiyoruz. Rüşvet karşılığı evrak sahtekarlığı yapanlardan da şikayetçiyiz. Artık onların Feto Çetesi elemanı olarak bizi mağdur ettiğinden de eminiz. Biz Hukuk ve Adalet istiyoruz. Zira 15 yıldır mağduruz. Evrak sahtekarlığı ve rüşvet emareleri bu kadar açıkken davamızın reddi, mağdur olmadığımıza karar verdirilmesi ve manevi olarak mağdur olmadığımıza ve üzülmediğmize hem İdari Mahkemede ve hemde İstinaf Mahkeme karar verilmese Feto Çetesi elemanlarının hala yargı içinde faal olduğunun delilidir. Bu davada olduğu gibi mevcut olmayan bir raporu savcılığa teslim etmek ne kadar hukuka uygunsa bu red kararları da ancak o kadar hukuka uygundur. . Biz bu kararları kabul etmiyoruz.

                                                                   

NETİCE VE TALEP  : Yukarıda açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle; HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Ankara 16. İdare Mahkemesi tarafından verilen 2016/3090 Esas, 2018/706 Karar sayılı kararın ve  Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi tarafından verilen  2018/1086 Esas, 2018/1056 Karar sayılı ONAMA kararının BOZULMASINA KARAR VERİLMESİNİ ve mağduriyetimizin bir an önce giderilmesini arz ve talep ederim. 01.11.2018





  

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                  Davacı



           

                       


9 Ekim 2018 Salı

HALİL'İN CEZA DOSYASI


OSMANİYE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

(HSK ve Bakanlık Muhabere Bürosuna)




Oğlum Halil Demir'in Ankara Bala İlçesinde 2004 yılında geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası yaşananlarla ilgili şikayetim üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 30.01.2018 tarih ve 2017-E.3588/8660 sayılı yazısı üzerine açılan soruşturmanızda 26.09.2018 tarihinde Bala'da dosyayı istemiş olmakla, dosya halen Bala Asliye Hukuk 2012/133 dosyasında Melih Sarı'ya nispi harç tebliği için mevcut olmasına rağmen 01.10.2018 tarihli cevabi yazılarıyla dosyanın Yargıtayda olması bahanesiyle boş dosya gönderilmesi üzerine benim yasal olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması sonrası aldığım elimdeki kaza evrakları dosya olarak  sunulmuştur.

Kaza ilk anda çocuk tarafından kaldırımda gerçekleştirilmiş, suçu telefonla ulaşılan baba üstlenmiş, hem kaza yapanlarca hemde emniyet görevlilerince kazanın kaldırımda olduğu bildirilmiştir. Kazanın kaldırımda olduğu tanık Can Gürbüz tarafından halkın içinden anlatılmış, Emniyet Amir Vekilince ifadesine başvurulmak üzere alarak karakola getirilmiş, alınan ifadesi üzerine Kaza tespit Tutanağı düzenlenerek karakola teslim edilmiş, Cumartesi akşamıda aslen Osmaniye kadirli İlçesi Kümbet Köyü'nden ve önceden tanıdığım Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim yanına iki polis memuru alarak evime gelmiş ve eşime de hemherimiz olduğunu söyleyerek oğlumun kusurunun olmadığını,kazanın kaldırımda olduğunu söyleyerek oğlumun kimlik bilgilerini alarak gitmiştir.

Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken ilçede kuyumculuk yapan kaza yapan çocuğun annesini dayısı, MHP eski İlçe Başkanı ve Belediye Meclisi üyesi Abdulkadir Kılıç yanına ilçenin ileri gelenlerini de alarak savcılığı nüfusu altına almış ve benim ilçede yapancı ve tek oluşumdanda istafede ederek, benide davacı ettirmeyeceğini ileri sürerek Rüşvetle ilk anda baba adına adına olan gerçek evrakları yok ettirmiş, yalancı tanık ayarlayarak kazanın kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğine dair sahte evraklar düzenlettirmiştir.

