12 Şubat 2016 Cuma

BAŞBAKANLIK - İDARİ DAVA


ANKARA  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

                                                                                 

 

DAVACI                                :  Mustafa DEMİR
 

DAVALI                                :  BAŞBAKALIK - ANKARA

 

DAVANIN KONUSU           :    Tam Yargı Davası.

 

İDARİ İŞLEM                  : Başbakanlık Makamına verilen 15.01.2016 tarihli dilekçemiz 19.01.2016 tarihinde Bimer aracılığıyla Adalet Bakanlığına iletilmesi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 29.01.2016 tarihli olumsuz cevabı nedeniyle Başbakanlığa bağlı bir kamu Bankası olan Vakıfbank'ın hukuksuz icrasının devam etmesi ve Citibank'a ait ödenmiş dosyanın hukuksuz olarak TÜRKASSET aracılak şirketine devri nedeniyle rahatsız ve tehdit edilmemiz. Ayrıca 15.09.2015 tarihli Akparti Genel merkezine dilekçemiz üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tüm eski evrakları yok sayarak herşeyi inkar etmesi üzerine.

 

TEBLİĞ TARİHİ                 :  03.02.2016

 

DAVANIN İZAHI                :  Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004 tarihinde  ağır yaralanmalı trafik kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda  RÜŞVETLE  mağdur edildik. İlişikte sunulan Emniyet Amirliği resmi yazısında 08.08.2004 tarihinde oğlum suçlu olarak Savcılığa sevk edilmiştir. Resmi evrak Savcı imzasıyla teyitlidir. Oysa Savcıya oğlumun suçluluk evrakını veren Emniyet Amiri ve Trafik polisi resmi ifadelerinde Kaza raporunun 09.08.2004 tarihinde verildiğini iddia etmektedir. Benim müracatım üzerine yapılan uyduruk soruşturma sonrası açılan idari dava daha sonuçlanamamıştır. Zira benim adıma rapru almaya gelen komşum Eczacı Cihat Barbaros Ayata'ya bu rapor verilmediği gibi bu raporun  olduğu çeşitli yalanlarla inkar edilmektedir. Karakol ve Emniyet Amirliği Polisleri de bu raporun olduğunu doğrulamasına rağmen bu rapor bir türlü bulunamamaktadır. Adalet Bakanlığı durmadan Hiç kimsenin yargı yetkisini kullananlara emir ve talimat veremeyeceğini iddia ededursun Bala'nın Kuyumcusu Abdulkadir Kılıç'ın verdiği rüşvet karşılığı Oğlumun gerçek raporu yok edilmiş, tanıklara yalan söyletilerek hiçbir kusuru olmayan oğlum emir ve talimatla suçlu edilmiştir. Yalan söylettiği tanıkların yalanı ortaya çıkınca bu defada kiracısı olan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç'ı 2006/113 nolu davamıza emir ve talimatla görevlendirerek yalan söylediği anlaşılan tanıkların yeniden dinlenmesini engellemeyi başarmıştır. Oğlum hala bakanlığın olmadığını iddia eddiği rüşvet karşılığı verilen emir ve talimatla suçludur. Rüşvetle ilgili davalarımız halen devam ediyor. Anayasa Mahkemeside makul süre için açtığımız davayı davalar devam ettiği halde delil yok diyerek reddetmiş ve 12 yıldır devam eden davada makul süreyi görmezden gelmiştir. Anayasa Mahkemesi beş yılı geçen davalarda tazminata hükmetmesine rağmen bu kararın emir ve talimatla olduğundan bizim hiç şüphemiz kalmamıştır.

            Ülkemizdeki hukuksuzluk üzerine 15.09.2015 tarihli Akparti Genel Merkezine Başbakanımıza sunulmak üzere verdiğim dilekçeme Diyanet İşleri Başkanlığı 28.01.2016 tarih ve E.5383 sayılı cevabında herşeyi inkar ederek benim yardım talebimin hiç olmadığını iddia etmiştir. Oysa benim Diyanet Vakfına müracaatım ve onun Genel Merkeze gönderile ve genel merkezim istediği teminat yazısı ilişiktedir. Bunlara rağmen Diyanet ikinci eşinin ahlaksızlığından mağdur olan eski Hac Dairesi Başkanı M.Zeki Arslan'a yardım üstüne yardım yaparken benim yardım talebimi yok saydığı gibi borç verilmesi talebimide Emsal teşkil edeceğini öne sürerek Red etmiştir.

Benim Vakıf Müfettişlerini sıkıştırarak aldığım yardım yazısıyla bizzat benim yazdığım Kaymakamlık oluru ile aldığımm küçük yardımda iyi niyetimle geri ödeme talebim ve mahkemenin Rüşvetle reddi nedeniyle rezalete dönüşmüş, benim oğlumun kazası Diyanet'in Dinsizlerini ilgilendirmediği için Kınama cezasıyla birlikte birde icraya verildim. Sonradan öğrendimki bana yardım etmiş olan Müftü Koçak benim oğlumla ilgilenip Vakıf işleriyle ilgilenmediğimi bildiği için Kaymakama tarih ve sayısız başka bir olur imzalatarak benim olurun yerine kullanmış. Benim Vakıf yazısını da, kararıda yok ederek benim yardımı banka hesaplarına bana girdirdiğini söylemesine rağmen hiç Banka hesabına girdirmeyerek Borç haline getirmiş. Bununla da yetinmeyerek Kars'ta bir camiye topladığı yardımıda bana borç verdiğini iddia etsede ben o tarihte görevden ayrıldığım için Müfettiş kabul etmemiş. Müfettiş'in raporunda bu yardım-borç meselesinin bayağı çarpıtıldığı açıkça görülmedir. Ben ayrılırken dosyayı teslim ettiğim memur Abdulselam Dursun'da benim aldığım yardımla dosyadaki yardımın aynı olmadığını, ben dava açınca da Diyanetin bu dosyayı iki müfettişle aldırdığını iddia etmektedir. Dosya ahlaksız bir şekilde yok edildiğinden ve benim sözüm gereği yardımı borç haline getirdiğimi, borcumuda verdiğim söz gereği mahkeme bitiminde ödeyeceğimi söyleme rağmen kınama cezasıyla birlikte birde icra yedim. Diyanet'in yardımını beklerken cezasını yedim. Şimdi ise kalkmış herşeyi inkar ediyorlar. Kimse kusura bakmasın. Gerçeği inkar Dini inkardır.

            Diyanet böyle dinsiz davranırsa Bankalarda elbette Vicdansız ve ahlaksız davranır. Bu dava da Başbakanlık'a bağlı bir kamu bankası olan Vakıfbank'ın İcra davasıdır.            2007 yılında icralık olan Vakıfbank Kredi kartım yasal olarak maaşımdan kesilmiş ve 2008 yılında bitirilmiştir. Hukuken borç bitmesine rağmen ve ülkemizde hukuk hakimlerin keyfine kaldığından isteyen istediği kararı verdiği ve Bakanlıkça da korunduğundan bu icra Mahkemeye taşınınca 11 icra hukuk mahkemesi icranın işlem yapmadığına karar vererek bana da Avukatlık ücreti yülemeyi başarmıştır. Bu konu Anayasa mahkemesine taşınınca da Anayasa Mahkemesi 2014/7218 sayılı kararında Banka Avukatını kurtarmak için hukuksuz olarak İdari Red Kararı verdi.

            Aynı şekilde Citibank İcra dosyasıda ödendiği halde o kamu bankası avukatı gibi ahlaksızca korunamayacağı bildiği için Varlık şirketine sattı. Çünkü Vatandaşı ne kadar soyarlarsa kar sayıyorlar bunu da hukuk okumuş, hukuk kimlikli hırsız ve dolandırılarla birlikte, vatandaşın hukuku bilmediğinde de faydalanarak tehdih ve korkutma yaparak çok iyi başarıyorlar. benim gibi yasal olarak üzerlerine gelenleride Savcıları satınalmak suretiyle susturup tehdit ve şantajlarına devam ediyorlar. Benim Citibank dosyam bu defa da TÜRKASSET adlı bir varlık şirketine satılmış. İcra ile tehdit ediliyorum. İcraya verin diyorum, veremiyorlar. Ama benim kendilerine borcum olduğunu ileri sürerek Bankalarla olan işlerimi bozmaya çalışıyorlar. Bu da balık baştan kokar hesası Diyanet Dinsiz olunca Bankalar da Allahsız olmakta bir sakınca görmüyor. Bunların üzerine gitmesi gereken Adalet Bakanlığı'da hiçkimsenin yargı yetkişini kullananlara emir ve talimat vermeyeceğini yada bu hukuksuz kararların hakimin yargı yetkisi olduğunu iddia ediyor. Kimse kusura bakmasın Benim icra emri itirazıma Avukatın ödeme muhtarısa itaraz etti ve icrada herhangi bir işlem yapılmadı kararı açıkça hukuk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Bu 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunun 68/c ve 68/e maddelerinin açıkça ihlalidir.Buna sahip çıkan bakanlık yetkilileride görev ye vetkilerini açıkça kötüye kullanmaktadır. Anayasa Mahkemesi de kararında Kamu bankası Avukatının talimatıyla karar vermiş ve aynı suçu işlemiştir. Ankara 11 İdare Mahkemesi de Aynı şekilde Kamu Bankası avukatının talimatıyla hemde iki defa karar vermiştirki bu Hakimler ve Savcılar kanunun 69 maddesi gereğince 68/e maddesinin iki defa ihlalidir. Hakim ve Savcılar Yüksek Kuruluna müracaatta bulunulmasına rağmen hiçbir işlem yapılmayarak dilekçem Kamu Bankası Avukatının talimatıyla Sümenaltı edilmiştir.

            Bu hukusuzlukları Başbakanlık Makamına bildirmeme rağmen Başbakanlık Bimer aracığıyla benim Şikayetimi Adalet Bakanlığına iletmiştir. Adalet Bakanlığı'da her zaman olduğu gibi görevini yapması gerekirken çocuk avutur gibi Hiçkimsenin yargı yetkisini kulallananlara emir ve talimat vermeyeceğini ileri sürmekte ve bu hukuksuz kararları hakimin yargı yetkisini kullanması olarak görmektedir. Bu nedenledirki Adalete olan güven yitirilmiştir. Saygı da kalmamıştır.

HUKUKİ SEBEPLER            :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.

 

DEDİLLER                           : 2802 sayılı kanunun 68/c ,68/e ve 69 da belirtilen 68/e maddeleri.

 

NETİCE VE TALEP     : Bu hukuksuzluğa neden olan kamu bankasının Başbakanlığa bağlı olması ve Diyanet'inde Başbakana bağlı olması, Adalet Bakanlığınında bu hukuksuzluğa sahip çıkması nedeniyle Başbakanlık Makamına Dava açılmasına karar verilmiştir. Adalet Bakanlığı, benim Başbakanlığa verdiğim 15.01.2016 tarihli dilekçemi okuma zahmetine bile katlanmadan bizim aptal nasihatı dediğimiz bir cevap vermiştir. Hiçkimse beni icrada işlem yapılmadı, yada avukatın yazısına itiraz etti yalanlarıyla mağdur edemez. Beni hukuksuz icra ve hukuksuz telefon ve icra tehdidiyle rahatsız edemez. Diyanetin Dininin olmadığı bir ülkede Adalet beklemeyi ben artık aptallık olarak görmeye başladım. Bu nedenle Başbakanlık'a açtığım bu tam yargı davasında hukukzuz karar veren hakimlerin tecziyesini, hukuksuz olarak halen açık bulunan Vakıfbank Ankara16. İcra 2013/11949 sayılı dosyamın kapatılarak, dosya kapatılmıştır yazısının tarafıma verilmesini, hukuksuz şekilde İcra talebinde bulunan Vakıfbank Avukatı İshak Özbey'in Tecziyesini, onu korumak amacıyla hukuksuz karar veren 11 İcra Hukuk, Anayasa 2014/7218 Dosyası Hakimleri ve Ankara 11 İdare Mahkemesi hakimlerinin 2802 sayılı kanunun 68/c ve 68/e ile 69 da belirtilen 68/e madderinin uygulanmasını 2802 sayılı kanunun 76. maddesi gereğince İhbar ve Şikayette bulunuyorum.

            Citibank'ın İstanbul 3. İcra da bulunan 2007/13558 Dosyasınında kapatılarak, dosya kapatıldı yazısının tarafıma gönderilmesini, ödendiği halde haksız icra tehdidinde bulunan  Gülbahar, Profilo Plaza, 34394 Şişli/İstanbul adresinde mükim Türkasset Varlı Yönetimi avukatlarının elinde bulunan dosyamın alınarak imhası, müracaat ettiğim halde aldığı rüşvet ve talimatla dosyama ulaşamayan İstanbul Savcısının da Türkasset avukatlarıyla tecziyesini,

            Diyanet İşleri Başkanlığının dosyayı alarak gerçeği inkar eden yetkilierinin tecziyesinin sağlanmasını,

            Bu bir Tam Yargı davası olduğundan İki (2) Lira Maddi, Bir (1) Lira Manevi olmak üzere toplam Üç (3) lira Tazmimat ödenmesine karar verilmesini,

            Daha önce açtığım davalar hukuksuz gerekçelerle reddedilerek mahkeme masrafının üzerime yüklenmesi, Diyanetin ahlaksız bir şekilde bana yardım yerine İcraya vermesi nedeniyle bu mahkeme masraflarının doğrudan üzerime yüklenmesini,

             Alınacak tazminatların maddi olanlarının oğlumun Onur Belgesi ve takdir belgesiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Başbakanımıza, manevi tazminatında oğlumun Teşekkür Belgesiyle Diyanet İşleri Başkanına oğlum adına kurulan HALDEM Derneği aracılığıyla sunulacağının, tazminata hükmedilmemesi halinde de kararınızla birlikte bu miktarın tarafımda ödeneceğini ve belgelerin sunulacağını, Zira oğlum Halil kazadan önce okul birincisi ve Bilgisayar Mühendisi adayıydı. Şimdi ise maddiyatı tanımıyor. Ayağa kalkamıyor ve yürüyemiyor.

            Arz ve talep ederim. 12.02.2016

 

 

 

                                                                                               

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı



E K L E R      :

1-29.01.2016 tarihli Adalet Bakanlığı yazısı

2-15.01.2016 tarihli Dilekçe

3-08.08.2004 tarihi Bala Emniyeti yazısı

4-Müşteki Mustafa Demir İfade tutanağı

5-Tanık C.barbaros Ayata İfade Tutanağı

6-Sanık Ali Mülayim İfade Tutanağı

7-Sanık Mustafa Güdek İfade Tutanağı

8-2006/113 17/10/2006 Duruşma tutanağı

9-2014/3684 Anayasa mahkemesi kararı

10-15.09.2015 tarihli dilekçe

11-28/01/2016 tarih ve E.5383 saylıl Diyanet yazısı

12-01.12.2004 tarihli yardım Dilekçesi.

13-06.12.2004 tarihli Şube yazısı

14-12.07.2005 tarihli şube yazısı

15-Mustafa Demir İfade tutanağı

16-Müfettiş Raporu Sonuç Bölümü.

17-İcra Emri

18-Bala kaymakamlık yazısı

19-Ödeme Muhtırası

20-16 İcra Ödeme Emri

21-Gerekçeli karar ve şerhi

22-Yargıtay kararı

23-Anayasa alındı belgesi.

24-İstanbul savcılığı dilekçesi ve eki.

25-HSYK Dilekçesi.

26-Anayasa Kararı

27-1.7.2015 Dava Dilekçesi

28-11 İdare Kararı

29-Dava Yenileme Dilekçesi

30-11. İdare 2. Kararı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder