YARGITAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞINA
Sunulmak üzere
OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE Adli Yardım Taleplidir.
DAVACI : Mustafa DEMİR (TC Kimlik No: 54355716130)
DAVALI : 1-ADALET BAKANLIĞI – ANKARA
2-MALİYE HAZİNESİ- ANKARA
MAHKEME :1-
Ankara 3. İdari Dava Dairesi: 2020/1391 E, 2021/1261 K,
2- Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/15 E, 2021/175 K.
TEBLİĞ TARİHİ
:13.12.2021
KONU : Av. İshak Özbey tarafından yapılan Haksız ve kötü niyetli icra talebinin iptaline ve 5.231,03.-Tl Maddi ve uzun süren hukuksuz kararlar nedeniyle hastam ve hastalığımla uğraşmam gerekirken bu hukuksuz karar mahkemeleriyle uğraşmam nedeniye 10.000.- Tl. Manevi olmak üzere toplam 15.231,03.- Tl Maddi ve Manevi Tazmminata karar verilmesi, haksız icra nedeniyle İcra Hukuk, İdari ve Anayasa Mahkemelerine ödenen tüm mahkeme masraflarının ve tahakkuk ettirilen Avukatlık ücretlerinin yasal faiziyle tarafıma ödenmesi, adıma kayıtlı olan fakat 1990 yılından beri haberim olmayan 27 SA 215 plakalı mobilyetimin Trafikten düşülmesi için karar verilmesi. Uzun süren ve henüz sonuçlanmayan Kaza davamız ve bu Faiz alacağı davamız nedeniyle manen ve madden sıkıntı yaşamamız nedeniyle davamızın Adli Yardımla devam etmesi taleplidir.
AÇIKLAMALAR :
Ankara İli Bala ilçesinde memur olarak görev yaptığım sırada 06.08.2004
tarihinde Bala Lisesinde okumakta olan ve okulunu birincisi ve futbol takım
kaptanı olan oğlum Halil, okuduğu lisenin önünde ve kaldırımda 15 yaşında bir
çocuk tarafından ağır yaralamalı bir kazaya maruz kalmıştır. Halkın ve Bala
Karakolu ve Emniyet yetkililerin bile kaldırımda dediği ve kaza yapan çocuk
yerine babasının üstlendiği kaza nedeniyle biz ağır olan hastamızla
ilgilenirken arkamızda rüşvetle kaza
evrakları ve raporu değiştirilerek kaza yol ortasına alınmıştır. Biz durumu
öğrenip yasal işlem yasal işlem başlatınca karşımızda kaza yapanlar değil,
rüşvetle şeref ve haysiyetini satın aldıkları Karakol, Emniyet, Bilirkişi,
Savcı ve Hakimler kalmıştır. Uzun süren mücadele sonucu davamız halen
sonuçlanmamıştır.
Uzun süren ve durumu itibariyle resmi hastanelerin kabul
etmediği hastamız özel hastanelerde yüksek ücretle veya yüksek fark ödeyerek
tedavi edilmeye çalışıldığı için borçlanılmıştır. 2007 yılında hukuksuz olarak
davamız reddedilmiştir. (Ek:1) Davamız reddedilince alacaklılarımızın alacağını
ve bankalara olan borçlarını ödeyemediğimden kredi kartlarım ve aldığım
krediler icralık olmuştur. Bunlardan biride Vakıfbank Ankara Şubesinde aldığım
ve Kamusen tarafından çıkartılan kredi kartımda icralık olmuştur. Ben bu kart
hiçin hiçbir taahhüt ve imzadan bulunmadığım gibi tarafıma kart gönderilmesi
için talebimde yoktur. Bu kart tamamen Kamusen üyesi olmam nedeniyle
gönderilmiştir. Ankara 25. İcra Mahkemesinde 2007/8372 dosya numarası ile
2.629,80 Tl. borç oluşmuştur. (Ek:2) Bu borç bayan bir avukat tarafından takip
edilerek ve maaşımdan kesilerek ödenmiş, dosya takipsizlikten 19.11.2011
tarihinde İcraca kapatılmıştır. (Ek:3)
Borç ödendikten sonra 2009 yılında alacak faizlerinin silinmesi yönünde
bir kanun çıkarılmıştır. Bazı borçlarımız bu kanun nedeniyle faizsiz olarak
kapatılmıştır. Vakıfbank dosyasında da borç olduğunu düşünmediğimizden herhangi
bir talepte bulunulmamıştır.
Borç kapatıldıkan sonra 12.04.2012 tarihinde 2007/8372
Esas numarasıyla Av. İshak Özbey tarafından tarafıma ödeme muhtırası
gönderilmiştir.(Ek:4) Bu muhtıradan sonra
tarafıma Ankara 16. İcra Müdürlüğünce 2013/11949 dosya numarası ile
2.601,43.-Tl faiz alacağı olduğuna dair İlamsız takipte Ödeme Emri(Ek:5)
göndermiştir. Bu ödeme emri 29.08.2013 tarihinde bana tebliğ edilmiştir. Bende
bu ilamsız ödeme emrine 02.09.2013 tarihinde itiraz ettim(ek:6).Ankara 11. İcra
Hukuk Mahkemesi 2013/974 Esas 2013/1038 Karar, 16 İcra Müd. 2013/111949 nolu
Gerekçeli karar ile; "davalı alacaklı tarafça davalı borçlu aleyhine takip
yapıldığı alacaklı vekilinin icra dosyasında ödeme yapması için ödeme muhtırası
adı altında özel bir yazı yazdığı bunun şikayete konu edildiği icra
müdürlüğünce yapılmış herhangi bir işlemin olmadığı davacının eklediği
belgelerin de mahkemenin tespitini doğruladığı” gerekçesiyle itirazımın reddine
karar vermiştir. (Ek:7) Bu Karar, 6100
sayılı kanunu 46. Maddesinin (a),(c) ve
(e) maddelerine açıkça aykırıdır.
Bu karara yapılan itiraz da Yargıtay 12. Hukuk dairesince 2014/332 E, 2014/761 K. Sayılı 15.01.2014 tarihinde red edildi.(Ek:8) Bu karar da 12.5.2014 tarihinde kesinleşti.(Ek:9) Bu karar da Anayasa Mahkemesine taşındıysa da 2014/7218 dosya numarası ile 16/08/2014 tarihinde İdari Red kararı verildi.(Ek:10)
Bu karar kesinleştikten sonra açılan tüm davalar kararın
gerekçesiyle red edildi. Konuyu İdari dava dosyası olarak Ankara 11. İdare
mahkemesine taşıdımsa da mahkeme ayrı ayrın dava açmam gerektiğine karar verdi.
Ben kanunu önlerine koyup dilekçemde direnince
kanunun açık hükmüne rağmen kesin olarak red kararı verdi. (Ek:11)
Avukat İshak Özbey tarafından 1990 yılında elimden çıkardığım, her nasılsa plakası üstümde kalan 27SA215 plakalı mobilyetime haciz koydurarak tarafıma icra İcra Davet kağıdı göndermesi ve bu davet kağıdının 11.03.2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine (Ek:12) aracın mevcut olmadığına ve hukuksuz olan bu icranın iptal edilmesine dair 11.03.2016 tarihinde dilekçe gönderdim.(Ek:13) Bunun üzerine Ankara 14. İcra Müdürlüğünce 2016/339 Esas numarasıyla dava açıldı. Ankara 14 İcra Müdürlüğü 27.10.2016 tarihli gerekçeli kararında Avukat İshak Özbey’in kartımın kayıtlı olduğu Vakıfbank Ankara Şubesinin değil Manisa ili, Yunusemre İlçesi Vakıfbank Sanayi Şubesinin avukatı olduğunu ve bana bu şubesinin faiz alacağı olduğuna dair dava açığını öğrendim(Ek:14) 14. İdare mahkemesi kararın kesinleştiğini gerekçe göstererek talebimi reddetti. Ben hayatımda hiç Manisa’ya gitmediğimden nasıl böyle bir dava açıldığını bir türlü anlayamadım. Bu borç yasal olarak ödenecek olsaydı bana Manisa Yunusemre Sanayi şubesi değil Ankara Merkez şubesinin dava açması gerekirdi. Tüm hukukçular gibi kapanmış bir borç dosyasına dava açmadan sıradan bir ilamsız ödeme emri göndererek icra takibi başlatması bizim hukukumuzda yasal olarak mümkün değildi. Ana parası ve tahakkuk ettirilen faizi ödenmiş bir borcun altı yıl sonra hiç gitmediğim bir ilin şubesi tarafından faiz alacağı olarak borç tahakkuk ettirmesi ancak bizim ülkemize olurdu. Tıpkı kaza davamıza olduğu gibi yine bir hukuk rezaletinin içine düşmüştüm. Bu red kararını 12.03.2017 tarihinde Bölge İdare mahkemesine taşıdım. (Ek:15)Ankara Bölge İdare Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 10.01.2018 tarihli kararıyla red etti.((Ek:16)
Konuyu 2018/19433 dosya numarası ile Anayasa mahkemesine taşıdım. Anayasa Mahkemesi 21.12.2018 tarihli kararıyla bunun bir hukuk yolu olduğunu belirterek Kabul edilemez olduğuna karar verdi. Bu yolun nasıl olduğunu asla öğrenemedim.(Ek:17)
Bu defa da 7. İdare Mahkemesinde 2017/755 Esas 2017/1222
Karar no ile İdari dava açtımsa da Davanın konusu net ve anlaşılır değil
gerekçesiyle Red kararı verildi. (Ek:18) Bu kararı Bölge İdare mahkemesine
taşıdımsa da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 2017/1252 Esas
2017/1260 Karar nolu kararıyla başvurumun reddine karar verdi. (Ek:19)
Bimer’e yaptığım başvuru üzerine Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. (Ek:20) Bu soruşturma delil
yetersizliğinden soruşturmaya izin verilmediğinden 21.02.2019 tarihinde bu
kararın iptali için Ankara İdare Mahkemesine başvurdum(Ek:21)
Bu başvurum üzerine Ankara 6.İdare Mahkemesinde İdari
dava açılarak 2019/371 Esas 2019/2127 karar numaralı kararla itirazımın reddine
karar verildi. (Ek:22)Bu kararı 21.01.2020 tarihli dilekçe ile Ankara Bölge
İdare Mahkemesine taşıdım. Ek:23)
Bu dava devam
ederken kardeşlerimle mirasla 1/8 oranında hak sahibi olmam ve devam
eden davalarım nedeniyle hakkımı alarak ayrıldığım ortak mallara icra konması
üzerine(Ek:24) Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesine
dava açarak bu haksız icranın iptaline ve haciz konan mallarımda haczin
kaldırılmasına, 1990 yılında beri kullanımda olmayan 27SA215 plakalı
mobilyetimin devrinin üzerimden düşülmesine karar verilmesini talep ettim.(Ek:25)
Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesince Tüketici Mahkemesi sıfatıyla 2021/15 Esas
numarasıyla dava açarak (Ek:26) yasa gereği arabulucuya başvurmadığımı gerekçe
göstererek usulden ret etti. Benim 27 SA 215 plakalı mobilyetimin tescilinin
üzerimde düşürülmesi konusunda hiçbir karar almadı.
Bu karar yüzüme karşı okunması nedeniyle yasal süresinde
kararın Adana Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi için Mahkemesine 22.02.2021
tarihinde bir dilekçe verdimse de (Ek:27) mahkeme bu dilekçemi talep evrakı
olarak almasına rağmen gerekçeli kararın bu dilekçe alındıktan sonra yazıldı. Mobilyetimin tescilinin üzerimde düşürülmesine
dair tüm hukuki şartlar oluşmasına rağmen mahkemenin bunu dikkate almadığı ve
hiçbir karar vermediği gibi temyizi için gerekçeli kararın yayınlanması (Ek:28)
sonrası talebimi Adana Bölge Adliye Mahkemesine göndermedi. Halbuki dava
dilekçemi tüketici Mahkemesi sıfatıyla değil Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla
görerek hem haksız icra hakkında hemde olmayan mobilyetimin tescilinin üzerimde
düşürülmesine karar verilmesi gerekirken usulsüz ve hukuksuz karar vererek ve
talep evrakımı almasına rağmen dosyayı ilgili mahkemesine göndermeyerek açıkça
hukuksuz karar vermiştir. Bu kararda 6100 sayılı kanunun 46. Maddesinin (a),
(c) ve (e) maddelerine açıkça aykırıdır.
Avukat İshak Özbey olmayan mobilyetime icra koymaya devam
etmiştir.(Ek:29) Bu arada başka avukatlarında bu banka borcu için beni
telefonla araması Av. İshak Özbey’in bankanın bilgisi dışında icraya vermesinin
delili niteliğinde olmuştur. Osmaniye Asliye Hukuk Mahkemesine Manisa Yunusemre İlçesi Sanayi Şubesinin mahkemeye
dönüş yapmaması böyle bir davada taraf olmadığı şüphesini uyandırmıştır. Yoksa
aslı ödenmiş alacağın faiz borcunununda ödenmiş sayılacağı gayet açık ve
nettir. Bu nedenle kaza sonrası oluşan 7 icra içine ancak bu icrada böyle bir
sorun oluşmuştur.
Ankara 6. İdare davasının 22.10.2019 ve 2019/371
E,2019/2127 K. Sayılı kararın temyizi Ankara 3. İdari dava dairesince 2020/1391
Esas , 2021/1261 karar numarasıyla reddedilmesi ve bu kararın bana 13.12.2021 tarihinde tebliğ
edilmesiyle bu dava oluşmuştur. (Ek:30)
Kaza davası sonrası oğlum Halil Ankara Adli Tıp Kurumunun
29.06.2005 tarihli raporunda belirttiği gibi engelli ve başkasının bakımına
muhtaç kaldı. Kendisine Osmaniye Devlet Hastanesinin 20.112011 tarihli
raporuyla %98 Ağır Engelli raporu verildi Bende kendisinin bakımı, mahkemesi ve
bu icra davasında olduğu gibi hukuksuz karlarla uğraşmaktan hem sağlığımı
kaybettim, hem de maddi varlığımı kaybettim. Osmaniye Devlet Hastanesinin
02.04.2014 tarihli raporuyla %93 Engelli kaldığım tespit edildi.
Kaza davamızda olduğu gibi bu icra davamız akıl almaz hukuksuz kararlarla ve kapatılmaya çalışılan soruşturmalarla rezalete dönmesi ve avukatın kesinleşen bu kararı olmayan mobilyetim ve miras kalan mallarım üzerine haciz koydurunca bu dava oluştu. Bankalarda olan alacağın beş yılda zaman aşımına uğraması Türk Borçlar Kanunu 146. Maddesi'ne göre borçlar için belirlenmiş genel zaman aşımı 10 yıldır. Bazı durumlarda 5 yıl olduğundan ve borcumuz 2007 yılında icraya verilip maaşımdan kesilerek ödendiğinden bu icranın zaman aşımı yönünden de incelenip bir karara bağlanması gerekmektedir. İcra dosyayı 19.11.2011 tarihinde yasal olarak kapattığından 10 yıllık zaman aşımı kesin olarak dolmuştur.
Biz bu borcu kabul etmiyoruz ve bu icranın haksız bir icra olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle hakkımızı arama konusunda kaza davamızda olduğu gibi ne kadar sürerse sürsün sonuna kadar takipçisi olacağız. Verilecek karara göre hareket edilerek borcun Yargıtay’a taşınıp taşınmamasına karar verilecektir. Bu borç görev yetkisini kötüye kullanan Savcı ve Hakimlerden kaynaklandığından ve hiçbir şekilde bizim kusurumuzdan kaynaklanmadığından yasal olarak ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
DELİLLER: 6100 sayılı HUMK’un
46. Ve 47. maddeleri, İcra İflas Kanunu,
Borçlar Kanunu, daha önce yasal şekilde ödenen ve haksız olarak
oluşturulan bu icra dosyası ve bu icra dosyasını takiben her türlü açılan idari
ve adli dava evrakları , mahkemenizce tespit edilen diğer deliller.
NETİCE VE TALEP : 1- Adli Yardım talebimizin kabul edilerek yukarıda açıkça
izah edildiği gibi haksız olan bu icra nedeniyle bu haczin iptaline ve
tazminata hükmedilmesine, hükmedilen tazminatın 6100 sayılı kanunun 47. Maddesi
gereğince hukuksuz karar verenlere rücu edilmesine karar verilmesini;
2-Ankara 25. İcrada maaşımdan kesilerek ödenen 2.629.60
Tl ve Ankara 16. İcra dairesince tahakkuk ettirilen 2.601,43 tl olam üzere
toplam 5.231,03 Tl.nin haksız icra maddi tazminatı ve 10 yıldan fazla bu
davalarla uğraştığımdan 10.000.- Tl Manevi olmak üzere Toplam :15.231,03 Tl.
nin icra tarihinden itibaren yasal
faiziyle tarafıma ödenmesine karar verilmesini,
3- Bu icra nedeniyle İcra Hukuk Mahkemelerine, İdari
Mahkemelere, üst mahkeme olan Bölge İdare Mahkemelerine, İdari Dava
dairelerinde ve Ananayasa Mahkemelerine ödenen tüm mahkeme masraflarının, gider
avansları ve posta ücrtlerinin, bu davalar nedeniyle oluşan tüm avukatlık
ücretlerinin ve ödediğim paraların hesap
edilerek icra tarihi itibariyle yasal faiziyle tarafıma geri ödenmesine karar verilmesini;
5- Adıma kayıtlı olup 1990 yılında elden çıkarttiğim ve
şu ana kadar adına hiçbir vergi, ceza, borç tahakkuk etmeyen (tüm bunlar bu
mobilyetin kullanımda olmadığının delilidir.) 27 SA 215 plakalı Mobiliyetimin de
Trafik Tescil Dairesince üzerimden düşürülmesine karar verilmesini ve haciz
konulan diğer malların üzerinde tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini;
Davamızın kabulüne karar verilerek mahkeme masrafının davalı tarafa yüklenmesini arz ve talep ederim . 07.01.2022
DAVACI Mustafa DEMİR
Ekler :
30 Adet Evrak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder