8 Nisan 2016 Cuma

BAŞBAKANLIK -İDARİ TAZMİNAT


ANKARA  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

                                                                                     

 

DAVACI                                :  Mustafa DEMİR
 

DAVALI                                :  BAŞBAKALIK - ANKARA

 

DAVANIN KONUSU           :    Tam Yargı Davası.

 

İDARİ İŞLEM                  : Başbakan'a (Ak parti Genel Merkezine) vermiş olduğum  15.09.2015 tarihli dilekçemize Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 23.02.2016 tarihli 2016-E.1831/13880 sayılı yazılarıyla olumsuz cevap verilmesi ve Başbakanlık Makamına vermiş olduğumuz 15.01.2016 tarihli dilekçemizde belirtilen mağduriyetlerimizin giderilmemesi üzerine.

TEBLİĞ TARİHİ                 :  01.03.2016

 

DAVANIN İZAHI                :  Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004 tarihinde  ağır yaralanmalı trafik kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda  RÜŞVETLE  mağdur edildik. Karakol ve Emniyet Amirliği Polisleri'nin Rüşvetle kaybettiği rapor bir türlü bulunamamaktadır. Adalet Bakanlığı açılan soruşturmalara ve davalara  kimsenin yargı yetkisini kullananlara emir ve talimat veremeyeceği iddiasıyla izin vermemektedir. Bala'nın Kuyumcusu Abdulkadir Kılıç'ın verdiği rüşvet karşılığı Oğlumun gerçek raporu yok edilmiş, tanıklara yalan söyletilerek hiçbir kusuru olmayan oğlum emir ve talimatla suçlu edilmiştir. Yalan söylettiği tanıkların yalanı ortaya çıkınca bu defada kiracısı olan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu davamıza emir ve talimatla görevlendirerek yalan söylediği anlaşılan tanıkların yeniden dinlenmesini engellemeyi başarmıştır. Oğlum hiçbir kusuru olmadığı halde Adalet Bakanlığın olmadığını iddia eddiği rüşvet karşılığı verilen emir ve talimatla suçlu bulunmuştur. Rüşvetle ilgili davalarımız halen devam ediyor. Anayasa Mahkemeside makul süre için açtığımız davayı davalar devam ettiği halde delil yok diyerek reddetmiş ve 12 yıldır devam eden davada makul süreyi görmezden gelmiştir.

            Ülkemizdeki hukuksuzluk üzerine 15.09.2015 tarihli Akparti Genel Merkezine Başbakanımıza sunulmak üzere verdiğim dilekçeme(Ek:1) Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden 2014/106 nolu dilekçemide ekledim ve hukuksuzluğun giderilmesini istedim(Ek:2)Bu dilekçeme Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü davaların devam ettiğini ve Anayasanın 138. maddesini gerekçe göstererek olumsuz cevap verdiğinden bu dava oluşmuştur. (Ek:3)

            Kaza kaldırımda gerçekleşmiş olup ilk etapta kazayı baba üstlenmiş ve karakolda ifade vermemiş hakkında tutanak tutularak savcılığa sevk edilmiştir. Savcılık, Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın beni davacı ettirmeyeceği iddiasıyla ve rüşvetiyle Ahmet Çalış'ın ifadesini almış(Ek:4) ve karakolda da daha önce ifade vermiş gibi işlem yapılmış ve ifade vermeyeceğine dair tutanağın aynı saatinde ifadesi alımış gözükmektedir. oysa polisler bu ifadesini Cumartesi değil, Pazar gecesi savcı ikna edildikten sonra, hem kendisinin hemde oğlunun ifadesinin alındığını ve geriye dönük tarih atıldığını belirtmişlerdir. Komşum Eczacı C.Barbaros Ayata'nın pazar gecesi gelip Ahmet Çalış adına tutanağı istemesi üzerine Amir Vekili Ali Mülayim'le atışmış ve bu tutanağı alamamıştır.(Ek:5) Karakolda tanık Can Gürbüz'ün ilk ifadesi yok edilmiş, Tanık kepçeci Mustafa Yaşar'ında ifadesi değiştirilmiştir.(Ek:6) Tanık Mekin Öktem Emekli Polis olması nedeniyle ifadesi değiştirilememiş,(Ek:7) Ahmet Çalış bu nedenle suçu üstüne alamamış ve oğlunun üstüne atarken de iki tanığa yalan söyletmek suretiyle oğlum suçsuz iken suçlu gösterilen Emniyet Amirliği yazısı yazılmıştır.(Ek:8)

            Benim bu tutanağa itirazım üzerine Amir Vekili Ali Mülayim yalan ifade(Ek:9) vermiş ve emekliye ayrılmıştır. Trafik polisi Mustafa Güdek'in hazırladığı ilk tutanağı rüşvetle değiştirmiş, resmiyette Pazar günü  savcıya verildiği görülen rapor, gerçekte pazartesi günü yazıldığı, bu rapordaki yanlışlıklar yüzünden polislerin karşı çımasıyla raporun yeniden düzenlendiği karakol polislerince ifade edilmektedir.(Ek.10)Polisler, Amir vekili Ali Mülayim ve Trafik Polisi Mustafa Güdek'in  yalan söylediğini, evrakları rüşvetle değiştirdiğini söylemesine rağmen hiçbir polis ifadeye çağrılmamıştır ve halen de çağrılmamaktadır. Benim şikayetim üzerine tanık Can Gürbüz(Ek:11) ve Büşra Yıldırım(Ek:12) ifadeye çağrılmıştır. Tanık Can Gürbüz yalan ifade verirken Tanık Büşra Yıldırım açıkça kazanın kaldırımda gerçekleştiğini söylemektedir.

            Bunun üzerine savcı hazırlık aşamasında keşif yapmıştır.(Ek:13) Keşif sırasında Tanık Mustafa Yaşar ve Can Gürbüz yalanlarına devam ederken, Tanık Büşra Yıldırım ve tanık Mekin Öktem bunların yalanlarını açıkça ortaya koymuştur. Buna rağmen bilirkişi Abdullatif Öztürk Raporunu kepceci Mustafa Yaşar'ın yalan ifadelerine dayandırmıştır.(Ek:14) Bunu yaparkende yakın arkadaşı olan ve Aldığı rüşvetle Antalya'ya tatile giden Mustafa Güdek'i korumuş ve Polis Memuru Turgut Kölük aracılığıyla rüşvet almıştır. Bu Turgut Kölük'un değiştirilen evraklarda da imzası vardır. tanık mekin Öktemin ilk ifadesinde olduğu gibi daha önce ifadeler Ahmet Anakı ile Yaşar Çakır tarafından alındığı sabittir.Bunun üzerine Savcılık İddianamesini (Ek:15) ve Fezlekesini(Ek:16) bu rapora göre hazırlamış, oğlum yalan ve rüşvetle haklı iken haksız edilmiştir.

            Ankara 3. çocuk mahkemesinde 2004/743 nolu davamızdaki ilk duruşmamız öğle tatilinde biz polislerle mahkeme önünde uzaklaştırılarak görülmüş ve hazırlanan bilirkişi raporu kabul ettirilmiştir. (Ek:17) Ayrıca Adli Tıp Kurumundanda bu tutanağa göre Rapor alınmış, bu rapor benden ve avukatımdan gizlenmiştir.(Ek:18) Bize Adli tıptan oğlumun mağduriyet raporunu aldık.(Ek:19)

            Bala'da devam eden 2004/95 nolu Adaleti yanıltma davasında ceza davasında yalan söyleyen tanık Mustafa Yaşar yalanlarından vaz geçmiş ve daha önce karakolda ve keşifte yalan ifade verdiğini kabul etmiştir. (Ek:20) Bir sonraki duruşmada Tanık Can Gürbüz'ün Hakim Fuat Peembeçiçek tarafından ankara 3. çocuk mahkemesi tarafından ifadesinin alındığı ve yalanlarından vazgeçtiği bizziat Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından ifade edilmiştir. Daha sonra bu raporun kaybedildiği öğrenilmiş ve halen de bulunamamaktadır. Aynı şekilde benimde 3. cocuk mahkemesinin talimatıyla ifadem alınıp göderilmiştir.(Ek:21) Biz o gün nasıl ifade vermişsek bu günde aynı ifadeyi veriyoruz ve mahkemelerde yapılan bu hukuksuzluğu asla kabul etmiyoruz.

            Daha sonra kanun değişikliği nedeniyle davamız yeniden Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelmiş ve 2006/113 nolu dava dosyası açılmıştır. 12.07.2006 tarihli duruşmamızdaki keşif talebimizin bir sonraki celseye bırakılmasına rağmen (Ek:22) yalan söyletilen tanık yalanı karşılığı Bala Belediyesinde işe alındığından bu defa da kaldırım çalışması yapılarak ve çalışmaya kazanın olduğu yerden başlanarak olay yeri tahrif edilmiş ve bu keşif olay yerinin değiştirilmesi nedeniyle gerçekleştirilememiştir. Tanık Büşra Yıldırım 11.10.2006 tarihli duruşmada ısrarla kazanın kaldırımda gerçekleştiğini söylerken (Ek:23), Kuyumcu Abdulkadir Kılıç kiracısı olan ve benimde bitişiğindeki binada oturduğum savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı rüşvet karşılığı emir ve talimatla 17.10.2006 tarihli duruşmada yalancı tanıklar Can Gürbüz ve Mustafa Yaşar'ın yeniden dinlenmesini engelliyor, karakol ve keşifteki yalanlarının kabulünü istiyor ve hakimde bunu kabul ediyordu.(Ek:24)Bu ahlaksız girişim bizi mağdur etmiştir ve halen de etmeye devam etmektedir.

            Bunun üzerine yalan ifade ve evraklarla devam eden davamız Ankara Adli Tıp Kurumuna 2. defa gönderiliyor ve 2. raporun gelmesiyle bizim 1. raporda da haberimiz oluyordu.(Ek:25). Hakim Mehmet Keskin Avukatımın dosyanın Adli Tıp İhtisas Kurumuna gönderilmesi talebini reddediyor ve Adli Tıp Kurumunun iki defa aynı raporu verdiğini gerekçe göstererek oğlumu yalan ifadeler, sahte evraklar ve rüşvet karşılığı yapılan ahlaksızlıklarla haklı iken haksız buluyordu.(Ek:26)

            Bala Asliye hukuk Mahkemesinde devam eden 2004/256 dosya numaralı Tazminat davamız da sıfat yokluğu gerekçesiyle reddedildi(Ek:27). Yapılan İtirazda Yargıtayca bozularak (Ek:28)yeniden davamız 2012/133 dosya numarası ile başlamıştır. Ankara 2. Aile Mahkemesi 2014/130 Tal ve 2012/133E. sayılı dosyasıyla dava dosyamıza 2.228.000.-(İkimilyarikiyüzyirmisekizbin) Lira değer biçmiştir.(Ek29) Bu Aile mahkemesini kararıyla Sigorta şirketine verilen Tedavi ücretleri faturalarımızın dosyada olmadığı anlaşılmıştır. (Ek:30) Bala  Asliye Hukuk Mahkemesi 15.09.2014 tarihli gerekçeli kararıyla oğluma 557.000.-(Beşyüzeeliyedibin) lira ödenmesine karar vermiştir. (Ek:31). Bu karar karşı tarafça temyiz edilmiş olup halen dosya Yargıtayda bulunmaktadır.

            Bizim mahkemede yaşanan olumsuzlukları 7.03.2007 tarhl dikeçemizle Hakimler ve Savcılar Yüksek kuruluna taşımamız üzerine (Ek:32) Polis Memurları için Ankara Valiliğine açılan Ankara 12. İdare Mahkemesindeki davamız Danıştay 12. Dairesinde 2010/7685 E. ve 2013/9336 K. numarasıyla Karar düzeltilmesi talebimizin neticesini beklemektedir. (Ek:33) Hakim ve Savcılarla ilgili dava dosyamızca Danıştay 5. Dairesinin 2008/6393E.,2010/1776 sayılı kararıyla Adalet Bakanlığınca sorşturmaya izin verilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. (Ek:34) Bu kararıda Adalet Bakanlığına taşıyınca hakimler ve savcılar kurulunca bir dizi yazışmadan sonra Bala'dan  Ceza İşleri Daire İşleri Başkanlığına atanan hakim Fuat Pembeçiçek'in dosyası ayrılmış ve Ankara 3. İdare Mahkemesinde 2013/2015 E., 2015/492 K. sayılı kararla reddedilmiş olup (Ek:35) bu karar temyiz edilmiştir ve halen Danıştay'da beklemektedir. Diğer hakim ve savcılarla ilgili dava Anayasa Mahkemesine taşınmış olup Anayasa Mahkemesinin 3014/3684 sayılı kararıyla delil gösterilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.(Ek:36) Bu kararda tekrardan hakimler ve savcılar Yüksek Kuruluna taşınmıştır. İşlemler devam etmektedir.(Ek:37)

            Vakıfbank'ın hukuksuz icrası nedeniyle devam eden davamız mağduriyelerimiz ile birlikte Anayasa Mahkemesine taşınınca Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu dosyasında da İdari Red kararı vermiştir. (Ek:38)Bu Karar Ankara 11. idare mahkemesine taşınınca da HUMK ve İdare yargılama usulü Kanunun 5. maddesine açıkça muhalefet edilerek iki defa reddedilmiştir.(Ek:39) Bu karar Başbakanlığa mağduriyetimizin giderilmesi amacıyla taşınınca da Adalet Bakanlığı tarafından redededilmemiz üzerine yaşadığımız mağduriyetlerin, sattığımız evin (Ek:40) ve bozulan sağlığımızın bedeli olarak (Ek:41) bu dava oluştu.     

            Bu hukuksuzluklar nedeniyle Mahkeme hakettiğimiz tazminatın ancak 1/4'ünü hakettiğimiz şekilde sonuçlanmıştır. Geriye kalan 3/4 hakkımız Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın Karakolda, Emniyette, savcılıkta ve en son 17.10.2006 tarihli 2006/113 dolu davamıza bizzat kiracısını girdirmek suretiyle rüşvet, emir ve talimatla bizi zarara uğratmıştır. Adalet Bakanlığı onca şikayet ve davaya rağmen izin vermeyerek bizim mağduriyetimi gidermemiştir. Bu nedenle bu dava şikayetimizi yaptığımız Başbakanlık Makamına açılmıştır. 1/4'le davamız 557.000.-(Beşyüzelliyedibin) TL İle sonuçlanmıştır. Halbuki bu davamız İlk ve gerçek raporumuz kaybedilmese, Tanıklara, bilirkişiye, Hakim ve Savcılara Rüşvet verilmese, Adil bir yargılama yapılmış olsa 2.280.000.-(İkimilyarikiyüzseksenbin) Lira ile sonuçlanacaktı.

            Bizim mağduriyetimiz sadece bununla kalmamaıştır. Uzun süre devam eden tedavi nedeniyle yüklü miktarda para harcanmıştır. Aylık 680.-(Eski 680.000.000) çalışan bir memur olarak iki yıllık yaklaşık 24.000.-(eski 24.000.000.000)Lira Tedavi Parası harcamamaız bizi perişan etmiştir. O dönemde evimi 14.000( 14.000.000.000) liraya sattığım düşünürse bu rüşvet bizi çok çok mağdur etmiştir. Rüşvet Emir ve talimat nedeniyle 2007 yılında tazminat davamız reddedilmiştir. Bu Karar Yargıtayca bozulmuş ve dava yeniden başlamış olmasına rağmen Adil Yargılama yapılmadığında Bankalardan almış olduğum Kredi ve Kredi kartlarım icralık olmuştur. Borçlarımı erken ödeyebilmek için arkadaşlarım halen çalıştığı halde  ben emekli olduğumdan aylık 1200 TL                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           

 Zarar etmekteyim. Evimi sattığım için kirada oturduğumdan aylık 400 .-TL Kira ödemekteyim.

            Mağduriyetlerimin giderilmesi için Açılan 2014/7218 Nolu Anayasa Bireysel Başvuru Dosyası İdari Red Kararı ile sonuçlanmıştır. Bu kararı Ankara İdare Mahkemesine Adalet Bakanlığı hasım gösterilmek suretiyle (2015/1955E,2015/1093K) açılınca Mahkeme Hukuk Usulü Muhakemesi Kanunun ve İdari Yargılama Usulü kanunun 5. maddesinin açık hükmüne rağmen RED kararı vermiştir. Bizim bu Mağduriyetlerimizi 15.01.2016 tarihli Dilekçemizle Başbakanlık Makamına iletmemiz üzerine bu dava oluşmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER            :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.

 

DEDİLLER                           : 2802 sayılı kanunun 68  ve 69. maddeleri.

 

NETİCE VE TALEP     : Yukarıda açıkça izah edildiği gibi bu bir Tam Yargı Davası olduğundan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın Bala Emniyetinde, Karakolunda, Savcılığında vermiş olduğu RÜŞVET'in, bizzat kiracısı olduğuna benim tanık olduğum (aramızda sadece bir duvar vardı) kiracısı Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu dava duruşmamıza girdirerek emir talimatla daha önce Karakolda, Savcılıkta ve Keşifte yalan söylettiği, bala belediyesi Encümen Azası olması nedeniyle de söylettiği yalan karşılığı bala belediyesinde işe aldırdığı, fakat 20004/95 nolu Adeti Yanıltma davasında yalan söylediklerini kabul eden ve haklarında herhangibir işlem yapılmayan Yalancı tanıklar Kepçeci Mustafa Yaşar ve Can Gürbüz'ün yeniden dinlenmeleri engellemesi nedeniyle meydana gelen 1.671.000.-(Birmilyar Altıyüzyetmişbir) Tazminat zararımın, 24.000.-(Yirmidörtbin) Lira tedavi giderlerimin 14.000.- (Ondörtbin) Lira sattığım ev ücretimin, 35.000.- (Otuzbeşbin) Lira mahkemelere ödediğim Faiz Masraf ve giderlerin, oniki yıllık kira bedelim olan 48.000.-(Kırksekizbin) lira kira bedelimin ve borçlarımı  ödemek için  erken emekli olduğumdam 60 yaşıma kadar olan emekli olduğum 46 yaşımdan itibaren aylık 1200 .-Liradan yaklaşık 200.000,-(İkiyüzbin) lira zararımın kaza tarihinden itibaren Yasal faiziyle birlikte toplam olarak : 1.992.000.-(Birmilyon Dokuzyüzdoksanikibin) Lira Maddi Tazminat; 12 yıldır davamız Rüşvet,Emir ve Talimat ile Adil yargılama ve etkili soruşturma yapılmadığından yaşadığımız mağduriyetin ve bozulan sağlığımızın bedeli olarak; 500.000.- (Beşyüzbin) Lira da manevi Tazminat olmak üzere toplam : 2.493.000.-(İkimilyardörtyüzdoksanüçbin)Liranın Maddi ve Manevi Tazminat olarak tarafıma ödenmesini ve yargılama giderlerinin davalı idareye yüklenmesi husunda  gereğini;

             

            Arz ve talep ederim. 08.04.2016

                                                                                   

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı

 

 

E K L E R      :

1-15.09.2015 tarihli Dilekçe

2-14.09.2015 tarihli Dilekçe

3-23.02.2016 tarihli Adalet Bakanlığı yazısı.

4-Sanık Ahmet Çalış İfade tutanağı

5-Tanık C.barbaros Ayata İfade Tutanağı

6-Mustafa Yaşar İfade Tutanağı

7-Sanık Mustafa yaşar ve Mekin Öktem İfade Tutanağı

8-8.8.2004 tarihli Bala Emniyeti yazısı

9-Ali Mülayim İfade tutanağı.

10-kaza Polis Tutanağı

11-Can Gürbüz ifade tutanağı

12-Büşra Yıldırım ifade tutanağı

13-Olay yeri keşif tutanağı

14-Bilirkişi raporu.

15-19.11.2004 tarihli İddianame

16-26.10.2004 tarihli Fezleke

17-17.3.2005 tarihli duruşma tutanağı

18-11.7.2005 tarhli Adli Tıp Raporu

19-29.06.2005 tarihli Adli Tıp Raporu

20-02.03.2005 tarihli duruşma tutanağı.

21-21.02.2005 tarihli talimat ifade tutanağı.

22-12.07.2006 tarihli duruşma tutanağı

23-11.10.2006 tarihli duruşma tutanağı.

24-17.10.2006 tarihli duruşma tutanağı.

25-05.04.2007 tarihli Adli Tıp Raporu.

26-13.06.2007 tarihli  Karar

27-27.04.2007 tarihli duruşma tutanağı kararı

28-16.02.2009 tarihli Yargıtay Kararı

29-05.06.2014 tarihli Aile mahkemesi Kararı

30-08.05.2007 tarihli tedavi ücretleri dilekçesi.

31-15.09.2014 tarihli Karar

32-7.3.2007 tarihli dilekçe.

33-01.4.2204 tarihli karar düzeltme dilekçesi

34-26.3.2010 tarihli danıştay kararı

35-30.03.2015 tarihli İdari Mahkeme kararı

36-30.10.2015 tarihli 2014/3684 numaralı Anayasa kararı

37-04.04.2016 tarihli HSYK Dilekçesi

38-30.04.2015 tarihli 2014/7218 numaralı Anayasa kararı

39-30.042015 ve 11.8.2015 tarihli İdare Mahkemesi kararı

40-Tapu Sureti

41-Hemodiyaliz Raporu.

 

 

 

                                                                                                                        Mustafa DEMİR

                                                                                                                        Davacı

4 Nisan 2016 Pazartesi

HSYK VAKIFBANK


HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU


3. DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

                                                                    ANKARA


 

ADI VE SOYADI      : MUSTAFA DEMİR.

GÖNDERİLEN YER: HSYK Genel Sekreterliği

TEBLİĞ TARİHİ     : 01.04.2016

KONUSU                 :  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliği’nin 24.03.2016 tarih    ve 90836726-2014/8836/14729 sayılı "Şikayet  dilekçenize    cevap"  konulu İadeli-Taahhütlü  yazınıza itiraz dilekçesidir.


 

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunuza vermiş olduğum 25.09.2014  tarihli dilekçemin incelendiği ve ;

“Öne sürülen bir kısım iddianın soyut mahiyette olduğu, somut delil gösterilmediği, öne sürülen diğer bir kısım iddiaların ise yargılama faaliyetine ilişkin olduğu, hakimin yargı yetkisi ve takdir hakkı kapsamında kaldığı, ilgili hakimler ile Cumhuriyet savcısının bu hak ve yetkilerini herhangi bir şekilde kötüye kullandıklarına dair somut delil gösterilmediği gibi, yasa yoluna başvuru sırasında ileri sürülen veya sürülebilecek hususların şikayete konu edildiği", Anlaşıldığından,Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üçüncü dairesinin 12.01.2016 tarihli ve 2016/859 sayılı oy birliği ile verilen karar ve 03.03.2016 tarihli "Olur"la, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunun 97. maddesinin (a)  ve (d) bendleri uyarınca işleme konulmadığı,” 

Yazınız alınmış olup, bu nedenle;

Hakimler  ve Savcılar Yüksek Kurulu'nuza 25.09.2014 tarihli dilekçem üzerine (EK:1) 24.03.2014 tarih ve 2014/8836/14729 sayılı yazınızla hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan masabaşı bir cevap verilmiştir. (Ek:2) Oğlumun kazası kaldırımda gerçekleşmiş olup bu tanık Büşra Yıldırım'ın açık ifadesiyle anlaşılmaktadır.(Ek:3) Kaza Teslim tutanağı bu mihval üzerine tutularak karakola teslim edilmesine rağmen kazadan üç gün sonra Bala'da kuyumculuk yapan Abdulkadir Kılıç'ın "beni davacı ettirmeyeceği" iddiaları ve yalanları üzerine karakolda tanık Can Gürbüz'ün ifadesi yok edilerek ve tanık kepçeci Mustafa Yaşar'ın da ifadesi değiştirilerek gerçek rapor yok edilmiş ve oğlum Rüşvetle suçsuz iken suçlu hale getirilmiştir. Bu gerçek raporun varlığı halen Ankara 12. İdare mahkemesinde devam eden Ankara Valiliği davasında kabul edilmektedir. Dava sürecinde bu yalancı tanıkların yalanları ortaya çıkartılmış olup, bu yalancı tanıklara gerekli yasal işlemi yapmadığı ve bizi mağdur ettiği gerekçesiyle eski Bala Asliye Ceza hakimi yeni Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Daire Başkanı Hakim Fuat Pembeçiçek hakkındaki Adalet Bakanlığı davamız Ankara 3. İdare mahkemesinde devam etmektedir.

Savcı tarafından görevlendirilen Bilirkişi, karakola verdiği ilk tutanağı Savcı'nın talimatıyla değiştiren ve aldığı rüşvetle Antalya'ya tatile giden ve tatil dönüşü de bizzat benim yanımda rüşveti ve yaptığı tatili itiraf eden Trafik Polisi Mustafa Güdek'in yakın arkadaşı ve bu rüşvet olayına vakıf olan kendiside raporunu rüşvetle yalancı tanıkların ifadesine dayandıran J.Uz. Abdullatif Öztürk'tür.

Dava sırasında yalancı tanıkların yalanlarının ortaya çıkarılması ve oğlumun bu yalancı tanıkların yalanlarıyla suçlu bulunduğunun anlaşılması üzerine bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmeleri gündeme gelmiştir. Bu tanıkların 17.10.2006 tarihli dinlenilmesi talepleri o tarihte kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın kiracısı olan savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ın duruşmaya evsahibinin emir ve talimatıyla ilk ve son olarak girerek bu yalancı yalancı tanıkların yeniden dinlenmelerini engellemesi üzerine benim oğlum anayasanın 138. maddesine açıkça muhalefet edilerek suçlu bulunmuştur.(Ek:4) Halen de rüşvet ve talimatla suçlu bulunmaya devam etmektedir. Dava sonrası yasal işlem başlatılmıştır. Hakim Ankara Kazan'a, savcı Ankara Kıızılcahamam'a sürülmesine rağmen HSYK tarafından bir türlü bu kiracı-evsahibi ilişkisi ortaya konulmayarak bizilerin mağduriyeti giderilmemektedir. Bu tanıkların yalanları ile mağdur edildiğimiz açıktır.

Adalet Bakanlığınca açılan soruşturmaların ve 14. İdare Mahkemesinde açılan davanın "soruşturmaya izin verilmemesi" gerekçesiyle kapatılması üzerine Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru'da bulunulmuş, (Ek:5) 2014/3684 dosya numaralı "Kamu gücü kullanılarak Makul sürede Adil yargılama ve Soruşturma yapılmadığından, Rüşvet nedeniyle uğradığım mağduriyetlerin..." bedeli olarak istenilen tazminat makul süre gözardı edilmek ve "başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı" gerekçesiyle reddedilmiştir.(Ek:6) Oysa, rüşvet ve görevi kötüye kullanma davalarımız halen devam etmektedir. Bizi reddeden Anayasa Mahkemesi aynı konuda başvuru yapan teröristin başvurusunu kabul ederek 2013/5330 sayılı dosyada tazminata hükmetmiştir. (Ek:7)

Vakıfbank Avukatı'nın emir ve talimatıyla Vakıfbank Faizin faizi davasında 11. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi Ayhan Aksoy'un "..icrada herhangi bir işlem yapılmadığı.." gerekçesiyle bizi reddettiği icra dairesinin işlemiyle olmayan mobiletime haciz konulmuş ve tarafıma "Davet kağıdı" gönderilmiştir. (Ek:8) Bu davet kağıdına da yasal olarak itiraz edilmiş ve konu tekrar mahkemeye taşınmıştır. 14. İcra Hukuk Mahkemesinde dava halen devam etmektedir. "Halden anlayan Banka" olarak reklamları devam eden bankanın artık Rüşvet alan alan hakim ve savcıların halinden iyi anladığından ve reklam ücretini nasıl çıkardığından açıkça emin olduk. Ayrıca konu İdare Mahkemesine de taşındığından Ankara 1. İdare mahkemesinde de davamız devam etmektedir.

Bu nedenlerle;

Aldıkları Rüşvet, emir ve talimatla davalarımızın seyrini değiştirdikleri açık olan Hakim ve Savcılar, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunuzca açıkça korunmaktadır. Bu Adaletin gecikmesine ve Adalete olan saygı ve güvenin yitirilmesine neden olmaktadır. 12 yıldır benim kaza davam bu hakim ve savcıların karunması nedeniyle sonuçlanamamaktadır. Bu da bizleri ziyadesiyle mağdur etmektedir. Artık Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle sizin Adaletinize inanmıyor, saygı da duymuyoruz. Sadece iç hukuku tamamlamak için gereğini yapıyoruz. Şikayet dilekçemin yeniden incelenerek mağduriyetimin giderilmesi ve görevini kötüye kullanan hakim ve savcılar hakkında 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu'nun 68. ve 69. maddeleri gereğince işlem yapılması husunda;

Gereğini arz ve talep ederim.  04.04.2016

                                                                                    Mustafa DEMİR

                                                                                Davacı

 

 
E K L E R  :

1-24.09.2014 tarihli dilekçe,

2-24.03.2016 tarihli HSYK yazısı,

3-11.10.2016 tarihli Bala Asliye Caza 2006/113 tutanağı,

4-17.10.2006 tarihli bala Asliye Caza 2006/113 tutanağı,

5-17.3.2014 tarhli Anaya Başvuru sonuç talepleri yazısı

6-2014/3684 dosya numaralı Anayasa Mahkemesi Kararı

7-2013/5330 dosya numaralı Anaya Mahkemesi kararı 1. ve sonu,

8-2013/11949 sayılı İcranın Davet kağıdı.