DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA
Sunulmak üzere
DANIŞTAY 15. DAİRE
BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
NÖBETÇİ OSMANİYE
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
Esas No: 2016/8278
TEMYİZE CEVAP VEREN
DAVACI : Mustafa DEMİR
DAVALI : Sağlık Bakanlığı ANKARA
DAVANIN KONUSU : Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin Bila tarih ve
11045126/641.02.07.S2016-2516/07 sayılı Temyiz Layihasıkonulu yazısına cevap.
TEBLİĞ
TARİHİ : 13/10/2016
DAVA
DOSYA NO : 2016/8278
CEVABIMIZ : Diyanet İşleri Başkanlığının
taşra teşkilatında memurken kasada duran maaşı zimmetime geçirdiğim iddiasıyla
açığa alınıp ağabeyimin benim bilgim dışında bu parayı Ödemesi (Bu Müftü 15 Temmuz Feto
soruşturmasında ilk görevden atılanlardan oldu) ve ödediği paraya karşılık
mallarıma el koymasıyla (Ben kasadaki
parayı soruşturma bittikten dört-beş aysonra aldım. Babamın isteğiyle bu abimle
hiç uğraşmadım. O zaman Kaymakamın kovduğu Ağabeyim konu Mahkemeye taşındığında
Kaymakama hakaretten hakkında dava açılıp görevinden atılma ihtimali vardı.
Konu Mahkemeye taşınmayınca beni açığa alan Kaymakam abime ve bana ceza
cihetine gitmedi. Fakat anlaşmaya uymayan Diyanetin Müfteri Müftüleri nasıl
olsa ulaşamayacağımı düşünerek her türlü yalan ve iftirayı doldurmuşlar. Bu
belgelerde 2010 yılında elime geçti. AİHM’in bir kararıyla dava konusu oldu
dava hala devam ediyor. ) sinirimden Nörolojık Mesane ve Diabetes İnsipedus
hastası oldum. Bu olaydan sonra daha açıktayken gittiğim Adana Balcalı
Üniversitesi Prof. Dr. Kaza geçirip geçirmediğimi sordu. Geçirmediğimi
öğrenince de bu hastalığın genelde kaza
geçirenlerden olduğunu söyledi. Uzun bir tedavi sürecinden sonra yurt dışında
parayla ilaç getirtmekte dahil olmak üzere uzun bir tedavi sürecinden
sonra 2004 yılında oğlumun kaza
geçirmesi nedenile 7 ayı koma olmak üzere iki yıl özel hastanede yüksek ücretle
tedavi görmesi, Rüşvetle ilk ve gerçek raporunun kaybedilmesi üzerine
hazırlanan sahte evrak ve raporla 13 yıldır mahkemesinin bitmemesi nedeniyle
kendi tedavimi ihmal etmek zorunda kaldığımdan böbrek hastası oldum.
Yapılan
Anayasa değişikliği nedeniyle Anayasamızın 10. maddesi gereğince engellilere
yapılan harcamaların eşitliğe aykırı sayılmayacağı hükmü nedeniyle (kendimde
böbrek hastası olduğumdan, ayrıca bilgisayarın proğram ve donanım konusunda
özel eğitim aldığım, memurluğum süresince mutemet ve soruşturma memuru olarak
görev yaptığımdan menuriyete başladığımdan 2010 yılında emekli oluncaya kadar
Sağlık harcamalarını kontol ederek ödemesini yaptığımdan) Kamu Denetçiliği
Kurumuna başvurunca bu dava oluştu.
2014
yılından bu güne kadar devam eden dava sürecinde benim yukarıda belirttiğim
mağduriyetime hiç değinilmediği gibi İran Devletinin Böbek Nakli konusunu
Ticaret olarak nitelendiren bir karar verdi. Bir konunun Ticaret olabilmesi
için mutlaka arada kar eden bir aracının olması gerekmekte olup Devletin
aracısız olarak yaptığı maddi yardım Ticaret değil Sosyal Yardımdır. Sağlık Bakanlığı
Müsteşarının Ticaret dediği bu konuda Mahkeme kar eden aracınında kim olduğunu
açıklamak zorundadır. Fakat Mahkeme hiçbir açıklamada bulunmadan doğrudan
Sağlık Bakanlığına taraf olmuş ve Hukuku yok sayarak keyfi bir karar vermiştir.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı bu keyfi kararıda yok sayarak konuyuda amacından
saptırarak Böbrek Nakli değil Avukatlık Ücreti meselesine dönüştürmüştür.
Mahkeme süresinde de Hakimler Sağlık Bakanlığına taraf olduğundan dava bu güne
gelmiştir. 15 Temmuz sonrası da taraf olan birçok Hakim ve Savcı görevden
uzaklaştırılmıştır.
Böbrek
Naklinde yasal düzenlemeye ihtiyaç olup bu düzenlemeyi yapmaya bizzat bu işleme
Ticaret diyen Müsteşar yetkilidir. Bunu
yapmaması görevi açıkça ihmaldir. Mahkeme Sosyal Yardım ve Ticaret arasındaki
farkı bilmek ve ona göre karar vermek zorundadır. Mahkeme bu ayrımı yapmıyorsa
veya yapamıyorsa Adil değil Taraf’tır.
On
yıl Hemodiyalize giren bir hastanın masrafı Nakil olduğu takdirde en az %80
daha az masraflıdır. Bunun hesabı dosyada yapılmış olmasına, yetkililerin ve
yetkisiz olsada bu işin uzmanlarının beyanları daha önce dosyaya konmasına
rağmen mahkeme taraf olduğundan hiçbirini dikkate almamıştır. Dava dilekçemde
de belirttiğim gibi ben bu davayı kazanmak için açmadım. Çünkü Adalet sisteminin
içinde olduğumdan bu Adalete inancım yoktu. Benim iki davada bitmesi gereken
oğlumun kaza dosyası sayısız dosyaya ulaştı ve halen çözülmedi. 2010 yılında
ulaştığım sicilimdeki Diyanet İşleri Yetkililerinin iftiraları Diyanetin Üst
makamlarınca soruşturma ve kovuşturmaya izin verilmediği, Diyanet İşleri
Başkanına da Başbakanlık izin vermediği için olumsuz sonuçlandı. Mahkemelerde
aynı şekilde adil olarak değil taraf olarak karar verildiğinden 6 yıldır
sonuçlanamadı. Buna rağmen bu davada da dosyamdaki hibirşey dikkate alınmadan
karar verilerek Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Lehine kısa sürede olumsuz
sonuçlanmak üzere devam etmekte ve bu hale geldi.
Böbrek
Naklinin Sosyal hayattaki rahatlığı ve iş gücüne katkısıda ayrıca
değerlendirilmelidir. Hemodiyaliz sırasında yaşanan sıksntılar, her an kanama
geçirme tehlikesi, hortumlarda yanlışlıkla dava hava zerkedilmesi ve sosyal
yaşamın kısıtlanması, haftada 3 gün en az dört saat makinaya bağlı yaşanması
gibi durumlarda göz ardı edilmemelidir.
Devletin
bu nakil işini usulüne uygun olarak yapması bu işten çıkar sağlayan kişilerinde
çıkarına engel olacaktır. Böbrek veren kişilerinde İrandaki gibi Sağlı
güvencesine alınması, bu işin bir kurum haline getirilerek her isteyenin
böbreğinin alınmamasının sağlanması gerekmektedir. Bu iş devlet eliyle ve
devlet güvencesiyle ince elenip sık dokumayla yapılmalıdır.
Daha
önce hasta oğlumun Diş Tedavi Ücreti 2009 yılında İdari Davalık oldu. En
sonunda dosya tümüyle kaybedildi. HSYK ile yapılan yazışmalar sonuç vermedi.
Anayasa Mahkemesi de Hakime dava açamayacağıma karar verdiyse de konu AİHM’e
taşındı. Davam kabul edildi ve halen devam ediyor. Bu dava da şu an Anayayasa
Mahkemesinde ve muhtemelen o da AİHM’e taşınacak gibi durmaktadır. Bu nedenle
biz bu dava dosyamızın titizlikle incelenerek Adil ve Tarafsız bir karar
verilmesini talep etmekteyiz.
NETİCE VE TALEP : Sağlık Bakanlığının bila tarih ve
11045126.641.02.07 S2016-2516/07 sayılı yazıları ile verilen Temyiz Layihasının
RED EDİLMESİNİ ve Sağlık Bakanlığınca ülkemizde İran Modelinin veya ona benzer
bir modelin uygulamaya konulacak YASAL DÜZENLEMENİN YAPILMASINA KARAR
VERİLMESİNİ, Böbrek Nakli bekleyen HASTALARIN NAKİL İHTİYAÇLARININ
KARŞILANMASININ SAĞLANMASINA KARAR VERİLMESİNİ, mağduriyetlerinin
giderilmesinin sağlanmasını ve mahkeme masraflarının davalı İdareye
yükletilmesini arz ve talep ederim.
19.10.2016
Mustafa DEMİR