30 Nisan 2018 Pazartesi

BALA SAVCILIĞINA İTİRAZ


ANKARA SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

Gönderilmek Üzere

OSMANİYE SULH CEZA HAKİMLİĞİNE


SORUŞTURMA NO : 2016/699 Soruşturma, 2018/216 Karar

İTİRAZ EDEN                         : Mustafa DEMİR  

ŞÜPHELİ                                           : 1-İRFAN SAZ- Bala Eski C.Savcısı.

                                                              2-MUSTAFA GÜDEK, BALA

SUÇ                                                    :  Resmi Belgeyi Bozma, Yok etme veya gizleme, Kamu görevlisinin Resmi Belgede sahteciliği, Rüşvet almak ve vermek, Yalancı tanıklık, Tanık ifadesini yok etmek veya gizlemek, Hakim ve ve Savcı’ya Rüşvet, emir ve talimat vermek

SUÇ TARİHİ                         : 2004 BALA /ANKARA

İTİRAZ KONUSU                               : Takipsizlik Kararının Kaldırılması, Eksik soruşturma.

İTİRAZ EDİLEN KARAR                     : Bala Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.04.2018 tarih ve 2016/699 soruşturma 2018/216 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı.

KARARIN TEBLİĞ TARİHİ            : 25.04.2018

İTİRAZ NEDENLERİ                        : 1- Bala Lisesi önünde 06.08.2004 tarihinde  kaza geçiren oğlum Halil Demir ağır yaralanmış, kazayı 15 yaşındaki ehliyetsiz Murat Çalış yapmasına rağmen, kazayı babası Ahmet Çalış üstlenmiş ve hakkında evrak ve rapor düzenlenerek Bala Karakoluna verilmiş, kazanın kaldırmda gerçekleştiği hem kaza yapanlarca ve hemde Bala karakolu Başkomiseri ve Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim tarafından teyit edilmişti. Kaza yerinin hemen altında bakkallık yapan Emekli Polis Memuru Mekin Öktem’in ifadesiyle baba Ahmet Çalış suçu üstüne alamamış. Biz durumu ağır olan oğlumuzla ilgilenirken Bala’da Kuyumculuk yapan bir siyasi partinin eski ilçe başkanı ve Belediye meclis üyesi, aynı zamanda çocuğun annesinin dayıısı Abdulkadir Kılıç tarafından “bemim davacı edilmeyeceğim” ileri sürülerek Savcı İrfan Saz’a da rüşvet verilerek Baba Ahmet Çalış adına olan gerçek evraklar yok edilmiş ve oğlu Murat Çalış adına yalancı iki tanık ayarlanarak sahte evrak düzenlenmiş ve Savcılığa bu evraklar Pazar günü resmi olarak Ali Mülayim imzasıyla teslim edilmiş ve Savcı İrfan Saz resmi parafıyla teslim almış.(Ek:1). Evrakın teslim edildiği Pazar günü gecesi saat 23:30 sıralarında benim adıma kaza evrakını ve raporunu komşum Eczacı Cihat Barbaros Ayata isteyince evraklar mevcut olduğu halde kendisine verilmemiş. (Ek:2) Resmi evrak kaybı, Sahteciliği ve Sahtekarlığı gayet açıktır.

                                                               2- Kaza davamız bu sahte evraklarla görülmüş ve davamız 6/8 oğlumun suçlu bulunmasıyla sonuçlanmıştır. Oğlumun kaza davası sırasında yaşanan hukuksuzluklar nedeniyle yargılamalar sırasında yalan söyletilen tanıklardan Can Gürbüz’ün Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin talimatıyla  Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından alınan ve benimde bizzat okuduğum fakat alamadığım ifadesi dosyadan çıkartılarak yok edilmiş, halende bulunamamakta, bununla ilgili açılan İdari dava Ankara 3. İdare mahkemesinde devam etmektedir. Diğer yalan söyleyen ve yalanı karşılığında Bala Belediyesinde işe alınan tanık Mustafa Yaşar ise yalanında vazgeçmiş ve hiçbirşey görmediğini ve duymadığını iddia ederek ik savcılık ifadesine dönmüştür.(Ek:3) Onun bu ifadesiyle karakolda ve keşifte verdiği ifadelerin yalan olduğu diğer tanıklarla birlikte bizzat kendisi tarafından itiraf edilmesi üzerine davamızın savcısı Ali Cenk Düzgün (Halen Marmaris Savcısı) ilçede ve görevinde olduğu halde yerine o tarihte Kumumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracısı olan ve benimde bitişiğimdeki binada oturan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç ev sahibi Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın isteği ve RÜŞVETİYLE durüşmamıza girerek bu yalancı tanıkların yeniden dinlenmesini engellemişti.(Ek:4) Davamız yalan evraklarla sonuçlanmış, hiçbir kusuru olmayan oğlum Rüşvet Yalan ve Sahtekarlıkla suçlu bulunmuştur.

                                                               3- Eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, tanıkların ifadeleri alınmadan, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Savcılığın C. Barbaros Ayata’nın yeminli ifadesiyle mevcut olduğu sabit olan ve Ankara 3. İdare Mahkemesince de varlığı kabul edilen Ahmet Çalış adına evrak ve raporun varlığını inkar etmesi ancak görevi kötüye kullanmakla izah edilebilir. Aynı şekilde evsahibi kuyumcu adına duruşmaya girerek yalan söylediği anlaşılan tanıkların gerçeği söylemesinin engellenmesi, bu kişinin Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracısı olduğunun bir türlü tesbit edilmemesi, yalan söyleyen tanıkların korunmaya çalışılması, kayıp ifadenin inkar edilmesi bu savcı gibi vicdanların kiraya verildiğinin açık delilidir. Bala savcısı en azından Adalet Bakanlığı adına soruşturma yapan hakim gibi “Biz Cumhurbaşkanını soruşturmasını da kapattık” diye zırvalamamış.

                                                                4- Savcı İrfan Saz ve Bilşrkişi Abdullatif Öztürk devletin değil Fetö üyesinin birer görevlisi olduğu açık olduğu halde bu kişilerin korunması yönünde soruşturma düzenlenmesi, Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın soruşturmaya dahil edilmemesi ve yalancı tanıkların hala korunmaya çalışılması memuriyet hayatında Savcı yetkisi kullanarak yüzlerce soruştutma hazırlayan ve hiçbirinde hiçbir sorun çıkmayan emekli bir devlet meuru olarak bu sorşturmayı kabul etmemiz mümkün değildir. Zira bizimde nüfusumuz ortaya çıkınca (Ek:5) yalan söyleyen polis, bilirkişi ve tanıkların yalanı ortaya çıkmasına rağmen bu kişilerin aptalca korunmaya çalışılması Hukuk ve Adalet adına bir REZALETTİR. 


NETİCE VE TALEP                       : Yukarıda açıklanan nedenler ve makamınızın resen gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde;

İtirazımın kabulüyle, Bala Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/04/2018 tarih ve 2016/699 soruşturma 2018/216 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına, eksik soruşturma yaparak birilerinin korunmasına müsaade edilmemesine ve şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesine, itirazın karar gereği doğrudan Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. 30/04/2018

          Mustafa DEMİR

                     Davacı           

23 Nisan 2018 Pazartesi

BİZ OSMANLIYIZ!


BİZ OSMANLI TÜRKLERİYİZ!



            Kalktı göç eyledi Avşar illeri,

            Ağır ağır giden iller bizimdir.

            Arap atlar yakın eder ırağı,

            Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.

                        Belimizde kılıcımız kirmani,

                        Taşı deler mızrağımın temreni,

                        Devlet hakkımızda vermiş fermanı,

                        Ferman padişahın, dağlar bizimdir.

            Der Dadaloğlum kavga kurulur,

            Öter tüfenkler, davlumbazlar vurulur,

            Nice koçyiğitler yere serilir,

            Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.

            Dadaloğlu’nun söylediği bu türkü; Fırkai İslahiye’nin 1865 yılında Kozan yöresine gelince, Bizim büyük dedemiz Kozanoğlu Halıl Bey’in kardeşi Hacı Bey’le birlikte onbin kadar adamıyla Fırkai İslahiye’ye katılmasını ve diğer beylerin isyanını engellemesini, Önce Fırkaya katılıp sonra isyan teşebbüsünde bulununca yakalanıp katledilen Kozanoğlu Yusuf Bey’in benim öz büyük dedem olan Kozanoğlu Halil Bey tarafından Yusuf Bey’in aile efradını, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dedesi Hüseyin Beyi, Vebada ölen kardeşi Hacı Bey’in aile efradını ve Halil Bey’in kendi Aile efradını Sivas’a götürürken söylenen Afşar Türküsüdür. Fırkai İslahiye Tarafından yaşatılan göçü anlatır.

            Göç önce Sivas’a, oradanda Kurt İsmail Paşa tarafından Samsun limanı üzerinden İstanbul’a kadar gitmiştir. İstanbul’a varıldığından kendilerine konak tahsis edilmiştir. Kozanoğlu Beyleri büyük itibar görmüş, önce Kozanoğlu Ali Bey, sonra da Erbakan’ın dedesi Hüseyin Bey Sultan’a Nazır(Bakan) olmuştur. Büyük dedelerimizin çocukları Sultan tarafından okutulup Savcı olarak atanmışlardır. Babası savcı olan Erbakan Sinop’ta doğmuş, siyasete atılarak  bu memlekete büyük faydalar sağlamıştır. Bizim büyük dedemiz genç yaşta vefat ettiği için biz Gavurdağında kalmışız. Kurtuluş savaşında bölge ermenilerine asla göz açtırmamışız. Hiçbir zaman devlete karşı gelinmediğ gibi, karşı gelip isyan edenlere de aman verilmemiştir.

             CHP lideri Karabulut’un (Kılıçtaroğlunun gerçek soyadı) hakareti gibi bir durum asla yaşanmadığı gibi Kurtuluş savaşından sonra yaşananlar bu gün artık tarih kitaplarındandır. Kurtuluş savaşında Din; Namus, Vatan söylemi etrafında birleşen halk Dini için, Vatanı için tüm yokluklara rağmen ne gerekiyorsa yapmıştır. Dindar oldukları, Kur’an okudukları ve okuttukları, ezanı asına uygun okudukları için katledilerek Şehit edilenler, kurtuluş savaşından Şehit olanlardan az değildir.

            Bu nedenle, CHP’nin  kurucusu bu gün yaşantısından dolayı kanunla korunmaktadır. Çünkü, Osmanlı Sultanın Yaveri olarak bizzat Sultan tarafından gönderildiği Anadoluda gücü eline alınca ilk icraatları Sultanı kanunla Sürgün etmek olmuştur. Dini ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapmışlar; “Devlein Malı Deniz, yemeyen Domuz” sözü CHP yönetimi tarafından bizzat tatbik edilmiştir. Devletin üzerine bir karabulut gibi çökmüşlerdir.

            Biz osmanlıyız!. Biz Osmanlı Torunlarıyız. Aslına hakaret eden Soysuzdur! Neticede kurucu kabul ettikleri M.Kemal’de bir Osmanlı Paşası ve Sultan Yaveridir.

            Bilmiyorlarsa biraz Tarih okusunlar!. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlının devamıdır!

                                                                                                                     23.04.2018

                                                                                                                   Mustafa DEMİR

                                                                                                                       Osmaniye



           

18 Nisan 2018 Çarşamba

CİMER 3022743 BAŞVURU

cumhurbaskanligi@tccb.gov.tr

3:40 PM (22 hours ago)
to me
Cumhurbaşkanlığına yapmış olduğunuz 3022743 no'lu başvuru, değerlendirilmek üzere Adalet Bakanlığı Gönderilmiştir.
Başvuru Metni : Oğlum Halil 6.8.2004 tarihinde Ankara Bala Lisesi önünde kaldırımda 15 yaşında bir kazaya maruz kalarak ağır yaralanmış ve %98 Beyin özürlü ve felçli kalmıştır. Kazayı ilk önce babası üstlenmiş ve hakkında kazanın kaldırımda gerçekleştiğine dair evrak ve rapor hazırlanarak karakola verilmiş, emekli bir polis tanığın ifadesiyle kazayı oğlunun yaptığı anlaşılınca baba suçu üstüne alamamış ve benim davacı edilmeyeceğim ileri sürülerek baba adına gerçek evraklar yok edilmiş ve oğlu adına kazanın kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğine dair sahte tanık ve evraklar hazırlanmış, Fetö çetesi elemanlarıyla her türlü hukuksuzluk yapıldığından 14 yıldır davamız sonuçlandırılmamıştır. Benim nüfusumu öğrenen bilirkişi ve polisler konuşmasına rağmen gerçek bir türlü mahkemeye yansıtılamamıştır. Hsk'ya yapılan müracaatlarda cevapsız bırakılmaktadır. En son 9.8.2017 yapılan müracaatta halen cevapsızdır. Mahkemelerin HSK'ya yönlendirdiği şikayetlerde cevapsızdır. Mağduriyetimizin giderilmesi.
Halkla İlişkiler Başkanlığı
Başvurucu notu: 14 yıldır ben yapılan başvurunun ve alınan saçma cevapların sayısını unuttum. Kaza sonrası kaldırımdaki kazanın RÜŞVETLE YOL ORTASINA ALINDIĞI, KARAKOLDA VE MAHKEMEDE EVRAK SAHKERLIĞI YAPILDIĞI ve faillerin belli olduğu açık olduğu halde 14 yıldır bir netice alınamamaktadır. 
Biz artık AKP'yi Adaleti Kaldırma Partisi, Adalet Bakanlığını Rezalet Bakanlığı, HSK'yı da Hukuksuzluğu Savunma Kurulu olarak görmeye başladık. Biz Bilirkişiyi ve olay zamanı polisleri konuşturduğumuz, bizim arkamızda ve mahkeme sürecinde yaşanan evrak sahtekarlığını açığa çıkardığımız ve mahkemelere taşıdığımız halde her devasında Adalet Bakanlığın izin engeline ve Hsk'nın sümenaltı etmelerine veya zırva kararlarına muhatap olduk. Bu rezalete göz yuman ve örtmeye çalışan "Aşağılık yetkililer, %98 Beyin engelli ve felçli kalan okul birincisi ve Bilgisayar Mühendisliği hayali ve hayatı yok olan bir genç kendilerinin olsa ne yaparlardı acaba?" Gerçek şu ki 2006 yılında Kabede Makamı İbrahim'de yaptığım bedduadan nasibini alacak, bu dünyada bize yaşattıkları acıyı yaşamadan hiçbiri gebermeyecektir. Tıpkı Bala eski Belediye başkanı gibi...                   18.04.2018  Mustafa Demir Osmaniye