17 Haziran 2020 Çarşamba

DİYANET 15.İDARE KARAR DÜZELTME


DANIŞTAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞI'NA Sunulmak üzere
ANKARA 15. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NA,
Göderilmek için OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
                                                               
DOSYA NO :2016/1089 Esas, 2016/1227 Karar

KARAR DÜZELTME
İSTEYEN DAVACI     :  Mustafa DEMİR,  

DAVALI                        :  DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

KARARI VEREN         :  DANIŞTAY 5. DAİRESİ 2016/56172 Esas,2020/1831 Karar

TEBLİĞ TARİHİ         : 11/06/2020

KONUSU                       : Danıştay 5. Dairenin 09.03.2020 tarihli 2016/56172 Esas, 2020/1831 Karar sayılı Onama kararının “Karar Düzeltme” talebidir.                                                                 

KARAR DÜZELTME NEDENLERİ :
             1-Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı olarak taşra teşkilatında çalışırken Oğlum Halil Demir’in 06.08.2004 tarihinde Ankara Bala Lisesi önünde kaza geçirmesi üzerine Diyanet’ ve kurumuma bağlı olan Türkiye Diyanet Vakfına kaza nedeniyle yüksek miktarda kaza tedavi giderlerim nedeniyle yardım talebinde bulunulmuş, önce yardım sözü verilmesine rağmen daha önce  eski Hac Dairesi Başkanına yardım yapıldığının, eski Hac Dairesi Başkanının yardım aldığı bu parayı devletten de tahsil edip zimmetine geçirdiğinin açığa çıkması üzerine konunun mahkemeye intikal etmesinin ve mahkeme kararıyla alınan bu yardımın iadesine karar verilmesi üzerine Diyanet yerdiği yardım sözünü tutmamış, eski Hac Dairesi Başkanı adına yardım kampanyası başlatarak yediği ve mahkeme kararıyla ödenmesi istenen yaklaşık o zamanın parasıyla 17.500.000.000-TL yardımla toplanan parayla ödemiş, bana da aynı şekilde yardım kampanyası sözü verilmişse de son anda bu sözden de "devlet memuru " olduğumu ileri sürerek vazgeçmişlerdi. “Borç verin kaza sonrası ödeyeyim" talebimi de “emsal teşkil eder” gerekçesiyle reddetmişler, fakat siyasilerin talebiyle Türkiye Diyanet Vakfından Polis Vakfına aktardıkları milyarlarca lira yardımla Polis Memurları bizzat yanımda tedavi olmuşlardı.  
            Kısaca kaza sonrası tüm kurum memurları kurumlarının yardımlarıyla yanımda tedavi olurlarken ben kendi imkanlarımla ve büyük sıkıntılarla ve büyük bir borç yüküyle tedavimi yarıda kesmiş, bankalarla halen hukuk mücadelesi vermekte ve yüksek miktarda faiz ödemeye devam etmekteyim. Kaza sonrası 16 yıl geçmesine rağmen yaşanan rüşvet nedeniyle hala davamızda sonuçlanmış değildir. 2007 yılında Ankara Bala’da ayrılırken bizzat kendim hazırladığım bir dosyanın ben ayrıldıktan sonra tahrif edilerek icraya verilmem üzerine konu mahkemeye taşınmış, mahkeme sonucu hakimin verdiği sözü tutmaması üzerine ve ilçe müftüsünün de  sicilimde bulunan iftira evraklarını önüme koymak istemesiyle sicilimdeki yalan ve iftiralara yasal şekilde ulaşılmış, bu sırada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin dosyadaki emsal kararıyla bu dava dosyası oluşmuştur.
            2- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları Anayasanın 90. maddesi gereğince Türk yargısının üstünde olduğundan AİHM’nin emsal kararıyla başlayan bu davada savcılıklar ve Anayasa Mahkemesi dahil mahkeme kararlarında uyulması gerekirken Diyanet  yetkililerin bu mahkememe kararlarına uymayarak yargılama ve etkili soruşturmaya izin vermemesiyle bu dava açılmıştır.
            Fakat bu dava açılıp temyiz için Danıştay ilgili Dairesine gönderildikten hemen sonra ülkemizde 15.07.2016 tarihinde Fetö Çeteleri üyelerince Darbe Kalkışması yaşanmıştır. Bana iftira atan eski İslahiye Müftüsü Ali Yazıcı'da Fetönün aktif elemanlarından olması ve Dinler Arası Diyaloğun Hatay Müftülüğünde yaptığı toplantıya İl Müftü Yardımcısı olarak Diyanetî temsilen Başkanlık etmesi ve fiilen Fetö için çalışmaya devam etmesi nedeniyle 1.9.2016 tarihli Resmi Gazetete yayınlanan KHK ile (Ek:1) görevinden atılmıştır. Dinlerarası Diyaloğa Diyanet adına başkanlık etmesi Fefö’nün gelecekteki Diyanet İşleri Başkanı söylemlerine yol açmıştır. Görevinden ayrıldıktan sonra hakkında başlatılan Savcılık soruşturması halen sonuçlanmamış veya bir şekilde sümenaltı edilmiştir.
            Oysa İslahiyedeki yaşadığım sıkıntılar nedeniyle gittiğim Adana Balcalı Tıp fakültesi dekanı muayene sonrası bana “Oğlum sen kazamı geçirdin?é sorusuna hayır demem üzerine “Oğlum bu hastalık ancak kaza geçirenlerde olur..” demesi ve beni en kısa sırada ameliyat etmesi bile çözüm olmamış, Ankarada olduğum ameliyat, yurtdışında getirttiği pahalı ilaçlar böbreklerimi kurtarmaya yetmemiştir. Şimdi çok iyi anlıyorumki ben kaza geçirmişim. Bana “Diyanet’in Dinsizleri çarpmış...”, Diyanetin merkezdeki Dinsizleride hala onları korumaya devam ettiğinden bu dava oluşmuştur.
            Aynı şekilde kendisi gibi Erzumlu ve Fetö’nün elemanlarından olan eski Ankra-Bala Müftüsü ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Ercan Eser, torpilli eski Şefi Muharrem Küçükşahin’e sicilimde bulunan Merkez Cami İmamı Recep Çavuş’la birlikte hareket ederek cami parasıyla ev ve arsa aldığımız şikayetin dilekçesini yazdırması üzerine benim ifadem sırasında bu şikayetin Şef Muharrem Küçükşahin tarafından yapıldığını açıkça beyan etmem ve haklarında savcılığa suç duyurusunda bulunacağımı söylememem üzerine bana hiçbir bildirimde bulunmadan o zaman kapı komşusu olan eski personel Dairesi Başkanına sicilime koydurmuştur. Darbe sonrası bu şikayetin Muharrem Küçükşahin’in büyük oğluna elden yazdırdığının öğrenilmesi üzerine 01.03.2020 tarihinde CİMER’e başvurarak(Ek:2) sorşturma evraklarını istememe rağmen Diyanet her zaman olduğu gibi02.06.2020tarihli resmi cevabında konunun mahkemeye intikal ettiğini ileri sürerek (Ek:3) sorüşturma evraklarını vermeyi reddetmiştir.
            3-Danıştay kararında mahkeme kararında olduğu gibi benim taleplerimin idari dava türleri arasında olmadığı iddia edilmektedir. Oysa 2577 sayılı İdari dava kanunu “2.madde b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,” hükmü gayet açık ve nettir. Fakat şu durumda vardır. 2577 sayılı kanun 657 sayılı devlet memurları diğer bazı kurum ve kuruluşlar içindir Diyanet İşeri Başkanlığı 657’ye değil 633 saylı kanuna bağlı bir kuruluştur. Bu nedenle Diyanet personeli İdari yönden devlet memuru sayılırken adli yönden sayılmamaktadır. Daha önce Başbakanlık Kurumuna baplı olan Diyanet İşleri Başkanlığı Başbakanlık lağvedildiğinden Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kurum haline getirilmiştir. Bu sebeple dava reddedilecekse bu defa davamız Cumhurbaşkanlığı adına yenilecektir.
            4-Danıştay ve Mahkeme ısrarla maddi tazminatın hangi kalemden oluştuğunun açıkça belirtilmediğinden bahsetmektedir temyiz dilekçemizde açıkça belirttiğimiz gibi sadece İslahiyede kasada durduğu halde yediğim iddia edilen 2683400.-Lira paranın dava tarihi olan 9.11.2015 tarihine kadar olan en düşük yasal faiz tutari 5924947,2 Tl(Ek:4)tutarındadır. Oysa İslahiyede bana verilen maddi zarar en az bunun on katıdır. Sadece iki motosikletimin o zamanki alış fiyatı 13000000.- Lira olduğu düşünülürse bizim talebimiz olan bu günün parasıyla 500.000.-Lira devede kulak kalmaktadır. Bu hukuksuz kararda ısrar edilirse ekte sunulan belge gibi yasal belgelerle diğer zararlarımın ve bankalara ödediğim faizlerin tek tek bu güne kadar olan yasal faizlerinin dökümü yapılacak ve Cumhurbaşkanlığına açılacak aynı şekilde tam yargı davasıyla talepte bulunulacaktır.
            5- Danıştay kararında 2577 sayılı kanunun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde bozulması mümkündür demektedir. Oysa 2577 sayılı kanunun 49. maddesinin “b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar” hükmü gayet açık ve nettir. Bu davanın İdari dava türlerinden olmadığının iddia edilmesi ve diyanetçe inceleme ve soruşturmalara izin verilmemesi açık bir şekilde 49. maddeye ve hukuka aykırıdır. Ayrıca 4. maddeden açıkça izah edildiği sembolik bir maddi tazminat istemenin ısrarla hangi kalemden olduğun sorulması da açıkça hukuka ve aykırıdır. Bu mahkeme Danıştay kararının da ulusal hükümlere aykırı olduğu açıktır. Bu nedenle de bozulması gerekir.
15.07.2016 tarihinde yaşanan darbe kalkışması sonrası bana iftira atan Ali Yazıcı ve Ercan Eser ve şikayet dilekçesi yazan şefi Muharrem Küçükşahin hakkında açılan savcılık soruşturması bu güne kadar sonuçlanmadığı ve sümenaltı edildiği, Diyanet’te bu görevliler hakkında inceleme ve soruşturma izni vermediği açık olduğundan, ülkemizde Adil yargılama olmadığını Diyanet görevlileri de çok iyi bildiğinden ve Fetö Diyanette çıkıp büyüdüğünden onun has adamlarının açıkça korunması da bundan olduğundan sizin kararınız ne olursa olsun ayrıca bu görevliler hakkında Cumhurbaşkanlığına da dava açılacaktır. Fakat yine de dava açılması için sizin kararınız beklenecektir. 2016 yılından beri savcılık soruşturmasının sonuçlanmaması veya sümenaltı edilmesi, 16 yıldır oğlumun kaza davasının sonuçlanmaması açıkça bu ülkede yargının bağımsız ve tarafsız olmadığının delilleridir.
            2577 sayılı kanunun 54. maddesi: “d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması,” karar düzeltme nedenidir. Açıkça belirtildiği gibi Ali yazıcı’nın düzenlediği maaşı zimmtime geçirdiğimin belgeleri de, Ercan Eser’in torpilli şefine yazdırıp kapı koşmuşu personel daire başkanına sicilime koydurduğu belge de hileli sahtekarlık örneğidir.
Bu nedenlerle; bu delillerle bu kararın bozulması ve bizim mağduriyetimizin bir an önce giderilmesi gerekmektedir.

SONUÇ ve TALEP : Yukarıda arz edilen ve inceleme sırasında re'sen tespit edilecek sair hususlardan Ankara 15 İdare Mahkemesinin. 01.04.2016 tarih ve 2016/1086 E. 2016/1227 K. sayılı ilamının ONANMASINA dair Danıştay 5. Dairenizin 09/03/2020 tarih 2016/56172 E. 2020/1831 K. sayılı ilamının kaldırılarak mahkemenin Onama kararının BOZULMASINA ve mahkeme masraflarının ilgili idareye yüklenilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.                                                                                                               



     17 /06/2020
                                                                                                                          Mustafa DEMİR
                                                                                                                                  Davacı
Ek: 4 Adet Evrak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder