17 Kasım 2025 Pazartesi

ANAYASA - KAZA TAZMİNAT YENİLEME


                                                                                                                                      
A. Başvuruya Konu Olaylar ve Başvuru Yollarının Tüketilmesine İlişkin Aşamaların Tarih Sırasına Göre
Açıklanması
Oğlum Halil Demir Bala Lisesi önünde kaldırımda ağır yaralanmalı Trafik kazasına maruz kalması ve 18 yıldır
%98 Beyin sapı özürlü ve bizim bakımıza muhtaç, ayağa kalkamaz ve yürüyemez, akli dengesi yok olmuş şekilde engelli kalmıştır. Kaza ve Tazminat davalarında ayrı olarak bu davamızda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas, 2023/1872 Karar nolu kararıyla Oy Çokluğu ile Red kararını onamış ve 17.02.2023 tarihli UYAP SMS ile bana bildirilmiş ve bu dava oluşmuştur. (Ek:3,4)
Ankara Bala Lisesi önünde ağır yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
Telefonla çağrılan baba Ahmet Çalış adına evraklar ve rapor düzenlenip Bala karakoluna ve Bala Emniyetine verilmiş ve bize de kazanın kaldırımda olduğu ve oğlumun kusurunun olmadığı bildirildiğinden bizde çok ağır olan oğlumun kurtarılması için çalıştık. Arkamızda yapılacak evrak sahtekarlığını hiç düşünmedik.
Kazayı baba Ahmet değil Oğul Murat Çalış'ın yaptığı Tanık Emeki Polis Mekin Öktem'in ifadesiyle ortaya çıkması üzerine Baba Ahmet Çalış adına olan tüm evrakların yok edilerek eski tarihle oğul Murat Çalış adına belge düzenlenerek Bala Emniyetinde eski tarihli kayıt alınamaması ve 09.08.2004 günü savcı evrakı  08.08.2004 günü el yazısıyla tarh atarak teslim almış, kaldırımdaki kazanın yol ortasında gerçekleşmiş gibi evraklar, yalancı tanıkla yeniden düzenlenmiş, sahte evrakların resmileşmesi sağlanmıştır. Ek:5,6,7,8,9, 10, 11,12,13)
 Bala C. Savcılığınca düzenlenen sahte evraklaria Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ve Ankara 3. Çocuk mahkemesinde 2004/745 Esas Dosya no ile dava açılmıştır. İlk duruşmaya bizi mahkeme önünde Polislerle uzaklaştırmışlar ve öğle tatilinde önünde davamız 6 dosya olmasına rağmen davamız görülmüş ve tüm bu sahte evraklar kabul edilerek resmileştirilmiştir. Biz 2. Duruşmada ancak taraf olduk ve dosyamız Ankara Adli tıp Kusumuna gönderilerek Adli Tıp Raporu alınmış ve bize tebliğ edilmemiştir.
 Bala Asliye HukukMahkemesinde 23.12.2004 tarihli dilekçe ile 2004/256 Esas Nolu Kaza Tazminat ve 2004/257 <esas nolu Mal kaçırma davası açılmıştır.
2006 yılında Çocuk Mahkemelerinde yapılan bir değişiklikle davamız yasa gereği tekrardan Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelmiş ve 2006/113 dosya numarası ile dava açılmıştır. Dava devam edeken Bala Savcısı Murat Gökhan Tahtakılıç ev sahibi Kuyumcu adına duruşmaya girerek yalan söylediklerin ortaya çıkardığımız tanıklar Mustafa yaşar ve Can Gürbüz'ün yeniden dinlenmelerini engellemiş, yalan ifadelerinin yasallaşmasını sağlamıştır. (Ek: 19,20,21,22,23,24,25) Tanık Can Gürbüz'ün Ankara 3. Çocuk Mahkemesince istenen ve Bala Ceza Hakimi Fuat Pempeçiçek tarafından alınan ifadesi mahkemesine gönderilmeyerek yok
edilmiştir. Ek: 26,27)  
 Mahkemenin bu açık taraf olması üzerine bizde 7.3.2007 tarihinde Adalet Bakanlığına Ve HSYK'ya dilekçe vererek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma baştılması sağlanmıştır. Bu soruşturma olumsuz sonuçlanınca yasal olarak müracaat ederek tüm dava, inceleme ve soruşturma evrakları alınmıştır.
 Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 2004/156 nolu  Tazminat dosyasında Murat Çalış'ın 18 yaşına girdiğinden davanın reddine, 2004/257 Nolu Malkaçırma davasında da Sıfat yokluğundan Ret kararı vermiştir.Ek:28)
Yapılan Temyiz üzerine de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Murat Çalış'ın davada taraf olmadığından bu kararı bozmuştur. 8Ek:29)  Bala Asliye Ceza Mahkemesi 2006/113 nolu dosyada hiçbir kusuru olmayan ve kaldırımda arkadan ve hızla kazaya maruz kalan oğlumu 2/8 haklı bularak dosyada mevcut tazminata 
 hükmetmiştir. (Ek:30)    ...//...Yargıtay'ın 2004/256 sayılı kararı bozması üzerine Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde Baba Ahmet Çalış adına 
Aile Reisi sıfatıyla 2012/133 nolu Kaza tazminat davası açılmıştır. Bala Asliye Ceza mahkemesindeki 2006/113 Ceza dosyasını talimatıma rağmen Avukatım Temyiz etmeyerek kesinleşmesini sağlamıştır. Benim haberim olmadığından bende bu kararı veren Hakim ve verdiren savcıyı Bala'da sürdürdüm.
 Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/133 Esas, 2014/298 Karar nolu kararıyla tazminat davamızı Dosyadaki mevcut tazminatla sonuçlandırdı. Karşı taraf bu kararı Temyiz etti. Dava yargıtay 17. Hukuk Dairesine gitti.
7.3.2007 sonrası yapılan soruşturma sonunda alınan resmi evraklardaki eksiklik ve sahte evraklarla Ankara 14. İdare Mahkemesinde Adalet bakanlığı adına dava açılmışsa da Adalet bakanlığı izin vermediğinden dava kapatılmıştır. Bunun üzerine Başbakanlığa 15.06.2015 tarihinde bir mektup yazılmış (Ek:31), 
Adalet Bakanlığınca 23.02.2016 tarihinde verilen cevap üzerine (Ek:32)de Ankara 16. İdare Mahkemesinde 28.07.2016 tarihinde 2016/3090 Esas sayılı İdari dava açıldı. Ek:33) Bu dava 2018/706 Karar sayı ile Ret edildi. (Ek:34)
 4.7.2018 tarihli bir dilekçeyle  Ankara Bölge İdare Mahkemesinde Temyiz edildi (Ek:35) Ankara Bölge İdare mahkemesi 10 İdari Dava Dairesi2018/1086 Esas, 2018/1056 Karar'la Danıştay'a Temyiz yolu açık olmak üzere bu kararı onadı. (Ek:36) 
Bu karar üzerine 01.11.2018 tarihli dilekçe ile Danıştay'da dava açıldı.(Ek:37) Danıştay 10. İdari dava Dairesi
2019/246 Esas,2020/3345 Karar sayılı kararıyla yargıtay'da dava açılması gerektiği yönünde görüş bildirerek bu kararı onadı(Ek:38)
 Yargıtay 17. hukuk dairesi 30.10.2017 tarihinde temyiz yönünde Sanık Melih Sarı'ya Harç tebliği için dosyayı mahkemesine iade etmişti. Bu bu tebliğin yapılması üzerine de 02.09.2020 tarihinde 2019/4262 Esas 2020/4460 karar nolu kararıyla bozulması üzerine dosyasına 21.09.2020 tarihli Beyan gönderildi.
 Yargıtay'a 01.02.2021 tarihinde dilekçe ile8Ek:39) Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde 2021/13 Esas sayıl dava açıldı. yargılama sonucu evrakların değiştirildiği kabul edilmesine, Maliye Avukatının zaman defi reddedilmesine rağmen konunun Genel kurulda tartışılacağı söylenerek dava 2021/13 Esas022/24 Karar sayılı kararla reddedil.(Ek:40)
Bu karar 19.09.2022 tarihli dilekçe ile temyiz edildi.(ek:41)  Yapılan Temyiz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas, 2023/1872 Karar nolu kararıyla Oy Çokluğu ile Red kararını onamış ve 17.02.2023 tarihli UYAP SMS ile bana bildirilmiş ve bu dava oluşmuştur.
 Kaza davası üzerinde 18 yıl 5 aydan fazla bir süre geçtiği halde hala kaza tazminat davamız sonuçlanmamış, araç sahibi yurt dışına kaçmış makul süre çoktan aşılmıştır. (Ek: 42,43,44) Bu süre içerisinde oğlum hayat boyu bakıma muhtaç kalmış (Ek:45), Benim sağlığım bozulmuş Hemodiyaliz hastası oldum.(Ek:46) Oğlumun tedavisi için evimi sattım  hala kirada oturmaktayım.(Ek:47) Oğlumun tedavisi için aldığım krediler ve kredi kartlarım icralık oldu(Ek:48) Karşı taraf taraf olan Hakim ve Saycıların desteğiyle malını kaçırdı(Ek:49) 
Bu dava oluşmuştur.
C. Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin
gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:
  Bala Lisesi son sınıf öğrencisi ve okulunun Futbol takım kaptanı olan oğlum Hail Demir. Tanık Büşra Yıldırım'ın dosyadaki ifadesinde açıkça söylediği gibi Bala Lisesi önünde  araç sollama yasağı dibinde kaldırıma çıkıp kaldırımda yürürken 15 yaşındaki ehliyetsiz Murat Çalış yolda geçmekte olan Mustafa Yaşar yönetimindeki kepçeyi araç sollama yasağı levhasına rağmen aşırı hızla sollayarak okul önünde kaldırımda yürüyen oğluma aşırı süratle çarpmıştır. Bu nedenle oğlumun beyin sapı ağır hasar almıştır. Ankara Özel Güven hastanesi Yoğun Bakımında iki ay yatarak hayata zor döndürülmüştür. Özel Güven Hastanesi Nöroşirurji Prof. Dr. Halil Kamil Öge'nin ifadesiyle arkadan. ani ve çok hızlı darbeyle bu hasar oluşmuştur. Eğer başını sağa veya sola çevirecek olsa bu hasarın oluşması mümkün olmayacakmış. Yani oğlum habersiz. an ve hızlı bir çarpmaya maruz kalmıştır. Bu gün itibariyle %98 beyin sapı hasarlı,akli dengesi yok, felçli ve ayağa kalkamaz şekilde dosyadaki Ankara Adli Tıp Raporununda da açıkça belirtildiği gibi ömür boyu başkasının bakımına muhtaç kalmıştır. Halen tüm bakım ve tedavisi tarafımızdan sağlanmaktadır. Oğlum 1,90 <cm boyunda ve 106 kg civarında olduğu için artık benim ve annesinin kaldırması mümkün olmadığından İngilizce Öğretmesi olması gereken kendisine yakın boy ve kg. sahip kardeşi tarafından indirilip kaldırılmaktatadır. Buda kardeşinin öğretmen olarak atanıp evden ayrılmasına engel olmaktadır.
        Kazayı 15 yaşındaki Mutar Çalış yapmasına rağmen karşıdaki bakkal Mekin Öktem'in dükkanında babaya telefon edilerek baba Ahmet Çalış'ın olay yerine intikali ve suçu üstlenmesi sağlanmıştır. Bize de kazanın kaldırımda olduğu, oğlumun bir kusurunun olmadığı, kazayı da baba Ahmet Çalış'ın yaptığı bildirilmiştir. Bu bilgi hem haza yapanlarca hamda Baba karakolu ve Bala Emniyet Müdürlüğü polislerince doğrulandığında bizde durumu çok ağır olan oğlumuzun kurtarılması için çalıştık. İlk başta kaza evrakları ile ilgilenmedik. Emekli Polis Memuru Mekin Öktem'in ifadesi üzerine baba Ahmet Çalış suçu üstüne alamamıştır. Fakat adına evrak ve rapor düzenlenerek 7.8.2004 günü Bala Emniyet Müdürlüğünde kayıt altına alınmış ve bu evraklar 8.8.2004 Pazar günü Bala'ya gelen Nöbetçi savcıya sunulmuştur. Bunu fırsat bilen karşı taraf kaza yapan çocuğun annesinin dayısı olan ve MHP eski İlçe Başkanı ve halen Meclis Üyesi olan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç yanına Bala Belesiye Başkanı ve bazı ilçe ileri gelenlerini de alarak Başsavcı Mustafa Saylam'ı ziyaret etmiş, beni de davacı ettirmeyeceğini iddia ederek, baba adına olan gerçek evrakları yok ettirmiş, oğul Murat Çalış adına sahte tanık ve yeni sahte evrak düzenlettirerek kaldırımdaki kazayı yol ortasına aldırmayı başarmıştır. Bunu yaparken ilk anda çeşmede su dolduran tanık Can Gürbüz'in ilk ifadesini yok ettirerek ve serbest çalışan Kepçeci Mustafa Yaşar'a da Bala Belediyesinde işe almak karşılığı yalan ifade verdirmiştir. Bu durum Bala karakolunda ve Bala Emniyet Müdürlüğünde huzursuzluk ve tartışma meydana getirmiştir. Başkomser Ali Mülayim hazırladığı sahte evrak ve rapora Bala Emniyet Müdürlüğünde 9.8.2004 günü kayıt alamamış, kayıt evrakları 9.8.2004 günü savcıya götürmüş, savcı bizzat hazırlattıkları sahte evrakları 9.8.2004 günü üzerine kendi el yazısıyla 08.08.2004 tarihini atarak teslim almıştır. Bu evraklara kayıt vermeyen Polis memuru Cafer Kındırıcı olaydan 35 gün sonra bana hastaneye haber gönderek evrakların değiştirildiğini, kaldırımdaki kazanın yol ortasına aldırıldığını, gerçek evraların yok edildiğini bildirmiştir. bende Bala'ya gelerek resmi evrakları teslim aldığımda bu durumun doğruluğunu öğrendim ve hemen yasal işlem başlattım.     ... //..Beni davacı ettirmeyecek olan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç benim MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin dedeleri ile olan akrabalığımı ve MHP Genel Merkezine giderek Genel Başkan Yardım Yardımcısı ve Teşkilat Başkanına görüşüp Bala'ya telefon ettirmem , evimi de getirip Kuyumcu dükkanını bitişiğine koymam üzerine karşımda kaza yapanlar değil görevini Kötüye kullanan savcı ve hakimler kalmıştır. Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim derhal emekli oldu, Trafik Polisi Mustafa Gödek ve Bilirkişi Abdullatif Öztürk rüşvetle rapor düzenlediklerini kabul ettiler. Bizde haklı iken haksız olmamak için güç kulanmadık ve Hakim ve Savcılara Anayasa'nın meşhur 138. maddesine istinaden hiç kimseyi göndermedik. Ama mahkeme sürecinde taraf olmaya devam ettiler. Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin ilk duruşmasında mahkeme önünde polislerle bizi uzaklaştırarak davamızı öğle tatilinde görüp, sahte olarak düzenledikleri evrak ve raporu resmileştirdiler. Yasal olarak davamız Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelip dava sürecinde yalancı tanıkların yalanını ortaya çıkarınca da bu gün itibariyle Yargıtay Savcısı olan o tarihte benim yan komşum ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın kiracısı olan  Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç, ev sahibi Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın EMİR ve TALİMATIYLA suruşmamıza girerek yalancı tanıkların yeniden dinlenmesini engellemiştir. Benimde şikayetim üzerine de oğlumun 2/8 haklı olduğu şekilde karar verdirmesine rağmen Kızılcahamam'a sürgün edilmesini sağladım. Ben Hakim ve savcıyı sürgün ettirirken kendi avukatımın baba temyiz ettim ettim dediği ceza davasını temyiz etmediği evrakları yasal şekilde alınca öğrendim. 
      Benim yasal olarak 2007 yılında başlattığım şikayetim bu yıl itibariyle yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun oy çokluğu ile red kararı ile son buldu. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanunun 46 maddesi gereğince Hakim ve savcıların görevini kötüye kullandıkları inkar edilmeyecek şekilde açıktır. Bunu oy çokluğu ile reddedilmesi yargıya olan güveni yok etmekten başka hiçbir şeye yaramaz.
      Adil Yargılama hakkımız ihlal edilmiştir ve makul sürede davamız görülmemiştir. Bu dava itibariyle 18 yıldan faza zamandır davamız devam etmektedir. Bununda bizi açıkça mağdur ettiği inkar edilemez şekilde açıktır.
   Tedavi sürecinde mevcut evimi sattığı ve halen kirada oturduğum içimEk Portrkro No:1 ile açıkça belirtildiği gibi Mülkiyetin korunması hakkımız ihlal edilmiştir. Gerçek evraklar değiştirilmemiş, kaldırımdaki kaza yol ortasına alınmamış olsaydı dava bu kadar uzun sürmeyecek, tüm bu hukuksuzluklar yaşanmayacaktı
  Açıkça görüldüğü gibi, RÜŞVETLE  GERÇEK EVRAKLAR YOK EDİLEREK SAHTE EVRAKLAR DÜZENLENMESİ, DELİL KARARTILMASI, RÜŞVETLE HAKSIZ OLAN KİŞİLERİN NÜFUS KULLANILARAK HAKLI HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILMASI, DAVAMIZIN UZUN SÜREDİR ÇEŞİTLİ HUKUKSUZLUKLARLA SONUÇLANDIRILAMAMASI AÇIKÇA 6100 SAYIL KANUNU 46. MADDESİNİN İHLALİDİR. BİZİ AİLECEK MAĞDUR ETMİŞTİR. BU HAKLI DAVAMIZIN HUKUKLA SONUÇLANMASI BİZ BİR NEBZE OLSUN RAHATLATACAKTIR. BİZ ADALET İSTİYORUZ. GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR. BUNU YAPANLAR BEDELİNİ ÖDEMELİDİRLER. HUKUK BUDUR.
VI. SONUÇ TALEPLERİ
1- Hukuksuz kararlarla gasp edilen  14.7.2004 tarihli karara göre 1.672.253,34.-Tl Tutarındaki Yasal Tazminat hakkımızın   kaza tarihi itibariyle yasal faiziyle tarafımıza ödenmesini,
2-Uzun süren çeşitli davalara ödediğimiz dava masrafları olarak ve Bankalara ödediğimiz kredi ve İcra faizleri olarak ödediğimiz paralara karşılık  tarafımıza 500.000.-TL paranın kaza tarihinde yasal faiziyle ödenmesini;
3-Tedavi giderleri için evimi sattığımdan ve hala kirada oturduğumdan evimin bedeli ve bu sürede ödediğim kira bedeli olarak tarafıma 1.500.000.-Tl. nin Kaza tarihi itibariyle yasal faiziyle ödenmesini;
4- Mahkeme uzun sürdüğü için borçlarımı ödemek için erken emekli olduğumdan ve kardeşim dahil neredeyse tüm mesai arkadaşlarım halen çalışmakta olduğundan  tarafıma 500.000.-Tl. çalışanlarla emekliler arasındaki fark olarak ödenmesini;
5- Makul sürede davamız sonuçlanmadığından 100.00.-Tl Makul süre ücretinin ödenmesini; 
6- Manevi tazminat olarak tarafıma 1.000.000..-Tl Manevi Tazminatın kaza tarihinde itiberen yasal faiziyle ödenmesini;
 Toplam olarak 4.272.253,34.Tl Maddi ve 1.000.000.-Tl manevi olmak üzere Toplam: 5.272.253,34-Tl ( Beşmilyonmilyon İkiyüzyetmişikibin İkiyüzelliüç Lira Otuzdört Kuruş Maddi ve Manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle yasal faizi ile tarafıma ödenmesini;
      Arz ve talep ederim.17.11.2025
                                                                                                                                       MUSTAFA DEMİR

