ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE
Sunulmak Üzere ANKARA 7. İDARE
MAHKEMESİNE gönderilmek için
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN
DAVACI
: Mustafa DEMİR
DAVALI
: CUMHURBAŞKANLIĞI- ANKARA
MAHKEMESİ : Ankara 7. İdare Mahkemesi
DOSYA NO : 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar
KONUSU : Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin
2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar
sayılı kararının İstinaf incelemesi isteminden ibarettir.
TEBLİĞ TARİHİ : 16.07.2019
BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ :
1)DAVANIN ÖZETİ: Oğlum Halil Demir’in 6.8.2004 tarihinde Ankara İli Bala
İlçesi Bala Lisesi önünde geçirdiği ağır yaralanmalı kaza sonrası hem kaza
yapan taraflarca ve hemde Bala Emniyet ve Karakol polislerince kazanın
kaldırımda gerçekleştiği ve oğlumun hiçbir kusurunun olmadığı bildirildiğinden
ilk etapta biz ağır olan hastamızla ilgilendik. 35 gün sonra resmi evrakları
aldığımızda kazanın kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğini öğrendik.
Yapılan şikayet üzerine işlem paşlatıldıysa da 15 yıl sonra bile hala oğlum
suçlu gözükmektedir. Yapılan onca şikayet ve davaya rağmen aldığı rüşvetle
tatile giden ve kulağımın dibinde “Antalya’da yaşadığını" söyleyen trafik
polisini hakim önüne çıkartmayı başaramadık. Zira başta trafik polisi Mustafa
Gödek olmak üzere birçok polis karakolda yaşanan evrak değiştirme ve rüşvet
rezaletini inkar edemiyor, fakat savcının talimatıyla yaptıklarını, savcının
kendilerini koruyacağını iddia ediyorlardı. Dedikleri gibi savcılık kendilerini
korumuş, savcılığı da Adalet Bakanlığı ve HSK korumuş, bu güne kadar ne davamız
sonuçlanabilmiş, nede bir netice elde edilmiştir.
İlk anda
kazayı 15 yaşında çocuk yapmış, babası telefonla gelerek olayı üstlenmiş,
hakkında evrak ve rapor düzenlenerek Cumartesi Bala Emniyetine teslim edilmiş,
emniyet amiri de yanına iki polis alarak evime gelmiş, asıl kimliği bende olan
oğlumun kimlik bilgilerini eşimden alarak ve oğlumun hiçbir kusuru olmadığını
söyleyerek gitmiştir.
Fakat
emekli bir polisin ifadesiyle baba suçu üstüne alamamış olmasına rağmen yinede
hakında evrak ve rapor düzenlenip ilçeye Pazar günü gelen savcıya verilmiş.
İlçede kuyumculuk yapan bir akrabası başta belediye başkanı olmak üzere ilçenin
ileri gelenlerini yanına alarak ve "benide davacı ettirmeyeceğini"
ileri sürerek RÜŞVET karşılığı baba adına olan evrakları oğlu adına
değiştirilirken suç oranını da değiştirtmiş ve baba adına evraklar ve rapor yok
edilmiş, tam onlar bu işlemleri yaparkan yakın komşum C.Barbaros Ayata
evrakları istemek için karakola geldiğinde baba adına evrakları mevcut olduğu,
fakat değiştirileceği için kendisine verilemeyeceği söylenerek yollanmış. Daha
sonra trafik polisi solu kırık aracın aracın sağ tarafı kırık ve karşı tarafın
hiçbir kusuru olmadığını gösteren bir rapor getirince karakolda polisler
arasında küfürleşmeler ve tartışma yaşanmış, trafik polisi bu raporunu da
değiştirerek dosyadaki mevcut raporu getirmiş. Kaza Cuma günü olduğundan ve
savcı olay yerine pazar günü gelerek evrakları aldığından baba adına evraklar
pazar gecesi değiştirilip en erken pazartesi savcılığa teslim edilmiş olmasına
rağmen Bala karakol yazısı Pazar tarihli olduğundan ve defter kayıtlı bu yazıyı
değiştiremediklerinden savcı da kendi el yazısıyla Pazar günü değiştirilen
sahte evrakları almış gibi tarih atıp imza etmiştir. Bundan haberi olmayan
Emniyet Amir vekili ve trafik polisi emniyet resmi ifadelerinde karakolda
yaşanan tartışma nedeniyle Raporun pazartesi düzenlendiğini ve savcılığa
verildiğini iddia edince yaşanan rezalet örtülememiş ve benimde nüfusumu
öğrenen polisler koyumcunun beni davacı ettirmemesinin asla mümkün olmayacağını
öğrenince başta bilirkişi olmak üzere polisler konuşmuş, rezalet ortaya çıkmış,
emiyet amir vekili hemen emekli olarak kaçmış, karşımızda kaza yapanlar değil
Adalet görevlileri kalmıştır.
Kaymakamlığa
bir dilekçe verilerek resmi işlem başlatılmış, Ankara Emniyet Müdürlüğü
soruşturma başlatmışsa da hiçbir tanık dinlenmeden sanığı da tanık yaparak
reşvet verene “ben vermedim” alanada "ben almadım” dedirterek ve raporun ve
evrakların pazartesi günü usul ve yasalara göre düzenlendiğini ileri sürerek
soruşturmayı kapatmıştır. 2007 yılında “bilgi edinme kanunu” gereğince
evrakları aldığımızda savcı yetkisini kullanarak yüzlerce soruşturma yapıp
rapor hazırlamış bir devlet memuru olarak yapılan ahlaksızlığı görüp yeniden
soruşturma isteyince eski soruçturmadan direnilerek soruşturma kapatılmıştır.
Bu
soruşturma sonucunun iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesinde dava açılmışsa
da hukuksuz gerekçelerle red edilmiştir. Yapılan Temyiz de Red edilince hukuk
tamamlama için karar düzeltme yoluna gidilmiş, oda reddedilince Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi 2017/33266 sayılı
kararında “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemezlik karrarı
vermiştir. Ceza davası 2007 yılında sonuçlanmış olmasına rağmen Tazminat
davamızın 2019 yılı itibariyle henüz sonuçlanmadığından bu dava açılmıştır.
Ankara 7.
idare mahkemesinde 2019/1280 esas numarasıyla açılan davada maksatlı olarak
eksik ve yanlış hüküm kurulmuş ve hukuksuzca ve maksatlı olarak “görev red”
kararı verilmiş ve bu İstinaf davası yapılmıştır.
USUL ve ESAS YÖNÜNDEN BAŞVURU SEBEPLERİMİZ : Oğlumun kazası
nedeniyle Ankara 12. İdare Mahkemesinde ve Anayasa Mahkemesinde görülen ve
“başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle red edilen davamızın başvuru
yollarını tüketmek amacıyla Ankara 7. İdare mahkemesinde 2019/1280 Esas,
2019/1756 Karar sayısıyla açılan Tam Yargı davasında Ankara 2. Aile
Mahkemesinin 2014/130 TAL. dosyasıyla Bilirkişi 2/8 oranında 557.417,78.-TL.
Tazminata hükmetmiş, 6/8 le 1.672.253.34.-TL. nin gasbedildiği net olarak
ortaya çıkmıştır. Davanın Savcısı ve Bilirkişisi Feto Çetesi üyesi olarak
görevinden atılmış, haklarında yasal işlem başlatılmıştır. Bu karayolunda işlenen
trafik suçu olduğundan 6001 sayılı karayolları kanunun 30. maddesi gereğince
gasbedilen 6/8 tazminat hakkımızın 4 katı olan 6.689.013,36 TL Maddi tazminat
ve 1.000.000.-TL Manevi tazminat davamız Asliye Ceza mahkemesince verilen
2016/113 Esas, 2017/78 karar ve Bala Asliye Hukuk Mahkemesince verilan 2012/133
Esas, 2014/298 Karar sayılı Kararlarla verilen 2/8 le 557.417,78 TL. tazminat
ve Ankara 2. Aile mahkemesinin 2014/130 TAL dosyası kararı görmezden gelinerek
sanki hiç Adli yargıya gidilmemiş gibi yanlış hüküm kurularak yanlış ve
hukuksuz olarak Adli Yargıya gidilmesi istenmiş ve hukuksuzca “ davanın
görev yönünden reddine" karar verilmiştir.
2577 sayılı yasanın 2. maddesinin
(b) fıkrasında belirtilen “b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları
doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," gereğince
Bala Asliye Ceza ve Bala Asliye Hukuk Mahkemelerinde muhtel olan 6/8 le
6.689.013,36 TL Maddi ve 1.000.000.-Tl. Manevi tazminat hakkımızın hukuksuzca
yanlış ve taraflı hukuksuz hüküm kurularak görevin red edilmesi usul ve
yasalara aykırıdır. Kararın bozulması gerekir.
Bala Ceza Mahkemesinde hukuksuzca
alavere-dalevere ile 2/8 le hüküm vererek 6/8 hakkımızı gasbeden Dava Savcısı
ve Hakimi ilişikte sunulan Osmaniye Başsavcılığına verilen 9.10.2018 tarihli
şikayet dilekçesi ile HSK’da soruşturma konusu olmuşlardır. Netice de bir hukuk
devleti olan devletimizin hakim ve savcıları hukukun dışında değildir.
Hukuksuzca ve pervasızca keyfi karar verenlerin yarın kendilerinin de yargılanacağını
bilmeleri gerekir. Bu nedenle bazı hakim ve savcıların dava ve soruşturmaları
devam etmektedir. Netice de bu devleti “Fetö Çeteleri" yönetmiyor. Adli
Mahkemelerce 2/8 e karar verildiğinden tekrardan aynı konuda yargılama kararı olmadan Adli Mahkemelerden
dava açılması hukuken mümkün değildir.
Bala
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/133 Esas ve 2014/298 karar sayılı kararı
Yargıtay 17. Dairesinin 2015/2148 Esas ve 2017/8175 Karar sayılı ilamıyla Nıspi
Harç yönünden bozulduğundan ilişikte sunulan Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin
17/7/2019 tarihli "ara kararı" ile kısmen onaylanmış olup, harç
yatıranlar için dosya tekrardan Yargıtay 17.
dairesine gönderilmiştir. Yargıtay dosya üzerinde işlem yaptığından ve
bizim ileri sürdüğümüz iddialarımız hukuksuzca dava içerisine alınmadığından bu
dosyanın onaylanacağından da hiçbir şüphemiz yoktur. Bu nedenle dosyamızın
İstinaf mahkemesince yeniden incelenerek 7. İdare Mahkemesince verilen bu
kararın bozulmasını ve istediğimiz maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep
ediyoruz. Dava dilekçemizi de aynen tekrar ediyoruz.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda ve Yerel Mahkeme
dosyasında arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle;
Yerel Mahkemenin 2019/1280 Esas, 2019/1756 Karar sayılı
kararlarının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden
yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davamızın ve istediğimiz 6.689.013,36
TL Maddi ve 1.000.000.-TL. Manevi tazminatın kabulüne karar verilmesini,
dava giderlerinin davalı kuruma yüklenmesi hususnda;
Arz ve
talep ederim. 23.07.2019
Ek: 1-Osmaniye Başsavcılığa verilen dilekçe örneği.
2-Bala
Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.7.2019 tarihli ara kararı.
İstinaf Yoluna Başvuran
Mustafa DEMİR
Davacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder