19 Aralık 2019 Perşembe

HSK A.CENK DÜZGÜN-GENEL KURUL






HAKİMLER VE SAVCILAR  KURULU


GENEL KURULR BAŞKANLIĞINA

                                                                    ANKARA                                                                                                             




                                                                                                                  İADELİ-TAAHHÜTLÜ



Konu:  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sektreterliği’nin 31.10.2019 tarih ve


90836726-2017/11049-89900 sayılı Şikayet Dilekçenize cevap  konulu İadeli-Taahhütlü                   yazınıza itiraz dilekçesidir.




Tebliğ Tarihi: 16.12.2019



            Bala eski halen Muğla Cumhuriyet savcısı Alicenk Düzgün ve Bala İlgili hakimi hakkında şikayetimizin işleme konulmadığına dair kararın yeniden incelenmesini isteyen 22.04.2019 tarihli dilekçemizin incelendiği ve Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci dairesinin 10.10.2019 tarih ve 2019/18743 sayılı kararıylayeniden incele kararının reddine karar verildiği, bu karararında 10gün içindede Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kuruluna itiraz hakkımızın bulunduğu bildirilmiştir.

            Ankara 3. Çocuk Mahkemesi tarafandın açılan dava yasa tarafından tekraradan Bala’ya gönderilen ve Bala Asliye Ceza Mahkemesinde 2006/113 dosya numarasıyla açılan davanın savcısı Sayın Cumhurbaşkanının Marmaris davası savcısı olan ve Fetöcü arkadaşları tarafından medyada parlatılmak istenen Ali Cenk Düzgün iken 17.10.2006 tarihihli duruşmasına Rüşvetle yerine davamızın ilk resmi evraklarını rüşvetle değiştittiren Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracısı(Bende bitişiğindeki dairede oturuyordum ve aramızda bir duvar vardı.) ve halen Yargıtay savcısı olan Murat Gökhan Tahtalıklıç’ı girdirerek Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından yürütülen 2004/95 sayılı Adaleti Yanılmda davasında yalan söyletilen Tanık kepçeci Mustafa Yaşar ve Tanık Can Can Gürbüz’ün bu yalanlarından vazgeçmeleri üzerine yeniden dinelmelerinin engellenmesi ve bu engelleme ile yetinmeyerek İstinaf Mahkemesi Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin 14.12.2004 tarih ve 2004/743 tensip zaptı talimatıyla tanık Can Gürbüz’ün alınan ifadesini dosyadan Rüşvetle ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın yargıya müdahalesiyle çıkartarak yok etmişler ve davanın seyrini açıkça değiştirmişlerdir. Rüşvetle ve talimatla görevlerini açıkça kötüye kullanan bu savcılar 8/8 haklı olması gereken oğlumu alçakça ve namusuzca 2/8 haklı hale getirerek 6/8 maddi ve manevi hakkımızı gasp etmişlerdir. Haklarında 2007 yılından itibaren yapılan onca şikayet ve soruşturma halen görevde olan Fetöcü meslektaşları ve arkadaşları tarafından bir şekilde ahlaksızca ve namusuzca kapatılarak bu güne kadar gelinmiştir. HSK’daki fetücü arkadaiları daha hala bu alçakları alçakça savunmaya devam etmektedirler. .

Bu nedenle; rüşvetle görevini kötüye kullanan bu kişileri sizlere korutmayacağız, koruduğunuz takdirde de bedelini mutlaka ödettireceğiz. Şikayet dilekçemin Genel Kurulunuzda yeniden incelenerek anılan görevliler hakkında hak ettikleri yasal işlemlerin yapılması  hususunda;



Gereğini arz ve talep ederim.  19.12..2019         

EK : 2 Adet Evrak.

                                                                                    Mustafa DEMİR

                                                                                 Müşteki





                                                           

ANKARA 10.İDARİ DAVA CUMHURBAŞKANLIĞI TEMYİZ


NÖBETÇİ DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Sunulmak üzere ANKARA 10.İDARİ DAVA DAİRESİNE Gönderilmek için

 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

                                                                             Dosya No: 2019/1759 Esas, 2019/2078Karar





TEMYİZ EDEN DAVACI    :   Mustafa DEMİ


DAVALI                                 :    CUMHURBAŞKANLIĞI



KARAR VEREN MAHKEME:   ANKARA 10.BÖLGE İDARİ DAVA DAİRESİ



DAVA DOSYA NO               :   2019/1759 Esas, 2019/2078 Karar



KARAR TARİ           :   07.11.2019



TEBLİĞ TARİHİ                 :    04.12.2019



KONU                                    :   Gerekçeli Temyiz.



AÇIKLAMA                         :    Oğlum Halil Demir, 06.08.2004 günü akşamı kaldırımda yürürken Bala Lisesi önünde geçirmiş olduğu kaza sonrası yaşanan çeşitli hukuksuzluklar nedeniyle Ankara Valiliğine (Emniyet Müdürlüğü) karşı Ankara 12. İdare Mahkemesindeaçmış olduğumuz dava çeşitli bahanelerle red edilince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuştur.

            Anayasa Mahkemesi 21.05.2019 tarihinde verdiği 2017/33266 sayılı kararında “adil yargılama ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönünden konu bakımından yetkisizlik, maddi ve manevi varlığın korunması geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği yönünden başvuru yollarının nedeniyle Kabul edilemez olduğuna” karar vermesi üzerine Anayasa Mahkemesi dahil etkin soruşturma ve yargılama yapılamaması, 15 yıldır kaza davasının sonuçlandırılamaması, 26.09.2017 tarihinde Yargıtayca harç talebinde bulunma isteğinin Yurt dışına tebliğ edilememesi, bir kuyumcunun nüfusunu kullanarak evrakların değiştirildiğinin benim nüfusumu öğrenen polislerle  inkar edilemesine rağmen Ankara 12. İdare Mahkemesinin uzun süren yargılamasının hukuksuzca olumsuz sonuşlanması, 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen Darbe kalkışmasında davamızın bazı polislerinin bilirkişisinin ve bazı savcı ve hakimlerinin “Fetö Çetesi”üyeliğinden atılırken birlikte çalışıp beraber hareket ettikleri bazı hakim ve savcıların daha üst makama getirilerek halen görevde olması, bu gün itibariyle kaza davasının kaza yapan çocuk ve araç sahibi hakkında kesinleşmesi, kaza sigortasının bizim yasal alacağını ödeyip kaza yapan yapan çocuk olduğundan haklarını kaza yapanlardan alabilmek için taraflığını karşı için devam ettirmesi, ev sahibi sıfatıyla baba hakkında davanın devam etmesi, onunda 2/8 le onanacağına bizim hiçbir şüphemizin olmaması nedeniyle 6/8 le gasp edilen maddi tazminat ve ayrıca manevi tazminat hakkımızı almak amacıyla 20.06.2019 tarihinde açılan bu dava Ankara 7. İdare Mahkemesinin 2019/1280 Esas, 219/1756 Karar sayılı kararıyla 29.06.2019 tarihinde “davanın görev yönünden reddina”  karar verilerek Ankara Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olarak karar verilmiştir.

            Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine yapılan 23.7.2019 tarihli İstinaf dilekçesi de 2019/1759 Esas, 2019/2078 Karar sayılımkararla “Onanması” üzerine Gasp edilen maddi ve mani tazminat hakkımızı almak üzere bu Temyiz başvurusu yapılmıştır.



İstinaf dilekçemizde açıkça belirttiğimiz gibi bu dava 2577 sayılı yasanın 2.maddesinin (b) fıkrasına istinaden açılmıştır. Bu maddede açıkça “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılantam yargı davaları” olup Bala Asliye Ceza Mahkemesince verilen ve 2/8 olarak haklı olduğumuz şeklinde biten 2006/113 Esas, 2007/78 Karar ve Bala Asliye Hukuk Mahkemesince verilen yine 2/8 haklı olarak kısmen biten sadece Aile Reisi sıfatıyla baba tarafından kesinleşmeyen dava da 6/8 maddi ve manevi hakkımızın gasp edildiği Ankara 2. Aile Mahkemesinin 2014/130 TAL dosyasında Bilirkişi Raporuyla sabit ve kesindir.

Ankara 3. Çocuk Mahkemesi tarafandın açılan dava yasa tarafından tekraradan Bala’ya gönderilen ve Bala Asliye Ceza mMahkemesinde 2006/113 dosya numarasıyla açılan davanın savcısı Sayın Cumhurbaşkanının Marmaris davası ssavcısı olan ve Fetöcü arkadaşları tarafından medyada parlatılmak istenen Ali Cenk Düzgün iken 17.10.2006 tarihihli duruşmasına Rüşvetle yerine davamızın ilk resmi evraklarını rüşvetle değiştittiren Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracı, (bende bişiğindeki dairede oturuyorum ve aramızda ncak bir duvar bulunuyor.) ve halen Yargıtay savcısı olan Murat Gökhan Tahtalıklıç’ı girdirerek Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından yürütülen 2004/95 sayılı Adaleti Yanılmda davasında yalan söyletilen Tanık kepçeci Mustafa Yaşar ve Tanık Can Can Gürbüz’ün bu yalanlarından vazgeçmeleri üzerine yeniden dinelmelerinin engellenmesi ve bu engelleme ile yetinmeyerek İstinaf Mahkemesi Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin 14.12.2004 tarih ve 2004/743 tensip zaptı talimatıyla tanık Can Gürbüz’ün alınan ifadesini dosyadan Rüşvetle ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın yargıya müdahalesiyle çıkartarak yok etmişler ve davanın seyrini açıkça değiştirmişlerdir. Rüşvetle ve talimatla görevlerini açıkça kötüye kullanan bu savcılar 8/8 haklı olması gereken oğlumu alçakça ve namusuzca 2/8 haklı hale getirerek 6/8 maddi ve manevi hakkımızı gasp etmişlerdir. Haklarında 2007 yılından itibaren yapılan onca şikayet ve soruşturma halen görevde olan Fetöcü meslektaşları ve arkadaşları tarafından bir şekilde ahlaksızca ve namusuzca kapatılarak bu güne kadar gelinmiştir. HSK’daki fetücü arkadaiları daha hala bu alçakları alçakça savunmaya devam etmektedirler. 

Bala karakolu Başkomseri Ali Mülayim ve Trafik Polis Memuru Mustafa Gödek hakkında Bala Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 14.09.2004 tarihli şikayet dilekçesi  Kuyumcunun ilk olarak Başsavcı Mustafa Saylam tarafınfdan 05.11.2004 tarihinde 2004/418 Hazırlık ve 2004/2018 Takipsizlik nolu kararla Takibata Mahal Olmadığına karar verilerek  müştekiye tebliğ edilmesinine kararında isteyerek şikayeti kapatmış ve kararını bana ebliğ etmeyerek sümenaltı etmiştir. Benim bunu daha öğrenip ayrı bir dilekçeyle 09.04.2006 istemem üzerine elden tebliğ edilmiştir. Bu karara 10.04.2004 tarihinde itiraz etmem üzerine de Sincan Ağır Ceza mahkemesine Red edilerek karar 2006 yılında kesinleşmiştir.

Bala’da açılan Ceza Davası ve Tazminat hukuk Davasıda yukarda izah ettiğimiz gibi hukuksuzca 2/8 le Aleyhimize sonuçlandığından 6/8 tazminat hakkındaki Adli davalarımız kesin kararlarla sonuçlanmıştır.

Bu nedenle: İdari Yargıda 2577 sayılı yasanın 2. maddesinin (b) fıkrası gereğince “muhtel olan haklarımız” için açılan bu davanın 2577 sayılı İdari Yargının 15/a maddesine dayanılarak görev yönünden red kararı verilmesi ve bu kararın Cumharbaşkanlı talimatıyla onanması usul ve yasalara aykırıdır. Ayrıca İdri Yargıda kesinleşen davalaerımızda Anayasanın 138. maddesinin açıkça ihlal edildiği , Rüşvet ve talimatla davamızda evrak değiştirilerek, çıkartılarak ve yok edilerek mağdur olduğumuz halde hala buı kişilerin görevinde olması ve mağdur ediimeye devam etmemiz 2082 sayılı hakimler ve Savcılar Kanunun 100. Maddesi gereğince Adalet Bakanlığına verilen “Hukuka uygunluğunun” denetlenmesinin yapılmaması nedeniyle 15 yıldır mağdur edildiğimiz açıktır.

Hukuksuz ve haksız yargılamalar ve soruşturmalarla mağdur edildiğimiz bu davanın trafik suçunda kaylandığı açıktır. Karayollarrı Trafik kanunun 30. maddesi gereğince de emir-talimat Rüşvet ve evrak kaybedilmesi  nedeniyle gasbedilen 1.672.253,34 maddi ve 1.000.000.-Tl  manevi tazminatımızin 4 katını kaza tarihinden itibaren Yasal faiziyle istemekte yasal hakkımızdır.

Bu güne kadar İdari Yargı tarafında yapılan yargılamalarda 2/8 le 557.417,78.-Tl Maddi Tazminata ve 5.000.-Tl gibi komik bir manevi tazminata hükmedildiğinden yasaların ön gördüğü en yüksek tazminatı Devletten istemek yasal hakkımızdır. Devlet adına görev yapan ve bizleri ahlaksızca ve namussuzca mağdur eden kamu görevlilerine Rücu hakkı devletindir. Devlae bu rücu hakkını kullanmadığından adaletteki rezalette diz boyu değil ta boğaza dayanmıştır. Devletin istediğimiz maddi ve manevi tazminati bize ödeyerek  bizim mağduriyetimi gidermesi ve buna sebebiyet veren kamu görevlilerine de rücu ederek böyle ahlaksız ve namussuz görev ve yargılama yapan kişilerin yaptıklarını yanlarına bırakmaması da Devletin asli görevidir.

Anayasanın 138. maddesinde “MADDE 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.  Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” denildiği halde  Adalet Bakanlığı hukuka uygunluk denetimi görevini yerine getirmediği, rüşvet alarak emir ve talimatla verilen kararların denetlenmemesi nedeniyle emir ve rüşvetle karar verenlerin verdiği kararlar yanlarına kalmaktadır. Bu ülkenin gerçek Adalet Bakanları kuyumcu gibi Rüşvetle emir verenler olduğundan bir türlü mahkemelerimiz sonuçlanmıyor. Yargıtay Başkanının açılış konuşmasında dediği gibi 15 yıldır mahkemeler arasında dosyalarla top oynuyoruz. Bir turu devirdik bakalım daha kaç tur oynayacağız.Biz açılıp kakattığımız dava sayısını çoktan unuttuk.





NETİCE VE TALEP  : Yukarıda açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle; HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Ankara 10. Bölgr İdare  Mahkemesi İdari Dava Davasının  bu “ONAMA” kararının BOZULMASINA ve Temyiz istemimizin kabulüne karar verilmesini, haklı olarak istediğimiz 6.689.013,36 TL Maddi ve 1.000.000.-Tl Manevi tazminata kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle hükmedilmesini  ve mahkeme masraflarının davalı idareye yükletilmesini  talep ederim.                              

                                                                                                                              

       19.12.2019

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                  Davacı