HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU
BİRİNCİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞINA
ANKARA
Konu: Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sektreterliği’nin 13.07.2019 tarih ve
90836726-2017/7726-56552 sayılı Şikayet Dilekçenize cevap konulu İadeli-Taahhütlü
yazınıza itiraz dilekçesidir.
Tebliğ Tarihi: 06.09.2019
Oğlum
Halil 06.08.2014 tarihinde Bala lisesi önünde kaldırımda bir kaza geçirmiş,
kazayı oğul yaptığı halde baba üstlenmiş ve hakkında evrak tanzim edilerek Bala
Karakolunda resmi yazı eşliğinde Pazar günü Bala’ya gelen savcıya teslim
edilmiştir.
Ememkli
Polis Memuru ve mahalle bakkalı Mekin Öktem’in ifadesiyle baba suçu üstüne
alamamış, fakat akrabası Kuyumcu Abdulkadir Kılıç'ın beni davacı
ettirmeyeceğini ileri sürerek ve rüşvet dağıtarak baba adına gerçek evrakların
yerine oğul adına suç oranı değiştirilmiş evrak ve rapor düzenlenince karakolda
tartışma ve küfürler yaşanmış, biz şikayetçi olunca da resmi yazısı Pazar günü
olan resmi kaza evrakları ve raporunun Emniyet Amiri ve Trafk polisince
pazartesi günü düzenlendiği resmi ifadeyle ifade edidiği halde başta kurumunuz
hukukçuları olmak üzere bu evrak sahtekarlığını kapatmak üzere her türlü
ahlaksız ve namussuz kararları almakta bir beis görmemişlerdir. Bizim
kuyumcunun yalan söylettiği tanıkları konuşturmamız üzerine kaza davamıza
rüşvet veren kuyumcunun kiracısı Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç girerek bu yalancı ve sahtekar tanıkların
yeniden dinlenmelerini engellemiştir.
Yalancı
tanıklardan Can Gürbüz’ün ilk karakol ifadesi yok esilmiş, tanıklıktan
çıkarılmıştır. Kazayı halkın içinde anlatıp halka kaza hakkında bilgi verince
Emniyet Amiri tarafından halkın içerisinde alınarak ifadesine başvurulmak üzere
götürüldüğünü öğrenince bizim talebizle yeniden tanık yapılınca savcılık ve
keşifte baskıyla yalan söyletilmişse de davamızın ilk anda gönderildiği Ankara
3. Çocuk Mahkemesinin resmi yazılı talebiyle Bala Asliye Ceza Hakimi(bu hakim
daha sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Daire Başkanı olmuştur) Fuat Pembeçiçek
tarafından ifadesi alınmış ve ilgili mahkemeye gönderilmiştir. Benimde okuduğum
fakat alamadığım ifadede aracın kaldırıma çıkarak oğluma kaldırımda ve arkadan
çarptığını, kendisi su doldurduğu çeşmeye atarak kurtardığını anlatmıştır.
Yine yalan
söyletilen tanık kepçeci Mustafa Yaşar ise karakoldaki ilk ifadesini
değiştirmiş, oğlumun önünde yol geçtiğini iddia etmiş, bu yalanı tutmayınca
keşif ifadesinde oğlumun önünde geçtiğini görmediğini fakat yol ortasında
kaldırdığını iddia etmiştir. Bu yalanı da tutmayan kepçeci yalancı tanık Hakim
Fuat Pembeçiçek tarafından açılan Baba hakkındaki aleti yanıltma davasında
karol ve keşif yalanında vaz geçerek savcılıkta verdiği hiçbirşey görmediği
ifadesine dönmüştür.
Kaza
davamız kanun değişikliği nedeniyle Bala Asliye Ceza Mahkemesine dönünce
yalancı tanıklarının yalanında vazgeçtiğini gören kuyumcu kiracısı olan savcı
Murat Gökhan Tahtakılıç’ı girdirerek bu yalancı tanıkların yeniden dinlemesini
önleyerek davanın seyrini değiştirmiştir. Açıkça ve alçakça görevini kötüye
kullanmıştır.
Daha
sonra bizim resmi soruşturma ve dava evraklarını alnıca tanık Can Gürbüz’ün
ifadesinin dosyadan çıkartılarak yok edildiğini öğrenmemiz üzerine Hakim Fuat
Pembeçiçek’e bu iadenin bulunması ve yalancı tanıklara yalanları nedeniyle
işlem yapılmayarak korunması nedeniyle dava açılmış olup dava halen devam
etmektedir.
Mal
kaçırma davasına gönderdiğim bir dilekçe nedeniyle bana dava açılıp Bala
Savcılığınca yeniden soruşturma açılmışsa da Adalet Bakanlığında bir avukatın
talimatıyla karakolda yaşanan küfürleşme ve evrak rezaleti yok sayılarak Savcı
Eda Irmak tarafında bu rezaletler görmezden gelinmiş ve açık ve belgeli olan
evrak sahtekarlığı ve yalancı tanık rezaleti görmezdan gelinerek yapılan ssahtekarlık
ve namusuzluk kapatılmak istenmiştir. Benim yasal olarak istediğim soruşturma
evrakları da ahlaksızca tarafıma verilmemiştir. Bala savcılığının bu kararından
sonra Bakan adına talepte bulunan avukatın takip ettiği davadan bu kazadan
“mağdur olmadığımız" kararı çıkartılmıştır.
Halen
%98 beyin engelli ve felçli olan oğlumun uzun süren tedavisi nedeniyle evimiz
satılmış, borçlanarak icralık olunmuş, 1,90 cm boyu ve 90 kg olan ağırlığı
nedeniyle kendisini endirip kaldırmaktan bel ameliyatı olarak sakatlanmış
annesine, okul birincisi ve okulunun futbol takımı kaptanı iken ve Bilgisayar
Mühendisi olma hayali kuran oğlumun 15 yaşında bir maganda tarafından
kaldırımda çarpılması, daha da kötüsü sonradan biraz para kazanan bir
kuyumcunun savcı ve hakimleri satın alarak gerçek kaza evraklarını yok
ettirmesi ve 15 yıldır dava soruşturmadan olumlu ve olumsuz hiçbir netice
alınamaması adaletimizdeki rezaletin bariz delilidir.
Hiçbir kusuru olmayan oğlum rüşvet
alavere-dalevere, emir-talimat ve her türlü hukuksuz ve ahlaksız kararlarla bu
rezalet örtbas edilmek istenmekte ve yapılan onca şikayet kurulunuzca
görmezlikten gelinerek bu aşagılık kişiler ve onların yemlediği hakim ve
savcılar korunmak istenmektedir. Şeref, namuş ve haysiyeti olan her hukukçu o
duruşmaya savcının değil Kuyumcunun girmiş olduğunu çok çok iyi bilir. Fakat
şerefini, namusunu ve haysiyetini satan alçaklarda bu rezilliğe gözlerini
kapatarak hukuksuzluğa göz yumar..
Kazadan
15 yıl geçtiği halde hukuksuz ve ahlaksız kararlarla hala ahlaksızca mağdur
edilmekteyiz. Artık sizin bu ahlaksız ve namussuz kararlarınız bizi hiç
ilgilendirmemektedir. Biz sadece hukuk yollarını yasa ve usullerin öngördüğü
şekilde tamamlamak için Hakimler ve Savcılar Kurulunca işleme konmayan
şikayetlerimizin işleme konularak
11/07/2019 tarihli ve 90836726-2017/7726-56552 sayılı yazınızda
belirtilen şikayetlerimizin Kurulunuz Birinci Dairesince yeniden incelenmesini
ve bu rezilliğinize bir son verilmesini istiyoruz..
Gereğini arz
ve talep ederim. 10.09.2019
Mustafa DEMİR
Davacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder