12 Aralık 2017 Salı

KIZLAÇ TARİHİ


                                                          KIÇLAÇ KÖYÜ TARİHİ
            Gavurdağının müstesan geçit karakol köylerinden olan Kızlaç Köyü ne zaman kuruldu, kimler kurdu bilinememektedir. Köyün geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Çukurovadan Doğu ve Güneydoğu illerine açılan iki geçit yolu üzerinde bulunan Türk köylerinden biridir. Bu geçitlerin biri Kızlaç Köyü sınırında olan Aslanlıbeli Geçiti, diğeri İskenderun Hatay arasında bulunan Belen geçidir. Her ne kadar şimdi çeşitli yollar ve geçitler var olsa da tarih boyunca bu iki geçit 20. yüzyıla kadar önemini korumuştur. Kervan yollarının önemini kaybetmesi ve Almanlar tarafından Ayran Tüneli yapımı için Hasanbeyli-Fevzipaşa gibi farklı güzergahının açılması ve kervanların yerini arabaların ve çeşitli yolların açılması nedeniyle önemini kaybetmesine ve geçmişin unutulmanına neden olmuştur.
            Kızlaç adı Türkçe olup Yel tutmayan, güneş alan ve Kuz(Kuzey) manasınadır. Selçuklular döneminde verildiği tahmin edilmektedir. Kızlaç ve yakınındaki yer isimlerinin (Arıcaklı, Ayran, Ece, Kaman vs.) hepsi de Türk isimleridir. Kervan yolu üzerinde bir karakol köyüdür. Eski kervan yolu anlatılanlara göre şimdiki Gökçedere Köyünden eski Dünek Köyü üzerinden Aslanlıbel’e oradan Kocadereyi takip ederek Kamanağzı mezarlığının içinden Ece’nin ağzında bu günkü petrol yolunun dere tarafından başlangıcında yukarı çıkıp, şu anki Yastıtaş yolunun üstünde paralel olarak, Tatlı Ali’nin evinin yerinde veya üzerinde Hasan Amcam ve Mustafa Tatlı Dayı’mın evinin olduğu yerin az ötesindeki eski Köse Halil’in evinin önünden aşağı Kolcu Hasan Durmuş’un evinin batısından aşağıya dönermiş. Şu an hiçbir emaresi olmasa da orada bir Yolcu Han’ının varlığı anlatılmaktadır. Kervan yolu oradan aşağı Gümüş Karı’nın kuyusunun kenarında Göllü Hasan’ın evinin önünden Hacı Şevket’in evinin batısında şu anki Merkez Caminin yerinde veya üzerinde  şu anki mevcut mezarlığın içinde veya üzerinde geçerek Koca Hüseyin’in dükkanının önünde şu anki yolu takip ederek Ayran’nın karşı tarafından Arıcaklı Küyü içinden şu anki Aslanlar Mah. (Cumafakılı Köyü) üzerinden geçerek Zeynel Kaşı üzerinde Bahçe’ye ulaşılır imiş. 1900’lü yılların başında tren yolu çalışmaları ve Ayran Tüneli çalışmaları ve 1950’lerdeki petrol yolu çalışmaları nedeniyle bizim çocukluğumuzda açık olan Ulu Yol dediğimiz araba geçebilecek yol yapılarak hizmete açılmıştır. Ben ilkokulda okurkende şu an mevcut olan kara yolu hizmete açılmış, daha sonrada otoban ve Kızlaç Tüneli yapılmış, yeraltı hızlı tren tüneli çalışmaları devam etmektedir Eski kervan yolu tamamen unutulmuş, hatta izi bile kalmamıştır.
            Kızlaç Köyünün eski yerleşim yeri olduğunun kanıtlarında biride neredeyse asırlık Ceviz ve Tut ağaçlarının benim çocukluğumda bile hala mevcut olmasıdır. Bunlara örnek olarak Abdurrahman Amcamın tarlasında bulunan “Kabarcık Koz” ve Ahrazın evinin yanında bulunan Tut ağaçlarıdır. Şüphesiz bunlar sadece örnektir. Köyün muhtelif yerlerinde yine asırlık ceviz ve tut ağaçları mevcuttu ama hepsi yok edildi.
            Kızlaç Köyünün bilinen ilk yerli sülaleleri Celiller, Çomruklar, Kel Fakılar ve Ermenilerdir. Köyde ermeniler bulunmasına rağmen Kızlaç ermeni köyü değildir. Onlarda 1919’da köyü tamamen terk etmişlerdir. Soy isim kanunu 1934 yılında kabul edildiğinden 2000’li yıllarda Köyde uzun süre öğretmenlik yapmış Ziya Ağabeyimle 50’den fazla soyisim olduğunu tesbit ettiğimizi hatırlıyorum. Köyün tarihi konusunda en fazla konuşan eskilerden Rahmetli Şefre Mustafa Kılıç, Rahmetli  annemin amcası Tatlı Kocanın oğlu ve Eyne Karı’nın kocası Abdurrahman Tatlı ve Hacı şevket Demir’dir. Ben Şefre Mustafayı bilmem ama Hacı Şevket anlattıklarını Şefre Mustafa’ya dayandırırdı.  Abdurrahman Tatlı benim çocukluğumda ölmesine rağmen ben çocukken anlattığı ve benim hikaye sandığım çok şeyin kaydını buldum, okudum. Adana Valiliğinin basılması ve Beyoğlunda Fransızlarının yolunun kesilerek öldürülmesi, Maraş’a ulaştırılmaması gibi. Hacı Şevket’le de öğrencilik yıllarımda aylarca beraber aynı çadırda kaldım. Hemen hemen her hikayesini defalarca dinledim.
            Hacı Şevket resmiyette Babamın amcasının oğlu annemin de dayısı olsa da aslında annemin dediği gibi geçliğinde adı “Celillerin Mehmedi” imiş. Kendisi altı aylıkken annesi babamın amcası İbrahim Efendi ile evlendiği için resmi olarak Hava Ninemin babası üzerine kaydedilmiş ve anneme dayı babama amcaoğlu olmuş, soyadı kanununda bizimle birlikte Demir soyadını almış ve Kel Fakılar sülalesinden sayılmıştır.
            Kel Fakılar olarak bizlerin Kozanoğlu Sülalesinden olduğunun kanıtı Ahmet Cevdet Paşa’nın Tezakir adlı eserinin 3. cildinde anlatılan Fırkai İslahiye tarihi ve M.Fatih Sansar’ın yazmış ve Osmaniye Valiliğinin yayınlamış olduğu Fırkai İslahiye ve Osmaniye adlı kitap ve o kitapta bulunan BOA İ.M.Vala 23861 arşiv numaralı 2 Nolu Belgedir. Bu belgede yer alan Kozanoğulları Seceresinde bizim Büyük dedemiz Kozanoğlu Halil Bey ve üç oğlu bulunmaktadır. Halil Bey’in 1865’de Fırkai İslahiye Kozan yöresine geldiğinde adamları ve kadreşleri ile devlet kuvvetlerine katıldığı fakat yine de İstanbul’a sürgünü anlatılmaktadır. İstanbul’a aile efradı ile kardeşi olan Prof Dr.Necmetten Erbakan’ın dedesi Hüseyin Bey’i de götürdüğü kayıtlıdır. Benim bununla ilgili “musdem haziran 2014” diye yazarak internette "Kızlaçlı Fakılar" yazıma ulaşıp okuyabilirsiniz.
            Halil bey ve oğulları İstanbul’a sürüldükten sonra  oğlu Hacı Bey Kerkük’e gönderilmiş, torunu Abdurrahman Efendi İstanbul’a okuyarak Erbakan’ın babası gibi Savcı olarak İslahiye’ye atanmıştır. İslahiye savcısı iken Küçükalioğlu Mustafa Paşanın oğlu Seydi Bey (Seydo Ağa)nın büyük Kızı Fatma ile evlenmiş ve 4 çocuğu olmuştur. İslahiye savcısı iken Karaburçlu Köyü yakınlarında attan düşerek ölmüş ve halen mezarı Kızılbayır’ın altında bulunmaktadır. Onun ölümü üzerine de Kerkük’te bulunan Hacı Bey gelerek önce eski Karaburçlu Köyünün üst tarafında bulunan Borca’ya oradan Ece’ye ve Kızlaç’a yerleşmiştir.
            Dört kızı olan Seydo’nun hanımı bizim büyük dedemiz Abdurrahman Efendi evlendikten sonra  kocasını Kızlaç’tan Üsteller kabinesinden 40 yaşlarından biz kızla evlendirmiş, Miktad Ağa dahil üç oğlu ve üç kızı daha olmuştur. Bu kızlardan iki tanesi daha Kızlaç Köyüne gelin gelmiştir. Bunlardan birisi Yılmazlar ve Karabulutların büyük ninesi, bir diğer deyişle Mehmet Çavuş ve Hacı Hasan’ın annesidir. Bir diğeri de Kelali’nin annesi, yani Karagözlerin ninesidir.
            Osmanlıca arşiv belgesine göre Löğmenlerin büyüğü ve Kekkoların büyüğü bizim büyük dedemiz Tatar Hacı’nın kardeşleridir. Tatar Hacı’nın 5 kız kardeşinin olduğu bilinse de Osmanlılarda kızların kaydı olmadığından bunların kim olduğu tam olarak tespit edilememektedir. Tatar Hacı’nın Kızlaç’a yerleştikten sonra kardeşlerini ve akrabalarınıda getirdiği bilinmektedir. Onun için Yılmazlar ve Karagözler bizim gibi Kozan-Kayseri yöresinden gelmedir. Asıl yerliler olanlar Maraş yöresinden, diğerleri dışarıdan gelmedir. Bizim TC Kimlik numaramız Seydo Ağa’nın kızı Fatma ile başlamaktadır. Onunda istisna oluşu kocası savcı olduğundan maaşını almasından kaynaklanmaktadır. Türkçe Nüfus kaydında kocası Abdurrahman Efendi ve babası Tatar Hacı bulunmamaktadır. Onlar Osmanlıca Nüfus Kütüğünde kayıtlıdır. O kütükte şu anda Ankara Balgatta bulunan Nüfus ve Vatandaşlık Müzesine gönderilmiştir. Abdurraahman Efendi ve babasının yeni nüfus kütüğünde olmamasının nedeni 1900’lü yıllardan önce ölmüş olmalarıdır. Tatar Hacı’nın mezarı Kamanağzındadır. Bu günkü Kızlaç’ın büyük çoğunluğu Tatar Hacı’ya bir şekilde akraba gelmektedir. Fakat zamanla her aile büyüyüp dağıldıkça her her birey ayrı isim veya lakapla kabileye ayrılmıştır. 1934’de her kabile farklı soyisim almış ve şu an neredeyse hepsi bir şekilde birbiriyle bir şekilde bağlantılı akraba olan 50’den fazla Soyisim bulunmaktadır. Bunun tek istisnası yakın zamanlarda yayla için gelen köylülerdir. Ermeniler azınlıkla olup 1919 da köyü tamamen terk etmişlerdir. Babam da Hacı Şevkette Kızlaç’ın 15 hane olduğunu bildiklerini defalarca anlatmışlardır. Köy şimdi nerdeyse 500 hanedir.
            Bu bilgiler ışığında Kızlaç’ta başlıca Kabileler; Celiller, Çomruklar, Kelfakılar, Kelaliler,Tatlılar, Aklar, Durmuşlar,Şefreler (Kılıçlar) Göktaşlar, Arıklar, Arılar, Löğmenler, Meyremler, Darendeliler, Deliuslular, Hacı İsmailler, Kekkolar, Avcılar vs. devam emektedir.
İsmini ve kabilesini saymadıklarımda kusura bakmasınlar. Onlarda bu saydıklarımla bir şekilde bağlantılıdırlar. Bunun dışında bilgi veya belgesi olanlar bana ulaştırırlarsa çok memnun olurum. Herkese Saygı ve Selamlarımı sunarım. 12.12.2017 Osmaniye
                                                          Mustafa DEMİR (musdem80.blogspot.com)
                                            Kelfakılardan Köse İbrahim oğlu 1964 doğumlu Osmaniye

1 yorum:

  1. Dayım ben memeyler den Ahmet korkmaz bizi aydınlatın için teşekkür ederim şu an İskenderun da ikamet ediyorum mameylerden hossuncukler sülalesi deyim buda demektir kizlac yeğeniyim Allaha amanet ol

    YanıtlaSil