17 Kasım 2025 Pazartesi

ANAYASA - KAZA TAZMİNAT YENİLEME


                                                                                                                                      
A. Başvuruya Konu Olaylar ve Başvuru Yollarının Tüketilmesine İlişkin Aşamaların Tarih Sırasına Göre
Açıklanması
Oğlum Halil Demir Bala Lisesi önünde kaldırımda ağır yaralanmalı Trafik kazasına maruz kalması ve 18 yıldır
%98 Beyin sapı özürlü ve bizim bakımıza muhtaç, ayağa kalkamaz ve yürüyemez, akli dengesi yok olmuş şekilde engelli kalmıştır. Kaza ve Tazminat davalarında ayrı olarak bu davamızda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas, 2023/1872 Karar nolu kararıyla Oy Çokluğu ile Red kararını onamış ve 17.02.2023 tarihli UYAP SMS ile bana bildirilmiş ve bu dava oluşmuştur. (Ek:3,4)
Ankara Bala Lisesi önünde ağır yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir.
Telefonla çağrılan baba Ahmet Çalış adına evraklar ve rapor düzenlenip Bala karakoluna ve Bala Emniyetine verilmiş ve bize de kazanın kaldırımda olduğu ve oğlumun kusurunun olmadığı bildirildiğinden bizde çok ağır olan oğlumun kurtarılması için çalıştık. Arkamızda yapılacak evrak sahtekarlığını hiç düşünmedik.
Kazayı baba Ahmet değil Oğul Murat Çalış'ın yaptığı Tanık Emeki Polis Mekin Öktem'in ifadesiyle ortaya çıkması üzerine Baba Ahmet Çalış adına olan tüm evrakların yok edilerek eski tarihle oğul Murat Çalış adına belge düzenlenerek Bala Emniyetinde eski tarihli kayıt alınamaması ve 09.08.2004 günü savcı evrakı  08.08.2004 günü el yazısıyla tarh atarak teslim almış, kaldırımdaki kazanın yol ortasında gerçekleşmiş gibi evraklar, yalancı tanıkla yeniden düzenlenmiş, sahte evrakların resmileşmesi sağlanmıştır. Ek:5,6,7,8,9, 10, 11,12,13)
 Bala C. Savcılığınca düzenlenen sahte evraklaria Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmiş ve Ankara 3. Çocuk mahkemesinde 2004/745 Esas Dosya no ile dava açılmıştır. İlk duruşmaya bizi mahkeme önünde Polislerle uzaklaştırmışlar ve öğle tatilinde önünde davamız 6 dosya olmasına rağmen davamız görülmüş ve tüm bu sahte evraklar kabul edilerek resmileştirilmiştir. Biz 2. Duruşmada ancak taraf olduk ve dosyamız Ankara Adli tıp Kusumuna gönderilerek Adli Tıp Raporu alınmış ve bize tebliğ edilmemiştir.
 Bala Asliye HukukMahkemesinde 23.12.2004 tarihli dilekçe ile 2004/256 Esas Nolu Kaza Tazminat ve 2004/257 <esas nolu Mal kaçırma davası açılmıştır.
2006 yılında Çocuk Mahkemelerinde yapılan bir değişiklikle davamız yasa gereği tekrardan Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelmiş ve 2006/113 dosya numarası ile dava açılmıştır. Dava devam edeken Bala Savcısı Murat Gökhan Tahtakılıç ev sahibi Kuyumcu adına duruşmaya girerek yalan söylediklerin ortaya çıkardığımız tanıklar Mustafa yaşar ve Can Gürbüz'ün yeniden dinlenmelerini engellemiş, yalan ifadelerinin yasallaşmasını sağlamıştır. (Ek: 19,20,21,22,23,24,25) Tanık Can Gürbüz'ün Ankara 3. Çocuk Mahkemesince istenen ve Bala Ceza Hakimi Fuat Pempeçiçek tarafından alınan ifadesi mahkemesine gönderilmeyerek yok
edilmiştir. Ek: 26,27)  
 Mahkemenin bu açık taraf olması üzerine bizde 7.3.2007 tarihinde Adalet Bakanlığına Ve HSYK'ya dilekçe vererek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma baştılması sağlanmıştır. Bu soruşturma olumsuz sonuçlanınca yasal olarak müracaat ederek tüm dava, inceleme ve soruşturma evrakları alınmıştır.
 Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 2004/156 nolu  Tazminat dosyasında Murat Çalış'ın 18 yaşına girdiğinden davanın reddine, 2004/257 Nolu Malkaçırma davasında da Sıfat yokluğundan Ret kararı vermiştir.Ek:28)
Yapılan Temyiz üzerine de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Murat Çalış'ın davada taraf olmadığından bu kararı bozmuştur. 8Ek:29)  Bala Asliye Ceza Mahkemesi 2006/113 nolu dosyada hiçbir kusuru olmayan ve kaldırımda arkadan ve hızla kazaya maruz kalan oğlumu 2/8 haklı bularak dosyada mevcut tazminata 
 hükmetmiştir. (Ek:30)    ...//...Yargıtay'ın 2004/256 sayılı kararı bozması üzerine Bala Asliye Hukuk Mahkemesinde Baba Ahmet Çalış adına 
Aile Reisi sıfatıyla 2012/133 nolu Kaza tazminat davası açılmıştır. Bala Asliye Ceza mahkemesindeki 2006/113 Ceza dosyasını talimatıma rağmen Avukatım Temyiz etmeyerek kesinleşmesini sağlamıştır. Benim haberim olmadığından bende bu kararı veren Hakim ve verdiren savcıyı Bala'da sürdürdüm.
 Bala Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/133 Esas, 2014/298 Karar nolu kararıyla tazminat davamızı Dosyadaki mevcut tazminatla sonuçlandırdı. Karşı taraf bu kararı Temyiz etti. Dava yargıtay 17. Hukuk Dairesine gitti.
7.3.2007 sonrası yapılan soruşturma sonunda alınan resmi evraklardaki eksiklik ve sahte evraklarla Ankara 14. İdare Mahkemesinde Adalet bakanlığı adına dava açılmışsa da Adalet bakanlığı izin vermediğinden dava kapatılmıştır. Bunun üzerine Başbakanlığa 15.06.2015 tarihinde bir mektup yazılmış (Ek:31), 
Adalet Bakanlığınca 23.02.2016 tarihinde verilen cevap üzerine (Ek:32)de Ankara 16. İdare Mahkemesinde 28.07.2016 tarihinde 2016/3090 Esas sayılı İdari dava açıldı. Ek:33) Bu dava 2018/706 Karar sayı ile Ret edildi. (Ek:34)
 4.7.2018 tarihli bir dilekçeyle  Ankara Bölge İdare Mahkemesinde Temyiz edildi (Ek:35) Ankara Bölge İdare mahkemesi 10 İdari Dava Dairesi2018/1086 Esas, 2018/1056 Karar'la Danıştay'a Temyiz yolu açık olmak üzere bu kararı onadı. (Ek:36) 
Bu karar üzerine 01.11.2018 tarihli dilekçe ile Danıştay'da dava açıldı.(Ek:37) Danıştay 10. İdari dava Dairesi
2019/246 Esas,2020/3345 Karar sayılı kararıyla yargıtay'da dava açılması gerektiği yönünde görüş bildirerek bu kararı onadı(Ek:38)
 Yargıtay 17. hukuk dairesi 30.10.2017 tarihinde temyiz yönünde Sanık Melih Sarı'ya Harç tebliği için dosyayı mahkemesine iade etmişti. Bu bu tebliğin yapılması üzerine de 02.09.2020 tarihinde 2019/4262 Esas 2020/4460 karar nolu kararıyla bozulması üzerine dosyasına 21.09.2020 tarihli Beyan gönderildi.
 Yargıtay'a 01.02.2021 tarihinde dilekçe ile8Ek:39) Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde 2021/13 Esas sayıl dava açıldı. yargılama sonucu evrakların değiştirildiği kabul edilmesine, Maliye Avukatının zaman defi reddedilmesine rağmen konunun Genel kurulda tartışılacağı söylenerek dava 2021/13 Esas022/24 Karar sayılı kararla reddedil.(Ek:40)
Bu karar 19.09.2022 tarihli dilekçe ile temyiz edildi.(ek:41)  Yapılan Temyiz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/1142 Esas, 2023/1872 Karar nolu kararıyla Oy Çokluğu ile Red kararını onamış ve 17.02.2023 tarihli UYAP SMS ile bana bildirilmiş ve bu dava oluşmuştur.
 Kaza davası üzerinde 18 yıl 5 aydan fazla bir süre geçtiği halde hala kaza tazminat davamız sonuçlanmamış, araç sahibi yurt dışına kaçmış makul süre çoktan aşılmıştır. (Ek: 42,43,44) Bu süre içerisinde oğlum hayat boyu bakıma muhtaç kalmış (Ek:45), Benim sağlığım bozulmuş Hemodiyaliz hastası oldum.(Ek:46) Oğlumun tedavisi için evimi sattım  hala kirada oturmaktayım.(Ek:47) Oğlumun tedavisi için aldığım krediler ve kredi kartlarım icralık oldu(Ek:48) Karşı taraf taraf olan Hakim ve Saycıların desteğiyle malını kaçırdı(Ek:49) 
Bu dava oluşmuştur.
C. Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin
gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:
  Bala Lisesi son sınıf öğrencisi ve okulunun Futbol takım kaptanı olan oğlum Hail Demir. Tanık Büşra Yıldırım'ın dosyadaki ifadesinde açıkça söylediği gibi Bala Lisesi önünde  araç sollama yasağı dibinde kaldırıma çıkıp kaldırımda yürürken 15 yaşındaki ehliyetsiz Murat Çalış yolda geçmekte olan Mustafa Yaşar yönetimindeki kepçeyi araç sollama yasağı levhasına rağmen aşırı hızla sollayarak okul önünde kaldırımda yürüyen oğluma aşırı süratle çarpmıştır. Bu nedenle oğlumun beyin sapı ağır hasar almıştır. Ankara Özel Güven hastanesi Yoğun Bakımında iki ay yatarak hayata zor döndürülmüştür. Özel Güven Hastanesi Nöroşirurji Prof. Dr. Halil Kamil Öge'nin ifadesiyle arkadan. ani ve çok hızlı darbeyle bu hasar oluşmuştur. Eğer başını sağa veya sola çevirecek olsa bu hasarın oluşması mümkün olmayacakmış. Yani oğlum habersiz. an ve hızlı bir çarpmaya maruz kalmıştır. Bu gün itibariyle %98 beyin sapı hasarlı,akli dengesi yok, felçli ve ayağa kalkamaz şekilde dosyadaki Ankara Adli Tıp Raporununda da açıkça belirtildiği gibi ömür boyu başkasının bakımına muhtaç kalmıştır. Halen tüm bakım ve tedavisi tarafımızdan sağlanmaktadır. Oğlum 1,90 <cm boyunda ve 106 kg civarında olduğu için artık benim ve annesinin kaldırması mümkün olmadığından İngilizce Öğretmesi olması gereken kendisine yakın boy ve kg. sahip kardeşi tarafından indirilip kaldırılmaktatadır. Buda kardeşinin öğretmen olarak atanıp evden ayrılmasına engel olmaktadır.
        Kazayı 15 yaşındaki Mutar Çalış yapmasına rağmen karşıdaki bakkal Mekin Öktem'in dükkanında babaya telefon edilerek baba Ahmet Çalış'ın olay yerine intikali ve suçu üstlenmesi sağlanmıştır. Bize de kazanın kaldırımda olduğu, oğlumun bir kusurunun olmadığı, kazayı da baba Ahmet Çalış'ın yaptığı bildirilmiştir. Bu bilgi hem haza yapanlarca hamda Baba karakolu ve Bala Emniyet Müdürlüğü polislerince doğrulandığında bizde durumu çok ağır olan oğlumuzun kurtarılması için çalıştık. İlk başta kaza evrakları ile ilgilenmedik. Emekli Polis Memuru Mekin Öktem'in ifadesi üzerine baba Ahmet Çalış suçu üstüne alamamıştır. Fakat adına evrak ve rapor düzenlenerek 7.8.2004 günü Bala Emniyet Müdürlüğünde kayıt altına alınmış ve bu evraklar 8.8.2004 Pazar günü Bala'ya gelen Nöbetçi savcıya sunulmuştur. Bunu fırsat bilen karşı taraf kaza yapan çocuğun annesinin dayısı olan ve MHP eski İlçe Başkanı ve halen Meclis Üyesi olan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç yanına Bala Belesiye Başkanı ve bazı ilçe ileri gelenlerini de alarak Başsavcı Mustafa Saylam'ı ziyaret etmiş, beni de davacı ettirmeyeceğini iddia ederek, baba adına olan gerçek evrakları yok ettirmiş, oğul Murat Çalış adına sahte tanık ve yeni sahte evrak düzenlettirerek kaldırımdaki kazayı yol ortasına aldırmayı başarmıştır. Bunu yaparken ilk anda çeşmede su dolduran tanık Can Gürbüz'in ilk ifadesini yok ettirerek ve serbest çalışan Kepçeci Mustafa Yaşar'a da Bala Belediyesinde işe almak karşılığı yalan ifade verdirmiştir. Bu durum Bala karakolunda ve Bala Emniyet Müdürlüğünde huzursuzluk ve tartışma meydana getirmiştir. Başkomser Ali Mülayim hazırladığı sahte evrak ve rapora Bala Emniyet Müdürlüğünde 9.8.2004 günü kayıt alamamış, kayıt evrakları 9.8.2004 günü savcıya götürmüş, savcı bizzat hazırlattıkları sahte evrakları 9.8.2004 günü üzerine kendi el yazısıyla 08.08.2004 tarihini atarak teslim almıştır. Bu evraklara kayıt vermeyen Polis memuru Cafer Kındırıcı olaydan 35 gün sonra bana hastaneye haber gönderek evrakların değiştirildiğini, kaldırımdaki kazanın yol ortasına aldırıldığını, gerçek evraların yok edildiğini bildirmiştir. bende Bala'ya gelerek resmi evrakları teslim aldığımda bu durumun doğruluğunu öğrendim ve hemen yasal işlem başlattım.     ... //..Beni davacı ettirmeyecek olan Kuyumcu Abdulkadir Kılıç benim MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin dedeleri ile olan akrabalığımı ve MHP Genel Merkezine giderek Genel Başkan Yardım Yardımcısı ve Teşkilat Başkanına görüşüp Bala'ya telefon ettirmem , evimi de getirip Kuyumcu dükkanını bitişiğine koymam üzerine karşımda kaza yapanlar değil görevini Kötüye kullanan savcı ve hakimler kalmıştır. Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim derhal emekli oldu, Trafik Polisi Mustafa Gödek ve Bilirkişi Abdullatif Öztürk rüşvetle rapor düzenlediklerini kabul ettiler. Bizde haklı iken haksız olmamak için güç kulanmadık ve Hakim ve Savcılara Anayasa'nın meşhur 138. maddesine istinaden hiç kimseyi göndermedik. Ama mahkeme sürecinde taraf olmaya devam ettiler. Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin ilk duruşmasında mahkeme önünde polislerle bizi uzaklaştırarak davamızı öğle tatilinde görüp, sahte olarak düzenledikleri evrak ve raporu resmileştirdiler. Yasal olarak davamız Bala Asliye Ceza Mahkemesine gelip dava sürecinde yalancı tanıkların yalanını ortaya çıkarınca da bu gün itibariyle Yargıtay Savcısı olan o tarihte benim yan komşum ve Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın kiracısı olan  Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç, ev sahibi Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın EMİR ve TALİMATIYLA suruşmamıza girerek yalancı tanıkların yeniden dinlenmesini engellemiştir. Benimde şikayetim üzerine de oğlumun 2/8 haklı olduğu şekilde karar verdirmesine rağmen Kızılcahamam'a sürgün edilmesini sağladım. Ben Hakim ve savcıyı sürgün ettirirken kendi avukatımın baba temyiz ettim ettim dediği ceza davasını temyiz etmediği evrakları yasal şekilde alınca öğrendim. 
      Benim yasal olarak 2007 yılında başlattığım şikayetim bu yıl itibariyle yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun oy çokluğu ile red kararı ile son buldu. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanunun 46 maddesi gereğince Hakim ve savcıların görevini kötüye kullandıkları inkar edilmeyecek şekilde açıktır. Bunu oy çokluğu ile reddedilmesi yargıya olan güveni yok etmekten başka hiçbir şeye yaramaz.
      Adil Yargılama hakkımız ihlal edilmiştir ve makul sürede davamız görülmemiştir. Bu dava itibariyle 18 yıldan faza zamandır davamız devam etmektedir. Bununda bizi açıkça mağdur ettiği inkar edilemez şekilde açıktır.
   Tedavi sürecinde mevcut evimi sattığı ve halen kirada oturduğum içimEk Portrkro No:1 ile açıkça belirtildiği gibi Mülkiyetin korunması hakkımız ihlal edilmiştir. Gerçek evraklar değiştirilmemiş, kaldırımdaki kaza yol ortasına alınmamış olsaydı dava bu kadar uzun sürmeyecek, tüm bu hukuksuzluklar yaşanmayacaktı
  Açıkça görüldüğü gibi, RÜŞVETLE  GERÇEK EVRAKLAR YOK EDİLEREK SAHTE EVRAKLAR DÜZENLENMESİ, DELİL KARARTILMASI, RÜŞVETLE HAKSIZ OLAN KİŞİLERİN NÜFUS KULLANILARAK HAKLI HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILMASI, DAVAMIZIN UZUN SÜREDİR ÇEŞİTLİ HUKUKSUZLUKLARLA SONUÇLANDIRILAMAMASI AÇIKÇA 6100 SAYIL KANUNU 46. MADDESİNİN İHLALİDİR. BİZİ AİLECEK MAĞDUR ETMİŞTİR. BU HAKLI DAVAMIZIN HUKUKLA SONUÇLANMASI BİZ BİR NEBZE OLSUN RAHATLATACAKTIR. BİZ ADALET İSTİYORUZ. GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR. BUNU YAPANLAR BEDELİNİ ÖDEMELİDİRLER. HUKUK BUDUR.
VI. SONUÇ TALEPLERİ
1- Hukuksuz kararlarla gasp edilen  14.7.2004 tarihli karara göre 1.672.253,34.-Tl Tutarındaki Yasal Tazminat hakkımızın   kaza tarihi itibariyle yasal faiziyle tarafımıza ödenmesini,
2-Uzun süren çeşitli davalara ödediğimiz dava masrafları olarak ve Bankalara ödediğimiz kredi ve İcra faizleri olarak ödediğimiz paralara karşılık  tarafımıza 500.000.-TL paranın kaza tarihinde yasal faiziyle ödenmesini;
3-Tedavi giderleri için evimi sattığımdan ve hala kirada oturduğumdan evimin bedeli ve bu sürede ödediğim kira bedeli olarak tarafıma 1.500.000.-Tl. nin Kaza tarihi itibariyle yasal faiziyle ödenmesini;
4- Mahkeme uzun sürdüğü için borçlarımı ödemek için erken emekli olduğumdan ve kardeşim dahil neredeyse tüm mesai arkadaşlarım halen çalışmakta olduğundan  tarafıma 500.000.-Tl. çalışanlarla emekliler arasındaki fark olarak ödenmesini;
5- Makul sürede davamız sonuçlanmadığından 100.00.-Tl Makul süre ücretinin ödenmesini; 
6- Manevi tazminat olarak tarafıma 1.000.000..-Tl Manevi Tazminatın kaza tarihinde itiberen yasal faiziyle ödenmesini;
 Toplam olarak 4.272.253,34.Tl Maddi ve 1.000.000.-Tl manevi olmak üzere Toplam: 5.272.253,34-Tl ( Beşmilyonmilyon İkiyüzyetmişikibin İkiyüzelliüç Lira Otuzdört Kuruş Maddi ve Manevi tazminatın kaza tarihi itibariyle yasal faizi ile tarafıma ödenmesini;
      Arz ve talep ederim.17.11.2025
                                                                                                                                       MUSTAFA DEMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder