27 Mayıs 2024 Pazartesi

ANAYASA-YARGITAY GENEL KURULU

 A- Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti:Oğlum Halil Demir 06.08.2004 günü Bala Lisesi önünde Ağır yaralanmalı bir Trafik Kazasına maruz kalmış ve ağır bir şekilde yaralanmıştır. Kazadan 18 yıl geçmesine rağmen %98 Beyin özürlü ve bizim bakımımıza muhtaç şekilde ayağa kalkamaz ve yürüyemez şekilde engelli kalmıştır .Kaza ve tazminat davalarında ayrı olarak bu davalarda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas,2020/1872 karar nolu kararıyla Oy Çokluğu ile Onanmış ve 17.02.2023 tarihli UYAP SMS ile bana bildiirilmiş, bu dava oluşmuştur.(Ek3-4) Kaza kaldırımda olmasına rağmen ilk suçu üstlenen baba Ahmet Çalış adına düzenlenen gerçek kaza evrakları yalancı tanık ayarlanarak yok edilmiş, gerçek kaza yapan oğul adına sahte kaza evrakları düzenlenerek kaldırımdaki kaza yol ortasına alınmıştır.(Ek:5,6,7,8,9,10,11,12,13) Yapılan yargılamada Bala Hakim ve savcıları taraf olmuş, (Ek-14,15,16,17,18),:Taraf kıracı Savcı duruşmaya girerek yalancı tnıkların dinlenmesi engellenmiş,(19,20,21,22,23,24,25) tanık ifadesi dosydan çıkarılarak yok edilmiştir.((Ek:2627) Verilen hukuksuz kararla dava reddedilmiş(Ek:28) ise de Yargıtay 4. Hukuk bu kararı bozarak yeniden davaya devam edilmiştir.(Ek:29) Dava sonucu oğlum 2/8 haklı bulunmuş ve dosyadaki tazminata hükmedilmiştir(Ek:30) Oğlumun 6/8 tazminat hakkı gasp edilmiştir. 207 yılında Ankara Cuhuriyet Başsavcılığı üzerinde soruştorma başlatılmış, Ankara 14. İdare Mahkemesinde İdari Dava açılmışsa da Bakanlık Yargılama ve soruşturmaya izin vermemiştir. Başbakanlığa yazılan bir mektup üzerine (Ek:31 Adalet Bakanlığının 23.02.2016 tarihli Cevabı Üzerine(Ek:32) Ankara 16. İdare Mahkemesinde 2016/3090Esas Nolu İdari dava açılmıştır.(Ek:33) Yargılama neticesinde 2016/3090 Esas.2018/706 Karar ile davanın reddine karar verilmiştir.( Ek:34) Bu Karar 4.7.2018 tarihli bir dilekçeyle Ankara Bölge İdare Mahkemesinde temyiz edilmiş(Ek:35)Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesi 2018/1086 Esas,2018/1056 Karar'la Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere Ankara 16. Mahkemesinin kararının onamıştır.(Ek:36) Bu karar üzerine 1.11.2018 tarihli dilekçe ile Danıştay'da dava açılmış(Ek:37), Danıştay10. Hukukdairesi 2019/246 Esas2020/3345 Karar sayılı kararıyla Yargıtay'da dava açılması gerektiği yönünde görüş bildirerek 10.İdari Dava daireleri kararını onamıştır.(Ek:38) Yargıtay'a 1.2.2021 tarihli dilekçe ile(Ek:39) Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde 2021/13 Esas nolu dava açılmıştır.Yargılama neticesinde mevrakların değiştirildiği kabul edilmesine ve Maliye Hazinesi Avukatının zaman defi reddedilmesine rağmen konunun Genel Kurul'dan tartışılacağı söylenerek dava 2021/13 Esas,2022/24 Kararla esastan Red edilmiştir.(Ek:40) Bu Karar 19.09.2022 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir.(Ek:41) Yapılan Temyiz (Ek:1) sayılı kararla Oy Çokluğu ie onanmıştır. Kaza davası üzerinde 18 yıl 5 aydan fazla bir süre geçtiği halde hala kaza tazminat davalarımız sonuçlanamamış, araç sahibi yırtdışına kaçmış, makul süre çoktan aşılmıştır.(42,43,44) Bu süre içerisinde oğlumun bakıma muhtaç kalmış (Ek:45) sağlığım bozulmuş(Ek:46) tedavisi için evim satılmış, (Ek:47) banka borçlarım icralık olmuştur.(Ek48) Karşı taraf, taraf olan Hakim ve savcıların desteğiyle malını kaçırmış (Ek:49) ve bu dava oluşmuştur.

B- Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar: Bala Lisesi son sınıf öğrencisi ve okulunun Futbol takım kaptanı oğlum Halil Demir, Tanık Büşa Yıldırım'ın dosyadaki ifadesinde açıkça söylediği gibi Bala Lisesi önünde kaldırımda yürürken 15 yaşındaki bir çocuğun aşırı süratle kullandığı araçla arkadan ani ve hızlı kazaya mağruz kalmış, bu nedenle beyin sapı hasar almıştır. Bu gün itibariyle %98 beyin sapı hasarlı, akli dengesi yok, felçli ve ayağa kalkamaz şekilde dosyadaki Ankara Adli Tıp Raporunda belirttiği gibi bakıma muhtaç kalmıştır. Halen tedavisine devam edilmekte ve tüm bakımları tarafımızdan yapılmaktadır. Kazayı çocuk yapmasına rağmen telefonla ulaşılan babası kazayı üstlenmiş ve bize de kazanın kaldırımda olduğu, oğlumun herhangi bir kusurunun olmadığı bildirilmiştir. Biz hastamızla ilgilenirken hastaya ilk ulaşan ve müdahale edip gerekli haberi veren Emekli Polis Memuru Baklal Mekin Öktem'in ifadesiyle baba suçu üstüne alamamıştır. Fakat Bala Belediyesi Meclis Üyesi ve Bir Partinin eski ilçe başkanı Kuyumcu Abdulkadır Kılıç ve Belediye Başkanının girişimiyle etki altına alınan Hakim ve Savcıların talimatıyla Bala Karakolunda ilk anda Baba Ahmet Çalış adına evraklar yok edilerek, çocuk adına yalancı tanık ayarlanarak kaldırımdaki kaza yol ortasına alınmış ve oğlum 4/10 kusurlu olduğunu gösterir sahte evrak düzenlenmiş ve talimatı veren savcıya 8.8.2004 pazar günü teslim edilmiştir. Bizim olayı öğrenip yasal işlem başlatmamız ve Kuyumcu karşısında bizim de nüfusumuzu kullanmamız üzerine karşımızda kaza yapanlar değil, Hakim ve Savcılar kalmışır. Yalancı tanıkların yalanını ortaya çıkarmamıza rağmen bu gün Yargıtay Savcısı olan o günkü Bala savcısı ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın kiracısı oan Murat Gökhan Tahtakılıç duruşmamıza kuyumcunun EMİR VE TALİMATIYLA girerek yalanlarını ortaya çıkardığımız yalancı tanıkların yeniden dinlenmesini engellemiştir. Hakim tarafından alınan yalancı tanık'ın ilk yok edilen ifadesine benzer ifadesi Mahkemeye gönderilmeden yok edilmiştir. Bizim Şikayetimizle Savcı Kızılcahamam'a ona uyan Hakim'de Kazaz'a sürgün edilmiştir.Adalet Bakanlığının Hakim ve Savcılarına sahip çıkması ve yargılamaya izin vermemesi üzerine iadri soruşturma ve davamız düşmüştür. Bizim de Başbakan'a yazdığımız şikayet mektubu üzerine Bakanlığın cevabıyla açtığı- ğimız İdari Dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda oy çokluğu ile aleyhimize sonuçlanmış ve bu dava oluşmuştur.Anayasanın 138. maddesi açıkça ihlal edilmiştir. Bunun delili dosyaki Kiracı savcının girdiği duruşma tutanağı ve tanık ifadesinin yok edildiği Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin yazısıdır. 6100 sayılı kanunun 46. maddesinin tüm maddeleri açıkça ihlal edilmiş, özellikle (e) maddesinde ifade edildiği gibi bize hakkımız teslim edilmemek için ne gerekirse yapılmıştır. Tazminat davamız hukuksuzca düşürülerek karşı tarafın mal kaçırmasına sebebiyet verilmiştir AİH Mahkemesi Madde 6-Adil Yargılanma Hakkımız ihlal edilmiş ve makul sürede davamız görülmemiş ve halen de 10 yıldır devam etmektedir. Bu da makul sürenin açık ihlalidir.Ek Protokol No1 : Mulkiyetin korunması maddeleri ihlal edilmiştir. Hukuksuz işlem ve yargılama evimizin satılmasına neden olmuştur.

C- Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının açıklanması

Bu hukuksuz yargılama sürecinde büyük Mağduriyetler ve büyük tedavi paraları harcadım. Oğlumun tedavisi için evimi sattım.Yine de aldığım kredi ve Kredi kartlarım icralık oldu. Adil Yargılama Yapılmadığı'ndan oğlum ve ben haklı iken haksız olduk. . Hiçbir kusurumuz yokken adaletsiz yargılama ve adam kayırma, ev sahibi adına duruşmaya girerek taraf olma, tanık ifadesini mahkemeye sunmayarak yok etme gibi haksız iş ve işlemlerele mağdur edildim. Hakkımda müşteki davacı olmamasına ve mahkemeye getirtilememesine , fetotan atılmasına rağmen haksız davalar açıldı. Bankalara yüksek oranda faiz ödemen zorunda kaldım. Araç sahibi anlaşmalı şekilde yurt dışına kaçırılarak tazminat davamız sürüncemede bırakıldı. Üç yıldır oyalamalarla Yargıtay kararı tebliğ edilmiyor. Halende edilmiş değildir Oğlumun %98 Beyin Özürlü kaldı, ben Böbreklerimi kaybettim ve Hemodiyaliz hastası oldum, Eşimin Kalp ve Sinir Hastası oldu . Öğretmen olması gereken oğlum kardeşine bakmak için atanmadı. Tüm bunlar bizi ailecek mağdur etti. Bu durumların düzeltilemez ve geri döndürülemez şekilde halen devam etmesi ve Adalete uygun olmayan Mahkeme Masraflarının tarafıma yüklenmesi de bu işin tuzu biberi oldu. Tüm bu mağduriyetler ve hastalıklar nedeniyle...

Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar

1-Ankara 16. İdare Mahkemesinin 2016/3090 Esas.2018/706 Karar sayılı kararı. 2-Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesi 2018/1086 Esas,2018/1056 Kararı 3- Danıştay10. Hukukdairesi 2019/246 Esas2020/3345 Karar sayılı kararı 4-Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13 Esas,2022/24 Karar sayılı kararı 5- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas,2020/1872 karar sayılı kararı. Bu karar 17.02.2023 tarihinde bana UYAP SMS ile tebliğ edilmiştir.

 Başvuru yollarının tüketildiği veya başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih: 1- KARARI VEREN MAHKEME/MERCİİ/ MAKAM :Yargıtay Hukuk Genel Kurulu

2- KARARIN TARİHİ VE SAYISI:27.12.2022 tarih,2022/1142 Esas,2020/1872 karar

3- TEBLİĞ VEYA ÖĞRENME TARİHİ : 17.02.2023 UYAP SMS

V- SONUÇ TALEPLER

1- Hukuksuz kararlar gasp edilen 1.672.253,34.-Tl 6/8 Yasal Tazminat hakkımız olarak; 2- Mahkemeler ödediğimiz masraf ve Banalara ödediğimiz Faiz karşışığı olarak 100.000..-Tl. Mahkeme ve Faiz Masraflarımız olarak; 3- 2005 yılında satılan evim ve o tarihte beri ödediğim kiralar bedeli olarak 500.000.- Tl. satılıan evim halen ödediğim kiralara karşılık olarak 4- Makul sürede davanın sonuçlanmaamsı nedeniye 100.000.- Lira makul süre ihlali bedeli olarak 5- Ferçli kardeşine bakan oğlum için 500.000.- Lira Manevi tazmin bedeli olarak; 6- Tüm bu davaların masraflarının yasal faiziyle tarafıma ödenmesinin teminini; Toplam: 2.872.253,34.- Tl.(İki Milyon Sekiz Yüz Yetmişiki Bin İkiyüz Elli Üç Lira Otuzdört Kuruş)un kaza tarihinden itibaren Yasal faizi ie birlikte tarafıma ödenmesini: Arz ve Talep ederim.

Başvurucu :MUSTAFA DEMİR    Tarih :08/03/2023

6 Mayıs 2024 Pazartesi

MHP GENEL MERKEZİNE

                                                            MHP GENEL BAŞKANINA

(SAYIN DEVLET BAHÇELİ’YE)

 

            Sayın Genel Başkanım.

