21 Şubat 2019 Perşembe

AV. İSHAK -VAKIFBANK İDARE


ANKARA  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE                                         


DAVACI                                :  Mustafa DEMİR 

DAVALI                                :  ADALET BAKANLIĞI-  ANKARA

DAVANIN KONUSU           :   İptal  Davası.

İDARİ İŞLEM             : 19.02.2016 tarihlinde Bimer’e yapılan şikayet üzerine Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17.12.2018 tarih ve 62135380-101-05-6-2016/2698-AVK/56646/90732 sayılı yazıları ile Av. İshak Özbey hakkında soruşturma izni verilmemesiile ilgili 12/12/2018 tarihli Olur’un iptali.

TEBLİĞ TARİHİ                 :  04.01.2019

DAVANIN İZAHI                :  Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004 tarihinde  ağır yaralanmalı trafik kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda  RÜŞVETLE  mağdur edildik.             2007 yılında icralık olan Vakıfbank Kredi kartım yasal olarak maaşımdan kesilmiş ve 2008 yılında bitirilmiştir.Borç bitiği ilgili banka avukatına bildirilmiştir. Bir yıl sonra yasal olarak kapatılması gereken borç dosyası kapatılmamıştır. Borç bittikten beş yıl sonra aynı bankaya ait başka bir avukat tarafından beş yıl sonra hukuksuz bir ödeme muhtırası gönderilmiştir.  Bir yıl sonra da Faiz alacağını belirtir Ödeme emri gödermiştir.  Bizim bu hukuksuz borca yaptığımız itiraz  hukuksuz ve akıllara zarar bir kararla reddedilmiştir. Bu karara yapılan temyizde miktardan red edilmiştir. Bu kararı Anayasa Mahkemesine taşıyınca Anayasa Mahkemesi Karar düzeltme yolunu ve kararın kasinleşme şerhini görmezden gelerek İdari Red krarı vermiştir. Bu karar da İdari Mahkemeye taşınınca hukuksuz olarak her konuda ayrı dava açılmasına karar verilmiş, buna yapılan itirazda hukuksuzca red edilmiştir.
            Açılan davalarda çeşitli nedenlerle red edilmiş veya huki işlemler tam olarak tamamlanamadığından dava düşürülmüştür. Açılan davalarda davanın kesinleştiği gerekçe gösterilerek red edilmiştir. En son Anayasa Mahkemesi 2018/19433sayılı kararaında Ankara 11. İcra Mahkemesinin kararını yapılan hukuksuzluğu “delilleri değerlendirilmesi ve ve hukuk kurallarının yorumlanması” olarak değerlendirmiş ve Red kararaı vermiştir.
            Dava sırasında Av. İshak Özbey’in Vakıfbank Manisa İli Yunusemre İlçesi Sanayi Şubesi avukatı olduğu anlaşılmıştır. Bana şubesinin alacağı olduğu için dava açtığı anlaşılmıştır. Ben hayatımda hiç Manisa ilinde bulunmadığım gibi Vakıfbank Ankara Şubesine olan borcumda yasal olarak 2007 yedi yılında maaşımda kesilmiş ve borç ödenmiştir. Avukatın yasal olarak talep edebileceği bir borç  olmadığı gibi mahkemelerde ve Adalet Bakanlığında bu kişinin hukuksuz karar ve soruşturmalarında korunması kaza davamızda olduğu gibi Banka davamızdada karşımızda suçlular değil onların savunucusu olarak Adalet Bakanlığı kalmıştır.
            Borç 2007 yılı itibariyle ödenip kapatılığından  Ankara 11. İcra Hukuk ve 14. İcra Hukuk Mahkemelerinin kararları huluksuzluğun birer delilleridir. Banka borçları yasal olarak 5 yıl sonra yaman aşımına uğraması gerekirken 12 yıldır dava devam etmiştir. Yani bir alacak olsa bile zaman aşımı nedeniyle bu davaların sonlandırılması gerekmektedir. İcra dosyasınında kapatılması, rüşvetle İcra hakimi ayarlayıp istediği hukuksuz kararı çıkartan Avukat İshak Özbey’in de kötü niyetli olduğu ve cezalındırılması gerekmektedir.
Adalet Bakanlığı 17.12.2018 tarih ve 62135380-101-05-6-2016/2698-AVK/56646/90732 sayılı yazıları ile Av. İshak Özbey hakkında soruşturma izni verilmemesi ile ilgili 12/12/2018 tarihli Olur ile  görevini açıkça kötüye kullanarak beni mağdur eden banka avukatını ve onların isteği doğrultuda hukuksuz karar veren hakimlere 2992 sayılı yasanın 9. maddesince denetim,soruşturma ve kovuşturma görevini yapmayak, 10. maddesi gereği İcra ve İflas memurlarını denetlemeyerek, dosyamın kapatılmasını sağlamayarak  görevini ihmal etmiştir. Kötü niyetli  Avukat İshak Özbey'i koruyarak soruşturmaya izin vermemeiş ve 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde  dava açma hakkımın bulunduğu belirtildiğinden bu dava açılmıştır.
HUKUKİ SEBEPLER            :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.
DEDİLLER                           :  2992 sayılı kanunun 9. ve 10. maddeleri maddeleri gereğince Adalet Bakanlığı Ceza İşleri ve Hukuk işleri Müdürlüğü görevini yapmamıştır. Manisa ili Yunusemre İlçesi Sanayi Şubesi avukatı rüşvetle ayarladığı bir hakim nedeniyle ödenmiş bir borcun ödenmediğini iddia ederek tekrardan hukuksuz şekilde ödenmesini talep ederek hukuksuz karar aldırmasına delil bulunmadığını iddia etmek vatandaşın aklıyla dalga geçmektir. Savcı yetkisi kullanarak kamuda yüzlerce soruşturma yapmış, rapor hazırlamış emekli bir devlet memuru olarak hastamızla ilgilenmemiz gerekirken bunlarla uğraşmak karşımızda kaza yapanlar ve hukuksuz işlem yaptıran avukat yerine Adalet Bakanlığının kalması acıdır.
            Bu Nedenle:
1-     İcra ve İflas kanunu madde 111 – Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur. Bizim borcumuz maaşımızdan kesilerek ödenmiş ve herhangi birç kalmamıştır.
2-     Borçlar Kanunu madde 131- Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. Borcumuz taksitle ödendiğinden  ona bağlı tüm faiz ve diğer şeylerde yasal olarak kapatılmıştır. Kapatılmadığı iddia etmek ve Anayasa Mahkemesi kararında nde olduğunu gibi bu hukuksuz borcu delillerin değerlendirilmesi ve ve hukuk kurallarının yorumlanması olarak değerlendirmek hukuksuzluğun ve ahlaksızlığın ispatıdır.
3-     Borçlar Kanunu madde 121 ...Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez. Borcumuz faiziyle ödendiğinden ayrıca borçtan fazla faiz alacağı olduğunu iddia etmek bu borcun hukuksuzluğunun en bariz delilidir. Böyle hukuksuzluk olamaz ve bu hukuksuzluğu yapanlar korunamaz.
4-     Borçlar Kanunu madde146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Bizim borcumuz 2007 yılında kapatıldığından 2019 yılı itibariyla bir alacak olduğunu iddia etmek hukuken münkün değildir.
5-     Borçlar Kanunu madde 147- Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır: 1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.. Alacak olduğu iddia edilen borç banka faiz alacağı olduğundan zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi gerektiği açıktır. Mahkemede alacak olduğunun kabul edilmesi inanılmaz rezalettir.
Yukarıda açıkça iziah edildiği gibi bizim Vakıfbank2a huken herhangi bir borcumuz olmadığı gayet açık ve nettir buna rağmen bir avukat tarafından alacak talebinde bulunmasının ve mahkemelerce haklı bulunmasının hukuki bir nedeni olmadığı mahkemelerdeki rüşvet rezaletinin en açık delilidir. Nasrettin Hoca’nın çocuk hikayelerinde anlatıldığı gibi "parayı veren düdüğü çalar" denmesi tam bir rezalettir. Bu nedenle bu avukatın soruştuulması ve tecziyesi elzemdir. Soruşturulmasına izin verilmesi gerekir. Aksi halde benim gibi borcunu ödemiş her vatandaş güvende değildir. 
NETİCE VE TALEP     : Hukuksuz olarak halen açık bulunan Vakıfbank Ankara16. İcra 2013/11949 sayılı dosyamın kapatılarak, dosya kapatılmıştır yazısının tarafıma verilmesini, hukuksuz şekilde İcra talebinde bulunan Vakıfbank Avukatı İshak Özbey'in sorşturma  izninin verilmemesi Olurununu iptal edilerek Tecziyesini, bu davalar nedeniyle uğradığımız maddi kayıplar ve dava ücretleri nedeniyle  tazminat hakkımızın saklı tutulmasını ve tüm yargılama giderlerinin davalı idareye yüklenilmesine karar verilmesini; 
            Arz ve talep ederim. 21.02.1019                                                                                   

Mustafa DEMİR
                                                                                                                                 Davacı

 E K L E R      :
1-17.12.2018 tarihli Bakanlık yazısı
2- Bakanlık yazısı tebliğ tutanağı
3-Ankara 25. İcra Hukuk Ödeme emri.
4-Av.İshak Özbey’in Ödeme muhtırası
5-Ankara 16. İcra Hukuk Ödeme emri.
6-02.09.2013 tarihli Borca  İtiraz dilekçesi
7-11. İcra Hukuk Mahkemesi kararı
8-Yargıtay 12. hukuk dairesi ilamı
9-2014/7218 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı.
10-16. İcra 103 davet kağıdı
11-11.03.2016 tarihli itiraz dilekçesi
12-27.10.2016 tarihli 14. İcra Hukuk kararı.
13-13.03.2017 tarihli İstinaf dilekçesi.
14-11.01.2018 tarihli Bölge 19. Hukuk Mah.Kararı
15-04.5.2011 tarihli Ankara 11. İdare Mah. Kararı.
16-Ankaran12. Bölge İdarenin 7. İdare Mahkemesi Kararı
17-29.06.2015 tarihli Adli Tıp Raporu.
18-Ankara Cuhuriyet Başsavcılığı soruşturma yazısı(neticelenmedi)
19-25.09.2014 tarihli HSK dilekçesi (neticelenmedi)
20-21.12.2018/19433 sayılı Anayasa Mah. Kararı.


12 Şubat 2019 Salı

BİLİRKİŞİ İDARE- YENİLEME


ANKARA 23.  İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE                                                                       

                                                                     Esas:2019/37, Karar: 2019/38



DAVACI                                :  Mustafa DEMİR 

DAVALI                                :   Adalet Bakanlığı  ANKARA



DAVANIN KONUSU           :    İptal ve Tam Yargı Davası.



DOSYA NO                           :  Esas:2019/37, Karar: 2019/38



İPTALİ İSTENİLEN

İDARİ İŞLEM                     :    Bala Asliye Ceza Mahkemesının17.01.2018 tarih ve 2016/57   Esas, 2018/14 Karar Nolu kararını onaylayan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/372 D.İş kararının Anayasaya Mahkemesinin 03.12.2018 tarih ve 2018/15838 sayılı kararıyla İdare Mahkemesi Davası açılmadığı gerekçesiyle RED etmesiyle Bala Asliye Ceza                                                      Mahkemesinin  2018/14 Karar Nolu Kararının İptali ve davanın Yeniden görülmesi istemiyle açılan davanın Ankara 23. İdare mahkemesinin 2019/37 Esas ve 2019/38 Karar nolu kararıyla dilekçemizin Red edilerek, 2577 sayılı kanunun 12. maddesi gereğince açılan İptal ve Tam Yargı davasının hukuksuzca ayrı ayrı açılması talebi nedeniyle dilekçemizin aynen iadesi.



TEBLİĞ TARİHİ                 :   01/02/2019



DAVANIN İZAHI                : Oğlumun kazası nedeniyle Bala Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve benim bilirkişinin onuuruna hakaret ettiğimi belirten kararın iptali ve bilirkişinin rüşvetle verdiği kararla gasp edilen 1.672.253.34.-TL. nin Feto Çetesi üyesi olarak görevinden atılan Bilirkişiden ve Bakan adını kullanarak mahkemeye talimat vererek karara çıkmış mahkemeyi etkileyen Avukat’tan ayrı ayrı maddi tazminat olarak 3.344.506.68 Tl  Maddi, bu kişilerden ayrı ayrı 300.000.-Tl manevi tazminat talebiyle açtığımız dava dilekçemiz, Ankara 23. İdare mahkemesince incelenerek2019/37 Esas ve 2019/38 Karar nolu kararla dilekçenin 2577 sayılı kanunun 15. maddesinin (d) bendi gereğince aynı kanunun 3 ve 5. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Davanın yenilenmesi halinde yeniden harç alınmasına da karar verilmiştir.

            İlgili mahkeme: “2577 sayılı kanunun yukarıda yer verilen hükümlerine göre, iptal davalarının hukuka aykırı olduğu iddia edilen idari işlemin iptali istemiyle açılması gerektiğinden ve ayrıca idare mahkemelerinden idari işlem ya da eylem niteliğinde karar verilmesinin talep edilmesi mümkün olmadığından, idari işlem niteliği taşımayan Bala Asliye Ceza mahkemesinin kararının iptali istenemeyeceği gibi davanın yeniden görülmesinin de mahkememizden talep edilemeyeceği açıktır. Eğer Bala Asliye Ceza Mahkemesinin  anılan kararına karşı kanun yollarına başvurulmak isteniyorsa, bu başvurunun adli yargı yerlerinde istinaf ve temyiz kanun yollarının kullanılması şeklinde yapılması gerekmektedir.

Belirtilen nedenlerle 2577 sayılı kanunun 3. maddesine uygun olmayan dava dilekçesi mezkur talebin yanında davacı tarafından pğlunun geçirdiği trafik kazası ile ilgili olarak görülen dava sonucu kusurlu olarak eksik ödendiğini ileri sürdüğü 3.344.506,68 Tl maddi tazminat ve 300.000,00 Tl manevi tazmninat ödenmesine karar verilmesinin de istenmesi nedeniyle aynı kanunun 5. maddesine de uygun değildir.

Yenilenecek dilekçede bir işlenin iğtali talep ediliyor ise bu açıkça belirtilmek ve iptali aistenen işlemin bir örneği dava dilekçesine eklenmek suretiyle ayrı bir dava, eksik ödendiği ileri sürülen maddi tazminat talebi ve manevi talebi için ayrı bir dava açılmak suretiyle iki farklı dava olarak dava dilekçesi yenilenmelidir.” Şeklinde karar vermiştir.

Ankara 23. İdare mahkemesinin vermiş olduğu bu kararda açık olarak görülmüştürki; ne hukuksuz olarak Rüşvetle karar veren ve onuruna hakaret ettiğim ileri sürülen onursuz olarakta Feto Çetesi üyesi olarak görevinden atılan Bilirkişi’den, nede Bakan adını kullanarak devam eden ve karara çıkılmasına karar veren bir mahkemeye talimat veren, verdiği talimatla karar sonucunu etkileyen  Avukat’tan bahsedilmediği gibi bu kişilerde hukuksuzca görmezden gelinmiştir. İptali istenen bu Bala Asiye Ceza Mahkemesinin kararı huki bir karar değil, Bakan adını kullanarak mahkemeye talimat veren bir avukatın istemiyle verilen bir “İdari Karar”dır. İdare Mahkemesinde iptalini istemekte hukuka ve hakkaniyete uygundur.

Ayrıca bu dava dilekçesi Bala Asliye Mahkemesinin kararının ceza hukuku yönünden tamamlanarak Anayasa Mahkemesine taşınması üzerine Anayasa Mahkemesince verilen bir karar üzerine açılan İdari davadır. Bizim talebimizin adli yargıya tekrardan yönlendirilmesi hukuken de mümkün değildir.

2577 sayılı kanunun 12. maddesinde açıl olarak “Madde 12 – İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler.” Denildiğinden İptal ve Tam Yargı Davalarının ayrı ayrı açılası talebinizin bu kanuna aykırı olduğu açıktır.

Bu nedenle iki ayrı dava açılmasına da lüzum yoktur ve bizim dilekçemiz 2577 sayılı kanuna her yönüyle uygundur. Uygun olmayansa sizin Rüşvetle Feto çetesi adına karar verekek bizi mağdur eden Bilirkişiyi ve Bakan adına talimat vererek mahkemeyi tahakküm altına sokan Avukatı görmezden gelerek mağduriyetimizi gidermek yerine hukuksuz kararaınızla mağduriyetimizin sürdürülmesini talep etmeniz kabul edilebilir değildir. Bu ve buna benzer hukuksuz kararlarla bir kaza davası 15 yıldır sonuçlanamamıştır.

Biz yukarıdan açıkaladığımız nedenlele dava dilekçemizi aynen iade ediyoruz. Sizin de yasal olarak Red kararı verme hakkınız ve bizimde bu kararı kabul edip etmeme hakkımız olduğundan gereğini bilgilerinize arz ederiz.

 Oğlum Halil DEMİR 06.08.2004 tarihinde Bala Lisesi önünde  ağır yaralanmalı trafik kazası geçirmiştir. Kazayı 15 yaşında bir çocuk yapmasına rağmen kazayı babası üstlenmiş ve hakkında evrak ve rapor düzenlenerek karakola verilmiştir. Kazanın kaldırımda gerçekleştiği Kaza yapan taraf ve Bala Karakol ve Emniyetince bildirilmiştir.  Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken olay reninde bakkallık yapan Emeli Polis Memuru Mekin Öktem’in ifadesiyle baba suçu üstüne alamamış. Bala İlçesinde Kuyumculuk yapan MHP eski İlçe Başkanı ve Kaza yapan çocuğun annesinin dayısı Abdulkadir Kılıç beni davacı ettirmeyeceğini söyleyerek baba Ahmet Çalış adına evrakları yok ettirirerek oğlu adına sahte evrak ve yalancı tanık ayarlayarak kazayı yol ortasına aldırmış ve kusuru olmayan oğlumu Rüşvetle Evrak sahtekarlığı yaptırarak suçlu hale getirmiştir. Benim adıma baba adına olan evrakları komşum Eczacı Cihat Barbaros Ayata almak istemişsede kendisine verilmemiş ve yok edilmiştir. Bizim bunları kazadın yaklaşık birbuçuk ay sonra aldığı rüşvetle Antalyada tatilde dönen Trafik Polisi Mustafa Gödek’in ağzında bizzat öğrenince Savcılığa suç duyurusunda bulunup yasal işlem başlatmamız üzerine trafik Polisi Mustafa Gödek’in yakın arkadaşı ve aldığı rüşvetle tatile gittiğini en iyi bilen Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk rüşvetle evrakların değiştirilmesini talep eden ve yaşanan sahtekarlığa göz yuman Savcı İrfan Saz tarafından Bilirkişi olarak görevlendirilmiştir. Bilirkişi de aynı şekilde Rüşvet karşılığı Trafik Polisi Mustafa Gödek’ten daha kötü bir rapor hazırlamış ve oğlumu 6/8 suçlu göstermiştir. Kaza ve tazminat davamız bu bilirkişinin raporu doğrultusunda gerçekleşmiş ve oğlumun 6/8 suçlu bulunmasıyla sonuçlanmıştır. Biz hastamızla ilgilenirken baba Ahmet Çalış Malkaçırmakla meşgul olmuş. Bacanağına sattığı evine muvazaalı satış ve tapu iptali davası açılmıştır. Bu davaya gönderdiğim bir dilekçe üzerine bana Bilirkişiye hakaret ettiğime dair dava açılmıştır. Kaza sonrası benimde nüfuslu olduğumu öğrenen bilirkişi (secerem ektedir.) davacı dahi edilememiştir.        Dava devam edeken Bilirkişi Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk’üm Elazığda görev yaptığı ve Fetö Çetesi elemanı olduğu ve görevinden atıldığı anlaşılmıştır.Dava devam ederken karara çıkılmasına karar verilmişken karara çıkılmayarak dava uzatılmış ve bana 10 ay ceza verilerek 5 yıl ertelenmiştir. Bu karar da Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından jet hızıyla onaylanarak kesinlenmiştir. Ceza yönünden iç hukuk tamamlandığında Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi devam ederken Adalet Bakanlığına yine bu kaza davasıyla ilgili açılan Rüşvet ve Tazminatla ilgili Tam yargı davasında dava Avukatı Ahu Öndeş’in Adalet Bakanlığı Hukuk Birimini kullanarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üzerindende Bala Cumhuriyet Başsavcılığından Bilgi, Belge ve Görüş istemesi üzerine Bala Başsavcılığı ve Asliye Ceza Mahkemesi bunu kendilerine emir ve talimat telakki ederek karara çıktığı davayı uzatarak bana ceza ile sonuçlandırmış ve hızla onaylattırmış. Aynı şekilde Bala Başsavcılığı da masabaşı bir ahlaksız soruşturma yaparak karakolda ve Mahkemede yaşaşan rezaleti yok sayan bir rapor hazırlamış mahkemede dahi kabul edilen gerçekleri ve belgeleri inkara kalkışmışmıştır. Benim şikayetim üzerine bu avukat derhal davadan alınmış, Bakanlık davası danıştaya yollanmış, bu olayaya karışanlarda Hakimler ve Savcılar Kuruluna sevk edilmiştir. Haklarında da Tazminat talepli davalar açılmıştır. Anayasa Mahkemeside Ceza yönünde tamamlanan davaya, Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin davanın tüm yönleriyle tamamlanması isteğini göstererek Red ettiğinden davanın İdari Yönden de tamamlanması için bu dava açılmıştır.



HUKUKİ SEBEPLER      :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.



DELİLLER                       :1)Bu davanın delili Adalet Bakanlığı adına emir ve talimat veren Avukat Ahu Öndeş’in 07.03.2017 tarih ve  50316838-2017/1812-E-6659/6305 sayılı Bakan adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği talimat ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 8.3.2017 tarih ve B.M.2017/8825 sayılı Bala Asliye Ceza Mahkemesine yazdığı üst yazı ile  talimat ve aldığı  10.03.2017 tarih ve 2006/113 Esas ve 02.11.2017 tarih ve 2006/113 Esas sayılı cevaplardır. Anayasanın 138. maddesinin  inkar edilemeyecek şekilde kötüye kullanıldığı açıktır.

2- Bala Asliye Ceza Mahkemesinin 21.06.2017 tarih ve 7 nolu Duruşma tutanağıdır. Dosyayı karar için incelemeye almasına rağmen yukarıdaki emir ve talimatla şikayetçi olmayan Müşteki Mustafa Şahin’in Yatağan Asliye Ceza mahkemesinde verdiği 02.05.2016 tarihli ifadesiyle şikayetçi olmamasına,  Elazığ Asliye Ceza Mahkemesine yazılan 11.03.2016 tarih ve 2016/57 Esas sayılı talimatla hazırlık aşamasında şikayetçi dahi edemediği Müşteki Jandarma Uzman çavuş Abdullatif Öztürk’ü mahkemeye dahi zorla getirtemedikleri gibi bu kişi Feto Çetesi elemanı olarak görevinden atıldığından 17.10.2016 tarihli 3. celseye zorla dahi getirtilememiş ve gittiği adres Bala Asliye Ceza mahkemesine bildirilmiştir. Bala Asliye Ceza Mahkemesi aldığı talimatla hukuku hiçe sayarak ve bu kişininde Savcı İrfan Saz gibi Feto Çetesi üyesi olduğunu ve Rüşvetle bilerek ve isteyerek karar verdiğini göz ardı ederek benim açık ve delilli şekilde ifadelerimi dikkate almadan ahlaksız ve hukuksuz şekilde bana 10 ay ceza verilmiştir. Bu ceza 5 yıl süreyle ertelenmiştir.

3- Benim adıma Ahmet Çalış adına düzenlenen raporu isteyen ve “değiştirilecek” diye alamayan,  o tarihte Bala Eczanesi sahibi Eczacı Cihat Barbaros Ayata asla Mahkemece dinlenmemiştir. Biz bu evrakta suçu üstlenen Ahmet Çalış’ın 8/8 suçlu bulunduğundan eminiz. Polislerde inkar etmemektedir. Mahkemede arabayı kaçırdığı idda edilen Murat Çalış’ın araba alındığı tarihten itibaren kendisinin kullandığı ve babasına yapılan uyarıların dikkate alınmadığı bilinmektedir. Rüşvet alan Bala Karakolu Polisleri açıkça ve hukuksuzca korunmuştur. Bununla ilgili Ankara Valiliğine açılan dava halen sonuçlanmamıştır. Dava evraklarında açıkça görüldüğü gibi Bala karakol amiri Başkomiser Ali Mülayim oğlumun kaza evraklarını 8.8.2004 Pazar günü Bala savcılığına teslim ettiği ve savcınında bunu aldığını imzasıyla teyit ettiği halde hem Ali  Mülayim, hemde trafik Polisi Mustafa Gödek raporun Pazartesi günü hazırlandığını ve Bala karakoluna teslim edildiğini bizzat Ankara Emniyetindeki ifadeleriyle açıkça belirtmektedirler. Oysaki Bala Savcılığına verilen 8.8.2004 tarihli Resmi yazı Bala Karakolu yazısı Resmi Defter kayıtlı ve sayı verilmiş bir yazıdır. Ahmet Çalış adına olan gerçek evraklar bu yazıyla savcılığa teslim edildiği halde Fetö çetesi üyesi savcı tarafından Ahmet Çalış adına olan gerçek evraklar iade edilerek yok ettirilmiş, buda bala karakolunda kavgaya ve küfürleşmeye sebep olmuş olduğundan Emniyet Amir vekili evrakları Pazar gecesi oğul murat adına sahte şekilde yeniden düzenleyip suçsuz oğlumu suçlu ilan etmişlerdir. Kuyumcunun yalanıyla beni davacı ettirmeyecek olmuşlarsa da ilişte sunduğum secere gibi beni davacı ettirmemeye ne kuyumcunun ve nede kendilerinin gücü yetmeyeceğinden Bala emniyet Amiri derhal emekliye ayrılmış, tüm çabalarımıza rağmen evrakın değiştirirldiğini bilen polisler ve evrakı değiştirilen polisler bir türlü mahkemeye çıkartılamamıştır. Bu nedenle açtığımız onlarca dava halen devam etmektedir. Bunu bilen ve raporunu rüşvetle veren Bilirkişi davacı olmadığı gibi mahkemeye zorla dahi getirtilememiştir. Buna rağmen şerefi ve haysiyeti satılık Savcı ve Hakim  tarafından aşağılık bir avukatın talimatıyla bana 10 ay ceza verilmiş ve bu ceza ertelenmiştir.

4-Ankara 2. Aile Mahkemesinin 05.06.2014 tarih ve 2014/130 TAL sayılı 2012/133 Esassayılı Bilirkişi sıfatıyla verdiği karardır.Bu karar oğlumun sahte evraklarla Rüşvetle verlen Bilirkiş Raporuyla ve bu raporların Fetö Çetesi Üyesi Adli Tıp Hakimlerince 2 defa onaylamasıyla hiçbir kusuru olmayan oğlum Rüşvet alavere-davavere ile ancak 2/8 haklı görülmüş ve bu kararla 557.417,78 Tl tazminat verilmesi uygun görülmüş ve Mahkemelerde bu karara uymuşlardır. Oğlumun 6/8 oranındakki tazminat hakkı gasp edilmiş ve bize 1.672.253,34 Tl maddi zarar verilmiştir. Bu zararında Jandarma Uzman Çavuş Abdullatif Öztürk’ün Rüşvetle verdiği Rapor gereğince olduğu açıktır. Bu zararımızı İdari olarakta tazmin ettirmek bizim en doğal yasal hakkımızdır. Aynı şekilde verdiği talimatla bize ceza verdiren Avukat Ahu Öndeş’tende 1.672.253,34 TL. Maddi tazminat hakkımızdır. Bu rezil kararlar nedeniyle 15 yıldır davamız sonuçlanmadığından bu kişiler adına Bakanlıktan 150.000.- TL.den 300.000.-Tl ManeviTazminat olmak üzere Toplamda 3.644.506,68 TL Maddi ve Manevi Tazminat istemek yasal hakkımızdır. Yasa gereği Bakanlığın bu kişilere dönüp dönmeme hakkı kendisine aittir.                              Adalet Bakanlığı adını kullanarak 15 yıldır bizi mağdur eden Fete Çetesi üyelerinin hala Adalet Bakanlığı adına talimatla iş yapması, Hakim ve Savcıların            hür iradeleriyle Devleti adına karar vermesi gerekirken bir çete adına emir ve talimatla iş görmesinin bedelini Adalet Bakanlığı ödemelidir. Fakat hukuksuzluk ülkemizin her makamında olduğu gibi Anayasa Mahkemesinde de hukuken tamamlanmış ve İdari dava gerektirmeyen bir kesin kararın İdari dava açılmadığı gerekçesiyle Red edilmesi hukuksuzluk örneğidir. Fakat biz bu hukuksuzluğun üzerine hukukla gitmeye azimli ve kararlıyız.



NETİCE VE TALEP     :  Bir avukatın Adalet Bakanlığı Hukuk birimini kullanarak ve Anayasa’ın 138. maddesini hiçe sayan bir kararla ve emir ve talimatla verilen Bala Asliye Ceza Mahkemesının17.01.2018 tarih ve 2016/57   Esas, 2018/14 Karar Nolu kararını onaylayan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/372 D.İş kararının Anayasaya Mahkemesinin 03.12.2018 tarih ve 2018/15838 sayılı kararıyla İdare Mahkemesi Davası açılmadığı gerekçesiyle RED etmesiyle Bala Asliye Ceza Mahkemesinin  2018/14 Karar Nolu Kararının İptali ve davanın Yeniden görülmesini;

Bu bilirkişinin Rüşvetle verdiği karar nedeniyle kaza davamız 6/8 oğlumun suçlu bulunmasıyla Ankara 2. Aile Mahkemesinin kararıyla kaybetmiş olduğumuz 6/8 tazminat tutarı olan 1.672.253,34 TL Kaza Tazminatının ve 6100 sayılı Kanunun 46. maddesince emir ve talimatla verilen hukuksuz karar gereği 1.672.253,34 Tl. Hukuksuzluk tazminatı olmak üzere toplam 3.344.506,68 Tl Maddi tazminat ile Rüşvet karşılığı verdiği Bilirkişi raporu nedeniyle bizim 15 yıl mağdur olmamızı sağlayan Bilirkişiden alınmak üzere 150.000.-Tl. Manevi tazminat ile emir ve talimat veren Avukattan tahsil edilmek üzere 150.000.- Tl. Manevi tazminat olmak üzere 300.000.- Llra Manevi tazminat ödenmesine;

Maddi ve Manevi Tazminat olarak toplam: 3.644.506,68 TL.(Üçmilyon naltıyüzkırkdörtbin beşyüzaltı Lira Altmışsekiz Kuruş) Maddi ve Manevi Tazminatın kaza tarihinnden itibaren yasal Faiziyle birlikte tarafıma ödenmesini ve mahkeme masraflarının davalı İdareye yükletilmesini arz ve talep ederim.  12.02.2019   





Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı

E K L E R      :

Eki: Ekli listedeki Evraklar.(Ek konmadı)