11 Ocak 2021 Pazartesi

VAKIFBANK- OSMANİYE ASLİYE HUKUK

 

OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE                                               

                                                             Adli Yardım ve Avukat Taleplidi


DAVACI               : Mustafa DEMİR  (TC Kimlik No: 54355716130)

                                 Mimar Sinan Mah. 8580 Sk. Gürbüz Sitesi C C Blok No:26 Kat:1 D:2

                                                                                                                                    OSMANİYE

DAVALI               : T.VAKIFLAR BANKASI TAO (Vergi Kimlik No:9220034970)

                                  75. yıl Mah.Bahri Sarıtepe Cad. No:15 Yunusemre/MANİSA 

VEKİLİ                 : Av.İshak ÖZBEY (TC.Kimlik No: 24824135830)

                                  Mustafa Kemal Mah.2131 Cad.No:16/4 Çankaya/ ANKARA 

KONU                    :  Haksız ve kötü niyetli icra talebinin iptaline ve 5.231,03.-Tl tazmminata karar verilmesi, haksız icra nedeniyle İcra Hukuk, İdari ve Anayasa Mahkemelerine ödenen tüm mahkeme masraflarının ve tahakkuk ettirilen Avukatlık ücretlerinin yasal faiziyle tarafıma ödenmesi, adıma kayıtlı olan fakat 1990 yılından beri haberim olmayan 27 SA 215 plakalı mobilyetimin Trafikten düşülmesi için karar verilmesi. Uzun süren ve henüz sonuçlanmayan Kaza davamız ve bu Faiz alacağı davamız nedeniyle manen ve madden sıkıntı yaşamamız nedeniyle davamızın Adli Yardımla devam etmesi,  madddi olarak avukat tutacak durumum kalmadığı, uzun süren oğlumun tedavisi, mahkemesi ve  bakımı nedeniyle artık sağlığımı da kaybettiğimden davanın takibi için Baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi taleplidir.

 AÇIKLAMALAR          :  Ankara İli Bala ilçesinde memur olarak görev yaptığım sırada 06.08.2004 tarihinde Bala Lisesinde okumakta olan ve okulunu birincisi ve futbol takım kaptanı olan oğlum Halil, okuduğu lisenin önünde ve kaldırımda 15 yaşında bir çocuk tarafından ağır yaralamalı bir kazaya maruz kalmıştır. Halkın ve Bala Karalolu ve Emniyet yetkililerin bile kaldırımda dediği ve kaza yapan çocuk yerine babasının üstlendiği kaza nedeniyle biz ağır olan hastamızla ilgilenirken  arkamızda rüşvetle kaza evrakları ve raporu değiştirilerek kaza yol ortasına alınmıştır. Biz durumu öğrenip yasal işlem yasal işlem başlatınca karşımızda kaza yapanlar değil, rüşvetle şeref ve haysiyetini satın aldıkları Karol,Emniyet, Bilirkişi, Savcı ve Hakimler kalmıştır. Uzun süren mücadele sonucu davamız halen sonuçlanmamıştır.

            2007 yılında hukuksuz olarak davamız reddedilmiştir. Uzun süren ve durumu itibariyle resmi hastanelerin kabul etmediği hastamız özel hastanelerde yüksek ücretle veya yüksek fark ödeyerek tedavi edilmeye çalışıldığı için borçlanılmıştır. Davamız reddedilince alacaklılarımızın alacağını ve bankalara olan borçlarını ödeyemediğimzen kredi kartlarım ve aldığım krediler icralık olmuştur. Bunlardan biride Vakıfbank Ankara Şubesinde aldığım ve Kamusen tarafından çıkartılan kredi kartımda icralık olmuştur. Ben bu kart hiçin hiçbir taahhüt ve imzadan bulunmadığım gibi tarafıma kart gönderilmesi için talebimde yoktur. Bu kart tamamen Kamusen üyesi olam nedeniyle gönderilmiştir. Ankara 25. İcra Mahkemesinde 2007/8372 dosya numarası ile 2.629,80 Tl. borç oluşmuştur. (Ek:1) Bu borç bayan bir avukat tarafından takip edilerek ve maaşımdan kesilerek ödenmiştir. (Ek:2) Borç ödendikten sonra icrada kapatılmamış, fakat talep edilen borç taksitle ödendiğinden faiz tahakkuku devam etmiştir. İcra iflas Kanunu ve Borçlar kanunu gereğince borç güncellenmediğinden ve ana parası ödenen borcun faizi de alınmış sayılacağından  borç takip edilmemiş ve icra müdürlüğünce  dosya takipsizlikten 19.11.2011 tarihinden kapanmıştır(Ek:3) ve yasalarımız gereği dava açılması talep edilmektedir. Borç ödendindikten sonra 2009 yılında alacak faizlerinin silinmesi yönünde bir kanun çıkarılmıştır. Bazı borçlarımız bu kanun nedeniyle faizsiz olarak kapatılmıştır. Vakıfbank dosyasında da borç olduğunu düşünmediğimizden herhangi bir talepte bululmamıştır.

            Borç kapatıldıkan sonra 12.04.2012 tarihinde 2007/8372 Esas numarasıyla Av. İshak Özbey tarafından tarafıma ödeme muhtırası gönderilmiştir.(Ek:4) Bu muhtıradan sonra  tarafıma Ankara 16. İcra Müdürlüğünce 2013/11949 dosya numarası ile 2.601,43.-Tl faiz alacağı olduğuna dair İlamsız takipte Ödeme Emri(Ek:5) göndermiştir. Bu ödeme emri 29.08.2013 tarihinde bana tebliğ edilmiştir. Bende bu ilamsız ödeme emrine 02.09.2013 tarihinde itiraz ettim(ek:6).Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2013/974 Esas 2013/1038 Karar, 16 İcra Müd. 2013/111949 nolu Gerekçeli karar ile; "davalı alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine takip yapıldığı alacaklı vekilinin icra dosyasında ödeme yapması için ödeme muhtırası adı altında özel bir yazı yazdığı bunun şikayete konu edildiğiicra müdürlüğünce yapılmış herhangi bir işlemin olmadığı davacını eklediği belgelerin de mahkemenin tespitini doğruladığı” gerekçesiyle ititrazımın reddine karar vermiştir.

            Bu karara yapılan itiraz da Yargıtay 12. Hukuk dairesince 15.01.2014 tarihinde red edildi.(Ek:7) Bu karar 12.05.2014 tarihinde kesinleşti.(Ek:8) Bu karar da Anayasa Mahkemesine taşındıysa da 2014/7218 doaya numarası ile 16/08/2014 tarihinde İdari Red kararı verildi.(Ek:9) 

            Bu karar kesinleştikten sonra açılan tüm davalar kararın gerekçesiyle red edildi.Konuyu İdari dava dosyası olarak Ankara 11. İdare mahkemesine taşıdımsa da mahkeme ayrı ayrın dava açmam gerektiğine karar verdi. Ben kanunu önlerine koyup dilekçemde direnince  kanunu açık hükmüne rağ kesin olarak red kararı verdi. (Ek:10)

            Avukat İshak Özbey tarafından 1990 yılında elimden çıkardığım, hernasılsa plakası üstümde kalan 27SA215 plakalı mobilyetime haciz koydurarak tarafıma icra İcra Davet kağıdı  gödermesi ve bu davet kağıdının 11.03.2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine (Ek:11) aracın mevcut olmadığına ve hukuksuz olan bu icranın iptal edilmesine dair 11.03.2016 tarihinde dilekçe gönderdim.(Ek:12) Bunun üzerine Ankara 14. İcra Müdürlüğünce 2016/339 Esas numarasıyla dava açıldı. 09.09.2016 tarihinde Borcu ve icrayı kabul etmediğime dair talepte bulundum (Ek:13) Ankara 14 İcra Müdürlüğü 27.10.2016 tarihli gerekçeli kararında Avukat İshak Özbey’in kartımın kayıtlı olduğu Vakıfbank Ankara Şubesinin değil Manisa ili, Yunusemre İlçe İlçesi Vakıfbank Sanayi Şubesinin avukatı olduğunu ve bana bu şubesinin faiz alacağı olduğuna dair dava açığını öğrendim(Ek:14) 14. İdare mahkemesi kararın kesinleştiğini gerekçe göstererek talebimi reddetti. Ben hayatımda hiç Manisaya gitmediğimden nasıl böyle bir dava açıldığını bir türlü anlayamadım. Bu borç yasal olarak ödenecek olsaydı bana Manisa Yunusemre Sanayi şubesi değil Ankara Merkez şubesinin dava açması gerekirdi. Tüm hukukçular gibi kapanmış bir borç dosyasına dava açmadan sıradan bir ilamsız ödeme emri gönderek icra takibi başlatması bizim hukumuzda yasal olarak mümkün değildi. Ana parası ve tahakkuk ettirilen faizi ödenmiş bir borcun altı yıl sonra hiç gitmediğim bir ilin şubesi tarafından faiz alacağı olarak borç tahakkuk ettirmesi ancak bizim ülkemize olurdu. Tıpkı kaza davamıza olduğu gibi yine bir hukuk rezaletinin içine düşmüştüm. Bu red kararını 12.03.2017 tarihinde Bölge İdare mahkemesine taşıdım. (Ek:15)Ankara Bölge İdare Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 10.01.2018 tarihli kararıyla red etti.((Ek:16)

            Konuyu 2018/19433 dosya numarası ile Anayasa mahkemesine taşıdım. Anayasa Mahkemesi 21.12.2018 tarihli kararıyla bunun bir hukuk yolu olduğunu belirtererek Kabul edilemez olduğuna karar verdi.(Ek:17)

            Bu defa da 7. İdare Mahkemesinde 2017/755 Esas 2017/1222 Karar no ile İdari dava açtımsa da Davanı konusu net ve anlaşılır değil gerekçesiyle Red kararı verildi. (Ek:18) Bu kararı Bölge İdare mahkemesine taşıdımsa da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 2017/1252 Esas 2017/1260 Karar nolu kararıyla başvurumun reddine karar verdi. (Ek:19)

            Bimer’e yaptığım başvuru üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. (Ek:20) Bu soruşturma delil yetersizliğinden soruşturmaya izin verilmediğinden 21.02.2019 tarihinde bu kararın iptali için Ankara İdare Mahkemesine başvurdum(Ek:21)

            Bu başvurum üzerine Ankara 6.İdare Mahkemesinde İdari dava açılarak 2019/371 Esas 2019/2127 karar numaralı kararla itirazımın ereddine karar verildi. (Ek:22)Bu kararı 21.01.2020 tarihli dilekçe ile Ankara Bölge İdare Mahkemesine taşıdım. Ek:23) Bu dava da Ankara 3. İdari dava dairesnce 2020/1391 esas numarasıyla halen beklemektedir.(Ek:24)

            Kaza davası sonrası Ankara Adli Tıp Kurumunun 29.06.2005 tarihli raporunda belittiği gibi engelli ve başkasının bakımına muhtaç kaldı. (Ek25) Kendisine osmaniye Devlet Hastanesinin 20.112011 tarihli raporuyla %98 Ağır Engelli raporu verildi.(Ek:26) Bende kendisinin bakımı, mahkemesi ve bu icra davasında olduğu gibi hukuksuz karlarla uğraşmaktan hem sağlığımı kaybettim, hemde maddi varlığımı kaybettim. Osmaniye Devlet Hastanesinin 02.04.2014 tarihli raporuyla %93 Engelli kaldığım tespit edildi.(Ek:27)

            Rüşvetle 17 yıldır rezalete dönen davamız, yine rüşvetle Yargıtayca bozulunca mahkemesine gönderdiğim 21.09.2020 tarihli Beyan dilekçem üzerine hem Bala Cuumhuriyet Başsavcılığınca hende bu beyanın gönderildiği HSK Müfettişliği soruşturma başlatıldı. (Ek:28) HSK Müfettişliği  bu beyanımı Hakim Savcı Şikayet Bürosuna yönlendirerek yaşanan hukuksuzluklarla ilgili incele ve soruşturma başlattı (29)

            Kaza davamızda olduğu gibi bu icra davamız akılalmaz hukuksuz kararlarla ve kapatılmaya çalışılan soruşturmalarla rezalete dönmesi ve avukatın kesinleşen bu kararı olmayan mobilyetim ve miras kalan mailrım üzerine haciz koydurunca bu dava oluştu.(Ek:30, 9 adet icra talep, malvarlığı ve konmuş haciz yazısı).

            Malvarlığıma konulan bu haciz beni ve miras alacaklısı kardeşlerim ile hak sahipleri olan yeğenleri mağdur etmiştir. Hukuksuz bir icra davasını 2013 yılından beri onca hukukve İdari davaya rağmen sonuçlanmamış olması üzerine son çare olarak bu Adli davanın açılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu borcun kaynağının rüşvetle rezalete dönen kaza davamızdan kaynaklandığından sizin kararınız ne olura olsun bizim için bir önemi yoktur. Zira red karrarı verirseniz aldıkları rüşvetle bizi mağdur eden hakim ve savcılar adına Yargıtayda dava açılarak geri alınacaktır.

            Bankalarda olan alacağın beş yılda zaman aşımına uğraması Türk Borçlar Kanunu 146. Maddesi'ne göre borçlar için belirlenmiş genel zaman aşımı 10 yıldır. Bazı durumlarda 5 yıl olduğundan  ve borcumuz 2007 yılında icraya verilip maaşımdan kesilerek ödendiğinden bu icranın zaman aşımı yönündende incelenip bir karara bağlanması gerekmektedir.

            Biz bu borcu kabul etmiyoruz ve bu icranın haksız bir icra olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle hakkımızı arama konusunda kaza davamızda olduğu gibi ne kadar sürerse sürsün sonuna kadar takipçisi olacağız. Verilecek karara göre hareket edilerek borcun Yargıtay’a taşınıp taşınmamasına karar verilecektir. Bu borç görev yetkisini kötüye kullanan Savcı ve Hakimlerden kaynaklandığından ve hiçbir şekilde bizim kusurumuzdan kaynaklanmadığından yasal olarak ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.

           DELİLLER: HUMK, İcra İflas Kanunu,  Borçlar Kanunu, daha önce yasal şekilde ödenen ve haksız olarakm oluşturulan bu icra dosyası ve bu icra dosyasını takiben her türlü açılan idari ve adli dava evrakları , mahkemenizce tespit edilen diğer deliller.    

NETİCE  VE TALEP : 1- Adli Yardım ve Baro tarafından avukat görevlenrilmesi talebimizin kabul edilerek yukarıda açıkça izah edildiği gibi haksız olan bu icra nedeniyle bu haczin iptaline ve tazminata hükmedilmesine karar verilmesini;

             2-Ankara 25. İcrada maaşımdan kesilerek ödenen 2.629.60 Tl ve Ankara 16. İcra dairesince tahakkuk ettirilen 2.601,43 tl olam üzere toplam 5.231,03 Tl.nin haksız icra tazminatı olarak icra tarihinden itibaren yasal faiziyle tarafıma ödenmesini,

            3- Bu icra nedeniyle İcra Hukuk Mahkemelerine, İdari Mahkemelere, üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemelerine, İdari Dava dairelerinde ve Ananayasa Mahkemelerine ödenen tüm mahkeme masraflarının, gider avansları ve posta ücrtlerinin, bu davalar nedeniyle oluşan tüm avukatlık ücretlerinin ve  ödediğim paraların hesap edilerek icra tarihi itibariyle yasal faiziyle    tarafıma geri ödenmesine karar verilmesini;

            4- Bu icra nedeniyle malvarlığıma konan tüm  haciz taleplerinin kaldırılması ve benimle birlikte hak sahipleri olan kardeşlerimin ve yeğenlerimin mağduriyetimin giderilmesinin sağlanması. İtirazimın kabul edilmemesi üzerine dava Yargıtayda açılacağından de yine bu tüm haciz taleplerinin kaldırılmasına karar verilerek haczin Ankara 3. İcrada devam eden 2014/21904 nolu Yasal alacağım üzerine yönlendirilmesinin sağlanmasını ve oluşan mağduriyetin giderilmesini;

            5- Adıma kayıtlı olup 1990 yılında elden çıkarttiğim ve şu ana kadar adına hiçbir vergi, ceza, borç tahakkuk etmeyen (tüm bunlar bu mobilyetin kullanımda olmadığının delilidir.) 27 SA 215 plakalı Mobiliyetiminde Trafik Tescil Dairesince üzerimden düşürülmesine karar verilmesini;

            Davamızın kabulüne karar verilerek mahkeme masrafının ve oluşacak avukatlık ücretinin davalı tarafa  yüklenmesini  arz ve talep ederim 11.01.2021

 

                                                                                                   DAVACI

                                                                                              Mustafa DEMİR

Ekler : 30 Adet Evrak.

MENGERLER MERCEDES VANEO SERVİS DAVASI

 

 

 OSMANİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)

                                                                                                 Dosya No: 2020/695 Esas                                                               

                                                   Adli Yardım ve Avukat Taleplidir.

  

DAVALI                                 :  İbrahim DEMİR, TC:54220720620

Mimar Sinan Mah. 8580 Sok. Gürüz Sitesi C Blok No:26              İç Kapı No:2 Merkez/Osmaniye

DAVACI                                 :  Mengerler Ticaret Türk AŞ. Levent Mah. Girne Bulv.                

                                                  No:240 A Yüreğir/ADANA

AVUKATI                              :    Av.İbrahim ATEŞ –(16346-43850-09641) UETS

                                                  

                                                                                       

MAHKEMESİ                        : Osmaniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesi                                               (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

 DAVA DOSYA NO                :   2020/695 Esas

 TEBLİĞ TARİHİ                     :  30/12/2020

 KONU                                    :   Osmaniye Tüketici Mahkemesinin vermiş olduğu adıma kayıtlı 27 ABN 595 plakalı aracımın şikayetinin kararının Mengerler Ticaret Türk AŞ Avukatı aracılığıyla davaya konu etmesi nedeniyle oluşan Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesi 2020/695 Esas nolu dosyasına cevap dilekçemizdir. (Atanamayan Öğretmen olduğumdan ve şuan hiçbir gelirim olmadığından tarafıma adli yardım yapılmasına ve gelirim olmadığından Osmaniye barosunca davama Avukat görevlendirilmesini istemekteyim.Ayrıca her ne kadar araç benim adıma olsada aracı babam aldığından ve tamirede babam götürdüğünden babamın katılan sıfatıyla davaya müdahil edilmesini talep ediyorum) 

AÇIKLAMA                            :    Adıma kayıtlı 27 ABN 595 plakalı Mercedes Vaneo marka 2004 model aracımı yıllık muayene için Osmaniye Tüvtürk Araç Muayene Servisine götürdüm. Aracım muayeneden geçemedi. Osmaniye Tüvtürk muayene istasyonundan alınan belge ile Adana Mengerler servisine babam ve kardeşim ile aracı gönderdim. Babam elindeki Tüvtürk belgesi ve aracın genel bir bakımı için 12000 TL bedelle anlaşarak Tüvtürk belgesinde yazan tüm eksikliklerin giderilmesini talep etti. Önden istenen 5000 TL bedeli havale işlemiyle ödedi.Daha sonra servis aracın motorundanda sorunlar olduğu ileri sürülerek 12500 TL daha ücret talep edilmesi üzerine babam bunun fazladan ücret talebi olduğunu düşünerek kabul etmedi. 26 gün sonra aracı beraber gidip teslim aldık. Bir gün sonra tekrar Osmaniye Tüvtürk merkezine aracı muyaneye götürdüğümüzde istediğimiz taleplerin yerine getirilmediği, Tüvtürk belgesinde açıkça görüldüğü gibi 2 basit arıza dışında (biri aracın siyah olan folyosunun gri folyo ile 500 TL karşılığı değişmesi) hiçbir talebimizin yerine getirilmediği aksine aracın el freninin boş olduğu, tamir edildiği iddaa edilen Motor ve Şanzuman aksamında yağ sızmasının devam ettiği, egzos işlemi için hiçbir işlem yapılmadığı tespit edildiğinden aracımız muayeneden geçemedi. Babam durumu telefonla müşteri temsilcisine bildirerek şikayetçi olacağını belirtti. Aracı dışarıdan tekrar ücretle egzoscu ve tamirciye götürerek yaptırdım ve araç daha önceden belirtilen ve servisçe giderilmesi istenen hafif kusurlarla muayeneden geçti.

            Bizde yasal hakkımızı kullanarak Osmaniye tüketici hakem heyetine başvurarak şikayette bulunduk ve bu dosya oluştu. Ben atanamayan Öğretmen olduğumdan ve şuan hiçbir gelirim olmadığından benden istenen masrafları ödeyecek ve avukat tutacak durumum olmadığından tarafıma adli yardım yapılmasını, daha önce mahkeme ile hiç işim olmadığından hukuken bana yardımcı olabilmesi için Osmaniye barosunca ücretsiz avukat görevlendirilmesini,araç her ne kadar benim adıma olsada aracın ücretini ve masrafını babam karşıladığından babam Mustafa Demir TC:54355716130- in katılan sıfatıyla davaya müdahil olmasını  arz ve talep etmekteyim.

Bizim tüm şikayetlerimiz Osmaniye Tüvtürk belgelerine dayalı olduğundan tanık dinletmeye gerek duymuyoruz mahkemenizce tanık istenemesi halinde tanık gösterme hakkımızı saklı tutuyoruz.

CEVAPLARIMIZ                           : 1- Davacı dilekçesinde Tüketici şikayetinde haksız olup, şikayetin reddi gerekirken kabulü yönünde verilen karar hukuka aykırıdır; kaldırılması gerkmektedir demekte ve gerekçe olarak müvekkil şirketin aracı servise getiren kişinin beyan ve talepleri doğrultusunda onayını aldığı ve iş ve işlemleri eksiksiz yerine getirdiği iddaa edilmektedir. Oysa müşterinin ne istediği Osmaniye Tüvtürk belgelerinde açıkca bellidir. Bu eksiklikler yerine getirilmemiştir.Bu belgelercede sabittir. Müşteri; aracında görülen yağ sızıntıları ve el freninin tamamen boşaltılmasını, açık ve belgeli talebimize rağmen egzos sistemine hiçbir müdahale bulunulmayarak aracın muayeneden geçememesini talep etmez. Ayrıca servis olarak tamir edildiği ileri sürülerek aracın el freninin tamamen boşaltılmış olarak teslim edilmesi müşterinin canına kasıtttır.Bunu  hiçbir müşteri talepte etmez,hoşta karşılamaz. Yasada da bunun bir karşılığı olmalıdır.

            Davacı müşteri ile ek liste görüşmesi yapıldığını müşterinin motorun %80 sağlıklı olduğunu beyan ederek ikinci listeye onay vermediğini, muayenede sıkıntı yaratan emisyon ölçümü ile ilgili sorunun ortadan kalkacağı iddaa edilmiş aracın Tüvtürk muaynesinden geçememesine sebep olarak bu ikinci liste gösterilmiştir. Oysa emisyon ölçümünün muayneden geçememesinin sebebinin egzos sistemine hiç müdahale edilmediği, araçta bulunan 2 adet egzos filtresinin tamamen tıkalı olduğu dışarıda egzoscuya yaptırılan muayenede anlaşılmış egzoscu tarafından iki filtrenin biri ücret karşı değiştirilmiş ikincisinin değiştirilmesine gerek olmadığı belirtilerek araç tekrar muayeneye sokulmuş ve araç muayeneden öyle geçmiştir.

            El freni arızası ise, tamirciye götürülerek arka balataya hiç dokunulmadığı ve el freni arızasının bundan kaynaklandığı tespit edilerek ücret karşılığı arka balata tamir edilerek sorun giderilmiş ve araç evrakta belirtilen diğer hafif kusurlarla muayeneden geçmiştir. Bu arızaların motordan kaynaklandığını ve müşterinin buna onay vermediğini ileri sürmek mahkemeyi yanıltmaya yönelik uydurma ve yalandan ibarettir.

Aracın yağ kaçaklarının giderililmiş olarak müşteriye teslim edildiği iddaa edilsede yağ kaçaklarının halen devam ettiği Tüvtürk raporunda açıkca bellidir. Bu yağ kaçakları araç Tüvtürk muayenesinden geçtikten sonra bir tamircide cüzii bir ücretle tarafımızca yaptırılmıştır. Buda açıkca göstermektedir ki; servis yaptığı tamiratı üstün körü yaparak müşteriden fazladan para alma cihetine gitmiş, yaptığı tamiratlar müşterinin talebine hiç uymamış, müşteri aracını bu servise hiç götürmese dahi sonradan yaptırdığı egzos ve balata tamiri ile muayeneden geçirebileceği Tüvtürk belgeleriyle sabit olmuştur. Servisin yaptığı aracın hala garantisi devam eden aküsünü değiştirdiği ve babamın açık talimatına müşteri temsilcisi ve ustayla bizzat görüşerek aracın radyatörünün değiştirilmemesini istemesine rağmen radyatörün değiştirildiği görülmüştür. Babamın kabul etmediği ve 12500TL yeni ücret ile tamir edileceği söylenen motorun sorunsuz kullanılması bu talebin fazladan para talebinden kaynaklandığını babamın onay vermemekle ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur.

Şikayetcinin babası tarafından hazırlanan uyuşmazlık tutanağı güya şirketin haksız yere para talep ettiği bedellerinin listesini yaparak 6750 TL belirlemiş bu talebi tüketici hakem heyeti eksik inceleme ile hukuka aykırı olarak kabul edildiği iddaa edilmektedir. Oysa tutanakta yazılan şeylerin ne bizim nede Tüvtürkün talebinde olmayan arızaların fazladan para almak için yapılan tamiratlar olduğu görülmektedir.Dosyada sunulan banka ödeme belgesindede görüleceği üzere Şekeroğlu Otomotive ait 6 taksitle alınan ve halen garantisi devam eden akünün ödeme belgesidir, bu akünün bize haber verilmeden değiştirilmesi fazladan para almaya açık delildir. Balata spreyi bedeli balatanın hiç açılmadığı tamirciden tespit edildiğinden istenen ücret afakidir, fazladan para almaya örnektir. Motor ve şanzımanın sökülüp takılmasının iddaa edilmesi ve Tüvtürk belgelerinde açıkça görüleceği üzere hem ilk girişte hem son muayenede yağ sızıntılarının devam etmesi bu tamiratın hiç yapılmadığının ve alınan ücretin fazladan para alma isteğinin ispatıdır. Hiç kullanılmayan yeni alınmış arka sileceğin değiştirilmesi yine fazladan para alamaya örnektir. Yukarıda izah edildiği gibi babamın bizzat müşteri temsilcisi ve tamirat ustasına telefonla değiştirilmemesini istediği radyatörün değiştirilmesi fazla para alamaya örnektir. Onun için babam tarafından hazırlanan bu uyuşmazlık tutanağı tamamen gerçeklere dayalı ve hukukidir. Hakem heyetinin  bu belgeyi tam olarak dikkate almaması haksızlıktır. Umarım mahkemeniz bu belgeyi dikkate alarak talebimizi uygun görür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi servis fazladan para almaya yönelik girişimlerde bulunmuş, bizim talebimiz açıkca Tüvtürk belgelerine dayandığı halde bunu yerine getirmeyerek bizi mağdur etmiştir. Hatta hiç servise götürmedende dışarda yaptırdığımız ücretli tamiratlarla bu aracın muayeneden geçebileceği, siyah folyonun gri folyo ile değiştirilmesi dışında servise ödenen tüm ücretlerin afaki olduğu ve boşuna verildiği açıkca ortaya çıkmıştır. Umarım mahkeme bu talebimizi dikkate alır ve servise ödediğimiz tüm paranın iadesine karar verir.Haksız ve hukuka uygun olmayarak açılan bu davanın reddine karar verilmesi gerekir. Takdir mahkemenindir.

2- Tüketici hakem heyetince aldırılan bilirkişi raporu tarafımıza tebliğ edilmemiş, savunma hakkımız kısıtlanmış, araç üzerinde gerekli incelemeler yapılmadan eksik ve hatalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiği iddaa edilerek savunma hakkının kısıtlandığını ve aracın üzerinde keşif ve laboravar ortamında gerekli incelemelr yaptırılmadan sadece dosyadaki bilgi ve belgelerin yeterli görülerek karar verilmesinin hukaka aykırı olduğu iddaa edilerek hakem heyei kararının kaldırılması istenmiştir. Halbuki araç Tüvtürk muayene merkezinde iki defa muayene edilerek eksikliklerin giderilmediği bizzat tespit edilmiştir. Aracın laboratuvar ortamında muayene edilmesini istemek konuyu amacında saptırmak ve mahkemeyi oyalamaya yöneliktir. Bu talebin kabul edilmemesini taleb ediyorum.

3- Somut olayda tüketici/şikayetcinin kendi kusuru nedeniyle aracın muayeneden geçmediği iddaa edilmektedir. Oysa tüketici/şikayetçinin tüm talebi Osmaniye Tüvtürk muayene merkezinin belgeleriyle sabittir. Yerine getirilmediğide yine Osmaniye Tüvtürk belgeleriyle sabittir. Şirketin kusurlu olduğu açık olup ödenen ücretin haksız alındığı ve tüketiciye ödenmesi gerektiği açıktır. Müşterinin ikinci ücret talebini reddetmesinde ne kadar haklı olduğunu Osmaniye Tüvtürk belgeleri açıkca ortaya koymaktadır. Bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu iddaa etmek hukuku yanıltmaya yönelik bir girişimdir.

4- Tüketicinin şikayeti ile ilgili servisin düzenlediği bilgi ve belgelerin dikkate alınarak aracın İstanbul’a gönderilmesinin istenmesi konuyu amacından saptırarak mağdur ettiği tüketiciyi İstanbullarda süründürerek dahada mağdur etme talebidir. Davanın da sürümcemede bırakılarak kısa sürede sonuçlandırılmamasını sağlamaya çalışmaktır. Oysa bu basit bir yargılamadır. Tüvtürk belgeleri yapılan ve yapılmayan tüm iş ve işlemleri ortaya koymaktadır. Mahkemenizin Tüvtürk belgelerini dikkate alarak bu isteği reddetmesi hukuka daha uygundur. Takdir mahkemenindir.

5- Tüketici hakem heyeti tarafından verilen kararlar ilam hükmünde olduğundan bu ilamın icraya konulmaması için yargılanma sonuna kadar ihtiyati tedbir konması istenmektedir. Mahkemeniz bu talebi uygun görerek ihtiyati tedbir kararı koymuş olup tüketici olarak hiçbir geliri olmayan bir vatandaş olarak bu tedbirin kaldırılarak takdir edilen ücretin bir an önce ödenmesi tüketici açısından elzemdir. Bu nedenle mahkemenizin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak belirlenen ücretin tarafımıza ödenmesini taleb ediyoruz.

DELİLLER  :Tüketici kanunu, hakem heyeti kararları ve Tüvtürk belgeleri ile mahkemenizin uygun göreceği sair deliller. Dava konusu olayla ilgili karşı delil sunma ve 6100 Sayılı HMK 140/5 maddesin uyarınca delil sunma hakkımız saklıdır.

SONUÇ  ve TALEP      :  1- Yukarıda açıkca izah edildiği gibi bu haksız ve hukuka uygun olmayan davanın reddine karar verilmesini,

2- Atanamayan Öğretmen olduğumdan, hiçbir gelirim bulunmdaığından tarafıma Adli yardım yapılmasını ve beni savunabilmesi için Osmaniye Barosundan Avukat talebinde bulunulmasına karar verilmesi,

3- Araç hernekadar benim adıma olsada aracın gerçek maliki ve giderleri babam tarafından karşılandığından babam Mustafa Demir’in davaya müdahil olmasına karar verilmesini,

4- Bizi mağdur eden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, dava masraflarını yargılama giderlerinin ve atanacak avukat ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini,

Mahkemenizin göreceği sair kararlarla birlikte arz ve talep ederim.05.01.2021                                                                                                          

İBRAHİM DEMİR

         Davalı

Ek: Dava ve Tüvtürk belgeleri dosyası

           

CUMHURBAŞKANLIĞI-8. İDARE HAYAT VARLIK-İSTİNAF

 

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere ANKARA 8 İDARE MAHKEMESİNE gönderilmek için

OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

                                                               Dosya No: 2020/1198 Esas, 2020/2024 Karar 

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN

 DAVACI               :  Mustafa DEMİR  TC:54355716130

                                   Mimar Sinan Mah.8580 Sokak Gürbüz Apt.No:26 C Blok kat 1. D:2

                                                                                                         OSMANİYE

DAVALI               :  CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANLIĞI- ANKARA

 

VEKİLİ                 :Huk.Müş. Av. Sami BİLGİN.

 

MAHKEMESİ     :  Ankara 8. İdare Mahkemesi

 

DOSYA NO          : 2020/1198 Esas, 2020/2024 Karar

 

KONUSU     : Ankara 8. İdare Mahkemesi’nin 20201198 Esas, 2020/2024 Karar                                                                                                                                      sayılı kararının İstinaf incelemesi isteminden ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ : 18.12.2020 

BAŞVUURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ:  Oğlum Halil Ankara Bala İlçesi Bala Lisesi önünde bir çocuk tarafından ağır bir kazaya maruz kalmıştir. Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken arkamızda gerçek kaza evrakları ve rapor rüşvetle değiştirilmiş olduğundan kaza davamız 17 yıl süreyle hala bitirilemediği gibi yapılan sahtekarlıklar ve dosyada evrak kaybı tespit edildiği için HSK Müfettişliği tarafından  ineleme  halen devam etmektedir. HSK Müfettişliği HSK Hakim Ve Savcı suç inleme bürosuna da bizim talebimizi iletmi ve bize bilgi vermiştir. Yargıtay dosyayı bozduğundan dosya yeniden başa dönmüş ve istanbul Adli tıp kurumuna yeniden rapor için gönderilecek olup, HSK ve Bala Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılmakta olan inceleme ve soruşturmalar beklenmektedir. (Ek:1-2-3)

            Bu kaza nedeniyle uzun süre oğlumun tedavisi devam etmiştir. Durumu çok ağır olduğu içi tedavi gördüğü Ankara Özel Güven Hastanesi bile oğlumun fişinin çekilmesini ve organlarının bağışlanmasını bizden talep etmiştir. Rüşvetle de mahkemesi rezalete dödüğünden bu güne kadar da sonuçlanamamıştır. Bu nedenlerle borçlanılmış, büyük sıkıntılarla borçlar icra yoluyla ödenmesine rağmen icraya veren avukatın dosyayı icradan kapatmak yerine takibi bırakarak takipsizlikten kapanmasını yeğlemişlerdir./Ek:4-5)

            İcra Dairesince yapılan icraların ödendiği ve faizin faizini almak kanunen mümkün olmadığı ve dosyalar icraca kapatıldığı halde bu dosyalar bazı hukuk diplomalı hırsızların eline geçmiş ve bizi telefonla tehdide başlamışlardır. 10 yıl boyunca devam eden bu tehdikler savcılığa yapılan başvurular baştan savma kararlarla reddedildiği ve yapılan şikayetlerde Başta CİMER olmak üzrere uzun süredir sonuçlandırılmamıştır. Ne zaman taki biz bu davayı açınca tehdide varan aramalar bıçak gibi kesilmiştir.

            Cumhur Başkanlığı İletişim Başkanlığı savunmasında yapılan başvuruların ilgili kurumlara yönlerdirildiği, ilgili kurumların cevabını ilettiklerini, uzun süre cevap alamadıkları başvuruları da takip etmediklerini eğer kurum bi zahmet bir cevap verirse başvurucuya ilettiklerini, yani bir bakıma darbı medel olan Marko paşa hikayesinde olduğu gibi halkın gazını almaya çalıştıklarını, yaptığı iştende kurumlarının bir sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla davanın reddini talep etmişler ve mahkemede bu talebe uyduğu için bu dava oluşmuştur.

 

            Ankara 8. İdare Mahkemesi kararında Citibanka ait üç dosyada istenen 8.474,62 Tl Maddi ve aynı şekilde kapatılan Vakıfbanka ait BDDK risk raporunda yazılı 2.301,00 TL olmak üzere 10.775,62 TL maddi ve 10 yıldır devam eden taciz nedeniyle 10.000,00 TL. manevi tazminat olak üzere toplam :20.775,62 TL tutarındaki tazminatın borç tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziylebirlikte ödenmesine karar verilmesini istediğimi, Anayasanın 125. maddesi gereğince kurumların kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararın ödemekle yükümlü olduğunu söyleyerek ve bir sürü laf kalabalığı yaparak neticede Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinin sorumlu kurum olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Aynı şekilde Manevi zaminata ilişkin yapılan incelemesinde ise; Manevi tazminatın  idarenin bir eylemi yada işlemi nedeniyle  kişinin manevi ve ruhsal açıdan büyük üzüntü ve elemin adaletin sağlanmış olması  duygusu ile azaltılması ve telafi edilmesi göz önüne alındığında davacı açısından davalı idareyi  manevi tazminatla yükümlü tutabilecek nitelikte ağır hizmet kusuru bulunmadığında manevi tazminat  istemininde reddi gereği sonucuna varılmıştır demektedir.

            Ayrıca adli Yargıda ilgili kişilere uğramış olduğu maddi ve manevi zararlara karşı dava açılmasına bir engel yoktur diyerek maddi ve manevi tazminat talebimi reddederek yüklüde bir avukat ücreti yüklemiştir. Halbuki bizim talebimizi uygun görerek bize ödeme yapılmasının sağlanmasının ve yapılan bu ödemenin bizi mağdur edenlere dava açarak fazlasıya geri alınmasının önünde de hukuki bir engel yoktur. Aksine bunu yaparlarsa böyle hukuksuzluğa hiçkimse cesaret edemez ve ederse bedelilini ödeyeceğini çok iyi bilir. Tabi bunu yaparlarsa Adalet de sağlanmış olur. Bize bu karara karşı 30 gün süre içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesine  istinaf yolu açık olmak üzere 30/11/2020 tarihinde karar vermiş ve bu istinaf davası oluşmuştur.

            Ben cevap olarak; eski Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'ın televizyona çıkıp "hakimlerimiz adalet yerine bahane üretiyorlar” sözünün bu kararla ne kadar doğru bir söz ve tespit olduğunu bir daha görmüş oldum. Hakim ve Savcılarımızın yarısından fazlasının Fetö Çetesi üyesi olarak görevinden atılmasının durumu pek değitirmediğini, bunun bir zihniyet meselesi olduğunu ve zihniyetler değişmedikçe bu durumun değişmeyeceğini bizzat gördüm ve  yaşamaktayım.

Oğlum 17 yaşında, okulunun 1.si,  Futbol takım kaptanı ve Bala Belediye Spor oyuncusu ve Bilgisayar Mühendisi olma hayali kurarken , sonradan biraz para görmüşlerin 15 yaşındaki çocuğu nedeniyle kaldırımda kazaya uğramıştır. Bala Emniyet Amirinin bile bizzat kaldırımda dediği kaza biz hastamızla ilgilenirken şeref ve haysiyetini satan Bala Adliyesi Savcı ve Hakimleri ile onların talımatıyla hareket eden Bala Emniyeti ve karakolu personeli tarafında rüşvetle kaza yol ortasına alınmış ve haklı olan oğlum haksız hale getirilmiştir. Bu hakimin dediği gibi İdari ve Adli yargıda açılan onlarca dava bu hakim gibi bahane üretilerek reddedilmiş ve kapatılmıştır. Bir kısmı da Yargıtay ve Danıştayda halen devam etmektedir. Bizim Kozanoğlu Bey sülalesinde olduğumuz resmi kayıtlarla sabit olduğundan karşımızda kaza yapanlar değil bu hakim gibi Adalet yerine  bahane üreten yargı mensupları kalmıştır. 17 yıl sonra onlarca dava sonrası nihayet haklı olduğumuza karar verilerek inceleme ve soruşturma başlatılmış, onun neticeside hala meçhüldür. 17 yılımız çöpe atılarak başa dönülmüş, dosya İstanbul Adli tıp Kurumuna gönderilmek üzere kurumların birbirlerinin üzerine attıkları suçlamaların neticesi beklenmektedir.

Bu davada olduğu gibi hala sorumlu kurum bulunamamış olduğundan hala bu gibi sorunlu kararlarla uğraşmaktayız. Bu nedenle; oğlumun tedavisi ve hayata döndürülmesi için hayatımızı madden ve manen ortaya koyduğuğumuzdan, mahkemelerde hakkını korumaya çalıştığımızdan hem maddiyatımızı,(Bu davada olduğu gibi) hem sağlığımızı(Oğlumun tedavisi ve mahkemesiyle uğraşmaktan kendi sağlığımızı hiçe saydığımızdan böbreklerim iflas etti ve Hemodiyaliz hastası oldum. Annesi belden ameliyat olup , beline platin takıldı. Felçli oğlumu kaldırıp tuvelet vs.götürüp getirmekten düşerek omzumu kırdım ve artık bu hizmeti de yapamıyorum. Bizim üzülmediğimizi iddia eden hakim kendi gelsinde bir hafta bu kalkamayan felçi hastaya yardım etsin dayanabilirse)(Ek: 6-7), hemde bu gibi karlarla Adalete olan güvenimizi kaybettik. Zira  dosyamızdan, halen Yargıtay Savcısı olan bir savcının yalancı tanıkların yeniden dinlenmesini ev sahibi adına duruşmamıza girerek engellemesini ve bu tanıkların önemli ifadesini de dosyadan çıkararak yok etmesini, karakola talimatla kaza evrak ve raporlarının değiştirilmesi talimatının üstünü kapatmasını tespit eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bunu 2007 yılındaki şikayetimizle yapsaydı bizim 17 yılımız çöpe gitmeyecek, bankalara yükek faiz ödemeyecek ve icraya verilmeyecek, bunun gibi rezil davalara da muhatap olmayacaktık. Bu davada karşımızda sorumlu bir kurum bulunmadığından oluşmuştur. Buda hakiminde kararında belirttiği fakat uymadığı Anayasamızın 125. maddesine açıkça aykırıdır.

Manevi tazminat talebibimiz oluşmadığı kararına gelince; buna karar veren hakime bizden daha fazla  madden ve manen sıkıntı yaşatmadan canını almaması için eski bir Diyanet personeli olarak Allah’a dua ediyoruz. En azından bu dava neticesinde Hayat Varlık bizi telefonla taciz ve tehdit etmekten vazgeçmiştir.

Yukarıda açıkça izah edildiği gibi Ankara 8. İdare Mahkemesinin hukuka, vicdana ve Anayasaya aykırı olan bu kararının İstinaf Mahkemesince bozularak talebimize uygun karar verilmesini istiyoruz.

 

 

 

NETİCE VE TALEP      : Yukarıda açıkça izah edilen sebeplerlen ve mahkemenizce tespit edilecek sair sebeplerle  Ankara 8. İdare Mahkemesinin bu 2020/1198 Esas, 2020/2024 Karar sayılı kararının kaldırılarak talep etmiş olduğumuz 10775,62 TL maddi ve 10 yıldır devam eden taciz nedeniyle 10.000,00 TL. manevi tazminat olak üzere toplam :20.775,62 TL tutarındaki tazminatın borç tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziylebirlikte ödenmesine karar verilmesini, mahkeme masraflarınında davalı idare üzerine yüklenmesini istinafen arz ve talep ederim.   05.01.2021   

 

Mustafa DEMİR                                        Davacı

Ek: 7 Adet evrak.