Benim ağır olan hastamla ilgilendiğimi bilen komşum Ecz.Cihat Barbaros Ayata Pazar günü gece 23:30 sıralarında karakola giidipte benim adıma evrakları istemesine rağmen, evraklar mevcut olduğu halde alamamış, buda Ankara Emniyetindeki soruşturma ifadesinde gayet açık ve nettir.

Barbaros bey’in ayrılmasından sonra Trafik Polis memuru Mustafa Gödek yalan söylettikleri tanık kepçesi Mustafa Yaşar’ın ifadesine uygun olarak oğlumu kepçesinin önünde yol geçerken aracın sağ tarafıyla çarptığına ve şoförün hiç kusurunun bulunmadığına dair rapor getirince gece karakolda tartışma ve küfürleşmeler yaşanmış, bunun üzerine o raporunuda değiştiren Trafik polisi dosyadaki sahte raporu getirerek 9.8.2004 pazartesi günü karakola vermiştir. Emniyetteki ifadesi de raporunu pazartesi hazırlayıp verdiği şekindedir. Aynı şekilde Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim’in ifadesi de kaza raporunu 9.8.2004 tarihinde aldığı şeklindedir. Ankara Emniyetinin kendilerini akladığı raporuda raporun pazartesi tanzim edildiği ve savcılığa verildiği, bu rüşvetçileri kusurunun bulunmadığı şeklindedir. Kaza dosyasında olmayan bu tutunak emniyet souşturmasında çıkmıştır. Polislerin konuşmasında korkan Trafik polisi hem bu sahte tutanağın bir benzerini dosyaya koymuş, hemde ifadesinde bundan bahsetmiştir. Ankara Emniyeti Bala’daki görevli polisleri çağırıp ifadesini almasına, görevli listesini dosyaya koymasına rağmen bu ifadeleri dosyaya koymamış, açıkça sahtekarlık yapmıştır.

Fakat kendisine pazartesi günü raporun geldiğini iida eden Ali Mülayim’in Karakol Amiri ve bala Emniyet Amir Vekili sıfatıyla yazdığı resmi yazı 8.8.2004 tarihindenir. Resmi yazıyı bizzat savcı el yazısıyla tarih yazarak ve paraf atarak teslim almıştır. Adalet Bakanlığının kendisini hukukcu addeden ve 15 yıldır bizi onca şikayetimize rağmen bunu dikkate almayanlar olmayan bir raporun üst yazısın yazılarak savcılığa nasıl teslim edildiğini açıklamak zorundadırlar. Bala karaoklu yazısı defter kayıtlı bir yazı olduğundan ve evrak defterini de tahrif edemediklerinden kendilerini koruyanlarda buna gözlerini yumarak görmezden geldiklerinden bu güne kadar bir sonuç elde edilememiştir.

Dosyaya göre Ahmet Çalış 7.8.2004 saat 18:00 de ifade vermeyerek nezatere aldığı tutanakla ve nezarete koyan polisin ikrarıyla mevcutken ifadeside aynı tarih ve saatte alınmış olması daha sonra alınan ifadesine geriye dönük tarih atılarak sahtekarlık yapıldığının delilidir.

Hastanın Bala sağlık ocağına intikalinden Ankara Gazi Tıp Fakültesi Hastanesi sevki esnasında Bala sağlık ocağında tutulan Dr.Nurşen Yaşa imzalı tutanakla hastanın kimlik bilgilerine ulaşılamadığı belirtilirken Bala karakolunda aynı polislerce ve aynı tarihte tutulan tutanakta oğlumun kimlik bilgilerin olması, kaza evraklarında da oğlumun kimlik bilgilerinin bulunması bu evrakların daha sonra oğlumun kimliği alındıktan sonra düzenlenlendiğinin ve gerçek evrakları yok edildiğinin delilidir.

Tanık Can Gürbüz ilk anda halkın içinde kazanın kaldırımda olduğunu anlattığı için Bala’da Adliye yetkililerinden başka hiçkimse kazanın yol ortasında gerçekleştiğine inanmamaktadır. Bu evrakları beni davacı ettirmeyeceklerine inandıkları için yok ettirmişlerdir. Benim olayı 1,5 ay sonra öğrenip şikayetçi olmam üzerine Trafik polisinin yakın arkadışını bilirkişi olarak görevlendirerek ondan daha kötü rapor hazırlattırmışlardır. Ankara’daki ilk duruşmamıza da bizi kapı önünde polis zoruyla uzaklaştırarak davamızı görmüşler, ikinci duruşmadan sonra Adli Tıp Kurumunda önündeki evraklarda suç durumu olmadığı halde “2/8 le adamın donunu alırsın” diye bizimle dalga geçmişlerdir.

Bala Karakolunda yaşanan bu sahtekarlık üzerine Bala Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından açılan 2004/95 sayılı Adaleti Yanıltma davasında yalancı tanıkların yalanının ortaya konulması ve Çocuk Mahkemelerinde yasal değişiklik nedeniyle dosyamızın tekrar Bala Asliye ceza mahkemesine gelmesiyle Savcı Ali Cenk Düzgün dava savcısı olmuş, bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmesi gündeme gelince kendisi yerine kuyumcunun kiracısı savcı Murat Gökhan Tahtakılıç’ı girdirerek bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmeleri engellenmiştir. Biz duruşmaya girerken kendisiyle bizzat karşılaştık. Görevde olmadığını söyelemesi ancak yalandır.

2007 yılında yaşanan bu hukuksuzluk üzerine şikayet başlatım. Dosya Adli Tıp Kurumuna gitmeden önce memur odasında bizzat baktım. Dosyada Tanık can Gürbüz’ün Hakim Fuat pembeçiçek tarafından talimatla alınan ifadesi mevcuttu. İfadeyi bizzat okudum. Kazanın kaldırımda gerçekleştiğini, kendini su doldurduğu çeşmeye atarak kurtardığını anlatıyordu. İfadenin bir suretini almak istedimsede o gün hakim görevinde olmadığı için alamadım. Dosya adli tıpta gelince adli tıpta daha önce de rapor alındığını öğrendik. Bu raporda avukatımında haberi yoktu. Benim dosyayı incelememde de böyle bir rapora rastlamamıştım. Avukatımla konuşarak bu davada yaşanan hukuksuzlar bu davanın bize verilmeyeceğini gösterdiğini, savcı yetkisi kullanarak sayısız soruşturma dosyası hazırlayan bir devlet memuru olarak anladığımı, İdari dava başlatacağımı söyledim ve anlaştık. Tayinimi çıkararak Bala’da ayrıldım. Ben ayrıldıkdıktan sonra da kaza davamız 6/8 oğlumun suçlu bulunmasıyla sonuçlandı. Tazminat davamızda Murat çalış’ın 18 yaşına girdiği gerekçe gösterilerek düşürüldü. Kaza davamız temyiz edilmeyerek kesinleşti. Tazminat davamızda Murat çalış’ın taraf olmadığı gerekçesiyle Yargıtay’ca bozuldu. Halen de sonuçlanmış değil.

Davalarımızın reddi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması kapatıldıktan sonra yıllardır soruşturma konusunda tecrübeli bir devlet memuru olarak bilgi edinme hakkı yasası gereğince yasal olarak dava ve soruşturma dosyalarını alınca elimizdeki dosyayla uyuşmadığını İdari davalar başlarrım ve halen bu davalarım çeşili şekilde devam etmektedir.

Adalet Bakanlığına açılan 2016/3090 sayılı Tam yargı İdari Dava sonrası 15 Temmuz 2016 darbesi yaşandı. Bu darbe sonrası başta bizim davanın Savcısı, bilirkişisi olmak olmak üzere birçok kişi Feto çetesi üyeliğinden atıldı. Bizde Feto çetesi mağduru olduğumuzu öğrendik. İdari dava devam ederken davanın avukatının Adalet Bakanlığı hukuk Birimini kullanarak Bala’dan bilgi, belge ve görüş istemesi üzerine bunu kendilerine emir ve talimat olarak anlayan Bala Bavcılığı ve Bala Asliye Ceza Mahkemesi benim raporunu rüşvetle verdiğni itiraf ettirdiğim, kendilerinin davacı edemedikleri Bilirkişinin onuruna hakaret ettiğime karar vererek bana 10 ay ceza verip ertelediler. Bilirkişinin davacı edilemediğini ve Fetö çetesinden görevden atıldığını görmezden geldiler. Aynı şekilde Bala savcısı Eda Irmak’a uydurma bir masabaşı raporu hazırlattırarak rüşvetçileri aklamak istadiler. Bizde bunlara Anayasa mahkemesinde tazminat davası açtık.

Savcı Ali Cenk Düzgün’ü Sayın Cumhurbaşkanını Marmaris Baskını Davası Savcısı olarak birkısım medyacının (ben fetocu olduklarını düşünüyorum) parlatma haberini yapınca bende dosyadaki şikayeti yaptım. Şikayetim sümenaltı edilince yazınız edindeki şikayetimi yaptım ve bu dosya oluştu.

Oğlum kaza geçirdiğinde 17 yaşında, 190 cm boyunda ve 96 kğ ağırlığında, okulunun birincisi, okulunun futbol takımı oyuncusu ve kaptanı, Bala Belediyesi Spor Klübünde lisanslı futbolcuydu. Kaza geçirdiğinde de 50 kişiye yemek hazırlayabilen becerikli bir aşçıydı. Kaza yerine de yaz tatili nedeniyle hem talebe okutuğu, hemde aşçılığı yaptığı Kur’an Kursunda gelmişti.  Daha önce Ankara Mamak Anadolu Meslek Lisesi Bilgisayar öğrenciliğinde bir yıl okumuş, siyaseten o zaman meslek liselerinin önü kesildiğinden ve kendiside Bilgisayar Mühendisi olmayı istediğinden Meslek Lisesini bırakarak Bala Lisesine gelmiş ve okul birincisi olmuş, aldığı Teşekkür ve Takdir belgelerinin yanında iki defa da Onur Belgesiyle ödüllendirilmiş bir öğrenciydi. Kaza kaldırımda arkadan ve ani olarak hızla çarpmadan dolayı beyin sapı(Beyiciği) hasar almış, sağ tarafı ferçli ve %98 engelli, bakıma muhtaç halde kalmıştır. Ankaranın en iyi Özel Hastahanesi olan Güven Hastanesi Yoğun Bakımında 50 gün yatmış fakat komada çıkamamıştır. Durumu itibariyle Fizik Tedavi ve Rehabilite edilmesi gerektiği için kendisini durumu itibariyle hiçbir resmi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi kabul etmediğinden Güven Hastanesinde olduğu gibi yüksek ücretle Ankara Özel İncek Fizik Tedavi Hastanesinde iki yıl tedavi almış, daha tedavi almaya ihtiyacı olduğu halde hem kaza davasının rüşvetle rezalete dönmesi, hemde küçük bir memur olarak bizim maddi anlamda sıkıntı yaşamaya başlamamız üzerine tedavi sonlandırılarak memleketimiz olan Osmaniye’ye gelinmiş, hukuki işlemlerimize buradan devam edilmektedir. Osmaniye’de oğluma uygun Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi olmadığından ancak vasat olarak rutin tedavileri yapılabilmektedir. Güven Hastanesi Nöroşirürji Uzmanı Prf. Dr. Halil Kamil Öge ve İncek Fizik Tedavi ve Rehabilitsayon Hastanesi kurucu sahibi ve Emekli Beyin Cerrahı Opr.Dr. İzzettin Yüceer’in ifadesiyle kaza arkadan ani,hızlı ve habersiz çarpmayla meydana gelmiştir. Sağdan sola veya soldan sağa yol geçen birinin bu beyincik hasarı alması tıbbi olarak mümkün değildir. Onun için lise mezunu bir Uzman Çavuşun hazırladığı ve Fetö Çetesi adına Ankara Adli Tıp Kurumunun onayladığı Bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporu bizim için ancak Rüşvetin ve görevi bilerek, isteyerek kötüye kullanmanın, devletin değil birbaşkası adına emir ve talimatla rapor hazırlamanın bir sonucudur. Bu nedenle biz Bilirkişi Raporunuda, onu onaylayan Ankara Adli Tıp Kurumu Raporlarını da kabul etmiyoruz.  Kaza davasıda Rüşvet, Emir, talimat, görevi kötüye kullanma ve hukuksuzluklar nedeniyle 15 yıldır sonuçlanamamış, hayatı tamamen bitmiştir. Artık kendisini dahi ifade edemeyen, başkasını bakımına muhtaç bir mağdur insandır. Bilgisayar Mühendisliğide artık hayaldir. Oğlumun hayali Rüşvet skandalı ve yaşanan hukuksuzluklarla çalınmıştır. Herşeyden önce Allah’a inan bir Diyanet emeklisi olarak bizi mağdur edenlerin bizden daha rezil olmadan gebermeyeceklerine olan inancımız tamdır. 2006 yılındaki Hac Görevimim sırasında Kabe’de Makamı İbrahim’de bir sabah Namazı sonrası yaptığım beddua mutlaka yerini bulacaktır. Bu mahlukların dünyası hüsran olduğu gibi Ahiretleride hüsran olacaktır. Biz hakkımızı bu dünyadan alamasakta Ahirette mutlaka alacağımızdan eminiz.

Aynı şekilde oğlumla ve davasıyla uğraşmakla kendi tedavimi aksatarak hemodiyaliz hastası oldum ve haftada 3 gün Diyalize girerek hayatımı idame ettirmaya çalışıyor, bir yandanda bu hukuksuzluklarla başetmeye uğraşıyorum. Anneside oğlumu kaldırımaktan bel fıtığı oldu ve beline 4 adet platin çivisi çakılarak sağlığından oldu. Artık oğluma çalışan kardeşini işinden alarak onun yardımıyla bakmaya çalışıyoruz.

Biz kaza sonrası 14.09.2004 tarihli dilekçemizden son dilekçemize kadar Ahmet Çalış adına olan kaza evraklarını istiyoruz. Kayıp tanık ifadesini ve kuyumcu adına duruşmamıza girerek davamızın seyrini değiştiren hiçbir kusuru olmayan oğlumu Rüşvet, Emir ve talimatla suçlu edenlerin cezalarını çekmelerini istiyoruz. Rüşvet karşılığı evrak sahtekarlığı yapanlardan da şikayetçiyiz. Artık onların Feto Çetesi elemanı olarak bizi mağdur ettiğinden de eminiz. Biz Hukuk ve Adalet istiyoruz. Zira 15 yıldır mağduruz. Yargıtayda gelen dosyayı Bala Savcısı Eda Irmak'a vererek talimatla mağdur dahi olmadığımıza karar verdirenler size gelince boş dosya göndermeleri Feto Çetesi elemanlarının hala yargı içinde faal olduğunun delilidir.

Gereğini arz ve talep ederim. 9.10.2018                  

Eki . 1 Dosya

                                                                                               Mustafa DEMİR
                                                                                                             Müşteki

21 Eylül 2018 Cuma

OSMANİYE C.BAŞSAVCILIĞI 2


OSMANİYE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

                                                                                       OSMANİYE



            Oğlum Halil Demir’in 06.08.2004 tarihinde Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde geçirmiş olduğu ağır trafik kazasından sonra tedavi için yapılan harcamalarımız nedeniyle çeşitli bankalardan kredi ve kredi kartları kullanılmıştır. 2007 yılında bitmesi planlanan mahkememiz Rüşvet nedeniyle reddedilince kredi ve kredi kartlarım temerrüde düşmüş icralık olmuş ve ilişikte sunulduğu gibi bu borç yıllar önce ödenmesine ve  Başsavcılığınnıza başvurulmasına rağmen bunların organize bir şekilde ve rüşvetle iş gördüklerinden yaptığım müracaat sonuçsuz kalmıştır ve halen rahatsız edilmeye devam edilmekteyiz. 2010 yılında borcun ödendiğine dair Kadirli Malmüdürlüğü İcra Ödendi Listesi (Ek:1) 2012 yılından itibaren halen devam eden tehdit ve tacizlere örnek olan Şenol Hukuk Bürosunun 20.09.2018 tarihli Tehdit ve Taciz Mesajı(Ek:2), 18.03.2016 tarihinde Başsavcılığınıza yaptığım başvuru dilekçesi ve hukuka uygun olmayan 22.03.2016 tarihli cevabınız(Ek:34) ile Tüketicilere İcra Tehdidi ile mesaj gönderilemeyeceğine dair 16.12.2017 tarihli haber küpürü(Ek:5) ilişiktedir

Bu nedenlerle;

Benim böbrek hastası ve oğlumunda %98 beyin özürlü olması nedeniyle bu kişilerle uğraşacak halimiz ve vaktimiz olmadığından ve böyle bir borçta hukuken mevcut olmadığından bizi ahlaksızca tehdit ve taciz eden, mesajında irtibat telefonu bulunan Şenol Hukuk Bürosu hakkında gereğinin yapılarak tehdit ve tacizin engellenmesi ve bu kukuk bürosunun tecziyesi, gereği yapılmaması halinde hakkınızda suç duyurusunda bulunulacağının bilinmesi hususunda;



            Gereğini arz ve talep ederim. 21.09.2018                                  Mustafa DEMİR

                                                                                                                     Şikayetçi



Ek:       5 Adet Evrak


15 Eylül 2018 Cumartesi

TİHEK CEVAP


TÜRKİYE
İNSAN HAKLARI VE EşİTLİK KURUMU  


    Sayı      : 16949670/550 - i ~ ~ ct 
Konu : Başvurunuz                                                                                                                  LI t.S./20 18
Sayın Mustafa DEMİR
     ilgi         : 05.09.2018 tarih ve 3239 saile kayda alınan başvuru dilekçeniz.  


                       
İlgi başvuru dilekçeniz. 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu
ile bu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri
çerçevesinde incelenmiştir.
Mezkür netmeliğinin 45'inci maddesinin Tinci fıkrasında yargı yetkisinin
kullalmasına dair işlemler hakkındaki başvurular ile ayfıkranın (c) bendinde dava konusu
olmuş başvuruların işleme konulmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda, ilgi
başvurunuzun Yönetmeliğin belirtilen hükümleri kapsamında olduğu değerlendirilmiş olup
ba
şvurunuz işleme konulmaştır.
Bilgilerinize sunulur. f_
                                                                                                                       Alparslan OGUT
                                                                                                                             Başkan
a.
                                                                                                                        Başkan Yardımcısı \"


Yüksel Cad, No:23 06650 Kızılay-ANKARA

Telefon No: (O 312) 422 78 00 Faks No: (O 312) 422 7899

          e-posta: bash.anlil-. 1/ tihı'l-..~()\ .tr                                web: ii ii ii ıiLh..~,)\ .ır






Bilgi için: N ÖZTL'RK