CUMHURİYET SAVCILIĞINA
BALA
DAVACI : Mustafa DEMİR.....
SANIK : 1-Ahmet ÇALIŞ ....
2-M.Ç.
.....
3-Gülden
ÇALIŞ....
4-Mustafa
GÜDEK .....
5-Ali
MÜLAYİM .....
SUÇ : Yaralamalı Trafik Kazası olayında
bilerek ve isteyerek Yalan ifade vermek, taraflı ve kasıtlı olarak Trafik
Kazası ve Tespit Tutanağı düzenlemek ve bilerek eksik soruşturma yapmak.
SUÇ TARİHİ : 06.08.2004 saat 20:30 sıraları
OLAYLAR : Oğlum Halil DEMİR , 06.08.2004 tarihinde saat 20:30
sıralarında, kullandığı sivilce ilacını almak için geldiği Bala Eczanesinde
hava almak bahanesiyle çıkmış, Bala Lisesi önünde arkadaşı olan Can GÜRBÜZ’le
karşılaşıp tokalaştığı sırada M. Ç.’ın kullandığı 06 RUT 82 plakalı beyaz
renkli Kartal Marka araç sağ bacağının arka kısmında tahmini 100 civarında bir
süratle kendisine çarpmış, Önce Bala Sağlık Ocağına, oradan Ankara Gazi
Hastanesine, daha sonra Ankara Güven Hastanesine kaldırılmış, 40 gündür Güven
Hastanesi Genel Yoğun Bakım odasında yatmakta,üç gündür gözlerini açmakta, uzun
süre tedavi görmesi planlanmaktadır.
Oğlum Halil DEMİR yoğun bakımda
hayati tehlike kaydı ile yatmakta olduğundan benolaylarla ilgilenemedim,
sürekli oğlumun olduğu hastanede bulundum ve halen hastanede bulunmaktayım.
CUMHURİYET Savcılığınıza intikal eden 2004/323 Hazırlı Nolu olay dosyasında
olay sırasında karşılaştığı arkadaşı Can GÜRBÜZ’ün ifadesine rastlamadım ve bir
şekilde ifadesinin alınmadığını öğrendim. Ayrıca Ahmet ÇALIŞ, M.Ç. ve kızı
Gülden ÇALIŞ’ın bilerek ve isteyerek yalan ifade verdiklerini, önce olayı kaza
yerinde olmayan Ahmet ÇALIŞ’ın üstlendiğini, ifade veren şahitlerden Mekin
ÖKTEM’in ifadesi üzerine oğlunun çarptığını kabul etmek zorunda kaldığını, bu
seferde oğlumun karşıdan karşıya koşarak geçtiği yalanını bilerek ve isteyerek
söylediğini oğlu ve kızınında aynı ifadeleri kullandıklarını gördüm. Arabanın hızının da bilerek ve isteyerek
30-40 civarında olduğunu iddia ettiklerini, bu hızla giden bir aracın karıştığı
trafik kazasında mağdurun 40 günden fazla yoğun bakımda kalacağına ben
inanmıyorum ve hiç kimsenin de inanacağını kabul etmiyorum. Ayrıca oğlum sağ
bacağının arka kısmında vurulmuştur. Buda oğlumun arkada vurulduğunun
delilidir. M.Ç’ın yaşının küçük olduğunu bilerek kendisine araç teslim etmek
suçtur.
M.Ç’ın gözünün sakat olduğu ve büyük
numaralı gözlük kullandığı, bu gözlerle normalde bile araç kullanamayacağı
iddia edilmektedir. Kazanın olduğu yer okul önüdür. Yolun sağında ve solunda da
okul levhası vardır ve bu levhanın olduğu yerde bildiğim kadarıyla hızlı
gidilmez ve araç sollanamaz. Bu durumlarda Emniyet tutanak ve raporlarında yer
almamaktadır. Tüm bunlar suç teşkil etmektedir.
Ayrıca Olay yeri Trafik Kazası
Tespit Tutanağı hazırlayan Trafik Polis Memuru Mustafa GÜDEK hazırladığı
raporda, okul levhalarını bilerek dikkate almamış, oğlumun kaldırımda
durduğunu, karşıdan karşıya koşarak geçmediğini, arkadaşıyla konuşurken arkadan
vurulduğunu bildiği halde, bunlara raporunda yer vermemiş, bilerek ve isteyerek
raporunu karşıdan karşıya geçiş
şeklinde vermiş ve oğlumu %60 kusurlu göstermiştir. Görevini kötüye kullanmış
ve suç işlemiştir. Ben bu raporu kabul etmiyorum ve bilirkişi istenilerek
yeniden rapor düzenlenmesini talep ediyorum.
Bala Emniyet Amir Vekili ve Karakol
Başkomiseri, eksik soruşturma yaptırarak olay anında oğlumun karşılaştığı Can
GÜRBÜZ’ün ifadesinin alınmamasına göz yumduğu, oğlumun kaldırımda durduğunu ve
arkadan vurulduğunu bildiği,ifadelerin yalan olduğunu bildiği halde oğlumu
suçlu gösteren raporu imzalayarak suç işlemiştir.
Yukarıda belirttiğim nedenlerle
Cumhuriyet Savcılığınıza başvurmak zorunluluğu hasıl olmuştur.
HUKUKİ NEDENLER :TCK ilgili
maddeleri ve CMUK.
DELİLLER: Yaralamalı Trafik kazası
ile ilgili 2004/323 hazırlık dosyası,tanıklar,bilirkişi vs.
SONUÇ: Ben halen yoğun bakımda
yatmakta olan oğlumla ilgileniyor olduğumdan, oğlumun arkadaşı ve olay anında
karşılaştığı Can GÜRBÜZ’ün ve Soyismini bilmediğim Bala Lisesi karşısında
kanepe örtüsü, perde vs. satan Gülümser adlı kadının tanık olarak dinlenmesini
ve sanıklar hakkında Cumhuriyet Savcılığınızca gerekli soruşturma ve işlemler
yapılarak dava açılmasının sağlanmasını arz ederim.14.09.2004 Saygılarımla
Mustafa DEMİR
Bu dilekçeyi Savcılığa verdikten
sonra tekrar Güven Hastanesine döndüm. Akşam görüşünden sonra Doktor Özcan Bey
beni odasına çağırdı. Kısa bir sohbetten sonra hastanın yatışının bir aydan
fazla olduğunu ve artık fizik tedavi almasının gerektiğini söyledi. Bende:
-Sizin Fizik Tedavi
Merkeziniz var oraya alalım. Deyince:
-Bizim Fizik Tedavi
Merkezimiz bu tür hastalara göre değil, daha çok gündüz gelip gidebilen
hastalar içindir. Bu tip hastalar için özel merkezler var, bir araştırın dedi.
Bende:
-Hocam bildiğiniz veya
tavsiye edebileceğiniz bir merkez varmı? Diye sorunca:
-Gata’nın Beytepe’de Fizik
Tedavi Merkezi var, daha çok Güneydoğuda yaralanan hastalar tedavi ediliyor,
orayı bir araştırın. Orada bunun gibi ağır hastalar var Dedi.
Biraz daha sohbet ettik.
Kendisi elimizde belge olması için bir Durum Raporu hazırlatacağını söyledi. Bu
hastanın çok uzun süre bakıma ve tedaviye ihtiyacı var diyordu.
Bir gün sonra Durum raporunu
aldım. Önce Ankara Numune Hastanesinin yanında bulunan Ankara Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Hastanesine gittim. Prof.Dr Sumru Özel’le görüşmemi
istediler. Bir süre bekledim odasına
gelmeyince doktoru arayıp üst katlarda buldum. Elimde bulunan 02.09.2004 tarihli Durum Raporunun aynısı
vardı sadece tarihi değiştirilmişti. Bu durum raporunu kabul etmedi. Tekrar
Güven hastanesine döndüm Doktor Özcan Bey’le konuşup onun isteğine uygun bir
durup raporu yazdırdım:
Hasta Halil DEMİR 18 yaşında
06/08/2004 tarihinde araç dışı trafik
kazası nedeni ile kafa travması
sonucu G.Ü.TIP FAKÜLTESİ’ne götürülmüş ve buradan 07.08.2004 tarihinde hasta yakınlarının isteği üzerine GÜVEN
HASTANESİ’ne sev edilmiştir. Geldiği andaki FM bulguları: Genel durumu kötü,
Şuuru kapalı(G:5) spontan solunumu yok, entübe,. R-/-,pupillar izokorik, ping-poind,
ağrılı uyarılara üst axtremitelerde flexör, alt extremitelerde ekstansör yanıtı
mevcut. Vücut üzerinde multıple yüzeyel erozyonlar mevcut idi. Çekilen Kranial
CT de sağ frontal, sol frontal, sol periatel loplarda konfüzyon alanları mevcut
idi. Sağ parietalde linear kırık ve
1-5,2 cm lik subdural hematom taspit edildi.Sistemik muayenede başka bir
patalojiye rastlamnadı.Hasta genel yoğun bakım ünitesine alınarak ventilatöre
bağlandı. İlerleyen günlerde organ fonksiyonlarında bir bozukluk görülmedi,
ancak yatışından 5 gün sonra ateşleri olmaya başladı. Antibiyotik tedavisine
yanıt veren hasta17/08 /2004 tarihinde ventilatörden ayrıldı ve ardından trakeostomi açıldı. Halen sistemik hiçbir
sorunu olayan hasta şu andaki Glaskow skoru 9 olarak hesaplanmaktadır. Hasta
spontan olarak gözlerini açabiliyor, trakeostomisinden oda havasında O2
(oksijen) gerektirmeden solunum yapabiliyor. Ağrı ile extremitelerini
çekebilmektedir. Bilinci kapalı, oryantasyon ve kooperasyonu mevcut olmayan
hastanın uzun süreli bakımı ve rehabilitasyonu gerekmektedir. 16.09.2004 Dr.
NEDİM ÇEKMEN
Raporu bu defa kabul ettirdim. Ama raporun üstüne el yazısıyla:
Şartlı yatak sırası
1-Kooperasyon kurulabilecek
2-Şuur açık olacak
3-Decübir olmayacak (Ne
demekse?)
4-Dahili yönden takip
gerektiren bir durumu olmayacak
notunu düştüler. Benim cep
ve ev telefonumu alıp durumuna uygun yatak boşaldığında haber vereceklerini
söylediler. Bizde mecburen beklemeye başladık. Bu arada özel veya resmi Fizik
Tedavi Hastanelerini araştırmaya başladık. Bulduğumuz çoğu hastane Halil’in
durumuna uygun değildi.
Güven Hastanesi Beytepe’de
olduğunu söylediği Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesine bir Radyo’da
çalışan Emin Bey’in arabasıyla birlikte gittik. Askeri Hastane olduğu için ben
kimlik verip içeri girdim. O dışarıda bekliyordu. Beyin bölümünün sekreterine
elimdeki Durum Raporu’nu verip kısaca durumunu anlattım. Yakasında Tenekecioğlu
yazan bayan sekreter evrakı alıp salonun kliniklerin olduğu bölümde oturan ve
adının Ahmet Bey olduğunu söylediği doktorun yanına gitti. Ben geride
bekliyordum. Aramızda ortası boş etrafı kısa duvarla çevrili bir alan vardı.
Doktor sandalyede dönüp sekreterde evrakı aldı:
-“Siviller beni ırgalamaz.”

Ben şok olmuştum. Bir süre
evrakı inceledi. Bana dönüp:
-Biz Koopere kurulamayan
hastaları almıyoruz. Zaten bizim hastalar bize yetiyor. Dedi ve evrakı tekrar
sekretere verdi. Sekreter yanıma gelince:
-Terbiyesiz ne biçim
konuşuyor.
Ben sadece:
-Duydum. Dedim.
-Kabul etmiyor dedi ve
evrakımı bana verip odasına girdi.
Ben dışarı çıkıp yaşananları
Emin Bey’e anlattım. Emin Bey’de böyle bir şeye inanamıyordu:
-Bu milletin parasıyla Asker
olan nasıl böyle bir söz söyleyebilir? Sivilleri nasıl hakir görebilir?
Diyordu.
Beraberce Güven Hastanesine
döndük. Bu olay moralimizi çok bozmuştu. Böyle bir şey kabul edilebilir
değildi. Beni Hastaneye bıraktıktan sonra ayrıldı. İlerleyen günlerde bu konuyu
isim vermeden çalıştığı Radyo’da dile getirmiş, askeriyede herhangi bir tepki
gelmemişti. Bala’da bu konuşmayı Radyoda duyan bir arkadaşım bana gelip benim
oraya gidip gitmediği sormuştu. Bende gittiğimi söyleyince:
-Radyoda konuşulan kişinin
hemen Halil olduğunu anladım. demişti.
.jpg)
.jpg)

