3 Ocak 2019 Perşembe

ADALET BAKANLIĞI BİLİRKİŞİ İDARİ DAVA


ANKARA  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE                                                                       



DAVACI                                :  Mustafa DEMİR -


DAVALI                                :   Adalet Bakanlığı  ANKARA



DAVANIN KONUSU           :    İptal ve Tam Yargı Davası.

İPTALİ İSTENİLEN

İDARİ İŞLEM                     :    Bala Asliye Ceza Mahkemesının17.01.2018 tarih ve 2016/57   Esas, 2018/14 Karar Nolu kararını onaylayan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/372 D.İş kararının Anayasaya Mahkemesinin 03.12.2018 tarih ve 2018/15838 sayılı kararıyla İdare Mahkemesi Davası açılmadığı gerekçesiyle RED etmesiyle Bala Asliye Ceza                                                      Mahkemesinin  2018/14 Karar Nolu Kararının İptali ve davanın Yeniden görülmesi.



TEBLİĞ TARİHİ                 :   19/12/2018



DAVANIN İZAHI                :  Oğlum Halil DEMİR 06.08.2004 tarihinde Bala Lisesi önünde  ağır yaralanmalı trafik kazası geçirmiştir. Kazayı 15 yaşında bir çocuk yapmasına rağmen kazayı babası üstlenmiş ve hakkında evrak ve rapor düzenlenerek karakola verilmiştir. Kazanın kaldırımda gerçekleştiği Kaza yapan taraf ve Bala Karakol ve Emniyetince bildirilmiştir.  Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken olay reninde bakkallık yapan Emeli Polis Memuru Mekin Öktem’in ifadesiyle baba suçu üstüne alamamış. Bala İlçesinde Kuyumculuk yapan MHP eski İlçe Başkanı ve Kaza yapan çocuğun annesinin dayısı Abdulkadir Kılıç beni davacı ettirmeyeceğini söyleyerek baba Ahmet Çalış adına evrakları yok ettirirerek oğlu adına sahte evrak ve yalancı tanık ayarlayarak kazayı yol ortasına aldırmış ve kusuru olmayan oğlumu Rüşvetle Evrak sahtekarlığı yaptırarak suçlu hale getirmiştir. Benim adıma baba adına olan evrakları komşum Eczacı Cihat Barbaros Ayata almak istemişsede kendisine verilmemiş ve yok edilmiştir. Bizim bunları kazadın yaklaşık birbuçuk ay sonra aldığı rüşvetle Antalyada tatilde dönen Trafik Polisi Mustafa Gödek’in ağzında bizzat öğrenince Savcılığa suç duyurusunda bulunup yasal işlem başlatmamız üzerine trafik Polisi Mustafa Gödek’in yakın arkadaşı ve aldığı rüşvetle tatile gittiğini en iyi bilen Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk rüşvetle evrakların değiştirilmesini talep eden ve yaşanan sahtekarlığa göz yuman Savcı İrfan Saz tarafından Bilirkişi olarak görevlendirilmiştir. Bilirkişi de aynı şekilde Rüşvet karşılığı Trafik Polisi Mustafa Gödek’ten daha kötü bir rapor hazırlamış ve oğlumu 6/8 suçlu göstermiştir. Kaza ve tazminat davamız bu bilirkişinin raporu doğrultusunda gerçekleşmiş ve oğlumun 6/8 suçlu bulunmasıyla sonuçlanmıştır. Biz hastamızla ilgilenirken baba Ahmet Çalış Malkaçırmakla meşgul olmuş. Bacanağına sattığı evine muvazaalı satış ve tapu iptali davası açılmıştır. Bu davaya gönderdiğim bir dilekçe üzerine bana Bilirkişiye hakaret ettiğime dair dava açılmıştır. Kaza sonrası benimde nüfuslu olduğumu öğrenen bilirkişi (secerem ektedir.) davacı dahi edilememiştir.        Dava devam edeken Bilirkişi Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk’üm Elazığda görev yaptığı ve Fetö Çetesi elemanı olduğu ve görevinden atıldığı anlaşılmıştır.Dava devam ederken karara çıkılmasına karar verilmişken karara çıkılmayarak dava uzatılmış ve bana 10 ay ceza verilerek 5 yıl ertelenmiştir. Bu karar da Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından jet hızıyla onaylanarak kesinlenmiştir. Ceza yönünden iç hukuk tamamlandığında Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi devam ederken Adalet Bakanlığına yine bu kaza davasıyla ilgili açılan Rüşvet ve Tazminatla ilgili Tam yargı davasında dava Avukatı Ahu Öndeş’in Adalet Bakanlığı Hukuk Birimini kullanarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üzerindende Bala Cumhuriyet Başsavcılığından Bilgi, Belge ve Görüş istemesi üzerine Bala Başsavcılığı ve Asliye Ceza Mahkemesi bunu kendilerine emir ve talimat telakki ederek karara çıktığı davayı uzatarak bana ceza ile sonuçlandırmış ve hızla onaylattırmış. Aynı şekilde Bala Başsavcılığı da masabaşı bir ahlaksız soruşturma yaparak karakolda ve Mahkemede yaşaşan rezaleti yok sayan bir rapor hazırlamış mahkemede dahi kabul edilen gerçekleri ve belgeleri inkara kalkışmışmıştır. Benim şikayetim üzerine bu avukat derhal davadan alınmış, Bakanlık davası danıştaya yollanmış, bu olayaya karışanlarda Hakimler ve Savcılar Kuruluna sevk edilmiştir. Haklarında da Tazminat talepli davalar açılmıştır. Anayasa Mahkemeside Ceza yönünde tamamlanan davaya, Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin davanın tüm yönleriyle tamamlanması isteğini göstererek Red ettiğinden davanın İdari Yönden de tamamlanması için bu dava açılmıştır.



HUKUKİ SEBEPLER      :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.



DELİLLER                       :1)Bu davanın delili Adalet Bakanlığı adına emir ve talimat veren Avukat Ahu Öndeş’in 07.03.2017 tarih ve  50316838-2017/1812-E-6659/6305 sayılı Bakan adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği talimat ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 8.3.2017 tarih ve B.M.2017/8825 sayılı Bala Asliye Ceza Mahkemesine yazdığı üst yazı ile  talimat ve aldığı  10.03.2017 tarih ve 2006/113 Esas ve 02.11.2017 tarih ve 2006/113 Esas sayılı cevaplardır. Anayasanın 138. maddesinin  inkar edilemeyecek şekilde kötüye kullanıldığı açıktır.

2- Bala Asliye Ceza Mahkemesinin 21.06.2017 tarih ve 7 nolu Duruşma tutanağıdır. Dosyayı karar için incelemeye almasına rağmen yukarıdaki emir ve talimatla şikayetçi olmayan Müşteki Mustafa Şahin’in Yatağan Asliye Ceza mahkemesinde verdiği 02.05.2016 tarihli ifadesiyle şikayetçi olmamasına,  Elazığ Asliye Ceza Mahkemesine yazılan 11.03.2016 tarih ve 2016/57 Esas sayılı talimatla hazırlık aşamasında şikayetçi dahi edemediği Müşteki Jandarma Uzman çavuş Abdullatif Öztürk’ü mahkemeye dahi zorla getirtemedikleri gibi bu kişi Feto Çetesi elemanı olarak görevinden atıldığından 17.10.2016 tarihli 3. celseye zorla dahi getirtilememiş ve gittiği adres Bala Asliye Ceza mahkemesine bildirilmiştir. Bala Asliye Ceza Mahkemesi aldığı talimatla hukuku hiçe sayarak ve bu kişininde Savcı İrfan Saz gibi Feto Çetesi üyesi olduğunu ve Rüşvetle bilerek ve isteyerek karar verdiğini göz ardı ederek benim açık ve delilli şekilde ifadelerimi dikkate almadan ahlaksız ve hukuksuz şekilde bana 10 ay ceza verilmiştir. Bu ceza 5 yıl süreyle ertelenmiştir.

3- Benim adıma Ahmet Çalış adına düzenlenen raporu isteyen ve “değiştirilecek” diye alamayan,  o tarihte Bala Eczanesi sahibi Eczacı Cihat Barbaros Ayata asla Mahkemece dinlenmemiştir. Biz bu evrakta suçu üstlenen Ahmet Çalış’ın 8/8 suçlu bulunduğundan eminiz. Polislerde inkar etmemektedir. Mahkemede arabayı kaçırdığı idda edilen Murat Çalış’ın araba alındığı tarihten itibaren kendisinin kullandığı ve babasına yapılan uyarıların dikkate alınmadığı bilinmektedir. Rüşvet alan Bala Karakolu Polisleri açıkça ve hukuksuzca korunmuştur. Bununla ilgili Ankara Valiliğine açılan dava halen sonuçlanmamıştır. Dava evraklarında açıkça görüldüğü gibi Bala karakol amiri Başkomiser Ali Mülayim oğlumun kaza evraklarını 8.8.2004 Pazar günü Bala savcılığına teslim ettiği ve savcınında bunu aldığını imzasıyla teyit ettiği halde hem Ali  Mülayim, hemde trafik Polisi Mustafa Gödek raporun Pazartesi günü hazırlandığını ve Bala karakoluna teslim edildiğini bizzat Ankara Emniyetindeki ifadeleriyle açıkça belirtmektedirler. Oysaki Bala Savcılığına verilen 8.8.2004 tarihli Resmi yazı Bala Karakolu yazısı Resmi Defter kayıtlı ve sayı verilmiş bir yazıdır. Ahmet Çalış adına olan gerçek evraklar bu yazıyla savcılığa teslim edildiği halde Fetö çetesi üyesi savcı tarafından Ahmet Çalış adına olan gerçek evraklar iade edilerek yok ettirilmiş, buda bala karakolunda kavgaya ve küfürleşmeye sebep olmuş olduğundan Emniyet Amir vekili evrakları Pazar gecesi oğul murat adına sahte şekilde yeniden düzenleyip suçsuz oğlumu suçlu ilan etmişlerdir. Kuyumcunun yalanıyla beni davacı ettirmeyecek olmuşlarsa da ilişte sunduğum secere gibi beni davacı ettirmemeye ne kuyumcunun ve nede kendilerinin gücü yetmeyeceğinden Bala emniyet Amiri derhal emekliye ayrılmış, tüm çabalarımıza rağmen evrakın değiştirirldiğini bilen polisler ve evrakı değiştirilen polisler bir türlü mahkemeye çıkartılamamıştır. Bu nedenle açtığımız onlarca dava halen devam etmektedir. Bunu bilen ve raporunu rüşvetle veren Bilirkişi davacı olmadığı gibi mahkemeye zorla dahi getirtilememiştir. Buna rağmen şerefi ve haysiyeti satılık Savcı ve Hakim  tarafından aşağılık bir avukatın talimatıyla bana 10 ay ceza verilmiş ve bu ceza ertelenmiştir.

4-Ankara 2. Aile Mahkemesinin 05.06.2014 tarih ve 2014/130 TAL sayılı 2012/133 Esassayılı Bilirkişi sıfatıyla verdiği karardır.Bu karar oğlumun sahte evraklarla Rüşvetle verlen Bilirkiş Raporuyla ve bu raporların Fetö Çetesi Üyesi Adli Tıp Hakimlerince 2 defa onaylamasıyla hiçbir kusuru olmayan oğlum Rüşvet alavere-davavere ile ancak 2/8 haklı görülmüş ve bu kararla 557.417,78 Tl tazminat verilmesi uygun görülmüş ve Mahkemelerde bu karara uymuşlardır. Oğlumun 6/8 oranındakki tazminat hakkı gasp edilmiş ve bize 1.672.253,34 Tl maddi zarar verilmiştir. Bu zararında Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk’ün Rüşvetle verdiği Rapor gereğince olduğu açıktır. Bu zararımızı İdari olarakta tazmin ettirmek bizim en doğal yasal hakkımızdır. Aynı şekilde verdiği talimatla bize ceza verdiren Avukat Ahu Öndeş’tende 1.672.253,34 TL. Maddi tazminat hakkımızdır. Bu rezil kararlar nedeniyle 15 yıldır davamız sonuçlanmadığından bu kişiler adına Bakanlıktan 150.000.- TL.den 300.000.-Tl ManeviTazminat olmak üzere Toplamda 3.644.506,68 TL Maddi ve Manevi Tazminat istemek yasal hakkımızdır. Yasa gereği Bakanlığın bu kişilere dönüp dönmeme hakkı kendisine aittir.                              Adalet Bakanlığı adını kullanarak 15 yıldır bizi mağdur eden Fete Çetesi üyelerinin hala Adalet Bakanlığı adına talimatla iş yapması, Hakim ve Savcıların            hür iradeleriyle Devleti adına karar vermesi gerekirken bir çete adına emir ve talimatla iş görmesinin bedelini Adalet Bakanlığı ödemelidir. Fakat hukuksuzluk ülkemizin her makamında olduğu gibi Anayasa Mahkemesinde de hukuken tamamlanmış ve İdari dava gerektirmeyen bir kesin kararın İdari dava açılmadığı gerekçesiyle Red edilmesi hukuksuzluk örneğidir. Fakat biz bu hukuksuzluğun üzerine hukukla gitmeye azimli ve kararlıyız.



NETİCE VE TALEP     :  Bir avukatın Adalet Bakanlığı Hukuk birimini kullanarak ve Anayasa’ın 138. maddesini hiçe sayan bir kararla ve emir ve talimatla verilen Bala Asliye Ceza Mahkemesının17.01.2018 tarih ve 2016/57   Esas, 2018/14 Karar Nolu kararını onaylayan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/372 D.İş kararının Anayasaya Mahkemesinin 03.12.2018 tarih ve 2018/15838 sayılı kararıyla İdare Mahkemesi Davası açılmadığı gerekçesiyle RED etmesiyle Bala Asliye Ceza Mahkemesinin  2018/14 Karar Nolu Kararının İptali ve davanın Yeniden görülmesini;

Bu bilirkişinin Rüşvetle verdiği karar nedeniyle kaza davamız 6/8 oğlumun suçlu bulunmasıyla Ankara 2. Aile Mahkemesinin kararıyla kaybetmiş olduğumuz 6/8 tazminat tutarı olan 1.672.253,34 TL Kaza Tazminatının ve 6100 sayılı Kanunun 46. maddesince emir ve talimatla verilen hukuksuz karar gereği 1.672.253,34 Tl. Hukuksuzluk tazminatı olmak üzere toplam 3.344.506,68 Tl Maddi tazminat ile Rüşvet karşılığı verdiği Bilirkişi raporu nedeniyle bizim 15 yıl mağdur olmamızı sağlayan Bilirkişiden alınmak üzere 150.000.-Tl. Manevi tazminat ile emir ve talimat veren Avukattan tahsil edilmek üzere 150.000.- Tl. Manevi tazminat olmak üzere 300.000.- Llra Manevi tazminat ödenmesine;

Maddi ve Manevi Tazminat olarak toplam: 3.644.506,68 TL.(Üçmilyon naltıyüzkırkdörtbin beşyüzaltı Lira Altmışsekiz Kuruş) Maddi ve Manevi Tazminatın kaza tarihinnden itibaren yasal Faiziyle birlikte tarafıma ödenmesini ve mahkeme masraflarının davalı İdareye yükletilmesini arz ve talep ederim.  03.01.2019   





Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı

E K L E R      :

Eki: Ekli listedeki Evraklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder