7 Temmuz 2014 Pazartesi

ANAYASA R.TEKİN DAVASI

ANAYASA MAHKEMESİ RAMAZAN TEKİN İFTİRA DAVASI
 
A- Kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti:
 Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Gaziantep İli İslahiye Müftülüğüde Memur olarak  çalışmakta iken 1991 yılında yeni İlçe olan Gaziantep ili Nurdağı İlçe Müftülüğü'ne atanmıştım. 3 8.1991 Cuma günü İslahiye Müftülüğü'nde personel maaşını dağıttıktan sonra kalan maaşları da almayanlara dağıtması için diğer Memur Ahmet Çin'e tam ve eksiksiz teslim ettim. Bazı işleri  yapmak üzere Nurdağı İlçe Müftülüğüne geldim. Cumadan sonra İslahiye Müftüsü Ali Yazıcı'da Nurdağı Müftülüğüne gelmiş ve benimle ilgili Ramazan Tekin'e bazı yalanlar anlatmış. Ramazan Tekin'de beni çağırıp anlattıklarını yanında bana anlatınca yalanı ortaya çıktı. Tartıştık, Tartışmadan sonra Ramazan Tekin özür dilememi istediyse de ben dilemedim.
      Pazartesi günü İslahiye'de ayrılma işlemimi yaparken Ağabeyim geldi. Müftü Ağabeyimi kasıtlı Kaymakama  yönlendirip, hakaretle kovdurdu. Bana da suç uydurarak, maaşını  almayan personelin kasadaki maaşını zimmete geçirmekle suçladı ve açığa alındım. Paranın kasada olduğunu Müftü Ali Yazıcı çok iyi biliyordu. Dinsiz ve Allahsız davranarak, kendisine Devletçe verilen yetkiyi, Dinini ve görevini kötüye kullandı. Her platformda beni zimmetine para geçiren biri olarak anlatmaya devam etti.
      Para kasada olduğu için ve ayrıca kasadaki parayı ailem de tekrar ödediği için görevime iade edildim ve kasadaki para da soruşturma bittikten sonra bana geri ödendi.
      Müftü ve Kaymakamın verdikleri sözü tutmamışlar, nasıl olsa ulaşamaz diye sicilime İftira evrakları ile doldurmuşlar. O zaman Nurdağı Müftüsü olan Ramazan Tekin benlik bir şey yok demekteydi. Paranın kasada olduğunu, Müftü Ali Yazıcı'nın yalan söylediğini bilerek kasten kendisi de 5.9.1991 tarih ve 2 sayılı yazısı ile bana iftira atmıştır.  İftirasına İslahiye Müftülüğü yetmiyormuş gibi Düziçi Müftülüğünü de katmış ve bu iftiralar ile çıkan tayinimi durdurmuştur. Bu iftira yazıları memuriyetim boyunca önümde engel olarak kalmış ve hayatımı kötü yönde etkilemiştir. Bu yazılar İftira olduğu bilinerek yazılmıştır ve ulaşamayacağım tahmin edilmiştir.
     2009 yılında Diyanet'le olan bir icra davam nedeniyle 2012 yılında Kadirli Müftüsü'nün senin sicilinde bir şeyler var sen eskiden de para yiyen memurmuşsun deyince Osmaniye İl Müftülüğüne Bilgi Edinme Kanunu gereğince başvururarak Osmaniye Müftülüğü'nün 29.11.2012 tarih ve 2426 sayılı yazılarıyla  sicilimdeki İftira evraklarını aldım. Derhal Diyanet Diyanet İşleri Başkanına gönderdimse de Başkan iftiracı memurlarını korumayı tercih ettiğinden hakkında işlem başlatıldı ve Sincan Ağır Ceza Mahkemesinde devam ediyor. Kendisi memurlarını koruduğu gibi Başbakanlık' ta kendisini koruduğundan o dava da mahkemenize gelecektir. Sicilimdeki iftira evrakları Diyanet'in din değil dinsizlik işleriyle uğraştığının, sıkışınca da dini Allah'ı bırakıp medeni kanunun arkasına saklandıklarının açık delilidir.  İftira evrakları 1012/1249 Dosya numaralı Anayasa Mahkemesine gönderildi. Anayasa Mahkemesinin 26.12.2012 tarih ve 2012/1249 sayılı yazısı ile de İdari İşlem başlatıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17.09.2013 tarihli 59601/09 sayılı Uğur Eşim Emsal Kararı ile de yasal İşlem başlatıldı. Yargıtay'ında aynı yönden kararına rağmen Adil Yargılama ve Soruşturma yapılmadığından, Yargıtay'ın ve 59601/09 sayılı AİHM'in kararına uyulmadığından Rize Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/960 D.İş sayılı kararı 30.06.2014 tarihinde bana tebliğ edildi. Anayasanın 40. maddesi gereğince Mağduriyetimin Tazmini için bu dava oluştu.
B- Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenlerle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar:
Dosyamda bulunan ve Osmaniye İl Müftülüğü'nün 29.11.2012 tarih ve 2426 sayılı yazısı ile alınan Ramazan Tekin'in yazdığı ve üst yazıları olan  evrakların 02.09.1999 tarih ve 4455 sayılı kanun ile 04.07.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Memur Sicil Affı kanunlarına aykırı olması  nedeniyle;
 Anayasanın  5., 10.,11.,12.,17.,38.,39.,40.,125., 129. ve 136. maddelerinin açıkça İhlal Edildiğini;        
Ayrıca; Bu, Sahte Belgelerle Sürgün Edilme, Dosyaya uydurma Suç Evrakı konması  ve Mahkeme Kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin;
Madde  3-İşkence Yasağı. Hiçkimseye işkence yapılamaz, insanlık dışı yada küçültücü ceza veya muamele yugulanamaz, hükmüne;
Madde  6-Adil Yargılanma Hakkı'na;
            İlaveten: Kendisine bir suç yüklenen herkes, suçsuzluğu kanuna göre kanıtlanıncaya kadar suçsuzdur, ilkesine ve bu maddenin diğer hükümlerine;
Madde 7-Kanunsuz Ceza olmaz İlkesi'ne; (Zimmete maaş geçirme  vs.)
Madde 17- Hakları Kötüye Kullanma Yasağı'na; (Kınama Cezası verilmesi,Sicil Dosyama sahte evrakların konması Kamu yetkisi kullanılarak hakkımda yapılan suçlamalar, dosyamdaki evraklar, mahkeme dosyalarımın adil olmayan yargılanmalarla sonuçlanması Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tüm Temel İlke'lerine aykırılığı açıktır. Bununda hak ihlalleri olduğu açıktır. Yaşadığım bu mağduriyet, sürgün  ve haksızlığın Tazminini istemek te benim en doğal hakkımdır.
Nurdağı Müftüsü Ramazan Tekin'in hakkımda yazmış olduğu iftira yazıları uzun bir aradan sonra Diyanetle olan bir icra davamdan sonra Memur affına rağmen dosyamdan silinmemesi üzerine elime geçmiş, geçer geçmez de Diyanet İşleri Başkanına gönderilmesine rağmen bu Müfteriler korunmuştur.
Hiç şüphesiz Diyanet İşleri Başkanı bu ülkede İslam Dininin yegane temsilcisidir. İl ve İlçe Müftüleri de Başkanın alt temsilcileridir. Temsil ettikleri dinin emirlerine göre hareket etmekle yükümlüdürler. İslam Dini'nde de zaman aşımı söz konusu değildir. Herkes işlediği zerre kadar suçta ve hayırda sorumludur. Yönettiği Kurumdan ve memurlarından da dinin kendisine çizdiği çerçeveye göre sorumludur. Memuruna iftira atan Müftüsünü korumakta aynı şekilde kendisini suça ortak ve sorumlu yapar. Mahkemelerin bu kişileri koruması iftirayı ortadan kaldırmaz. Diyanet İşleri Başkanını ve Müftülerini Dini Sorumluluktan kurtarmaz.
İftira ve Yalan İslam'a göre en büyük suçlardır. Bunun kişinin öğrenemeyeceği şekilde ve gıyabına yapılması da MÜNAFIKLIK'tır. İslam Dini Münafıklığı Kafirlikten daha aşağılık olarak görmüş ve nitelemiştir. Ben bir şekilde hakkımda yapılan iftiraları öğrendim ve aldım. Bu kişiler ve bunları koruyanlar hakkında Yasal İşlem başlattım. Fakat hemen Dinin Kanunlarını bırakarak Medeni Kanun denilen Avrupa'dan ithal kanunlara sarıldılar. Dini Kanunu inkar da insanı Mürted yapar ki Diyanet İşleri Başkanı bunun ne anlama geldiğini en iyi bilen kişidir.   Ne yazıkki Medeni Kanun da İftira ve Yalanı büyük suç saymaktadır. Açık kanunlara rağmen bu kişilerin korunması HUKUKSUZLUKTUR. Mahkemelerimize olan Güveni sarsmaktadır. Toplumun bekası için bu kişiler hakkında gereğinin yapılması Adalettir, Hukuktur. Türkiye Cumhuriyeti bir Hukuk Devleti olduğunu iddia ediyorsa Hukukun gereğini yerine getirmelidir. Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları kararlarını yok sayarak ve hiçbir kanuni gerekçe göstermeden isteğimi reddetmek hukuku yok saymaktır.
C- Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının açıklanması:
Ben Gaziantep İslahiye'de Müftünün İftirasına maruz kaldım, kasada bulunan maaşı yemekle suçlandım ve açığa alındım. Ağabeyimin Müftünün yalanına ve yönlendirmesine inanarak Kaymakam M.Ali ULUTAŞ'ın hakaretiyle makamında kovdurdu ve beni açığa aldırdı, suç bulamaması üzerine de kasada duran maaşı yemekle suçladı, Nurdağı Müftüsü Ramazan Tekin'in bu İFİRA VE YALANA bilerek kasten sarıldı ve hakkımda Adana Müftüsü olan babası Süleyman Tekin'in de yardımıyla  İFTİRA İLE TAYİNİMİ DURDURDU VE BENİ SÜRGÜN ETTİRDİ. Suça bilerek ve isteyerek ortak oldu.
Bu Sürgün benim Tüm Hayatımı etkilemiş, kurulu düzenimi bozmuştur. Babam ve Kardeşlerimle aramı açmış, Ev eşyalarım sürgün yerine götürülememiş, hepsi telef olmuştur. Beni, Eşimi ve çocuklarımı mağdur etmiştir.
Hatta; İftira ile sürgün edilmesem oğlum Ankara'da kaza geçirip %98 Beyin Özürlü mağdur kalmayacak, ben de Böbreklerimi Kaybetmeyecek, Hemodiyaliz ve Kalp Hastası olmayacak, %93 Engelli olmayacaktım.
Bu İftira ve sürgün dolayısıyla hayatım boyunca suçlandım. Memur affına rağmen hakkımdaki her işlemde bu iftiralara bakıldı ve ona göre işlem yapıldı. Ne görevden yükselme taleplerim nede Kurum değişikliği taleplerim yerine getirildi.
Bana ve tarafı olduğum İslam Dinine yakışmayan davranışlardan bulunan bu kişi kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanarak beni ve ailemi mağdur etmiştir. Verdiği mağduriyetin bedelini de kendisini koruyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasa'nın 40. maddesi gereğince ödemelidir. Kendisine dönüp dönmeme de devletin sorumluluğundadır.
 
1-Akçaabat C.Başsavcılığının 2014/687 Soruşturma,2014/490 sayılı Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına dair 21.03.2014 tarihli Kararı
2-Rize Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.06..2014 tarihli 2014/960 saylılı Kararıyla  Kesin olarak Red edilmiş ve bu karar bana 30.06.2014 tarihinde posta yolu ile tebliğ edilmiştir.
V- SONUÇ TALEPLERİ
1-Yalan ve İftira ile Sürgün edildiğim, aşağılama ve Manevi İşkenceye tabi tutulduğum,   Kamu gücü kullanılarak Adil Yargılama ve Soruşturma yapılmadığından, uğradığım mağduriyetlerin, zayi ettiğim eşyalarımın, haksız suçlanmalarımın, Oğlumun, Benim ve Eşimin Hastalığının bedeli olarak; Müşterek suçlular İslahiye Müftüsü Ali Yazıcı ve Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez hakkında da Davalar devam ettiğinden ve onlara da ayrıca Tazminat talep edileceğinden;
100.000.-TL (Yüzbin Lira) Maddi,200.000.-TL(İkiyüzbin Lira) Manevi olmak üzere;Toplam: 300.000.-(Üç Yüzbin Lira) Maddi ve Manevi Tazminat ödenmesini;      
2-Emekli olmama rağmen Memuriyet dosyamdaki bu haksız ve  hukuksuzluk iftira ve yalan belgelerinin kaldırılarak tüm memnu haklarımın iade edilmesini ve bana iftira atan Ramazan Tekin'in İftiracı olarak tecziyesini;
Arz ve Talep ederim.
 
                                                                                                              07.07.2014
                                                                                                            Mustafa DEMİR
                                                                                                                Başvurucu
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder