NÖBETÇİ DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞI’NA
Sunulmak
üzere ANKARA 10.İDARİ DAVA DAİRESİNE Gönderilmek için
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
Dosya No: 2019/865 Esas, 2019/981 Karar
TEMYİZ
EDEN DAVACI :
Mustafa DEMİR
-
DAVALI :
ADALET BAKANLIĞI
KARAR
VEREN MAHKEME: ANKARA 10.BÖLGE İDARİ DAVA DAİRESİ
DAVA DOSYA NO :
2019/865
Esas, 2019/961 Karar
KARAR TARİHİ : 19.06.2019
TEBLİĞ TARİHİ :
16.07.2019
KONU :
Gerekçeli Temyiz.
AÇIKLAMA : Oğlum Halil Demir, 06.08.2004 günü
akşamı kaldırımda yürürken Bala Lisesi önünde geçirmiş olduğu kaza sonrası
Rüşvetle evrakların değiştieilmesiyle mücadele ederken karşı tarafın malkaçırma
davasına gönderilen bir dilekçe üzerine bana “Bilirkişinin onuruna” hakeret
ettiğime dair dava açılmış ve Adalet Bakanlığına açılan bir diğer davanın
avukatı tarafından Ankara Cumhuriyet Başkanlığına verilen talimatla,Bilirkişinin
Fetö Çetesi üyesi olduğundan onun ve onu görevlendiren savcının görevden
atıldığı, zorla mahkemeye
getirtilemediği ve davacı edilemediği gözardı edilerek 10 ay ceza verilmiş ve
ertelenmiştir.
Bizim
Bala Asiye Ceza Mahkemesinin 17.01.2018 tarih ve 2016/57 Esas, 2018/14 Karar
sayılı kararının Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 201//372 D.İş kararıyla
onaması üzerine Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesi 03.12.2018
tarih ve 2018/15838 sayılı kararı ile İdare mahkemesinde dava açılmadığı
gerekçesiyle Red kararı vermesi üzerine Ankara 23. İdare Mahkemesinde 2019/37
Esas ve 2019/38 Karar nolu kararıyla İptal ve tam yargı davasının ayrı ayrı
açılması gerektiğine hukuksuzca karar verilmiştir. Bu kararın 2577 sayılı
yasanın 12. maddesi uyarınca hukuka aykırı olması nedeniyle dilekçemiz aynen
iade edilmiştir.
Dilekçenin
aynen iadesi üzerine Ankara 23. İdare Mahkemesi 26.02.2019 tarih ve 2019/288
Esas, 2019/273 karar sayılı kararıyla hukuksuzca ve ahlaksızca 2577 sayılı
kanunun 15. maddesinin 5. fıkrası uyarınca kendi kararı hukuka uymadığı halde
red kararı vermiştir.
Bu
kararı da 27.03.2019 tarihli dilekçemizle Ankara İstinaf Mahkemesine taşımamaız
üzerine Ankara 10. Bölge İdare Mahkemesi 09.06.2019 tarih ve 2019/868 Esas,
2019/981 Karar sayılı kararıyla 23. İdare Mahkemesinin kararını onaylamıştır.
Karar
dosyasına baktığımızda Adalet Bakanlığı Avukatı Av. Mevlüt Kılıçaslan
tarafından verilen 25.04.2019 tarihli İstinafa Cevap yazısında "İdare
Mahkemeleri tarafından verilen kararların
istinaf yolu ile kaldırılabilmeleri 2577 sayılı kanunun 45 inci
maddesinde belirtilen nedenlerden birinin
bulunması halinde mümkün olup anılan kararın bozularak kaldırılmasını
gerektireck bir sebep bulunmadığından istinaf isteminin reddi gerekeceği
görüşündeyiz" şeklinde ifadede bulunmuş ve Mahkeme bu kararı emir
telakki ederek uymuş ve Onama kararı vermiştir.
2577
sayılı yasanın 45. maddesi “Madde 45 – (Değişik: 18/6/2014-6545/19 md.)
1.İdare ve vergi
mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu
öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare
mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna
başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları,
tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında
idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı
istinaf yoluna başvurulamaz. (2)
2. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir.
İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu
başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar
bölge idare mahkemesine gönderilir.
3. Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk
derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine
karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli
düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
4. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını
hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece
mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi
işin esası hakkında yeniden bir karar verir. İnceleme sırasında ihtiyaç
duyulması hâlinde kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi
mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan mahkeme gerekli işlemleri
öncelikle ve ivedilikle yerine getirir.
5. Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen
kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya
yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış
olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi
kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge
idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.
6. Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre
temyize açık olmayan kararları kesindir. (Ek cümle: 20/7/2017-7035/6 md.) Bu
kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve
bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.
7. İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya da
karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf yoluyla bölge idare mahkemesince
incelenmesinde bulunamaz.
8. İvedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf
yoluna başvurulamaz.”şeklindedir.
Açıkça
görüldüğü gibi bizim dilekçemizde 45. maddeye tüm sebep ve gerekçelerimiz
uymaktadır. Neticede “Polisi nasıl şikayet eder, daha kötü rapor vereyimde
görsün” diyen aşağılık Bilirkişi benim
nüfusumu öğrenince Savcının değil kendisini köpek gibi yallayan Kuyumcu
dükkanına gitmiş, benim kendisini takip ettiğimi öğrenince de bülbül gibi
ötmüş, Fetö çetesinin köpeği olduğundan hakkında başlatılan işlem kapatılarak
hemen Bala’dan Keçiören’ê yollanmıştır.Önuruna hakeret ettiğime Bir avukatın
“Bakan Adına” talimatıyla karar veren
Mahkeme bu bilirkişiyi Mahkemeye getirtememiş, davacı edememiş, buna
rağmen aldığı emirle karar vermektende çekinmemiştir.
Yine bir avukatın talimatıyla bu defa
istinaf mahkemesi aynı şekilde karar vermiştir.Anayasanın 138. maddesi açıkça
ihlal edilmiştir. Bu nedenle biz dahil hiçkimse Adalete güvenmemekte ve
kararlara saygı duymamaktadır. Biz de davamızı sadece her yönüyle hukuku
tamamlamak amacıyla açmaktayız. Nitekim 2016 15 Temmuz darbesi sonrası yaşananlar
bizi mağdur eden hakim, savcı ve bilirkişinin soruşturulması ve yargılanmaları
olmuştur. Bizi hukuksuzca 8/8 haklı iken Rüşvet, alavere- dalevere ile 2/8
hakka mahkum edenler bir anda kendilerini HSK ve Yargı önünde bulmuşlardır.
Halen soruşturma ve yargıları devam etmektedir. Bu nedenle bizi mağdur
edenleren bu davada olduğu gibi gasbedilen 6/8 yasal tazminat tazminat hakkımız
tüm hukuksuzluklara rağmen mutlaka alınacaktır.
Kazadan 15
yıl geçmiştir. Oğlum başkasının bakımına muhtaç bir halde %98 beyin özürlü
sakat kalmıştır. Oğlum ifade verecek durumda değildir. Onun hakkınıda kimseye
yedirmemeye kararlıyız. Bu sıkıntı ve hukuksuzluğun bedeli mutlaka alınacaktır.
Geciken Adalet Adalet değildir. Bakan adına talimat vererek “mağdur
olmadığımıza" karar verenler bizim için hakim değil, şeref ve namusunu
Fetö'ye satmış aşağılıklardır. Bu ülkenin Adalet Bakanı da bir kuyumcu parçası
değildir. Kuyumcu adına duruşmaya giren kiracısı savcı da, o saycıya uyarak 2/8
e karar veren dava hakimi de şu an HSK’da soruşturma konusudur. Onlara göz
yuman o zamanki Bala Asliye Ceza Mahkemesi hakimi de Adalet Bakanlığı Ceza
İşleri Daire Başkanı olmasına rağmen hakkında açılan dava devam etmektedir.
Bu nedenle; Rüşvetle verdiği Rapor nedeniyle
bizi mağdur eden Bilirkişiye yaşattığı mağduriyetin bedeli onu korumaya
çalışanlarla birlikte mutlaka ödettirilecektir. 2/8 haklı olduğumuz tazminat
kararı Bala Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2019 tarihli kararıyla nıspi harç
nedeniyle kısmen onaylanmış olup, dosya da bizim iddialarımız yer almadığından
kalanında 2/8 olarak Yargıtayca onanacağından hiçbir şüphemiz yoktur. Bu
nedenle anılan mahkemece verilen arar karar ve istinafın uyduğu avıkatın
“istinafa cevap” yazısı ilişikte
sunulmuştur. Hukuksuzca ve yine talimatla “onanan” bu kararın bozulmas için bu
dava açılmıştır.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda
açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle;
HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Ankara 10. Bölgr İdare Mahkemesinin bu “ONAMA” kararının BOZULMASINA
ve yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini, haklı olarak istediğimiz
3.344.506,68 TL Maddi ve 300.000.-Tl Manevi tazminata hükmedilmesini ve mahkeme masraflarının davalı idareye
yükletilmesini talep ederim.
01.08.2019
Mustafa DEMİR
Davacı