NÖBETÇİ DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞI’NA
Sunulmak
üzere ANKARA 10.İDARİ DAVA DAİRESİNE Gönderilmek için
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
Dosya No: 2019/1759 Esas, 2019/2078Karar
TEMYİZ
EDEN DAVACI :
Mustafa DEMİR
DAVALI :
CUMHURBAŞKANLIĞI
KARAR
VEREN MAHKEME: ANKARA 10.BÖLGE İDARİ DAVA DAİRESİ
DAVA DOSYA NO :
2019/1759
Esas, 2019/2078 Karar
KARAR TARİHİ : 07.11.2019
TEBLİĞ TARİHİ :
04.12.2019
KONU :
Gerekçeli Temyiz.
AÇIKLAMA : Oğlum Halil Demir, 06.08.2004 günü
akşamı kaldırımda yürürken Bala Lisesi önünde geçirmiş olduğu kaza sonrası
yaşanan çeşitli hukuksuzluklar nedeniyle Ankara Valiliğine (Emniyet Müdürlüğü)
karşı Ankara 12. İdare Mahkemesindeaçmış olduğumuz dava çeşitli bahanelerle red
edilince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuştur.
Anayasa
Mahkemesi 21.05.2019 tarihinde verdiği 2017/33266 sayılı kararında “adil
yargılama ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönünden konu bakımından
yetkisizlik, maddi ve manevi varlığın korunması geliştirilmesi hakkının ihlal
edildiği yönünden başvuru yollarının nedeniyle Kabul edilemez olduğuna” karar
vermesi üzerine Anayasa Mahkemesi dahil etkin soruşturma ve yargılama
yapılamaması, 15 yıldır kaza davasının sonuçlandırılamaması, 26.09.2017
tarihinde Yargıtayca harç talebinde bulunma isteğinin Yurt dışına tebliğ
edilememesi, bir kuyumcunun nüfusunu kullanarak evrakların değiştirildiğinin
benim nüfusumu öğrenen polislerle inkar
edilemesine rağmen Ankara 12. İdare Mahkemesinin uzun süren yargılamasının
hukuksuzca olumsuz sonuşlanması, 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen Darbe
kalkışmasında davamızın bazı polislerinin bilirkişisinin ve bazı savcı ve
hakimlerinin “Fetö Çetesi”üyeliğinden atılırken birlikte çalışıp beraber
hareket ettikleri bazı hakim ve savcıların daha üst makama getirilerek halen
görevde olması, bu gün itibariyle kaza davasının kaza yapan çocuk ve araç
sahibi hakkında kesinleşmesi, kaza sigortasının bizim yasal alacağını ödeyip
kaza yapan yapan çocuk olduğundan haklarını kaza yapanlardan alabilmek için
taraflığını karşı için devam ettirmesi, ev sahibi sıfatıyla baba hakkında davanın
devam etmesi, onunda 2/8 le onanacağına bizim hiçbir şüphemizin olmaması
nedeniyle 6/8 le gasp edilen maddi tazminat ve ayrıca manevi tazminat hakkımızı
almak amacıyla 20.06.2019 tarihinde açılan bu dava Ankara 7. İdare Mahkemesinin
2019/1280 Esas, 219/1756 Karar sayılı kararıyla 29.06.2019 tarihinde “davanın
görev yönünden reddina” karar verilerek
Ankara Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olarak karar verilmiştir.
Ankara
Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine yapılan 23.7.2019 tarihli İstinaf
dilekçesi de 2019/1759 Esas, 2019/2078 Karar sayılımkararla “Onanması” üzerine
Gasp edilen maddi ve mani tazminat hakkımızı almak üzere bu Temyiz başvurusu
yapılmıştır.
İstinaf
dilekçemizde açıkça belirttiğimiz gibi bu dava 2577 sayılı yasanın 2.maddesinin
(b) fıkrasına istinaden açılmıştır. Bu maddede açıkça “İdari eylem ve
işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılantam
yargı davaları” olup Bala Asliye Ceza Mahkemesince verilen ve 2/8 olarak haklı
olduğumuz şeklinde biten 2006/113 Esas, 2007/78 Karar ve Bala Asliye Hukuk
Mahkemesince verilen yine 2/8 haklı olarak kısmen biten sadece Aile Reisi
sıfatıyla baba tarafından kesinleşmeyen dava da 6/8 maddi ve manevi hakkımızın
gasp edildiği Ankara 2. Aile Mahkemesinin 2014/130 TAL dosyasında Bilirkişi
Raporuyla sabit ve kesindir.
Ankara 3.
Çocuk Mahkemesi tarafandın açılan dava yasa tarafından tekraradan Bala’ya
gönderilen ve Bala Asliye Ceza mMahkemesinde 2006/113 dosya numarasıyla açılan
davanın savcısı Sayın Cumhurbaşkanının Marmaris davası ssavcısı olan ve Fetöcü
arkadaşları tarafından medyada parlatılmak istenen Ali Cenk Düzgün iken
17.10.2006 tarihihli duruşmasına Rüşvetle yerine davamızın ilk resmi
evraklarını rüşvetle değiştittiren Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracı, (bende
bişiğindeki dairede oturuyorum ve aramızda ncak bir duvar bulunuyor.) ve halen
Yargıtay savcısı olan Murat Gökhan Tahtalıklıç’ı girdirerek Hakim Fuat
Pembeçiçek tarafından yürütülen 2004/95 sayılı Adaleti Yanılmda davasında yalan
söyletilen Tanık kepçeci Mustafa Yaşar ve Tanık Can Can Gürbüz’ün bu
yalanlarından vazgeçmeleri üzerine yeniden dinelmelerinin engellenmesi ve bu
engelleme ile yetinmeyerek İstinaf Mahkemesi Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin
14.12.2004 tarih ve 2004/743 tensip zaptı talimatıyla tanık Can Gürbüz’ün
alınan ifadesini dosyadan Rüşvetle ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın yargıya
müdahalesiyle çıkartarak yok etmişler ve davanın seyrini açıkça
değiştirmişlerdir. Rüşvetle ve talimatla görevlerini açıkça kötüye kullanan bu
savcılar 8/8 haklı olması gereken oğlumu alçakça ve namusuzca 2/8 haklı hale
getirerek 6/8 maddi ve manevi hakkımızı gasp etmişlerdir. Haklarında 2007
yılından itibaren yapılan onca şikayet ve soruşturma halen görevde olan Fetöcü
meslektaşları ve arkadaşları tarafından bir şekilde ahlaksızca ve namusuzca
kapatılarak bu güne kadar gelinmiştir. HSK’daki fetücü arkadaiları daha hala bu
alçakları alçakça savunmaya devam etmektedirler.
Bala
karakolu Başkomseri Ali Mülayim ve Trafik Polis Memuru Mustafa Gödek hakkında
Bala Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 14.09.2004 tarihli şikayet
dilekçesi Kuyumcunun ilk olarak
Başsavcı Mustafa Saylam tarafınfdan 05.11.2004 tarihinde 2004/418 Hazırlık ve
2004/2018 Takipsizlik nolu kararla Takibata Mahal Olmadığına karar
verilerek müştekiye tebliğ edilmesinine
kararında isteyerek şikayeti kapatmış ve kararını bana ebliğ etmeyerek
sümenaltı etmiştir. Benim bunu daha öğrenip ayrı bir dilekçeyle 09.04.2006
istemem üzerine elden tebliğ edilmiştir. Bu karara 10.04.2004 tarihinde itiraz
etmem üzerine de Sincan Ağır Ceza mahkemesine Red edilerek karar 2006 yılında
kesinleşmiştir.
Bala’da
açılan Ceza Davası ve Tazminat hukuk Davasıda yukarda izah ettiğimiz gibi
hukuksuzca 2/8 le Aleyhimize sonuçlandığından 6/8 tazminat hakkındaki Adli
davalarımız kesin kararlarla sonuçlanmıştır.
Bu
nedenle: İdari Yargıda 2577 sayılı yasanın 2. maddesinin (b) fıkrası gereğince
“muhtel olan haklarımız” için açılan bu davanın 2577 sayılı İdari Yargının 15/a
maddesine dayanılarak görev yönünden red kararı verilmesi ve bu kararın
Cumharbaşkanlı talimatıyla onanması usul ve yasalara aykırıdır. Ayrıca İdri
Yargıda kesinleşen davalaerımızda Anayasanın 138. maddesinin açıkça ihlal
edildiği , Rüşvet ve talimatla davamızda evrak değiştirilerek, çıkartılarak ve
yok edilerek mağdur olduğumuz halde hala buı kişilerin görevinde olması ve
mağdur ediimeye devam etmemiz 2082 sayılı hakimler ve Savcılar Kanunun 100.
Maddesi gereğince Adalet Bakanlığına verilen “Hukuka uygunluğunun”
denetlenmesinin yapılmaması nedeniyle 15 yıldır mağdur edildiğimiz açıktır.
Hukuksuz
ve haksız yargılamalar ve soruşturmalarla mağdur edildiğimiz bu davanın trafik
suçunda kaylandığı açıktır. Karayollarrı Trafik kanunun 30. maddesi gereğince
de emir-talimat Rüşvet ve evrak kaybedilmesi
nedeniyle gasbedilen 1.672.253,34 maddi ve 1.000.000.-Tl manevi tazminatımızin 4 katını kaza
tarihinden itibaren Yasal faiziyle istemekte yasal hakkımızdır.
Bu güne
kadar İdari Yargı tarafında yapılan yargılamalarda 2/8 le 557.417,78.-Tl Maddi
Tazminata ve 5.000.-Tl gibi komik bir manevi tazminata hükmedildiğinden
yasaların ön gördüğü en yüksek tazminatı Devletten istemek yasal hakkımızdır.
Devlet adına görev yapan ve bizleri ahlaksızca ve namussuzca mağdur eden kamu
görevlilerine Rücu hakkı devletindir. Devlae bu rücu hakkını kullanmadığından
adaletteki rezalette diz boyu değil ta boğaza dayanmıştır. Devletin istediğimiz
maddi ve manevi tazminati bize ödeyerek
bizim mağduriyetimi gidermesi ve buna sebebiyet veren kamu görevlilerine
de rücu ederek böyle ahlaksız ve namussuz görev ve yargılama yapan kişilerin
yaptıklarını yanlarına bırakmaması da Devletin asli görevidir.
Anayasanın
138. maddesinde “MADDE 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm
verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında
Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz,
görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını
hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” denildiği
halde Adalet Bakanlığı hukuka
uygunluk denetimi görevini yerine getirmediği, rüşvet alarak emir ve talimatla
verilen kararların denetlenmemesi nedeniyle emir ve rüşvetle karar verenlerin
verdiği kararlar yanlarına kalmaktadır. Bu ülkenin gerçek Adalet Bakanları
kuyumcu gibi Rüşvetle emir verenler olduğundan bir türlü mahkemelerimiz
sonuçlanmıyor. Yargıtay Başkanının açılış konuşmasında dediği gibi 15 yıldır
mahkemeler arasında dosyalarla top oynuyoruz. Bir turu devirdik bakalım daha
kaç tur oynayacağız.Biz açılıp kakattığımız dava sayısını çoktan unuttuk.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda
açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle;
HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Ankara 10. Bölgr İdare Mahkemesi İdari Dava Davasının bu “ONAMA” kararının BOZULMASINA ve Temyiz
istemimizin kabulüne karar verilmesini, haklı olarak istediğimiz 6.689.013,36
TL Maddi ve 1.000.000.-Tl Manevi tazminata kaza tarihinden itibaren yasal
faiziyle hükmedilmesini ve mahkeme masraflarının
davalı idareye yükletilmesini talep
ederim.
19.12.2019
Mustafa DEMİR
Davacı