ANKARA İDARE
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI : Mustafa DEMİR
DAVALI : BAŞBAKALIK - ANKARA
DAVANIN KONUSU : Tam Yargı Davası.
İDARİ
İŞLEM : Başbakan'a
(Ak parti Genel Merkezine) vermiş olduğum
15.09.2015 tarihli dilekçemize Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü'nün 23.02.2016 tarihli 2016-E.1831/13880 sayılı yazılarıyla olumsuz
cevap verilmesi ve Başbakanlık Makamına vermiş olduğumuz 15.01.2016 tarihli
dilekçemizde belirtilen mağduriyetlerimizin giderilmemesi üzerine.
TEBLİĞ
TARİHİ : 01.03.2016
DAVANIN
İZAHI : Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004
tarihinde ağır yaralanmalı trafik
kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda
RÜŞVETLE mağdur edildik. Karakol
ve Emniyet Amirliği Polisleri'nin Rüşvetle kaybettiği rapor bir türlü
bulunamamaktadır. Adalet Bakanlığı açılan soruşturmalara ve davalara kimsenin yargı yetkisini kullananlara emir
ve talimat veremeyeceği iddiasıyla izin vermemektedir. Bala'nın Kuyumcusu
Abdulkadir Kılıç'ın verdiği rüşvet karşılığı Oğlumun gerçek raporu yok edilmiş,
tanıklara yalan söyletilerek hiçbir kusuru olmayan oğlum emir ve talimatla
suçlu edilmiştir. Yalan söylettiği tanıkların yalanı ortaya çıkınca bu defada
kiracısı olan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu davamıza emir ve
talimatla görevlendirerek yalan söylediği anlaşılan tanıkların yeniden
dinlenmesini engellemeyi başarmıştır. Oğlum hiçbir kusuru olmadığı halde Adalet
Bakanlığın olmadığını iddia eddiği rüşvet karşılığı verilen emir ve talimatla
suçlu bulunmuştur. Rüşvetle ilgili davalarımız halen devam ediyor. Anayasa
Mahkemeside makul süre için açtığımız davayı davalar devam ettiği halde delil
yok diyerek reddetmiş ve 12 yıldır devam eden davada makul süreyi görmezden
gelmiştir.
Ülkemizdeki hukuksuzluk üzerine
15.09.2015 tarihli Akparti Genel Merkezine Başbakanımıza sunulmak üzere
verdiğim dilekçeme(Ek:1) Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden 2014/106
nolu dilekçemide ekledim ve hukuksuzluğun giderilmesini istedim(Ek:2)Bu
dilekçeme Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü davaların devam ettiğini
ve Anayasanın 138. maddesini gerekçe göstererek olumsuz cevap verdiğinden bu
dava oluşmuştur. (Ek:3)
Kaza kaldırımda gerçekleşmiş olup
ilk etapta kazayı baba üstlenmiş ve karakolda ifade vermemiş hakkında tutanak
tutularak savcılığa sevk edilmiştir. Savcılık, Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın beni
davacı ettirmeyeceği iddiasıyla ve rüşvetiyle Ahmet Çalış'ın ifadesini
almış(Ek:4) ve karakolda da daha önce ifade vermiş gibi işlem yapılmış ve ifade
vermeyeceğine dair tutanağın aynı saatinde ifadesi alımış gözükmektedir. oysa
polisler bu ifadesini Cumartesi değil, Pazar gecesi savcı ikna edildikten
sonra, hem kendisinin hemde oğlunun ifadesinin alındığını ve geriye dönük tarih
atıldığını belirtmişlerdir. Komşum Eczacı C.Barbaros Ayata'nın pazar gecesi
gelip Ahmet Çalış adına tutanağı istemesi üzerine Amir Vekili Ali Mülayim'le
atışmış ve bu tutanağı alamamıştır.(Ek:5) Karakolda tanık Can Gürbüz'ün ilk
ifadesi yok edilmiş, Tanık kepçeci Mustafa Yaşar'ında ifadesi
değiştirilmiştir.(Ek:6) Tanık Mekin Öktem Emekli Polis olması nedeniyle ifadesi
değiştirilememiş,(Ek:7) Ahmet Çalış bu nedenle suçu üstüne alamamış ve oğlunun
üstüne atarken de iki tanığa yalan söyletmek suretiyle oğlum suçsuz iken suçlu
gösterilen Emniyet Amirliği yazısı yazılmıştır.(Ek:8)
Benim bu tutanağa itirazım üzerine
Amir Vekili Ali Mülayim yalan ifade(Ek:9) vermiş ve emekliye ayrılmıştır.
Trafik polisi Mustafa Güdek'in hazırladığı ilk tutanağı rüşvetle değiştirmiş,
resmiyette Pazar günü savcıya verildiği
görülen rapor, gerçekte pazartesi günü yazıldığı, bu rapordaki yanlışlıklar
yüzünden polislerin karşı çımasıyla raporun yeniden düzenlendiği karakol
polislerince ifade edilmektedir.(Ek.10)Polisler, Amir vekili Ali Mülayim ve
Trafik Polisi Mustafa Güdek'in yalan
söylediğini, evrakları rüşvetle değiştirdiğini söylemesine rağmen hiçbir polis
ifadeye çağrılmamıştır ve halen de çağrılmamaktadır. Benim şikayetim üzerine
tanık Can Gürbüz(Ek:11) ve Büşra Yıldırım(Ek:12) ifadeye çağrılmıştır. Tanık
Can Gürbüz yalan ifade verirken Tanık Büşra Yıldırım açıkça kazanın kaldırımda
gerçekleştiğini söylemektedir.
Bunun üzerine savcı hazırlık
aşamasında keşif yapmıştır.(Ek:13) Keşif sırasında Tanık Mustafa Yaşar ve Can
Gürbüz yalanlarına devam ederken, Tanık Büşra Yıldırım ve tanık Mekin Öktem
bunların yalanlarını açıkça ortaya koymuştur. Buna rağmen bilirkişi Abdullatif
Öztürk Raporunu kepceci Mustafa Yaşar'ın yalan ifadelerine
dayandırmıştır.(Ek:14) Bunu yaparkende yakın arkadaşı olan ve Aldığı rüşvetle
Antalya'ya tatile giden Mustafa Güdek'i korumuş ve Polis Memuru Turgut Kölük
aracılığıyla rüşvet almıştır. Bu Turgut Kölük'un değiştirilen evraklarda da
imzası vardır. tanık mekin Öktemin ilk ifadesinde olduğu gibi daha önce ifadeler
Ahmet Anakı ile Yaşar Çakır tarafından alındığı sabittir.Bunun üzerine Savcılık
İddianamesini (Ek:15) ve Fezlekesini(Ek:16) bu rapora göre hazırlamış, oğlum
yalan ve rüşvetle haklı iken haksız edilmiştir.
Ankara 3. çocuk mahkemesinde
2004/743 nolu davamızdaki ilk duruşmamız öğle tatilinde biz polislerle mahkeme
önünde uzaklaştırılarak görülmüş ve hazırlanan bilirkişi raporu kabul
ettirilmiştir. (Ek:17) Ayrıca Adli Tıp Kurumundanda bu tutanağa göre Rapor
alınmış, bu rapor benden ve avukatımdan gizlenmiştir.(Ek:18) Bize Adli tıptan
oğlumun mağduriyet raporunu aldık.(Ek:19)
Bala'da devam eden 2004/95 nolu
Adaleti yanıltma davasında ceza davasında yalan söyleyen tanık Mustafa Yaşar
yalanlarından vaz geçmiş ve daha önce karakolda ve keşifte yalan ifade verdiğini
kabul etmiştir. (Ek:20) Bir sonraki duruşmada Tanık Can Gürbüz'ün Hakim Fuat
Peembeçiçek tarafından ankara 3. çocuk mahkemesi tarafından ifadesinin alındığı
ve yalanlarından vazgeçtiği bizziat Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından ifade
edilmiştir. Daha sonra bu raporun kaybedildiği öğrenilmiş ve halen de
bulunamamaktadır. Aynı şekilde benimde 3. cocuk mahkemesinin talimatıyla ifadem
alınıp göderilmiştir.(Ek:21) Biz o gün nasıl ifade vermişsek bu günde aynı
ifadeyi veriyoruz ve mahkemelerde yapılan bu hukuksuzluğu asla kabul etmiyoruz.
Daha sonra kanun değişikliği
nedeniyle davamız yeniden Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelmiş ve 2006/113 nolu
dava dosyası açılmıştır. 12.07.2006 tarihli duruşmamızdaki keşif talebimizin
bir sonraki celseye bırakılmasına rağmen (Ek:22) yalan söyletilen tanık yalanı
karşılığı Bala Belediyesinde işe alındığından bu defa da kaldırım çalışması
yapılarak ve çalışmaya kazanın olduğu yerden başlanarak olay yeri tahrif
edilmiş ve bu keşif olay yerinin değiştirilmesi nedeniyle gerçekleştirilememiştir.
Tanık Büşra Yıldırım 11.10.2006 tarihli duruşmada ısrarla kazanın kaldırımda
gerçekleştiğini söylerken (Ek:23), Kuyumcu Abdulkadir Kılıç kiracısı olan ve
benimde bitişiğindeki binada oturduğum savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı rüşvet karşılığı
emir ve talimatla 17.10.2006 tarihli duruşmada yalancı tanıklar Can Gürbüz ve
Mustafa Yaşar'ın yeniden dinlenmesini engelliyor, karakol ve keşifteki
yalanlarının kabulünü istiyor ve hakimde bunu kabul ediyordu.(Ek:24)Bu ahlaksız
girişim bizi mağdur etmiştir ve halen de etmeye devam etmektedir.
Bunun üzerine yalan ifade ve
evraklarla devam eden davamız Ankara Adli Tıp Kurumuna 2. defa gönderiliyor ve
2. raporun gelmesiyle bizim 1. raporda da haberimiz oluyordu.(Ek:25). Hakim
Mehmet Keskin Avukatımın dosyanın Adli Tıp İhtisas Kurumuna gönderilmesi
talebini reddediyor ve Adli Tıp Kurumunun iki defa aynı raporu verdiğini
gerekçe göstererek oğlumu yalan ifadeler, sahte evraklar ve rüşvet karşılığı
yapılan ahlaksızlıklarla haklı iken haksız buluyordu.(Ek:26)
Bala Asliye hukuk Mahkemesinde devam
eden 2004/256 dosya numaralı Tazminat davamız da sıfat yokluğu gerekçesiyle
reddedildi(Ek:27). Yapılan İtirazda Yargıtayca bozularak (Ek:28)yeniden davamız
2012/133 dosya numarası ile başlamıştır. Ankara 2. Aile Mahkemesi 2014/130 Tal
ve 2012/133E. sayılı dosyasıyla dava dosyamıza
2.228.000.-(İkimilyarikiyüzyirmisekizbin) Lira değer biçmiştir.(Ek29) Bu Aile
mahkemesini kararıyla Sigorta şirketine verilen Tedavi ücretleri
faturalarımızın dosyada olmadığı anlaşılmıştır. (Ek:30) Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 15.09.2014 tarihli
gerekçeli kararıyla oğluma 557.000.-(Beşyüzeeliyedibin) lira ödenmesine karar
vermiştir. (Ek:31). Bu karar karşı tarafça temyiz edilmiş olup halen dosya Yargıtayda
bulunmaktadır.
Bizim mahkemede yaşanan
olumsuzlukları 7.03.2007 tarhl dikeçemizle Hakimler ve Savcılar Yüksek kuruluna
taşımamız üzerine (Ek:32) Polis Memurları için Ankara Valiliğine açılan Ankara
12. İdare Mahkemesindeki davamız Danıştay 12. Dairesinde 2010/7685 E. ve
2013/9336 K. numarasıyla Karar düzeltilmesi talebimizin neticesini
beklemektedir. (Ek:33) Hakim ve Savcılarla ilgili dava dosyamızca Danıştay 5.
Dairesinin 2008/6393E.,2010/1776 sayılı kararıyla Adalet Bakanlığınca
sorşturmaya izin verilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. (Ek:34) Bu kararıda
Adalet Bakanlığına taşıyınca hakimler ve savcılar kurulunca bir dizi yazışmadan
sonra Bala'dan Ceza İşleri Daire İşleri
Başkanlığına atanan hakim Fuat Pembeçiçek'in dosyası ayrılmış ve Ankara 3. İdare
Mahkemesinde 2013/2015 E., 2015/492 K. sayılı kararla reddedilmiş olup (Ek:35)
bu karar temyiz edilmiştir ve halen Danıştay'da beklemektedir. Diğer hakim ve
savcılarla ilgili dava Anayasa Mahkemesine taşınmış olup Anayasa Mahkemesinin
3014/3684 sayılı kararıyla delil gösterilmediği gerekçesiyle
reddedilmiştir.(Ek:36) Bu kararda tekrardan hakimler ve savcılar Yüksek
Kuruluna taşınmıştır. İşlemler devam etmektedir.(Ek:37)
Vakıfbank'ın hukuksuz icrası
nedeniyle devam eden davamız mağduriyelerimiz ile birlikte Anayasa Mahkemesine
taşınınca Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu dosyasında da İdari Red kararı
vermiştir. (Ek:38)Bu Karar Ankara 11. idare mahkemesine taşınınca da HUMK ve
İdare yargılama usulü Kanunun 5. maddesine açıkça muhalefet edilerek iki defa
reddedilmiştir.(Ek:39) Bu karar Başbakanlığa mağduriyetimizin giderilmesi
amacıyla taşınınca da Adalet Bakanlığı tarafından redededilmemiz üzerine
yaşadığımız mağduriyetlerin, sattığımız evin (Ek:40) ve bozulan sağlığımızın
bedeli olarak (Ek:41) bu dava oluştu.
Bu hukuksuzluklar nedeniyle Mahkeme
hakettiğimiz tazminatın ancak 1/4'ünü hakettiğimiz şekilde sonuçlanmıştır.
Geriye kalan 3/4 hakkımız Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın Karakolda, Emniyette,
savcılıkta ve en son 17.10.2006 tarihli 2006/113 dolu davamıza bizzat
kiracısını girdirmek suretiyle rüşvet, emir ve talimatla bizi zarara
uğratmıştır. Adalet Bakanlığı onca şikayet ve davaya rağmen izin vermeyerek
bizim mağduriyetimi gidermemiştir. Bu nedenle bu dava şikayetimizi yaptığımız
Başbakanlık Makamına açılmıştır. 1/4'le davamız 557.000.-(Beşyüzelliyedibin) TL
İle sonuçlanmıştır. Halbuki bu davamız İlk ve gerçek raporumuz kaybedilmese,
Tanıklara, bilirkişiye, Hakim ve Savcılara Rüşvet verilmese, Adil bir yargılama
yapılmış olsa 2.280.000.-(İkimilyarikiyüzseksenbin) Lira ile sonuçlanacaktı.
Bizim mağduriyetimiz sadece bununla
kalmamaıştır. Uzun süre devam eden tedavi nedeniyle yüklü miktarda para
harcanmıştır. Aylık 680.-(Eski 680.000.000) çalışan bir memur olarak iki yıllık
yaklaşık 24.000.-(eski 24.000.000.000)Lira Tedavi Parası harcamamaız bizi
perişan etmiştir. O dönemde evimi 14.000( 14.000.000.000) liraya sattığım
düşünürse bu rüşvet bizi çok çok mağdur etmiştir. Rüşvet Emir ve talimat
nedeniyle 2007 yılında tazminat davamız reddedilmiştir. Bu Karar Yargıtayca
bozulmuş ve dava yeniden başlamış olmasına rağmen Adil Yargılama yapılmadığında
Bankalardan almış olduğum Kredi ve Kredi kartlarım icralık olmuştur. Borçlarımı
erken ödeyebilmek için arkadaşlarım halen çalıştığı halde ben emekli olduğumdan aylık 1200 TL
Zarar etmekteyim. Evimi sattığım için kirada
oturduğumdan aylık 400 .-TL Kira ödemekteyim.
Mağduriyetlerimin giderilmesi için
Açılan 2014/7218 Nolu Anayasa Bireysel Başvuru Dosyası İdari Red Kararı ile
sonuçlanmıştır. Bu kararı Ankara İdare Mahkemesine Adalet Bakanlığı hasım
gösterilmek suretiyle (2015/1955E,2015/1093K) açılınca Mahkeme Hukuk Usulü
Muhakemesi Kanunun ve İdari Yargılama Usulü kanunun 5. maddesinin açık hükmüne
rağmen RED kararı vermiştir. Bizim bu Mağduriyetlerimizi 15.01.2016 tarihli
Dilekçemizle Başbakanlık Makamına iletmemiz üzerine bu dava oluşmuştur.
HUKUKİ
SEBEPLER : İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.
DEDİLLER : 2802
sayılı kanunun 68 ve 69. maddeleri.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıkça izah edildiği
gibi bu bir Tam Yargı Davası olduğundan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın Bala
Emniyetinde, Karakolunda, Savcılığında vermiş olduğu RÜŞVET'in, bizzat kiracısı
olduğuna benim tanık olduğum (aramızda sadece bir duvar vardı) kiracısı Savcı
Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu dava duruşmamıza girdirerek emir
talimatla daha önce Karakolda, Savcılıkta ve Keşifte yalan söylettiği, bala
belediyesi Encümen Azası olması nedeniyle de söylettiği yalan karşılığı bala
belediyesinde işe aldırdığı, fakat 20004/95 nolu Adeti Yanıltma davasında yalan
söylediklerini kabul eden ve haklarında herhangibir işlem yapılmayan Yalancı
tanıklar Kepçeci Mustafa Yaşar ve Can Gürbüz'ün yeniden dinlenmeleri engellemesi
nedeniyle meydana gelen 1.671.000.-(Birmilyar Altıyüzyetmişbir) Tazminat
zararımın, 24.000.-(Yirmidörtbin) Lira tedavi giderlerimin 14.000.- (Ondörtbin)
Lira sattığım ev ücretimin, 35.000.- (Otuzbeşbin) Lira mahkemelere ödediğim
Faiz Masraf ve giderlerin, oniki yıllık kira bedelim olan
48.000.-(Kırksekizbin) lira kira bedelimin ve borçlarımı ödemek için
erken emekli olduğumdam 60 yaşıma kadar olan emekli olduğum 46 yaşımdan
itibaren aylık 1200 .-Liradan yaklaşık 200.000,-(İkiyüzbin) lira zararımın kaza
tarihinden itibaren Yasal faiziyle birlikte toplam olarak :
1.992.000.-(Birmilyon Dokuzyüzdoksanikibin) Lira Maddi Tazminat; 12 yıldır
davamız Rüşvet,Emir ve Talimat ile Adil yargılama ve etkili soruşturma
yapılmadığından yaşadığımız mağduriyetin ve bozulan sağlığımızın bedeli olarak;
500.000.- (Beşyüzbin) Lira da manevi Tazminat olmak üzere toplam :
2.493.000.-(İkimilyardörtyüzdoksanüçbin)Liranın Maddi ve Manevi Tazminat olarak
tarafıma ödenmesini ve yargılama giderlerinin davalı idareye yüklenmesi
husunda gereğini;
Arz ve talep ederim. 08.04.2016
Mustafa DEMİR
Davacı
E K L E R :
1-15.09.2015 tarihli Dilekçe
2-14.09.2015 tarihli Dilekçe
3-23.02.2016 tarihli Adalet
Bakanlığı yazısı.
4-Sanık Ahmet Çalış İfade tutanağı
5-Tanık C.barbaros Ayata İfade
Tutanağı
6-Mustafa Yaşar İfade Tutanağı
7-Sanık Mustafa yaşar ve Mekin
Öktem İfade Tutanağı
8-8.8.2004 tarihli Bala Emniyeti
yazısı
9-Ali Mülayim İfade tutanağı.
10-kaza Polis Tutanağı
11-Can Gürbüz ifade tutanağı
12-Büşra Yıldırım ifade tutanağı
13-Olay yeri keşif tutanağı
14-Bilirkişi raporu.
15-19.11.2004 tarihli İddianame
16-26.10.2004 tarihli Fezleke
17-17.3.2005 tarihli duruşma
tutanağı
18-11.7.2005 tarhli Adli Tıp
Raporu
19-29.06.2005 tarihli Adli Tıp
Raporu
20-02.03.2005 tarihli duruşma
tutanağı.
21-21.02.2005 tarihli talimat
ifade tutanağı.
22-12.07.2006 tarihli duruşma
tutanağı
23-11.10.2006 tarihli duruşma
tutanağı.
24-17.10.2006 tarihli duruşma
tutanağı.
25-05.04.2007 tarihli Adli Tıp
Raporu.
26-13.06.2007 tarihli Karar
27-27.04.2007 tarihli duruşma
tutanağı kararı
28-16.02.2009 tarihli Yargıtay
Kararı
29-05.06.2014 tarihli Aile
mahkemesi Kararı
30-08.05.2007 tarihli tedavi
ücretleri dilekçesi.
31-15.09.2014 tarihli Karar
32-7.3.2007 tarihli dilekçe.
33-01.4.2204 tarihli karar
düzeltme dilekçesi
34-26.3.2010 tarihli danıştay
kararı
35-30.03.2015 tarihli İdari
Mahkeme kararı
36-30.10.2015 tarihli 2014/3684
numaralı Anayasa kararı
37-04.04.2016 tarihli HSYK
Dilekçesi
38-30.04.2015 tarihli 2014/7218
numaralı Anayasa kararı
39-30.042015 ve 11.8.2015 tarihli
İdare Mahkemesi kararı
40-Tapu Sureti
41-Hemodiyaliz Raporu.
Mustafa
DEMİR
Davacı