BAŞBAKANLIK
MAKAMINA
ANKARA
Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı
olarak Ankara İli Bala İlçesi Müftülük Memuru iken 06.08.2004 tarihinde Anakra
İli Bala İlçesi Bala Lisesi önündeki kaldırımda oğlum Halil Demir Ağır
yaralamalı bir trafik kazası geçirmiştir. kazanın kaldırımda olduğu bize
bildirilmesine rağmen biz hastamızla ilgilenirken sonradan biraz para gören bir
kuyumcu beni davacı ettirmeyeceğini iddia ederek savcıyı satın almış ve kazadan
üç gün sonra kaza evraklarını Rüşvetle yeniden düzenlettirilmiştir. Biz resmi
evrakı aldığımızda resmi işlem başlatmamıza rağmen ülkemizde Adalet
olmadığından onbir yıldır kaza davamız otuzdan fazla davaya rağmen henüz
sonuçlanmamıştır. Kaza sonrası kamu görevlilerine Adalet Bakanlığı tarafından
sahip çıkılarak soruşturma izni verilmediğinden davalar saçma kararlarla ve
davalarla devam ettirilmektedir.
Kaza sonrası yaşanan maddi
sıkıntılar nedeniyle evim satılmış ve oğlumun tedavisine harcanmıştır. Buna
rağmen tedavi giderlerinin % 50 si tarafımdan ödendiğinden aldığım kredi ve
krediler icralık olmuştur. 2007 yılında davalarımız Rüşvetle reddedilince
aldığım kredilerim ve kredi kartlarım icralık olmuştur. İcradan kurtulmak için
Emekli olup borçlarımı ödememe rağmen
bir Kamu Bankası Avukatı yasal hakkı olmadığı halde altı yıl sonra faiz
alacağı olduğunu iddia ederek tarafıma İcra Ödeme Emri göndermiştir. Ondan
sonra Türkiyenin Adaletine örnek olacak yargılama başlamıştır. (Bu yargılama
bittiğinde diğer davalarla birlikte bu karar KİTAP haline getirilecektir.) İlk
olarak Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi benim Ödeme emrine değilde Kamu
Bankası avukatının bir yıl önce gönderdiği ve hiçbir hukuki değere sahip
olmayan evraka itiraz ettiğimi, İcrada herhangi bir işlem yapılmadığını ileri
sürmüş ve bana da avukatın başka bir avukatla temsil edildiğini ileri sürerek,
birde avukatlık ücreti yükleyerek Red kararı vermiştir. Bu karara yapılan
itirazda miktardan red edilmiş, verilen karar düzeltme hakkıda kullanılmamış ve
karar kesinleşmesinin arkasından Anayasa Mahkemesine 2014/7218 Dosya Numarası
ile gönderilmiştir.
Hiçbir işlem yapmadığı iddia edilen
İcra dairesince varlığını benim bile unuttuğum artık benzer modeli bile
piyasalarda bulunmayan mobilyetime haciz konmuştur. Bu haciz kararı Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kuruluna gönderildiyse de evrak sümenaltı edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu
dosyadaki kararında 11. İcra Hukuk hakiminin yanlış yaptığını, temyiz ve karar
düzeltme hakkının olmadığını ileri sürsede, verilen karar düzeltme hakkını
görmezden gelerek benim yasal süresinde dava açmadığımı ileri sürmüştür.
Kararda bulunan Kesinleşme Şerhine de gözlerini kapayarak İDARİ RED kararı
vermiştir.
Bu idari red kararı da Ankara 11.
İdare Mahkemesine taşınmışsa da, Ankara
11. İdare Mahkemesi 2577 sayılı kanunun 5. maddesi olan Aynı
dilekçe ile dava açılabilecek haller başlıklı
"Madde 5 – (Değişik: 10/6/1994-4001/3
md.) 1. Her idari işlem
aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden
bağlılık yada sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir
dilekçe ile de dava açılabilir. " maddesini gerekçe göstererek her konuda
ayrı dava açmam istenmiştir. Ayrı ayrı dava açmanın bizi daha fazla mağdur
edeceğini belirtmemiz ve bu konuda belirtilen kanunun bizi desteklediğini
belirtmemiz üzerine kararında ısrar ederek yeniden Red kararı vermiş ve dosyayı
temyiz etmemizi istemiştir.
Memuriyet hayatı şikayet, soruşturma
ve Mutemetlik ve Muhasebe işlemleri ile geçmiş, bilgisayar konusunda proğram ve
donanım eğitimi almış biri olarak her ne kadar yasal hakkımızı korumaya
çalısakta ülkemizde Adalet olmadığından 12 senedir devam eden Kaza davamız
nedeniyle zaten mağdur durumdayız. Oğlumun kazası kaldırımda olmasına rağmen
kaza yerine üç gün sonra gelen Savcı Rüşvetle evrakları değiştirerek haklı olan
oğlumu haksız hale getirmiştir. Hukuk mücadelesi başlatmamıza rağmen tüm
işlemlerimin ülkemizin Adalet Bakanlığına takılmış, tüm evraklar değiştirildik
diye kokarken, beni davacı ettirmeyeceklerin yalancı tanıkları, Rüşvetçi Polis
ve Bilirkişisi konuşturulmuşken 12 yıldır dava sürüncemede devam etmektedir.
Bizimde Polisleri koruyan Ankara Valiliğine ve Rüşvetçi Savcı ve Hakimlerini
koruyan Adalet Bakanlığına davamız devam etmektedir.
Oğlumun tedavisi sürecinde tedavi
giderlerinin %50 si tarafımdan ödendiğinden maddi yönden çok mağdur edildik.
Bize yardım sözünü tutmayan çalıştığım kurum yetkilileri yardım sözünü
tutmadıkları gibi birde ahlaksızca beni hazırladığım dosyaya el koyarak ve
böyle dosya olmadığını iddia ederek en zor zamanında birde beni icraya
vermişlerdir.
Diyanet İşleri Başkanının dininin
olmadığı bir ülkede bankalar boş dururmu. Bir kamu bankası olan Vakıfbankın
avukatı icradan altı yıl sonra faiz alacağının olduğunu iddia ederek bana ödeme
emri yollamıştır. Citibank'ta böyle bir ödeme yollamanın hukuksuzluğunu bildiği
için dosyamızı bir kuruluşa satmıştır. Bizim İstanbul Savcılığına müracaatımız
adaletin rezaletine takılmıştır. Bu hukuksuzluklar Mahkemelere taşınsada dört
Mahkeme kararı bu ülkede Adalet olmadığının delilidir. Hukuk diplomalı
Rüşvetçi, Hırsız ve Dolandırıcılar yetkili olduğundan hiçbir netice
alınamıştır. Mahkeme kararları ilişiktir. Biz artık bu ülkenin adaletine
güvenimiz kalmadığı için bu kararları ülkenin Başbakanlık Makamına sunuyoruz.
Eğer dava devam edecekse bu kişiler hala korunursa Başbakanlık aleyhine sadece
hukuk tamamlamak ve ülkeyi dava ettirmek için edilecektir.
Bu ülkeyi yöneten Başbakanın siyasi
partisinin genel merkezine kendisine sunulmak üzere gönderdiğimiz 15.09.2015
tarihli dilekçemizin iki ay sonra ulaşmadığını öğrendik. Tekrar göndermemize
rağmen bu güne kadarda bir cevap alamadık. Biz bir suretini sunduğumun bu
dilekçemizde Mahkeme evraklarımızla birlikte 300 yıllık seceremizi de sunduk.
Onun için biz hiç kimseden korkmadan çekinmeden bu ülkede hukukun üstünlüğü ve
Adaletin yerine getirilmesi için çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Bu nedenle;
Biz Hukuk diplomalı Hırsız,
Dolandırıcı ve Rüşvetçilerle uğraşmaktan artık yorulduğumuzdan eğer bu ülkede
hala Adaletten bahsediliyorsa Rüşvet ve
hukuksuz kararlarla mağduriyetimize neden olan kişilerin
cezalandırılması ve mağduriyetimiz giderilmesi için ne yapılması gerekiyorsa
yapılmasını, Bizim:
1-Bankaların bizden istediği hukuksuz
paranın %20 sini yasalar gereği faiziyle, bizim Mahkemelere ödediğimiz mahkeme
masraflarının yasal faiziyle bize ödenmesi;
2-Bankalara ödediğimiz tüm faiz
masraf ve giderlerin yasal faiziyle tarafımıza ödenmesi;
3-Borcumuzu ödemek için Emekli
olduğumuzdan emekli olduğumuz zamandan 65 yaşına kadar olan emekli ve çalışan
farkının tarafımıza ödenmesi;
4-Tedavi giderleri olarak ödediğimiz
paraların listesinin 2012/133 sayılı Bala Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasından
çıkarıldığı yine aynı dosyadaki Bilirkişi raporuyla sabit olduğundan (bu rapor
Ak Parti Merkezine gönderilen dilekçenin ekinde vardır) bu paralarında faiziyle
tarafıma ödenmesi;
5-Bu ödemeler nedeniyle evimi
sattığımdan ve 10 yıldır kirada oturduğumdan benim sattığım evimin bedelinin ve
10 yıllık ev kiramın tarafıma ödenmesi;
Hususunda ne gerekiyorsa
yapılamasının gereğini arz ederim. 15.01.2016
EKİ: 15 Adet
25 Sayfa evrak.
Mustafa
DEMİR
Şikayetçi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder