ANKARA İDARE
MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI : Mustafa DEMİR
DAVALI : BAŞBAKALIK - ANKARA
DAVANIN KONUSU : Tam Yargı Davası.
İDARİ
İŞLEM : Başbakanlık
Makamına verilen 15.01.2016 tarihli dilekçemiz 19.01.2016 tarihinde Bimer
aracılığıyla Adalet Bakanlığına iletilmesi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk
İşleri Genel Müdürlüğünün 29.01.2016 tarihli olumsuz cevabı nedeniyle
Başbakanlığa bağlı bir kamu Bankası olan Vakıfbank'ın hukuksuz icrasının devam
etmesi ve Citibank'a ait ödenmiş dosyanın hukuksuz olarak TÜRKASSET aracılak
şirketine devri nedeniyle rahatsız ve tehdit edilmemiz. Ayrıca 15.09.2015
tarihli Akparti Genel merkezine dilekçemiz üzerine Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın tüm eski evrakları yok sayarak herşeyi inkar etmesi üzerine.
TEBLİĞ
TARİHİ : 03.02.2016
DAVANIN
İZAHI : Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004
tarihinde ağır yaralanmalı trafik
kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda
RÜŞVETLE mağdur edildik.
İlişikte sunulan Emniyet Amirliği resmi yazısında 08.08.2004 tarihinde oğlum
suçlu olarak Savcılığa sevk edilmiştir. Resmi evrak Savcı imzasıyla teyitlidir.
Oysa Savcıya oğlumun suçluluk evrakını veren Emniyet Amiri ve Trafik polisi
resmi ifadelerinde Kaza raporunun 09.08.2004 tarihinde verildiğini iddia
etmektedir. Benim müracatım üzerine yapılan uyduruk soruşturma sonrası açılan
idari dava daha sonuçlanamamıştır. Zira benim adıma rapru almaya gelen komşum
Eczacı Cihat Barbaros Ayata'ya bu rapor verilmediği gibi bu raporun olduğu çeşitli yalanlarla inkar
edilmektedir. Karakol ve Emniyet Amirliği Polisleri de bu raporun olduğunu
doğrulamasına rağmen bu rapor bir türlü bulunamamaktadır. Adalet Bakanlığı
durmadan Hiç kimsenin yargı yetkisini kullananlara emir ve talimat
veremeyeceğini iddia ededursun Bala'nın Kuyumcusu Abdulkadir Kılıç'ın verdiği
rüşvet karşılığı Oğlumun gerçek raporu yok edilmiş, tanıklara yalan
söyletilerek hiçbir kusuru olmayan oğlum emir ve talimatla suçlu edilmiştir.
Yalan söylettiği tanıkların yalanı ortaya çıkınca bu defada kiracısı olan Savcı
Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu davamıza emir ve talimatla
görevlendirerek yalan söylediği anlaşılan tanıkların yeniden dinlenmesini
engellemeyi başarmıştır. Oğlum hala bakanlığın olmadığını iddia eddiği rüşvet
karşılığı verilen emir ve talimatla suçludur. Rüşvetle ilgili davalarımız halen
devam ediyor. Anayasa Mahkemeside makul süre için açtığımız davayı davalar
devam ettiği halde delil yok diyerek reddetmiş ve 12 yıldır devam eden davada
makul süreyi görmezden gelmiştir. Anayasa Mahkemesi beş yılı geçen davalarda
tazminata hükmetmesine rağmen bu kararın emir ve talimatla olduğundan bizim hiç
şüphemiz kalmamıştır.
Ülkemizdeki hukuksuzluk üzerine
15.09.2015 tarihli Akparti Genel Merkezine Başbakanımıza sunulmak üzere
verdiğim dilekçeme Diyanet İşleri Başkanlığı 28.01.2016 tarih ve E.5383 sayılı
cevabında herşeyi inkar ederek benim yardım talebimin hiç olmadığını iddia
etmiştir. Oysa benim Diyanet Vakfına müracaatım ve onun Genel Merkeze gönderile
ve genel merkezim istediği teminat yazısı ilişiktedir. Bunlara rağmen Diyanet
ikinci eşinin ahlaksızlığından mağdur olan eski Hac Dairesi Başkanı M.Zeki
Arslan'a yardım üstüne yardım yaparken benim yardım talebimi yok saydığı gibi
borç verilmesi talebimide Emsal teşkil edeceğini öne sürerek Red etmiştir.
Benim Vakıf
Müfettişlerini sıkıştırarak aldığım yardım yazısıyla bizzat benim yazdığım
Kaymakamlık oluru ile aldığımm küçük yardımda iyi niyetimle geri ödeme talebim
ve mahkemenin Rüşvetle reddi nedeniyle rezalete dönüşmüş, benim oğlumun kazası
Diyanet'in Dinsizlerini ilgilendirmediği için Kınama cezasıyla birlikte birde
icraya verildim. Sonradan öğrendimki bana yardım etmiş olan Müftü Koçak benim
oğlumla ilgilenip Vakıf işleriyle ilgilenmediğimi bildiği için Kaymakama tarih
ve sayısız başka bir olur imzalatarak benim olurun yerine kullanmış. Benim
Vakıf yazısını da, kararıda yok ederek benim yardımı banka hesaplarına bana
girdirdiğini söylemesine rağmen hiç Banka hesabına girdirmeyerek Borç haline getirmiş.
Bununla da yetinmeyerek Kars'ta bir camiye topladığı yardımıda bana borç
verdiğini iddia etsede ben o tarihte görevden ayrıldığım için Müfettiş kabul
etmemiş. Müfettiş'in raporunda bu yardım-borç meselesinin bayağı çarpıtıldığı
açıkça görülmedir. Ben ayrılırken dosyayı teslim ettiğim memur Abdulselam
Dursun'da benim aldığım yardımla dosyadaki yardımın aynı olmadığını, ben dava
açınca da Diyanetin bu dosyayı iki müfettişle aldırdığını iddia etmektedir.
Dosya ahlaksız bir şekilde yok edildiğinden ve benim sözüm gereği yardımı borç
haline getirdiğimi, borcumuda verdiğim söz gereği mahkeme bitiminde ödeyeceğimi
söyleme rağmen kınama cezasıyla birlikte birde icra yedim. Diyanet'in yardımını
beklerken cezasını yedim. Şimdi ise kalkmış herşeyi inkar ediyorlar. Kimse
kusura bakmasın. Gerçeği inkar Dini inkardır.
Diyanet böyle dinsiz davranırsa
Bankalarda elbette Vicdansız ve ahlaksız davranır. Bu dava da Başbakanlık'a
bağlı bir kamu bankası olan Vakıfbank'ın İcra davasıdır. 2007 yılında icralık olan Vakıfbank Kredi kartım yasal
olarak maaşımdan kesilmiş ve 2008 yılında bitirilmiştir. Hukuken borç bitmesine
rağmen ve ülkemizde hukuk hakimlerin keyfine kaldığından isteyen istediği
kararı verdiği ve Bakanlıkça da korunduğundan bu icra Mahkemeye taşınınca 11 icra
hukuk mahkemesi icranın işlem yapmadığına karar vererek bana da Avukatlık
ücreti yülemeyi başarmıştır. Bu konu Anayasa mahkemesine taşınınca da Anayasa
Mahkemesi 2014/7218 sayılı kararında Banka Avukatını kurtarmak için hukuksuz
olarak İdari Red Kararı verdi.
Aynı şekilde Citibank İcra dosyasıda
ödendiği halde o kamu bankası avukatı gibi ahlaksızca korunamayacağı bildiği
için Varlık şirketine sattı. Çünkü Vatandaşı ne kadar soyarlarsa kar sayıyorlar
bunu da hukuk okumuş, hukuk kimlikli hırsız ve dolandırılarla birlikte,
vatandaşın hukuku bilmediğinde de faydalanarak tehdih ve korkutma yaparak çok
iyi başarıyorlar. benim gibi yasal olarak üzerlerine gelenleride Savcıları
satınalmak suretiyle susturup tehdit ve şantajlarına devam ediyorlar. Benim
Citibank dosyam bu defa da TÜRKASSET adlı bir varlık şirketine satılmış. İcra
ile tehdit ediliyorum. İcraya verin diyorum, veremiyorlar. Ama benim
kendilerine borcum olduğunu ileri sürerek Bankalarla olan işlerimi bozmaya
çalışıyorlar. Bu da balık baştan kokar hesası Diyanet Dinsiz olunca Bankalar da
Allahsız olmakta bir sakınca görmüyor. Bunların üzerine gitmesi gereken Adalet
Bakanlığı'da hiçkimsenin yargı yetkişini kullananlara emir ve talimat
vermeyeceğini yada bu hukuksuz kararların hakimin yargı yetkisi olduğunu iddia
ediyor. Kimse kusura bakmasın Benim icra emri itirazıma Avukatın ödeme
muhtarısa itaraz etti ve icrada herhangi bir işlem yapılmadı kararı açıkça
hukuk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Bu 2802 sayılı Hakim ve Savcılar
Kanunun 68/c ve 68/e maddelerinin açıkça ihlalidir.Buna sahip çıkan bakanlık
yetkilileride görev ye vetkilerini açıkça kötüye kullanmaktadır. Anayasa
Mahkemesi de kararında Kamu bankası Avukatının talimatıyla karar vermiş ve aynı
suçu işlemiştir. Ankara 11 İdare Mahkemesi de Aynı şekilde Kamu Bankası
avukatının talimatıyla hemde iki defa karar vermiştirki bu Hakimler ve Savcılar
kanunun 69 maddesi gereğince 68/e maddesinin iki defa ihlalidir. Hakim ve
Savcılar Yüksek Kuruluna müracaatta bulunulmasına rağmen hiçbir işlem
yapılmayarak dilekçem Kamu Bankası Avukatının talimatıyla Sümenaltı edilmiştir.
Bu hukusuzlukları Başbakanlık
Makamına bildirmeme rağmen Başbakanlık Bimer aracığıyla benim Şikayetimi Adalet
Bakanlığına iletmiştir. Adalet Bakanlığı'da her zaman olduğu gibi görevini yapması
gerekirken çocuk avutur gibi Hiçkimsenin yargı yetkisini kulallananlara emir ve
talimat vermeyeceğini ileri sürmekte ve bu hukuksuz kararları hakimin yargı
yetkisini kullanması olarak görmektedir. Bu nedenledirki Adalete olan güven
yitirilmiştir. Saygı da kalmamıştır.
HUKUKİ
SEBEPLER : İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.
DEDİLLER : 2802
sayılı kanunun 68/c ,68/e ve 69 da belirtilen 68/e maddeleri.
NETİCE VE TALEP : Bu hukuksuzluğa neden olan kamu
bankasının Başbakanlığa bağlı olması ve Diyanet'inde Başbakana bağlı olması,
Adalet Bakanlığınında bu hukuksuzluğa sahip çıkması nedeniyle Başbakanlık
Makamına Dava açılmasına karar verilmiştir. Adalet Bakanlığı, benim
Başbakanlığa verdiğim 15.01.2016 tarihli dilekçemi okuma zahmetine bile
katlanmadan bizim aptal nasihatı dediğimiz bir cevap vermiştir. Hiçkimse beni
icrada işlem yapılmadı, yada avukatın yazısına itiraz etti yalanlarıyla mağdur
edemez. Beni hukuksuz icra ve hukuksuz telefon ve icra tehdidiyle rahatsız edemez.
Diyanetin Dininin olmadığı bir ülkede Adalet beklemeyi ben artık aptallık
olarak görmeye başladım. Bu nedenle Başbakanlık'a açtığım bu tam yargı
davasında hukukzuz karar veren hakimlerin tecziyesini, hukuksuz olarak halen
açık bulunan Vakıfbank Ankara16. İcra 2013/11949 sayılı dosyamın kapatılarak,
dosya kapatılmıştır yazısının tarafıma verilmesini, hukuksuz şekilde İcra
talebinde bulunan Vakıfbank Avukatı İshak Özbey'in Tecziyesini, onu korumak
amacıyla hukuksuz karar veren 11 İcra Hukuk, Anayasa 2014/7218 Dosyası
Hakimleri ve Ankara 11 İdare Mahkemesi hakimlerinin 2802 sayılı kanunun 68/c ve
68/e ile 69 da belirtilen 68/e madderinin uygulanmasını 2802 sayılı kanunun 76.
maddesi gereğince İhbar ve Şikayette bulunuyorum.
Citibank'ın
İstanbul 3. İcra da bulunan 2007/13558 Dosyasınında kapatılarak, dosya
kapatıldı yazısının tarafıma gönderilmesini, ödendiği halde haksız icra
tehdidinde bulunan Gülbahar, Profilo Plaza, 34394
Şişli/İstanbul adresinde mükim Türkasset Varlı Yönetimi avukatlarının elinde
bulunan dosyamın alınarak imhası, müracaat ettiğim halde aldığı rüşvet ve
talimatla dosyama ulaşamayan İstanbul Savcısının da Türkasset avukatlarıyla
tecziyesini,
Diyanet İşleri Başkanlığının dosyayı
alarak gerçeği inkar eden yetkilierinin tecziyesinin sağlanmasını,
Bu bir Tam Yargı davası olduğundan
İki (2) Lira Maddi, Bir (1) Lira Manevi olmak üzere toplam Üç (3) lira Tazmimat
ödenmesine karar verilmesini,
Daha önce açtığım davalar hukuksuz
gerekçelerle reddedilerek mahkeme masrafının üzerime yüklenmesi, Diyanetin
ahlaksız bir şekilde bana yardım yerine İcraya vermesi nedeniyle bu mahkeme
masraflarının doğrudan üzerime yüklenmesini,
Alınacak
tazminatların maddi olanlarının oğlumun Onur Belgesi ve takdir belgesiyle
birlikte Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza, manevi tazminatında oğlumun
Teşekkür Belgesiyle Diyanet İşleri Başkanına oğlum adına kurulan HALDEM Derneği
aracılığıyla sunulacağının, tazminata hükmedilmemesi halinde de kararınızla
birlikte bu miktarın tarafımda ödeneceğini ve belgelerin sunulacağını, Zira
oğlum Halil kazadan önce okul birincisi ve Bilgisayar Mühendisi adayıydı. Şimdi
ise maddiyatı tanımıyor. Ayağa kalkamıyor ve yürüyemiyor.
Arz ve talep ederim. 12.02.2016
Mustafa DEMİR
Davacı
E K L E R :
1-29.01.2016 tarihli Adalet
Bakanlığı yazısı
2-15.01.2016 tarihli Dilekçe
3-08.08.2004 tarihi Bala Emniyeti
yazısı
4-Müşteki Mustafa Demir İfade
tutanağı
5-Tanık C.barbaros Ayata İfade
Tutanağı
6-Sanık Ali Mülayim İfade
Tutanağı
7-Sanık Mustafa Güdek İfade
Tutanağı
8-2006/113 17/10/2006 Duruşma
tutanağı
9-2014/3684 Anayasa mahkemesi
kararı
10-15.09.2015 tarihli dilekçe
11-28/01/2016 tarih ve E.5383
saylıl Diyanet yazısı
12-01.12.2004 tarihli yardım
Dilekçesi.
13-06.12.2004 tarihli Şube yazısı
14-12.07.2005 tarihli şube yazısı
15-Mustafa Demir İfade tutanağı
16-Müfettiş Raporu Sonuç Bölümü.
17-İcra Emri
18-Bala kaymakamlık yazısı
19-Ödeme Muhtırası
20-16 İcra Ödeme Emri
21-Gerekçeli karar ve şerhi
22-Yargıtay kararı
23-Anayasa alındı belgesi.
24-İstanbul savcılığı dilekçesi
ve eki.
25-HSYK Dilekçesi.
26-Anayasa Kararı
27-1.7.2015 Dava Dilekçesi
28-11 İdare Kararı
29-Dava Yenileme Dilekçesi
30-11. İdare 2. Kararı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder