NÖBETÇİ DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞI’NA
SUNULMAK
ÜZERE ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMEK İÇİN
NÖBETÇİ OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
Dosya No: 2013/2105 Esas, 2015/492 Karar
TEMYİZ
EDEN DAVACI :
Mustafa DEMİR
DAVALI :
ADALET BAKANLIĞI
KARAR
VEREN MAHKEME: ANKARA 3. İDARE MAHKEMESİ
DAVA DOSYA NO :
2013/2105
Esas, 2015/492 Karar
KARAR TARİHİ : 30.03.2015
TEBLİĞ TARİHİ :
30.07.2015
KONU :
Gerekçeli Temyiz.
AÇIKLAMA : Oğlum Halil
Demir; 06.08.2004
günü akşamı kaldırımda yürürken Bala Lisesi önünde 15 yaşında, ehliyetsiz ve
gözünün biri kör, diğeri de renk körü olan Murat Çalış tarafından aşırı süratle
arkadan çarpılmak suretiyle kazaya maruz kalmıştır. Kazanın kaldırımda ve
arkadan çarpmak süretiyle meydana geldiği ve suçu babasının üslendiği kaza
anında bize bildirilmiş, Emniyet Amir Vekili ve Başkomser Ali Mülayim bizzat
evime gelerek bu durumuda doğrulamıştır. Bizde yaralımız ağır olduğundan onunla
ilgilendik. Ancak birbuçuk ay sonra resmi evrakları aldığımızda kazanın yol
ortasında meydana geldiğini öğrendik. Hemen harekete geçerek resmi işlem
başlattık. Daha sonra kazanın üçüncü
günü akşamı (Pazar akşamı) İlçede Kuyumculuk yapan ve bir siyasi partinin eski
başkanı olan Abdulkadir Kılıç tarafından araya hatırlı kişi koyarak savcıyı
Rüşvetle etkilemiştir. Savcının talimatı üzerine Karakolda evraklar ve raporlar
değiştirilmiştir. Bazı polislerin karşı çıkması üzerine karakolda tartışma
çıkmıştır. Abdulkadir Kılıç başta
Savcılık olmak üzere Emniyet Amiri
vekili Ali Mülayim ve Trafik Polisi Mustafa Güdek ve bazı polisleri satın almış
ve karakolda “Beni davacı ettirmeyeceğini” iddia etmiştir. Ben resmi işlemleri
başlatınca Savcılık Jandarma Uzman Çavuş Abdulkadir Öztürk’ü Bilirkişi olarak
görevlendirmiş, araya rüşvet alan polisler girerek onunda rüşvet karşılığı
polisten daha kötü bir rapor hazırlamasını sağlamışlar ve “Polisleri nasıl
şikayet eder, ben daha kötü vereyim de görsün” lafını kullanmıştır. Ancak daha
sonra benimde nüfuzlu olduğumu öğrenince Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın dükkanına
giderek meseleyi tekrar konuşmuş ve raporunu rüşvet karşılığı düzenlediğini
kabul etmek zorunda kalmıştır. Bilirkişi konuşunca Polislerde konuşmuş tüm
Rüşvet trafiği ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine karşı taraf susmak zorunda
kalmıştır. Olayın halk arasında duyulması üzerine başta kaza yapan taraf olmak
üzere yalan söyletilen tanıklar evrakların ve raporun rüşvet karşılığı
değiştirildiğini inkar edememişlerdir. Onbir yıldır karşımızda kaza yapanlar
değil Rüşvet alan Hakim ve Savcılar ve onlara soruşturma izni vermemek
için direnen Adalet Bakanlığı vardır.
Rüşvetçiler, Bakanlık Yetkililerince hala korunmaktadırlar. Tüm delil
karartmaları başarısız olmasına, yalan söylettikleri tanıklar çözülmesine
rağmen Adalet Bakanlığı hala delil olmadığını iddia etmektedir. Halbuki yalancı
tanıklara yapılacak yasal işlem tüm sorunu çözecektir.
RÜŞVETÇİ
Hakimler ve Savcılar hakkında dava açılmış ve Tazminat talebiyle şu an Bireysel
Başvuru olarak Anayasa Mahkemesindedir. Rüşvetle verilen zararlar da on
misliyle tazminat davası bittiğinde
ayrıca dava edilecektir. Hakim Fuat Pembeçiçek Ceza İşleri Daire Başkanı olması
nedeniyle Dosyası ayrılmış ve bu dava oluşmuştur. Bizde bu RET kararını kabul
etmiyoruz. Temyiz ediyoruz.
Kaza
tarihinde Bala Asliye Ceza hakimi olan Fuat Pembeçiçek'te Bala Kaymakamlığına
verdiğim 26.10.2004 tarihli dilekçe üzerine Bala Asliye Ceza Mahkemesinde
2004/95 Dosya numarası ile suçu üstlenen Ahmet Çalış ve kaza anında arabada
bulunan kardeşi Gülden Çalış adına göstermelik bir Ceza Davası açmış ve hiçbir ceza verilmeden de bu
dava kapatılmıştır.
Bu dava
sırasında yalan söyletilen tanıklar Can Gürbüz ve Kepçeci Mustafa Yaşar'in
yalanları ortaya çıkmasına rağmen Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından bu tanıklara
hiçbir işlem yapılmamıştır. Bu da "Hakim Fuat Pembeçiçek'în Kuyumcu
Abdulkadir Kılıç'tan Rüşvet Aldığının" kanıtıdır. Zira benim hiçbir
kusuru olmadan kaldırımda yürüyen ve arkasında ani bir darbeyle beyin sapı
hasar alarak tüm yaşamı bir kabusa çevrilen, tüm bakımı tarafımızdan
yapılan oğlumun Rüşvetle suçlu ilan
edildiğinin de kanıtıdır. Adalet Bakanlığı yetkilileri saçma gerekçelerle
soruşturmaya izin vermemeleri bu gerçeği değiştiremeyecekir. Bunun bedelini be
bu ülkede olmasa da AİHM'de mutlaka ödeyeceklerdir. Zira oğlumun suçlu
bulunmasına dair biri bizde gizlenerek İki defa Ankara Adli Tıp Kurumunda
alınan Rapor kepçeci Mustafa Yaşar ve Can Cürbüz'ün yalan ifadelerine
dayanmaktadır. Mahkeme sırasında Can Gürbüz'ün Hakim Fuat Pembeçiçek tarafından
alınarak Ankara 3. Çocuk Mahkemesine
gönderilen ifadesi dosyadan çıkartılmış ve yok edilmiştir. Tanık Kepçesi
Mustafa Yaşar'ın 2004/95 Dosyadaki
"Benim Savcılıkta verdiğim ilk ifadem doğrudur" ifadesi de oğlumun
2/6 suçlu bulunduğu Bala Asliye Ceza Mahkemesindeki 2006/113 nolu dosyamıza
girmemiştir. Yine yalan söyletilen tanıkların yalanı ortaya çıkınca Rüşvetçi
Hakim ve Savcılarca "Yeniden dinlenmesine gerek yoktur." denilmek
suretiyle aldıkları rüşveti hak ettirmek için oğlumun RÜŞVETLE suçlu
bulunmasını sağlamışlardır.
Hakim
Fuat Pembeçiçek bu yalancı tanıklar hakkında gerekli yasal işlemi yapsaydı
benim hiç bir kusuru olmayan oğlum suçlu bulunmayacak, mahkememiz de bu kadar
uzamayacak ve razalete dönmeyecekti. Somut delil olmadığını iddia eden ilk
olarak Ahmet Çalış adına düzenlenen Kaza Tespit tutanağını, Can Gürbüz'ün kayıp
ifadesini önüme koyar, Rüşvet alanlar ve Yalancı tanıklar hakkında yapılan
işlemi de ortaya koyar. Ondan sonra karar verir. Adalet oyuncak değildir. Benim
delil göstermediğimi söyleyen vicdanı satılıklar gitsin başka iş yapsın,
Adaleti alçaltmasın. Onbir senedir tüm davalarda aynı teranelerle uğraşıyoruz.
Bunun mutlaka bir bedeli olacaktır.
Bala
Karakolunda, Bala Savcılığında ve Bilirkişi görevlendirilmesinde RÜŞVETLE İŞ
GÖRÜLÜRKEN Bala Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek'tir ve tüm bu yaşananları
bilmektedir. RÜŞVET ALDIĞI İÇİN
GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANMIŞTIR. Soruşturulmasına izin verilmesi gerekmektedir.
Bize Ceketini satarak bizi mağdur etmeyeceklerine söz vermelerine rağmen
sattıkları Ceketle Polis, Savcı,Hakimleri satın almışlardır.
Kazadan 11
yıl geçmiştir. Oğlum başkasının bakımına muhtaç bir halde %98 beyin özürlü
sakat kalmıştır. Oğlum ifade verecek durumda değildir. Onun hakkınıda kimseye
yedirmemeye kararlıyız. Bu sıkıntı ve hukuksuzluğun bedeli mutlaka alınacaktır.
Geciken Adalet Adalet değildir.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda
açıklanan nedenler ve Re’sen Mahkemenizce tespit edilecek sair nedenlerle;
HUKUKA, HAKKANİYETE VE VİCDANA aykırı olan Ankara 3. İdare Mahkemesinin bu kararının BOZULMASINA karar
verilmesini ve mahkeme masraflarının
davalı idareye yükletilmesini talep
ederim.
03.08.2015
Mustafa DEMİR
Davacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder