23 Temmuz 2019 Salı

CUMHURBAŞKANLIĞI-7. İDARE İSTİNAF


ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİNE gönderilmek için

OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE




İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN




DAVACI               :  Mustafa DEMİR  


DAVALI               :  CUMHURBAŞKANLIĞI- ANKARA



MAHKEMESİ     :  Ankara 7. İdare Mahkemesi



DOSYA NO          : 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar



KONUSU     : Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar                                                                                                                                      sayılı kararının İstinaf incelemesi isteminden ibarettir.



TEBLİĞ TARİHİ : 16.07.2019



BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ :

1)DAVANIN ÖZETİ: Oğlum Halil Demir’in 6.8.2004 tarihinde Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde geçirdiği ağır yaralanmalı kaza sonrası hem kaza yapan taraflarca ve hemde Bala Emniyet ve Karakol polislerince kazanın kaldırımda gerçekleştiği ve oğlumun hiçbir kusurunun olmadığı bildirildiğinden ilk etapta biz ağır olan hastamızla ilgilendik. 35 gün sonra resmi evrakları aldığımızda kazanın kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğini öğrendik. Yapılan şikayet üzerine işlem paşlatıldıysa da 15 yıl sonra bile hala oğlum suçlu gözükmektedir. Yapılan onca şikayet ve davaya rağmen aldığı rüşvetle tatile giden ve kulağımın dibinde “Antalya’da yaşadığını" söyleyen trafik polisini hakim önüne çıkartmayı başaramadık. Zira başta trafik polisi Mustafa Gödek olmak üzere birçok polis karakolda yaşanan evrak değiştirme ve rüşvet rezaletini inkar edemiyor, fakat savcının talimatıyla yaptıklarını, savcının kendilerini koruyacağını iddia ediyorlardı. Dedikleri gibi savcılık kendilerini korumuş, savcılığı da Adalet Bakanlığı ve HSK korumuş, bu güne kadar ne davamız sonuçlanabilmiş, nede bir netice elde edilmiştir.

            İlk anda kazayı 15 yaşında çocuk yapmış, babası telefonla gelerek olayı üstlenmiş, hakkında evrak ve rapor düzenlenerek Cumartesi Bala Emniyetine teslim edilmiş, emniyet amiri de yanına iki polis alarak evime gelmiş, asıl kimliği bende olan oğlumun kimlik bilgilerini eşimden alarak ve oğlumun hiçbir kusuru olmadığını söyleyerek gitmiştir.

            Fakat emekli bir polisin ifadesiyle baba suçu üstüne alamamış olmasına rağmen yinede hakında evrak ve rapor düzenlenip ilçeye Pazar günü gelen savcıya verilmiş. İlçede kuyumculuk yapan bir akrabası başta belediye başkanı olmak üzere ilçenin ileri gelenlerini yanına alarak ve "benide davacı ettirmeyeceğini" ileri sürerek RÜŞVET karşılığı baba adına olan evrakları oğlu adına değiştirilirken suç oranını da değiştirtmiş ve baba adına evraklar ve rapor yok edilmiş, tam onlar bu işlemleri yaparkan yakın komşum C.Barbaros Ayata evrakları istemek için karakola geldiğinde baba adına evrakları mevcut olduğu, fakat değiştirileceği için kendisine verilemeyeceği söylenerek yollanmış. Daha sonra trafik polisi solu kırık aracın aracın sağ tarafı kırık ve karşı tarafın hiçbir kusuru olmadığını gösteren bir rapor getirince karakolda polisler arasında küfürleşmeler ve tartışma yaşanmış, trafik polisi bu raporunu da değiştirerek dosyadaki mevcut raporu getirmiş. Kaza Cuma günü olduğundan ve savcı olay yerine pazar günü gelerek evrakları aldığından baba adına evraklar pazar gecesi değiştirilip en erken pazartesi savcılığa teslim edilmiş olmasına rağmen Bala karakol yazısı Pazar tarihli olduğundan ve defter kayıtlı bu yazıyı değiştiremediklerinden savcı da kendi el yazısıyla Pazar günü değiştirilen sahte evrakları almış gibi tarih atıp imza etmiştir. Bundan haberi olmayan Emniyet Amir vekili ve trafik polisi emniyet resmi ifadelerinde karakolda yaşanan tartışma nedeniyle Raporun pazartesi düzenlendiğini ve savcılığa verildiğini iddia edince yaşanan rezalet örtülememiş ve benimde nüfusumu öğrenen polisler koyumcunun beni davacı ettirmemesinin asla mümkün olmayacağını öğrenince başta bilirkişi olmak üzere polisler konuşmuş, rezalet ortaya çıkmış, emiyet amir vekili hemen emekli olarak kaçmış, karşımızda kaza yapanlar değil Adalet görevlileri kalmıştır.

            Kaymakamlığa bir dilekçe verilerek resmi işlem başlatılmış, Ankara Emniyet Müdürlüğü soruşturma başlatmışsa da hiçbir tanık dinlenmeden sanığı da tanık yaparak reşvet verene “ben vermedim” alanada "ben almadım” dedirterek ve raporun ve evrakların pazartesi günü usul ve yasalara göre düzenlendiğini ileri sürerek soruşturmayı kapatmıştır. 2007 yılında “bilgi edinme kanunu” gereğince evrakları aldığımızda savcı yetkisini kullanarak yüzlerce soruşturma yapıp rapor hazırlamış bir devlet memuru olarak yapılan ahlaksızlığı görüp yeniden soruşturma isteyince eski soruçturmadan direnilerek soruşturma kapatılmıştır.

            Bu soruşturma sonucunun iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesinde dava açılmışsa da hukuksuz gerekçelerle red edilmiştir. Yapılan Temyiz de Red edilince hukuk tamamlama için karar düzeltme yoluna gidilmiş, oda reddedilince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi 2017/33266 sayılı kararında “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemezlik karrarı vermiştir. Ceza davası 2007 yılında sonuçlanmış olmasına rağmen Tazminat davamızın 2019 yılı itibariyle henüz sonuçlanmadığından bu dava açılmıştır.

            Ankara 7. idare mahkemesinde 2019/1280 esas numarasıyla açılan davada maksatlı olarak eksik ve yanlış hüküm kurulmuş ve hukuksuzca ve maksatlı olarak “görev red” kararı verilmiş ve bu İstinaf davası yapılmıştır.



USUL  ve ESAS YÖNÜNDEN BAŞVURU SEBEPLERİMİZ : Oğlumun kazası nedeniyle Ankara 12. İdare Mahkemesinde ve Anayasa Mahkemesinde görülen ve “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle red edilen davamızın başvuru yollarını tüketmek amacıyla Ankara 7. İdare mahkemesinde 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar sayısıyla açılan Tam Yargı davasında Ankara 2. Aile Mahkemesinin 2014/130 TAL. dosyasıyla Bilirkişi 2/8 oranında 557.417,78.-TL. Tazminata hükmetmiş, 6/8 le 1.672.253.34.-TL. nin gasbedildiği net olarak ortaya çıkmıştır. Davanın Savcısı ve Bilirkişisi Feto Çetesi üyesi olarak görevinden atılmış, haklarında yasal işlem başlatılmıştır. Bu karayolunda işlenen trafik suçu olduğundan 6001 sayılı karayolları kanunun 30. maddesi gereğince gasbedilen 6/8 tazminat hakkımızın 4 katı olan 6.689.013,36 TL Maddi tazminat ve 1.000.000.-TL Manevi tazminat davamız Asliye Ceza mahkemesince verilen 2016/113 Esas, 2017/78 karar ve Bala Asliye Hukuk Mahkemesince verilan 2012/133 Esas, 2014/298 Karar sayılı Kararlarla verilen 2/8 le 557.417,78 TL. tazminat ve Ankara 2. Aile mahkemesinin 2014/130 TAL dosyası kararı görmezden gelinerek sanki hiç Adli yargıya gidilmemiş gibi yanlış hüküm kurularak yanlış ve hukuksuz olarak Adli Yargıya gidilmesi istenmiş ve hukuksuzca “ davanın görev yönünden reddine" karar verilmiştir.

            2577 sayılı yasanın 2. maddesinin (b) fıkrasında belirtilen “b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," gereğince Bala Asliye Ceza ve Bala Asliye Hukuk Mahkemelerinde muhtel olan 6/8 le 6.689.013,36 TL Maddi ve 1.000.000.-Tl. Manevi tazminat hakkımızın hukuksuzca yanlış ve taraflı hukuksuz hüküm kurularak görevin red edilmesi usul ve yasalara aykırıdır. Kararın bozulması gerekir.

            Bala Ceza Mahkemesinde hukuksuzca alavere-dalevere ile 2/8 le hüküm vererek 6/8 hakkımızı gasbeden Dava Savcısı ve Hakimi ilişikte sunulan Osmaniye Başsavcılığına verilen 9.10.2018 tarihli şikayet dilekçesi ile HSK’da soruşturma konusu olmuşlardır. Netice de bir hukuk devleti olan devletimizin hakim ve savcıları hukukun dışında değildir. Hukuksuzca ve pervasızca keyfi karar verenlerin yarın kendilerinin de yargılanacağını bilmeleri gerekir. Bu nedenle bazı hakim ve savcıların dava ve soruşturmaları devam etmektedir. Netice de bu devleti “Fetö Çeteleri" yönetmiyor. Adli Mahkemelerce 2/8 e karar verildiğinden tekrardan aynı konuda  yargılama kararı olmadan Adli Mahkemelerden dava açılması hukuken mümkün değildir.

            Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/133 Esas ve 2014/298 karar sayılı kararı Yargıtay 17. Dairesinin 2015/2148 Esas ve 2017/8175 Karar sayılı ilamıyla Nıspi Harç yönünden bozulduğundan ilişikte sunulan Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/7/2019 tarihli "ara kararı" ile kısmen onaylanmış olup, harç yatıranlar için dosya tekrardan Yargıtay 17.  dairesine gönderilmiştir. Yargıtay dosya üzerinde işlem yaptığından ve bizim ileri sürdüğümüz iddialarımız hukuksuzca dava içerisine alınmadığından bu dosyanın onaylanacağından da hiçbir şüphemiz yoktur. Bu nedenle dosyamızın İstinaf mahkemesince yeniden incelenerek 7. İdare Mahkemesince verilen bu kararın bozulmasını ve istediğimiz maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ediyoruz. Dava dilekçemizi de aynen tekrar ediyoruz.



SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda ve Yerel Mahkeme dosyasında arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle;

 Yerel Mahkemenin 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar sayılı kararlarının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davamızın ve istediğimiz 6.689.013,36 TL Maddi ve 1.000.000.-TL. Manevi tazminatın kabulüne  karar verilmesini, dava giderlerinin davalı kuruma yüklenmesi hususnda;

            Arz ve talep ederim. 23.07.2019



Ek: 1-Osmaniye Başsavcılığa verilen dilekçe örneği.

        2-Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.7.2019 tarihli ara kararı.

                                                                                                           İstinaf Yoluna Başvuran

                                                                                                                    Mustafa DEMİR

                                                                                                                            Davacı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder