31 Aralık 2021 Cuma

YARGITAY 4. DAİRE ÖN DURUŞMA BEYAN

                                                  YARGITAY 4. DAİRESİ  BAŞKANLIĞI’NA

                                                                                  Dosya No: 2021/13                                                 

DAVACI                                :  Mustafa DEMİR -

DAVALI                                :  Maliye Hazinesi  ANKARA

VEKİLİ                                  : Av.Elif ŞAHİN                                                                 

DAVANIN KONUSU           :  22.12.2021 tarihinde yapılan Ön Duruşmaya Beyanımızdır.

DAVA DOSYA NO               :  2021/13 E. 

BEYANLARIMIZ              :  Oğlum Halil DEMİR, 06.08.2004 tarihinde Bala Lisesi önünde kaldırımda yürürken 15 yaşında bir çocuk tarafından kazaya maruz kalması, kaza sonrası biz hastamızla ilgilenirken bizim davacı edilmeyeceğimiz ileri sürülerek yaşanan hukuksuzlar üzerine başlattığımız yasal işlemler Adalet Bakanlığının ve mahkemelerimizin ısrarla bizi hukuksuz iş ve işlemleriyle mağdur etmesi üzerine bu dava oluşmuştur. Bu davanın 22.12.2021 tarihinde yapılan ön duruşmasında iki konu öne çıkmıştır. 

Bu konulardan 1.; Tazminat kararının Ankara 2. Aile Mahkemesince verilmesi konusudur. Mahkeme Hakimi ve Davalı taraf avukatı bu durumu sorgulamış olduğundan bu durumun beyanla açıklanması uygun görülmüştür. Şöyle ki:

Kaza sonrası Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde Baba Ahmet Çalış adına açılan 2004/256 Esas numaralı dosya ile baba Ahmet Çalış'a tazminat davası, 2004/257 Esas numarası ile de mal kaçırmasına karşı tapu iptalleri davası açılmıştı. Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 24.04.2007 tarihli duruşmasında 2004/256 Esas sayılı dosyayı kaza yapan Murat Çalış'ın 18 yaşına girmiş olması nedeniyle reddetmiş, 2004/257 sayılı mal kaçırma dosyasını da Ahmet Çalış'ın oğlu Murat Çalış'ın 18 yaşına girmesi üzerine Davanın Ahmet Çalış'ın "Taraf sıfatının ortadan kalkması nedeniyle Reddine" karar vererek tazminat davalarımızı reddetmişlerdi. Dava dosyalarımızın reddi üzerine de Ahmet Çalış'ın Keçiören Kalaba Güçsüzler yurdu yakınlarındaki 3. Kat dairesi ile ilgili Keçiören Tapu Müdürlüğünce Mahkememize gönderilen bilgiler Ret kararı sonrası  2004/257 Esas sayılı dosyadaki cevap ve duruşma tutanağı ile birlikte yok olmuştu. Bunun üzerine bende avukatımla dosya evraklarından birer suret istemiştim. Fakat UYAP çıkınca buna gerek kalmadı. Zira ben ve kaza geçiren oğlum Halil Bilgisayar konusunda hem proğramcı ve hemde donanımcı olarak çalışıyorduk. Oğlum Halil bu nedenle Bilgisayar Mühendisi olmak için Ankara Mamak Anadolu Bilgisayar Lisesi okuluna sınavla kaydolmuş, hükümetin meslek liselerinin önünü kesmek amacıyla girişimde bulunması üzerine tekrar düz liseye dönmüş ve okul birincisi olarak her yıl takdir, teşekkür ve Onur Belgesi alan bir çocuktu ve hayali Bilgisayar Mühendisi olmaktı. Ayrıca 1.90cm boyunda ve 96 kg ağırlığında olduğu için okulunun Futbol takım kaptanı ve Bala Belediyesi lisanslı oyuncusuydu. Kaza anında biz oğlumuzu tanıncaya kadar çocuk değil bir adamın kaza yaptığı söylenmiş, aşırı süratten tanınmayacak hale gelmiş, ben bile oğlumu güçlükle tanımıştım. Fakat dava sürecinde oğluma kaldırımda ve arkadan çarpan gözü bozuk 15 yaşındaki çocuk hukuksuz kararlarla hakzız iken haklı sayılmış, kusursuz oğlum alavere - dalaverelerle haksız hale getirilmişti. Ankara Özel Güven Hastanesi Nöroşirürji Profosörü kazanın arkadan ani çarpmayla meydana geldiğini, yol geçen birinin bu beyin sapı hasarını almasının tıbben mümkün olmadığını, bu hastanın bakımı ve bünyesinin çok çok iyi olması nedeniyle sağ kaldığını, 35 yıllık profösörlük hayatında böyle bir beyin sapı hasarıyla ilk defa karşılaştığını beyan etmesine rağmen mahkemelerde bu profosörün değil lise mezunu ve kendi iradesi olmayan bir uzman çavuşun Bilirkişi alınmasıyla ve savcı telkiniyle hazırlanan bir raporla oğlum haklı iken haksız hale getirilmiştir. Şimdi ise tüm ihtiyaçları tarafımızca karşılanmakta, arkadan ani ve hızlı aldığı darbe nedeniyle hiçbir şey hatırlamamakta, artık annesi ve ben babası kendisini indirip kaldıramadığımızdan Öğretmen olarak atanması gereken kardeşini evde tutarak ağabeyinin tüm bakımlarını ve indirilip kaldırılması, tuvalet, temizlik ve yeme içme işlemlerini gerçekleştirmektedir. Bu nedenle de kardeşi için manevi tazminat talebinde bulunduk. 

Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin Red kararları temyiz edilerek dosyanın Mahkemeniz olan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin Dosyanızda mevcut 2008/7564 Esas, 20092214 Karar sayılı  İlamıyla 18 yaşına giren Murat Çalış'in "reddedilen davada taraf olmadığına" karar verilerek bozulmuştu. 

Bunun üzerine de baba Ahmet Çalış'a Bala Asliye Hukuk Mahkemesince  Aile Mahkemesi adına ve "Aile Reisi sıfatıyla" 2012/133 Esas Numarasıyla dava açılmış, bu nedenle Aile Mahkemesi olarak Ankara 2. Aile Mahkemesi "Bilirkişi" olarak görevlendirilmiş ve dosyanızda bulunan 2014/130 TAL kararıyla da oğluma kabul etmediğimiz 2/8 kararla 557.417,78 Tl. Maddi. 5.000.-Tl. Manevi olarak 563.417,78.- TL Tazminata karar verilmişti. Bu kararda dosyadaki evraklarda mevcut olduğu üzere Yargıtay 17. Dairesinin 2019/4262 Esas, 2020/4460 Karar sayılı kararıyla Tedavi Raporuna itiraz ederek İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden yeniden rapor alınması için Mahkemesine gönderilmiş, fakat 2014 yılında Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin talebiyle ve Bala Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Fuat Pempeçiçek tarafından alınan tanık Can Gürbüz'ün ifadesinin dosyadan çıkartılarak yok edildiğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.01.2020 tarihli yazıyla bildirilmesi ve benimde 21.09.2020 tarihli Beyanla mahkemesine bildirmem üzerine, ayrıca Davalı Melih Sarı'nın Alman Vatandaşlığınına geçmesi üzerine yaşanan soruşturma ve tebligat krizi nedeniyle bir yıldan fazla zamandır dosya İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmemektedir. Benim ve Avukatımın beyanları dikkate alınmamaktadır. Muhtemelen zaman aşımına oynanmaktadır.

Konuşulan konulardan 2. İse zaman aşımı konusudur. Maddi manevi Haksız Fiil de zaman aşımı: Zararın öğrenilmesi, zararın gerçekleşmesini, zarar verici fiilin veya olayın sona ermesini gerektirdiğinden; haksız fiil devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemeye başlamaz. Bazen hem haksız fiil hem de zarar devam etmektedir. Bu durumda haksız fiil devam etmekte ve zararın miktarı da ortaya çıkmamaktadır. Zarar, devam eden haksız fiilin sonunda doğacaktır. Buna “zararın tekliği kuralı” denmektedir. Bizim davamızda zarar henüz daha netleşmemiştir. Buna Karar verecek Mahkeme Hakimi yani Mahkemenizdir.

Nitekim sürekli olarak sakat kalmış olmaktan dolayı yoksun kalınacak kazançlardan ibaret zarar iddialarında; bir yıllık sürenin başlangıcı zarar görenin kendisinin sakat kaldığını öğrendiği tarih olan kesin raporu öğrendiği tarihtir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.02.1994 tarihli, E. 1993/6410, K. 1994/1301 sayılı kararında da; “tren kazasında davacının yaralandığı tarih 05.01.1979 olup, kesin sakatlık derecesi 25.11.1992tarihli raporla belli olmuş; bu tarihten sonra açılan tazminat davasında henüz zaman aşımının dolmadığı” sonucuna varılmıştır. Bizim davamızda da kaza 6.8.2004 tarihinde meydana gelmesine rağmen oğlumun %98 sakat kaldığına dair dosyanızdaki Osmaniye Devlet Hastanesine air raporun veriliş tarihi 14.12.2012 tarihidir.  Hüküm bu tarihli rapor için kurulmuş olmasına rağmen Yargıtay 17. Dairesi  2019/4262 Esas, 2020/4460 Karar sayılı kararıyla bu raporu geçersiz hale getirmiş ve zamanı durdurmuştur. Bu yargıtay kararına göre zaman aşımı İstanbul 3. İhtsas Dairesinin vereceği kesin rapordan sonra işlemeye başlayacaktır. 

  Yargıtay. 4. Hukuk Mahkemeniz ise  19.06.2006 tarihli, E. 2005/9285, K.2006/7428 sayılı kararında da; 23.09.1992 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sonucu meydana gelen zarar gelişme gösterdiğinden; gelişen durum sürdükçe zamanaşımının işlemediği ve ancak gelişen durumu tespit eden 03.12.2004 tarihli raporu öğrenme ile bir yıllık zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı belirtilmiş ve trafik kazasının meydana geldiği tarihten itibaren on iki yıl geçmiş olmasına rağmen zaman aşımı süresinin dolmadığına hükmedilmiştir.

  Açıkça izah edildiği gibi Davalı Hazine Avukatının ileri sürdüğü zamanaşımı konusu geçersizdir ve zaman aşımının halen devam ettiği ve kesinleşmediği gayet açık ve nettir. BU nedenle dava başından beri devam eden haksızlığa ve hukuksuzluğa mahkemenizce son verilerek tazminat talebimizin kabul edilerek bir an önce mağduriyetimize son verilmesini arz ve talep ediyorum.

NETİCE VE TALEP     :  Yukarıda açıkça izah edildiği gibi davamızın kabülünü, Maliye Hazinesinin tazminata mahkum edilmesini, hakkımızın korunarak mağduriyetimizin giderilmesini, hakkımız olan tazminatın ödenmesine karar verilmesini ve mahkeme masraflarının davalı İdareye yükletilmesini arz ve talep ederim.  26.12.2021    

                                                                                                                Mustafa DEMİR                                                                                                                                                    Davacı