            Size Osmaniyeli bir hemşeriniz olarak 20 yıldır devam eden bir kaza davamız için yazıyorum. 6.8.2004 tarihinde Ankara Bala İlçesi Bala Lisesi önünde oğlum 15 yaşından bir çocuk tarafından kazaya maruz kalmıştır. Bu gün itibariyle beyin sapı hasarlı ve %98 engelli ve felçli kalmıştır. Halen davası sonuçlanmamış devam etmektedir. Nedeni ise kaza kaldırımda olmasına rağmen o zaman sizin Genel Başkanı olduğunuz MHP Bala eski İlçe Başkanınız ve Bala Belediyesi Meclis Üyeniz olan bir kuyumcunun partinizle olan nüfusunu kullanarak RÜŞVETLE gerçek kaza evraklarını yok ettirerek  kaldırımdaki kazayı yol ortasına aldırmış olmasıdır. Bize ilk önce kazanın kaldırımda olduğu ve oğlumun kusuru olmadığı bildirildiğinden biz ağır olan hastamızla ilgilendiğimizden durumu ancak 35 gün sonra öğrendik ve yasal işlem başlattık.

            Sayı Genel Başkanım.

            Size gönderdiğim dosyanın eki Ek 10’ncu belgesinde açıkça göreceğiniz gibi büyük dedelerimiz akraba olup bizzat annem de sizin mensubu olduğunuz Fettahlılar Sülalesine mensup olduğundan bende MHP Genel Merkezine gelerek bizzat sizinle görüşmek istedim. Genel Merzde sizin yerinize Genel Başkan Yardımcınız ve Teşkilat Başkanınızla görüşerek durumu anlatıp Bala İlçe Başkanlığına telefon ettirerek kuyumcunun nüfusu etkisiz hale getirdim. Fakat bu kişinin satın aldığı Savcı ve Hakimler yaptıkları hukuksuzluktan ısrar ederek ve duruşmalarda taraf olmayı sürdürerek davamız sürüncemede kalmaya devam etti ve 20 yıldır davamız sonuçlanmadı. Halen devam ediyor.

            Sayın Genel Başkanım.

            Davamızın Savcısı Mustafa Saylam Sayın Cumhurbaşkanımızı Marmaris Davası savcısı olması ve davamızın Hakimlerinden Hakim Fuat Pembeçiçek’in de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Daire Başkanı olması nedeniyle de açılan soruşturma ve davalar hep olumsuzlulukla sonuçlandı. Bu olumsuzluklar ve hukuksuzluklar ekli dosyada açıkça anlatılmaktadır.

            Sayın Genel Başkanım

            Tüm bu hukuksuzluğun yapılmasına neden olanın sizin eski ilçe başkanınız olması nedeniyle sizden ekli dosyayı incelettirerek Sayın Cumhurbaşkanımızla durumu konuşarak bu hukuksuzlukların bir an önce giderilmesini sağlayarak bizim mağduriyetimizin giderilmesine yardımcı olmanızdır.

            Sayın Genel Başkanım.

            Tarih ve aile geçmişi hakkında çalışmalarıma devam ettiğimde sizinle uygun bir zamanda bir araya gelerek sizden neneniz ve soyisim değişikliği ve affınıza sığınarak Haruniye’den Cemal Algan’ın kızı konusunu dinlemek isterim. Bu konuları önemsediğimden çalışmasını yaptığım  Kozan Dağından Gavurdağına adlı çalışmamda anlatmak istiyorum. Ekli dosyadaki evraklardanda anlayacağınız gibi Dedemin baba tarafı Kozanoğulları, annesi tarafı Küçükalioğulları ve sizinde mensubu olduğunuz Fettahlılar Sülalesidir.

                       Selam ve Saygılarımızla.. 06.05.2024

  

EK:40 Evrak.                                                                                                    Mustafa DEMİR

                                                                                                                        Emekli -Mağdur

AK PARTİ GENEL MERKEZİNE

 AK PARTİ GENEL BAŞKANINA

(T.C. CUMHURBAŞKANINA)

            Sayın Cumhurbaşkanım.

            Size bu yazıyı AK PARTİ GENEL Başkanı olduğınız için yazıyorum. 14.8.2001  tarihinde kurulan partiniz  3.11.2002 tarihinde iktidara gelmiş ve halen iktidardadır.

            Diyanet’ten emekli bir memur olarak iktidarınız döneminde Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde kaldırımda 15 yaşında bir çocuk tarafından 6.8.2004 tarihinde oğlum ağır bir kaza geçirmiş ve halen %98 Beyin sapı hasarlı ve felçli olup bakımı tarafımızdan yapılmaktadır. 6.5.2024 tarihi itibariyle de kazanın 20. yılına girilmiş olup henüz kaza davası sonuçlanmamıştır. Hiçbir kusuru olmayan oğlum RÜŞVETLE kusurlu hale getirilmiş, bizim her şikayetimiz ve davamız ya sonuçsuz kalmış, yada  cevap verilmemiştir

            Parti merkezinize yazmış olduğum 15.09.2015 tarihli şikayet (ek:1) cevabı üzerine İdari dava açılmış, (ek:2) davanın reddi üzerine de 2.1.2021 tarihli dilekçeile Yargıtay 4. Hukuk Dairesine idari dava açılmış (Ek:3), bizzat bana davanın Genel Kurulda tartışılacağı söylenerek usulen RED kararı verilmiştir.(Ek:4)Konunun Yargıtay Genel Kuruluna taşınmasına(ek:5) karar verdirilmiştir.

            Bala Merkez Karakolu ve Emniyet Görevlileri hakkında açılan idari davanın Yargıtay’a taşınması üzerine (ek:6) Bala Savcısı iken Kuyumcunun kiracısı olarak Kuyumcu adına davaya girerek tanıkların yeniden dinlenmesini engelleyen ve şikayetim üzerine de sürgün edilen Savcı Yargıtay Savcısı olduğundan yargılamaya izin verilmemesi üzerine bu dosya da Yargıtay Genel Kurululu davasuna ek olarak gönderilmiştir(ek:7)

            Yargıtay Genel Kurulu oy çokluğu ile Red kararı vermiş, (ek:8)bu kararda Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru olarak taşınmış ve halen devam etmektedir.

            Sayın Cumhurbaşkanım.

            Kaza sonrası neler yaşandığına gelince; kazanın ilk önce baba tarafından yapıldığı ve kaldırımda olduu ve oğlumun kusurunun bulunmadığı kaza yapanlarca ve emniyet yetkililerince bize bildirildiğinden biz ağır olan oğlumuzla ilgilenip kaza evraklarıyla ilgilenmemiştik. Bunu fırsat bilen Kaza yapan çocuğun annesinin dayısı olan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç, mensubu olduğu MHP Belediye Meclis Üyeliğini ve Eski MHP İlçe Başkanlığını kullanarak ve benide davacı ettirmeyeceğini iddia ederek ve rüşvetle Savcılık, Emniyet ve karakol yetkililerini satın alarak baba adına olan gerçek kaza evraklarını yok ettirip ayarladığı yalancı tanıkla kaldırımdaki kazayı yol ortasına aldırmış, bizi de davacı ettirmeyeceğini ileri sürmüştür. Biz 35 gün sonra durumu öğrenip yasal işlem başlatıp, nüfusumuzla (Dedemin Baba tarafı Kozanoğulları olup Sayın Erbakan soyundan (Ek:9), annesi tarafı Küçükalioğulları ve Fettahlılar soyundan olup Sayın Devlet Bahçeli’nin soyundandır. Ayrıca annemin dedesi de Fettahlılar soyundandır(ek:10)) kendisine karşı durunca, ilk önce MHP genel Merkezine gidip Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilat Başbanıyla görüşerek nüfusunu kırınca karşımızda kaza yapanlar değil üç kuruşa şeref ve haysiyetini satan Bala Adliyesi, Emniyeti ve Karakol yetkilileri ile onlara sahip çıkarak ve açılan davaları reddedip şikayetleri etkisizleştiren Hükümetiniz Bakanlık yetkilileri, Hakim ve Savcılar kalmıştır. Bu nedenle davamız 20 yıldır halen neticelenmemiştir.

            Sayın Cumhurbaşkanım.

Kaza ile ilgili karakol yazısı(ek:11) 8.8.2004 tarihinde olup, bu yazıyı yazan Emniyet Amir vekili ve trafik polisi ifadesinde kaza raporunun kendisine 9.8.2004 tarihinde verildiğini (ek:12-13) iddia  etmektedir. Karakol yazısı deftere kayıtlı yazı olup bu kaydı değiştiremediklerinden ve gerçek raporu RÜŞVETLE yok ettiklerinden alçakça yalan söylemektedirler. Oysa gerçek raporun varlığı tanık ifadesiyle (ek:14) sabittir. Namusunu ve şerefini üç kuruşa satanlar 20 yıldır bu gerçeği görmezlikten gelmektedirler. Dava başladıktan sonra Emniyetçe ve Mahkemece taraf olmaya devam edilmiş, Soruşturmaya çağrılan Polislerin İfadesi dosyaya konmamıştır.(ek:15). Kaza ve Adaleti yanıltma davasında kaza davasında kazanın kaldırımda olduğunu tekrar ifade eden tanık Gülümser ve Büşra Yıldırım (ek:16) ve  kaza davasında söylediği yalandan vaz geçen tanık Mustafa Yaşar (Ek:17) ile ilk ifadesi yok edilen bizim talebimizle tekrar tanik yapılan ve Ankara 3. Çocuk Mahkemesiyle ifadesi istenen,(ek:18) polis zoruyla getirtilerek Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından ifadesi alınan tanık Can Gürbüz’ün ifadesi dosyadan çıkarılarak yok edilmiş (ek:19) kendilerine söyletilen yalanlardan vazgeçtiğini gören Bala Savcılığı duruşmaya bizzat Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'in kiracısı ve halen Yargıtay Savcısı olan M.Gökhan Tahtakılıç girerek yalancı tanıkların yeniden dinlenmeleri engellenmiştir.(ek:20) Davamızda halen bu sahte evraklar üzerinde devam etmektedir.

            Sayın Cumhurbaşkanım.

Ak Parti olarak 22 yıllık iktidarınızın 20 yılı sizinle Adalet mücadelesi yapmakla geçti. Ekli evraklarda göreceğiniz gibi artık hukuksuzluk kabul edilemez boyuta geldi. Kaza zamanı Mustafa Saylam ile çalışan Savcı İrfan Saz Fetö çetesi üyesi olarak görevden atıldıysa da her nasılsa görevine geri döndü.(Ek:21) Talimatla gerçek evrakları değiştiren Başsavcı Mustafa Saylam sizin Marmaris davası savcınız oldu. Fetöcülerin onu parlatmak üzere yaptıkları haberlerdende sizin savcınız olduğunu öğrenmiş oldum. Aldığı tanık Can Gürbüz’ün ifadesi yok edilen Hakim Fuat Pembeçiçek Bala Asliye Caza Mahkemesi Hakimliğinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Daire Başkanlığına gitti.

 Kaza tazminat davamız baba Ahmet Çalış’ın oğlunun 18 yaşına girmesi nedeniyle (15 yaşında kaza yaptığından) hakkındaki dava Sıfat yokluğundan reddedildi. (ek:22) Bu karar temyiz edilerek 4. Hukuk Dairesince Oğul Murat Çalış’ın 18 yaşından küçük olduğundan taraf olmadığı gerekçesiyle bozuldu (ek:23) davamızda dosyadaki tazminatla karar verilmesine rağmen 20 yıldır kesinleşmedi (ek:24).Yargıtay 17.  Hukuk Dairesince bu kararda bozularak dava yeniden başlatıldı(Ek:25). Bizde Mahkemesine Beyan göndererek yaşanan hukuksuzluğu Mahkemesine taşıdık. (ek:26). Fakat Mahkemesince hiçbir işlem yapılmayınca bizde konuyu Cimer’e taşıdık (Ek:27). Fakat bu güne kadar bir cevap alamadık. Davamızda yeniden başlayarak rapor için İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurumuna gidilerek yeniden rapor alınacak (ek:28) ve davaya devam edilecek. Ankara Adli Tıp Kurumu raporunda belirtildiği gibi oğlum bakıma muhtaç kaldı (ek:29) ve benimde sağlığım bozularak Hemodiyaliz hastası oldum. (Ek:30)

Sayın Cumhurbaşkanım.

Kaza evraklarının değiştirildiğini ilk olarak bize söylayan ve Mahkemede tanıklık edeceğini söyleyen Bala Emniyetinde görevli Polis memuru Cafer Kındırıcı dava başlamadan Kalp Krizi geçirerek vefat etmişti. 2016’da meydana gelen Fetö kalkışmasından sonra bir polisin ifadesiyle rahatsız olduğu ve ilaç kullandığı halde Fetöcü polislerce oyun oynamasını bilerek teşvik ederek kalp krizi geçirmesinin saplandığını belirtmesi üzere benim Emniyet Genel Müdürlüğüne mesaj atarak konunun araştırılmasını istemem üzerine önce baştan savulmak istenmiş, benim ısrarlı takibimle Osmaniye Karakolunda ifade vermem üzerine (ek:31) önce bu ifadenin alınmadığı ifade edilmiş (ek:32) benim tekrar müracaatım üzerine Osmaniye Karakolu evrakı bala Emniyetine gönderdiğini teyit edince (Ek.33) Bala Emniyet konuyu araştırmak yerine adi bir tutanak tutarak ve 2007 yılında verilen ve 15 yaşında çocuğun cezası olmadığı için takip etmediğimiz ceza davasını göndermişlerdir. (ek:34) Bizim buna da itirazımız üzerine konu Adalet Bakanlına intikal etmiş, Bakanlık adına Ankara Cumhuriyet Başsavcığı cevaben şikayetçi olmamı veya idari dava açmamı isteyen bir cevap vermiştir. (Ek:35) Oysa biz 20 yıldır bu dava ile uğraşıyoruz ve hukuka olan inancımız büyük ölçüde sarsıldığı için tekrar dava açmanın abesle iştikalden başka bir şey olmayacağını yaşarak öğrenmiş bulunuyoruz.

Kaza zamanı Ankara Gazi Ğniversitesi Öğrencisi iken Zaman Gazetesinde çalışan ve Fetö olayından sonra görevinden atılan veya tutuklanan yeğenlerimin girişimiyle Zaman TV’de konunun haber edilmesi sizin Marmaris davanız savcısı tarafından engellenmişti. Bu konunun araştırılması isteğimde saçma gerekçeyle reddedildi (Ek:36)

Kaza zamanı oğlum 7 ay komada kaldığı ve özel hastanelede iki yıl yüksek ücretle tedavi gördüğü için maddi açıdan zor duruma düştüğümden mensubu olduğum Diyanet İşleri Başkanlığında ve İlçe Musasibi olduğum Türkiye Diyanet Vakfında yardım talebinde bulunduysamda verilen sözler tutulmadığı gibi bizzat benim hazırladığım dosya tahrif edilerek birde icraya verildim. Aldığım krediler ve kredi kartlarımda icralık oldu. Oluşan 7 icradan ilk önce ödenen Vakıfbank Kredi kartı 2008 de maaşımdan kesilerek ödenmesine rağmen 2013 yılında faiz alacağı olduğundan bahisle icraya verildim. Yapılan itiraz açılan dava reddedildi. En son Yargıtay 12. Dairesinde açılan (ek:37) ve kanunun aslı ödenmiş borcun fazin alımış sayılacı açık hükmüne rağmen 6100 sayılı kanunun 46. maddesi oluşmadığı iddia ederek reddedildi (Ek:38) Bizde huksuzca faizin faizini ödemek zorunda bırakıldık. Halbuki mahkemeye itiraz etmek yerine İcra Dairesine itiraz ederek borcu kabul etmediği bildirmek mahkemelerde yaşanan rezaleti önleyecek, benim yerime banka avukatı dava açmak zorunda kalacakmış. Hukukun rezilliklerinden birini daha bizzat yaşamış olduk.

Aynı şekilde  Anayasa Mahkemesine taşıdığımız Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin kararı(Ek:39) beklenmeden Avukatlık ücreti için icra işlemi başlatıldı. (Ek:40)  20 yıldır yaşadığımız hukukuzlukla uğraştığımız yetmiyormuşmu  gibi birde İcralarla uğraşmak zorunda kalacağız. 

               Sayın Cumhurbaşkanım.

            Yukarida açıkça izah edildiği gibi kaldırımda meydana gelen bir kazanın rüşvetle yol ortasına alınması, gerçek evrakların yok edilerek sahte evrak düzenlenmesi ve sahte tanık ayarlanması, bu rezaletin ortaya çıkarılmasına rağmen görev ve yetkinin kötüye kullanılarak yalancı tanıklar ve evrakı değiştirenler hakkında işlem yapılması yerine bunların yeniden dinlenmesnin engellenmesi, ev sahibi adına davaya girerek görevini kötüye kullandığı ispat edilip sürgün edilen birinin Yargıtaya Savcı olarak atanması ve kendisi hakkındaki bir davaya yargılama izni vermemesi hiçbir zaman Adalet olarak kabul edilemez ve bizde böyle adaleti kabul etmiyoruz.

            Benim bizzat Avukatıma dediğim gibi bizim arkamızda çevrilen hukuk rezaletini kabul etmediğimiz gibi böyle hukuksuz kararları da kabul etmiyoruz. Asla yalan söylemeden ne gerekiyorsa yapmaya karar verdik ve hukuksuzca sonuçlansada ne gerekiyorsa yaptık. Haklı iken haksız olmamak içinde güç kullanmadık. Halbuki buna muktedirdik ve halende muktediriz. Eğer sizin Marmaris Davanız savcısı olan Mustafa Saylam evrakların değiştirilmesi talimatını vermeseydi böyle bir hukuk rezaleti asla yaşanmayacaktı. Sayın Savcınız evrakın değiştirilmesini istemekle kalmamış, Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin talebiyle istenilen ve Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından alınan ifadeyi de yok etmiştir. Hakim Fuat Pembeçiçek'le 2004/95 sayılı Adaleti yanıltma davasında bu ifade konusunda bizzat tartışmıştım. Hakim bana “İfadesi alıp gönderdim Mahkemesine git" demesi üzerine mahkeme kaleminde bu ifadeyi bulup okumuştum. kazanın Kaldırımda olduğunu, aracın çok hızlı olduğunu,  kendisini çeşmeye atarak kurtardığını söylüyordu. İfadenin bir suretini almak istediğimden Hakim Mehmet Keskin olmadığından Savcı Mustafa Saylam’a yönlendirilmiştim. Savcı da Hakim geldiğinde ondan almamı söylerek beni yollamıştı. Bir gün sonra geldiğimde kalemde ben gidince Hakimin geldiği ve hemen ifadeyi Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderdiklerini söylemişlerdi.

            Yaşanan diğer hukuksuzluk üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında şikayette bulunarak yasal işlem başlatmış, şikayet üzere Hakim Kazan’a Kuyumcunun Kicarısı Sacı Murat Gökhan Tahtakılıç Kızılcahamam'a görevli gönderilmiş, bir-iki yıl sonra da kadroları Bala'dan gönderilmişti. Soruşturma sonrası yasal olarak müracat ederek tüm mahkeme evraklarını ve soruşturma evraklarını almıştım. Bu ifadeyi diğer bazı evraklar gibi dosyada bulamayınca uzun bir şikayet sonrası böyle bir ifadenin olmadığının cevabını yasal olarak almış ve bu ifadeni dosyada çıkarılarak yok edildiğini tespit ettirmiştim. 

Kendisinin tayini de Muğlaya Çıkmış, 2006 yılında anne ve babasını da hacca göndermişti. 2006 yılında görevli olarak bende Hacca gittim. Görevimle birlikte Hac ibadetimi yaptığım sırada tüm bu hukuksuzluk ve bunu yapanlar, yapılmasınagöz yumanlar görevini kötüye kullanarak bizi mağdur edenler ve denlere göz yumanlara bir Sabah Namazı sonrası Beddu ettim. Çünkü mazlumun bedduası asla reddedilmez. Kabe de yapılan dua ve beddua da mensubu olduğum İslam Dinince asla reddedilmeyecek duların başında gelmektedir. Allahın adaleti Adaletlerin en büyüğüdür. Cezası da cezaların en ağırıdır. En büyük Adalet Allah’ın Adaletidir. Bu dünyada gerçekleşmese bile Ahirette gerçekleşmesi kesindir. Bu dünyada hukuksuzluk yapanlarla onları koruyup kollayarak yaptıklarına göz yummanlar Ahirette yaptıklarının karşılığını mutlaka alacaklardır. Bizde sizleri tüm bu yaşadıklarımı Allah’a havale ediyor, Allah’ın bize yaşattıklarına tevekkül ederek Ahirette en ağır cezayı almaları için Allah'a dua ediyoruz.         

             Selam ve Saygılarımızla.. 06.05.2024

  

EK:40 Evrak.                                                                                                    Mustafa DEMİR

                                                                                                                        Emekli -Mağdur