ANAYASA KAZA TAZMİNAT BAŞVURU YENİLEME

 

ANAYASA MAHKEMESİ  BAŞKANLIĞINA

                                                               GÖNDERİLMEK ÜZERE

                                      OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE                                   

                                                                    Dosya No:  Anayasa:2023/25208


ADI VE SOYADI       : MUSTAFA DEMİR

ADRESİ                       

GÖNDERİLEN YER  : Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Bürosu

KONUSU                      :  Anayasa Mahkemenizin 17.10.2025 tarih ve 2025/25208 Sayılı yazısı

                                          İle Başvuru Formunun yenilenmesi isteği. 

                        İlgi : 17.10.2025 tarih ve 2023/25203 sayılı yazıız.                       

                        İlgi yazınız ile,  tarafımıza verildiği bildirilen İdari Ret kararının kaldırılarak itirazımızın kabul edilmesini ve yargılamamızın devam etmesinin sağlanmasını;

1.1.2019 tarihinde yenilenen forma göre enilenmesi istenilen 2023/25208 sayılı Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Formu istenilen şekilde yenilerek doldurulup ilişikte sunulmuştur. 

            Gereğini arz ve talep ederim. 17.11.2025                                                                               

                                                                            Mustafa DEMİR

                                                                                Davacı              

 

EKLER:

1-     İdari  Ret Karına iiraz dilekçesi

2-     Anayasa Mahkemesi Elektronik Başvuru Formu 9 sayfa

3-     30.06.2025 tarihli yazımız sureti

4-     17.10.2025 tarih ve 2023/25208 sayılı talep yazınız sureti .

5-     Mustafa Demir Kimlik Kartı fotokopisi.

ANAYASA KAZA TAZMİNAT İTİRAZ

                                    ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

                                                         SUNULMAK ÜZERE

                              OSMANİYE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

                                                                                Karar No         : 2023/25208

    

MÜŞTEKİ (İtiraz Eden)  :  Mustafa DEMİR,  

KARAR VEREN             :   ANAYASA MAHKEKESİ

 DOSYA NO                    :   2023/25208

KARAR TARİHİ             :  17.10.2025

TEBLİĞ TARİHİ             :  14.11.2025.  

KONU                              :   Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Bürosunun İdari Red Kararına İtiraz.

AÇIKLAMA                         :  Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Bürosuna yapmış olduğum 10/03/2023 tarih ve 2023/25208 sayılı Bireysel Başvurumda; Başvurunun ön incelenmesinde eksiklerin bulunduğu tespit edilerek bunların onbeş günlük verilen kesin süre içinse tamamlanması gerektiği, aksi takdirde  başvurunu<un idari yönden reddedileceği hususlarının tarafınıza 21.07.2025 tarih ve 2023/25208 sayılı yazı ile bildirildiği ve bunun 25.07.2025 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.

Anayasa Mahkemesi İç tüzüğünün  66. Maddesi gereğince, bireysel başvuru form ve eklerinin  hazırlanmasına ilişkin ilkelere dair tespit edilen eksikliklerin öngörülen sürelerde tamamlanmadığı hallerde başvurunun idari yönden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Verilen kesin sürede verilen eksikliklerden "Bireysel Başvurunun Anayasa Mahkemesi  İç tüzüğü'nün 59. Maddesine göre www.anayasa.gov.tr adlı internet  yayınlanan başvuru formu kullanılarak ve başvuru formunda yer aşan ilgili bölümlerin tam ve eksiksiz doldurulması gerektiği anlaşılmıştır. Buna görec İçtüzük ekinde bulunan ve 1/1/2019 tarihi itibariyle tamamen yenilenmiş başvuru formu kullanılarak ve başvuru formunda yer alan ilgili birimlerin tam ve eksiksiz doldurulması gerektiği anlaşılmıştır. Başvuru formunda özellikle; a- Bireysel Başvuru formunun IV-A Bölümünde; kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özel bölümlerin usulüne uygun doldurulması, tarih sırasına göre kronolojik bir açıklama yapılması, b- Bireysel Başvuru formunun IV-B Bölümünde, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların yazılması, c- Bireysel Başvuru formunun IV-C Bölümünde, ihlal edildiği ileri sürülen hakkın hangisi olduğu ve hangi nedenlerle ihlal edildiği hususunun gerekçeleriyle birlikte özlü bir şekilde açıklanması, d- Bireysel Başvuru formunun VI. Sonuç Talepler:  Bölümünde ise taleplerinin ne olduğunun açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektediré  belirtilen hususların giderilmediği gibi eksikliğin giderilmesi bildirimine cevap da verilmediği anlaşıldığından  başvurunuz idari yönden reddedilmiştir.

Bu idari kararının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde  Anayasa Mahkemesine itiraz etme hakkınız bulunmaktadır. İdari ret kararına itirazlar harca tabi olmayıp varsa itirazlarınızın dilekçeyle ve bireysel başvuru yapılmasındaki usul izlenerek yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde dilekçeniz işleme konmayacaktır. Bilgilerinize sunulur. Denilmektedir.

Tarafımıza gönderilen 17.10.2025 tarih ve 2023/25208 sayılı İdari Ret kararı tarafımıza ulaşınca derhal araştırılmış ve bize 21.7.2025 tarih ve 2023/25208 sayılı bir tebligat tebliğ edilmediği öğrenilmiştir. Tarafıma yazıldığı ve 25.07.2025 tarihinde tarafıma tebliğ edildiğ bildirilen 21.7.2025 tarihli 2023/25208 sayılı yazı asla tarafıma tebliğ edilmemiştir. Bana tebliğ edilmediği gibi aile fertlerine ve mahalle muhtarlığına da tebliğ edilmemiştir. Eğer tebliğ edilseydi tarafımıza daha önce tebliğ edilen 18.06.2025 tarihli 2024/59900 sayılı yazınız gibi derhal cevaplar, bu duruma hiç meydan vermezdik. Bizde sonraki 2024/59900 sayılı dosya için yazı gönderilip form değişikliği istendiği halde  önceki 2023/25208 sayılı dosyamızın kabul edilmesi ve eski olması nedeniyle yeni form talebinde bulunulmadı diye düşünmüştük.

Bu İdari ret kararı tarafımıza tebliğ edilince de derhal yazıda istenilen şekilde 1.1.2019 tarihinde tamamen yenilenmiş form usulüne uygun olarak doldurulmuş ve itirazımızla birlikte yazımız ekinde sunulmuştur. Bu nedenle; bu İdari Ret Kararı'na karşı  itirazımızın kabul edilmesini ve  2023/25208 sayılı dosyadaki İdari Ret kararının kaldırılarak yenilenmiş bireysel başvuru formumuzun kabul edilmesinin sağlanmasını talep ediyoruz

NETİCE VE TALEP  : Yukarıda açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle; HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Anayasa Mahkemenizin 2023/25208  Dosya Numaralı İdari Red kararının kaldırılarak, 17.10.2025 tarh ve 2023/25208 sayılı yazınıza göre yenilenen  Bireysel Başvuru formumuzun kabul edilmesini, yargılamaya devam edilerek  formdaki  taleplerimiz doğrultusunda karar verilmesi hususunda;

Gereğini arz ve talep ederim.                                                                                      17.11.2025 

                                                                                                                                          Mustafa DEMİR

E K L E R : 1- 1.1.2019 tarihi forma göre yenilenen doldurulmuş form.

                    2- 2024/5990 sayılı dosyanın yenilendiği yazı sureti.



10 Kasım 2025 Pazartesi

OSMANİYE İL MÜFTÜSÜNE

 Sayın İl Müftümüz Dr. ahat TAŞCI Bey'in dikkatine. 

Sayın Hocam  ben Kadirli İlçe Müftülüğü VHKİ  olarak 2010 yılında emekli olmuş eski  memurunuzum. Size bunu yazmamın nedeni Ankara Bala VHKİ olarak çalıştığım zaman 2004 yılında oğlumun ağır bir trafik kazası geçirmesi sonrası iki yıl yüksek ücretlerle özel hastanelerde tedavi görmesi sonucu büyük bir borç yüküne girmem üzerine yardım için Diyanet ve Muhasibi olduğum TDV ye başvurmuş ve 2005 yılında o zaman 20.000.-(+6 sıfırı var) TL söz verilmesine rağmen Çankaya Müftüsü( Eski Hac Daire Başkanı) ne üvey kızı tedavisi için 17.500.- TL. verilmesi ve Müftü ün bu parayı SSK dan alması üzerine de şikayet edilmesi hakkında dava açılması üzerine bana bu gerekçe gösterilerek yardım yapılmamış, müftü ye yardım kampanyası düzenlenecek bu para ödenmiştir. Bana da yardım kampanyası sözü verildiyse de o sözde tutulmamıştı. Mahkeme bitimi ödemek üzere bana borç verin talebim de emsal teşkil eder gerekçesiyle talebim kabul edilmemiştir. Benim TDV merkezinde aldığım yazıyla Bala'da aldığım küçük miktardaki yardım da tahrif edilerek borç haline getirilmiş ve emekli olmadan az önce icraya verildi ve yardım yazım iki müfettişler alınarak benim erişmeme engel olundu. Ben u parayı da emekli ikramiye de ödedim. 

Sayın Hocam bana yardım etmeyen TDV Yetkilileri 2005 yılında Polis Vakfına1. 000.000.-+ 6sıfır yardım yaparak polis vakfı görevlileri bizzat benim yattığım İncek Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesinde tedavi ettirdi. Ben aylık iki maaş farkla İncek Fizik tedavi hastanesinde yaklaşık iki yıl tedavi gördük. Bu sürede her kurum kendi hastasının tedavi masraflarını öderken sadece Diyanet personeli olarak ben kendi paramla tedavi gördüm. Her kurum yetkililerin ziyaret ederken 22 yıldır beyin sapı hasarlı olarak %98 beyin sapı Hastası olan hastamı hastaneyi bırak evimde bile bir diyanet yetkilisi ziyaret etmedi. Ama Ankara`da bizzat Osmaniye Milletvekili evime ziyarete geldi. 

Sayın Hocam aşağıda okuyacağını HSK Şikayeti dilekçesinde açıkça göreceğiniz gibi Allah bu borç ve ödenen faizlerin hesabını bana değil sözünü tutmayan kurumunu yetkililerine soracaktır. Yarın ahirette de benim elim siz yetkililerin yakasında olacaktır. 

Selam ve saygılarımla

Mustafa DEMİR 


HAKİMLER VE SAVCILAR  KURULU BAŞKANLIĞINA                                                                                                                                 ANKARA


ADI VE SOYADI      : MUSTAFA DEMİR.                                                                                              

KONUSU                  :  Oğlumun Kazası nedeniyle borçlanmam ve icraya düşmem üzerine Vakıfbank Kreti Kartı icra davasının 17 yıl süren davası ve yaşanan hukuk rezaleti nedeniyle ödenmiş icraya tekrardan faiz istenmesi üzerine yapılan itirazın tam bir NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK DAVASI!na dönmesi ve mahkeme masrafları talebi.

Oğlumun 2004 yılında ağır bir kaza geçirmesi, kendisini durumu nedeniyle resmi hastanelerin kabul etmemesi, kurumum Diyanet ve Diyanet Vakfı yetkililerinin verdikleri sözleri tutmaması ve davamızın rüşvetle reddi üzerine icralık olmuştum. Hukuksuz ret kararı Yargıtayda dönmüş ve 2025 yılı itibariyle Tazminat davamız halen devam etmektedir. Bende 2007 yılında icralık olmuş ve 2010 yılında emekli olarak tüm borçlarımı ödemiştim.

Fakat Vakıfbank avukatı İshak Özbey bana 2012 yılında bir ödeme muhtırası diye bir yazı göndermiş ben bunu dikkate almayınca da 2013 yılında 2601,43 Tl tutarında bir faiz alacağı olduğunu belirtir İLAMSIZ ÖDEME EMRİ göndermişti. Ben bu Ödeme emrine yasalm olarak itiraz edince Ankara 11. İcra Dairesi Hakimi Ayhan Aksoy benim 2013 yılında gönderilen Faiz Ödeme emrine değilde 2012 yılında gönderilen Ödeme Muhtırasına şikayet ettiğimi iddia etmiş ve İcrada herhangi bir işlem yapılmadığını iddia ederek ve bana da avukatlık ücreti yükleyen hukuksuz bir karar vermişti. Benim bu karara karşı yaptığım itirazlar açtığım kararlar hep Faiz alacağı görmezden gelinerek ödeme muhtırasına itiraz ettiğim iida edilmiş en sön yargıtay 12. Hukuk Dairesi de 11. İcra Hukuk Dairesinin kararı şeklinde karar vermişti. Bana İcradan gönderilen Faiz alacağını gösterir İlamsız Ödeme Emri mevcut icra dosyasında da gözükmüyordu. Bu durumsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 157. Maddesi gereğince suç oluşturduğundan ve bu suç hukuk kullanılarak işlendiğinden 158. Maddede belirilen Nitelikli Dolandırıcılık suçu oluşturulduğundan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılarak beni 17 yıldır hukuksuz ve suç teşkil eden kararlarla mağdur ettikleri açıktır.

Yargıtay 12. Dairenin hukuksuz gerekçeli kararı, bu karara karşı Anayasa mahkemesine yapmış olduğum Bireysel Başvuru Formu ve Osmaniye Vergi Dairesi Müdürlüğü Ödeme Emri tebliği ilişikte sunulmuş olup beni halen haksız ve hukuksuz iş ve işlemlerle mağdur eden ve nitelikli dolandırıcılık suçu işleyen Avukatlar ve  Hakimler hakkında gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim. 10.11.2025  

                                                                                                                                     Mustafa DEMİR                                                                                                                                      Şikayetçi


Telefonumdan gönderildi

       HAKİMLER VE SAVCILAR  KURULU BAŞKANLIĞINA


                                                                                                                                           ANKARA


ADI VE SOYADI      : MUSTAFA DEMİR.                                                                                                                                                         

KONUSU                  :  Oğlumun Kazası nedeniyle borçlanmam ve icraya düşmem üzerine Vakıfbank Kreti Kartı icra davasının 17 yıl süren davası ve yaşanan hukuk rezaleti nedeniyle ödenmiş icraya tekrardan faiz istenmesi üzerine yapılan itirazın tam bir NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK DAVASI!na dönmesi ve mahkeme masrafları talebi.

Oğlumun 2004 yılında ağır bir kaza geçirmesi, kendisini durumu nedeniyle resmi hastanelerin kabul etmemesi, kurumum Diyanet ve Diyanet Vakfı yetkililerinin verdikleri sözleri tutmaması ve davamızın rüşvetle reddi üzerine icralık olmuştum. Hukuksuz ret kararı Yargıtayda dönmüş ve 2025 yılı itibariyle Tazminat davamız halen devam etmektedir. Bende 2007 yılında icralık olmuş ve 2010 yılında emekli olarak tüm borçlarımı ödemiştim. 

Fakat Vakıfbank avukatı İshak Özbey bana 2012 yılında bir ödeme muhtırası diye bir yazı göndermiş ben bunu dikkate almayınca da 2013 yılında 2601,43 Tl tutarında bir faiz alacağı olduğunu belirtir İLAMSIZ ÖDEME EMRİ göndermişti. Ben bu Ödeme emrine yasalm olarak itiraz edince Ankara 11. İcra Dairesi Hakimi Ayhan Aksoy benim 2013 yılında gönderilen Faiz Ödeme emrine değilde 2012 yılında gönderilen Ödeme Muhtırasına şikayet ettiğimi iddia etmiş ve İcrada herhangi bir işlem yapılmadığını iddia ederek ve bana da avukatlık ücreti yükleyen hukuksuz bir karar vermişti. Benim bu karara karşı yaptığım itirazlar açtığım kararlar hep Faiz alacağı görmezden gelinerek ödeme muhtırasına itiraz ettiğim iida edilmiş en sön yargıtay 12. Hukuk Dairesi de 11. İcra Hukuk Dairesinin kararı şeklinde karar vermişti. Bana İcradan gönderilen Faiz alacağını gösterir İlamsız Ödeme Emri mevcut icra dosyasında da gözükmüyordu. Bu durumsa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 157. Maddesi gereğince suç oluşturduğundan ve bu suç hukuk kullanılarak işlendiğinden 158. Maddede belirilen Nitelikli Dolandırıcılık suçu oluşturulduğundan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılarak beni 17 yıldır hukuksuz ve suç teşkil eden kararlarla mağdur ettikleri açıktır.

Yargıtay 12. Dairenin hukuksuz gerekçeli kararı, bu karara karşı Anayasa mahkemesine yapmış olduğum Bireysel Başvuru Formu ve Osmaniye Vergi Dairesi Müdürlüğü Ödeme Emri tebliği ilişikte sunulmuş olup beni halen haksız ve hukuksuz iş ve işlemlerle mağdur eden ve nitelikli dolandırıcılık suçu işleyen Avukatlar ve  Hakimler hakkında gereğinin yapılmasını arz ve talep ederim. 10.11.2025   

                                                                                                                                     Mustafa DEMİR

                                                                                                                                        Şikayetçi


6 Kasım 2025 Perşembe

KOZANOĞULLARI İLE OLAN SECEREMİZ

 KOZANOĞLU VE KIZLAÇLI FAKILAR SECERESİ

1-KOZANOĞLU HALİL BEY: Kozanoğlu Hasılağa Ali Bey’in oğlu olan Halil Bey, Fırkai İslahiye Kozan yöresine geldiğinde adamları ve kardeşi Hacı Bey’le Aziziye (Kayseri Pınarbaşı) Kaymakamlığına gelerek 10.000 kadar adamıyla Fırkai İslahiye Ordusuna katılmış, onun bu hareketi Kozanoğullarının Fırkai İslahiye’ye karşı gelmesini engellemiştir. Bu nedenle de önce Kayseri’de ikametine izin verilmişse de Kozanoğlu Beylerinden olduğundan daha sonra Sivas’a, oradan da Kurt İsmail Paşa tarafından Samsun Limanı üzerinden İstanbul’a maaşla sürgün edilmiştir. Beraberinde aile efradıyla birlikte Yusuf Bey’in aile efradını ve Prof Dr. Necmettin Erbakan’ın dedesi kardeşi Hüseyin Bey’i de götürmüştür. Hüseyin Bey daha sonra Nazır (Bakan) olduğundan Erbakan soyadını almışlardır. Osmanlıca kaydına ulaşılan bizim büyük dedemizdir.Bu bilgiler A.Cevdet Paşa’nın Tezakir adlı eserinde alınmıştır. Halil Bey’den yukarısı üstteki Osmanlıca secerede mevcuttur.
2-HACI BEY: Kozanoğlu Halil Bey’in oğlu olduğu BOA I.M.Vala 23861 numaralı belge ile sabit, bizim bildiğimiz büyük dedemizdir. Mezarı Kamanağzı Mezarlığındadır. Daha çok Tatar Haci namıyla bilinmektedir. Annesi Tatar olduğundan bu şekilde anılmakta, Hacca gidip geldiği bilinmektedir. Savcı oğlu’nun ölümü üzerine bulunduğu Kerkük’ten gelerek oğlunun mezarının bulunduğu yerin üst tarafında olan Borca’ya yerleşmiş, daha sonra orayı yayla olarak kullanmış ve Kızlaç Köyünü yurt edinmiştir.
3-ABDURRAHMAN EFENDİ: Hacı Bey’in oğludur. İslahiye Savcısı iken Küçükalioğlu Mustafa Paşa’nın (Mıstık Paşa) oğlu Seydi Bey’in (Seydo Ağa) kızı Fatma ile evlenmiş, dört çocuğu olmuş, genç yaşta ikamet ettiği Karabuçlu Köyü yakınlarında attan düşerek ölmüştür. Mezarı Karaburçlu Köyü yakınında bulunan Kızılbayır yokuşunun alt tarafındadır. İslahiye Ovasının Mustafa Paşa’nın mülkü olduğu, oğlu Seydo Ağa’nın bu araziyi kullandığı, 1935 yılında çıkartılan toprak reformu kanunu gereğince bu arazilerin 1954-1957 tarihleri arasında Ağa arazisi olarak halka dağıtıldığı resmi belgelerle ve yaşanan anlatımlarla bilinmektedir. Amcasının oğlu olan Erbakan’ın Babası M.Sabri Bey’ de Abdurrahman Efendi gibi Savcı’dır. M.Sabri Bey ağır ceza reisi olarak atandığı Sinop’ta Erbakan’ın annesiyle evlenmiştir.
4-MEHMET DEMİR : Fakı Mehmet olarak bilinmektedir. Kızlaç Köyü Hocası, Demircisi ve Silah Ustası’dır. Uzun yıllar Muhtarlık yapmıştır. Köyde Demircilik yaptığından soyadı kanununda Demir Soyadını almıştır. Mezarı Kamanağzı Mezarlığındadır. Hanımı Yaylalık (Bilalik)tan Tosuk Hüseyin’in kızı Eşe’dir. 7 çocuğu olmuştur.
5-İBRAHİM DEMİR : Fakı Mehmet Dedemin 6. çocuğıdur. Bağkur’an emekli olmuş ve Kızlaç Köyü ile Osmaniye’de ikamet etmiştir. 2016 yılında vefat etmiştir. Mezarı Kamanağzı Mezarlığındadır.
6-MUSTAFA DEMİR : İbrahim Demir’in 8. çocuğudur. K.Maraş İmam Hatip Lisesi ve Açıköğretim İşletme Önlisans Mezunudur. Diyanet İşleri Başkanlığı Taşra teşkilatında (Kadirli Müftülüğü VHKİ) Emeklidir. Halen Osmaniye’de ikamet etmektedir.
7-HALİL DEMİR : Mustafa Demir’in oğludur. Ankara Bala’da geçirdiği bir kaza nedeniyle mağdur ve felçlidir. Bakıma muhtaç olduğundan Velayet altındadır.
MUSTAFA DEMİR
OSMANİYE

KÜÇÜKALİOĞLU VE FETTAHLILARLA OLAN SECEREMİZ

  KÜÇÜKALİOĞULLARI SECERESİ VE BİZİM SECEREYE OLAN BAĞLANTIMIZ


Küçük Ali (Küçük Ali’nin oğulları M.H. Şakiroğulları)

1-İmam 2-Halil Bey (Muhtelif Vesikalar)3- Beyoğlu

(2-Halil Bey oğulları(1-Mehmet Dede ve 2- Mustafa Beyler muhtelif vesikalarda mevcuttur))

1-Mehmet Dede Bey (-1816) 2- Mustafa / Mısdık Bey ()

Mehmet Dede Beyin Oğulları:Ahmet Bey (İ. MVL. 63/1198) ? ?

Mehmet Dede Bey’in üç oğlu olduğu (BA, HAT, 502/24694)

2-Mustafa (Mıstik) Beyin eşleri: 1-Eşi Şerife (BA, ŞD. ML, 270/29)

2- Eşi Hatice (BA, ŞD, 312/10) 3- Eşi Ayşe (BA, Y. EE, 35/24)

Mustafa Bey'in oğulları: 1-Abdurrahman Dede Bey, Oğlu Hakkı Özer, Oğlu Abdurrahman (N. A. Konuralp), Torunları (BA, Y. EE, 35/24):Yusuf Ziya (BA, ŞD, 308/50), Mehmet Ali, Emine

2-Halil Hamdi, Oğlu Yusuf Ziya

3-Abdulkadir,  4-Seydi Ahmet,  5-İskender Hilmi, 6- Ahmet / Mehmet, 7-İmam Bey (BA, ŞD, 2212/30)

8-Kızı Sultan (BA, A. MKT. MHM, 336/7) 9-Kızı Fatma (BA, A. MKT. MHM, 434/95)

.Mustafa Paşa’nın Emmioğlu; Dede Bey (İ. DH. 86/4328)

(Fettahoğlu Hasan Bey, Mustafa Paşa’nın kayınıdır (HAT. 372/20397-B)

Küçük Alioğlu Mustafa Paşa’nın oğulları ise (BA, ŞD, 308/50; BA, ŞD, 2121/40; BA, ŞD, 2212/30; BA,

Y. EE, 35/24) gibi belgelerde yer almaktadır

Dedem Fakı Mehmet Demir!in Annesi Fatma Hatun (1852-1919) Küçükalioğlu 4-Seydi Bey'in (Yöre adıyla Seydo Ağa) Kızıdır. Dedemin Babası Kozanoğlu Halil Bey'in torunu Abdurrahman Efendi'dir Savcı olarak atandığı Gaziantep İslahiye'de Küçükalioğlu Mustafa Paşa'nın torunu Fatma Hanımla evlenmiştir. Fakat 4 çocuğu olduğunda Karaburçlu Köyü yakınlarında attan düşerek vefat etmiştir. Mezarı Karaburçlu Köyü yakınlarında, Kızılbayırın altındadır

Abdurrahman Efendi'nin eşi Farma Hanım'ın Annesi Fettahoğlu Hasan Bey'in Kızkardeşi'nin oğlunun kızı, Diğer bir deyişle Fettahoğlu Hasan Bey'in Yeğeni Seydi Bey'in Kızıdır. 

Fettahoğlu Hasan Bey, Milliyetçi Haraket Partisi Genel Başkanı Sayın Doktor Devlet Bahçelinin büyük dedesi, yani dedesinin babasıdır. Sayın Bahçelinin Seceresi: Fettaoğlu Hasan Bey, onun oğlu Turan Bey, onun Oğlu Salih Bahçeli Bey ve onun oğlu Sayın Dr. Devlet Bahçeli'dir. 

Dedem Fakı Mehmet'in Seceresi: Fettahoğlu Hasan Beyin Kızkardesinin oğlu Seydi Bey, Onun Kızı Fatma Hanım. Onun oğlu Mehmet Demir, Onun oğlu İbrahim Demir ve Onun oğlu ben Mustafa Demir Şeklindedir. Yukarısı Kozanoğlu ile olan seceremizde anlatılmaktadır.

         Dedem Fakı Mehmet Demir'in eşi Bahçe Yaylalık(Bilalik) Köyünden Tosuk Hüseyin'în kızı Eşe'dir. Dedemin eşine annesi Orçan'lı olduğundan Orçanlı Kızı, Bizde ie Bilalikli olduğundan Kabakçı Kızı denilmektedir.

Benim Annem Ummahanı Demir(Tatlı)'nın Seceresi: Büyük Dedesi Fettahoğlu Hasan Bey'in Kardeşi Fettahoğlu Abburrahman Bey, Dedesi de onunoğlu Kızlaç Köyü Muallimi Tatlı Mustafa (Tatlı Mustafa'ın eşi Ummahanı (Ümbülü Karı) Dedem Mahmat Demir'in Kız Kardesidir. Yani Babam İbrahim Demir'in Halasısır.) Tatlı, Babası da Tatlı Mustafa'nı oğlu Hail(Kafkas Cephesinde (annem 2 yaşındayken askere gitmiş) şehit olmuştur. Annemin Annesi Havva Babamın amcası İbrahim'in kızıdır.. 

Bu kayıtlarda açıkça görülmektedir ki. Dedemin baba tarafından soyu Kozanoğulları'na, Annesi tarafında ise soyu Küçğkalioğlularına ve Fettahoğulları'na dayanmaktadır.

                                                                                                                                  Mustafa DEMİR

                                                                                                                                      Osmaniye