22 Şubat 2014 Cumartesi

SİVİLLER BENİ IRGALAMAZ


CUMHURİYET SAVCILIĞINA

                                                            BALA

DAVACI  : Mustafa DEMİR.....

SANIK     : 1-Ahmet ÇALIŞ ....

                   2-M.Ç. .....

                   3-Gülden ÇALIŞ....

                   4-Mustafa GÜDEK .....

                   5-Ali MÜLAYİM .....

SUÇ         : Yaralamalı Trafik Kazası olayında bilerek ve isteyerek Yalan ifade vermek, taraflı ve kasıtlı olarak Trafik Kazası ve Tespit Tutanağı düzenlemek ve bilerek eksik soruşturma yapmak.

SUÇ TARİHİ : 06.08.2004  saat 20:30 sıraları

            OLAYLAR    : Oğlum Halil DEMİR , 06.08.2004 tarihinde saat 20:30 sıralarında, kullandığı sivilce ilacını almak için geldiği Bala Eczanesinde hava almak bahanesiyle çıkmış, Bala Lisesi önünde arkadaşı olan Can GÜRBÜZ’le karşılaşıp tokalaştığı sırada M. Ç.’ın kullandığı 06 RUT 82 plakalı beyaz renkli Kartal Marka araç sağ bacağının arka kısmında tahmini 100 civarında bir süratle kendisine çarpmış, Önce Bala Sağlık Ocağına, oradan Ankara Gazi Hastanesine, daha sonra Ankara Güven Hastanesine kaldırılmış, 40 gündür Güven Hastanesi Genel Yoğun Bakım odasında yatmakta,üç gündür gözlerini açmakta, uzun süre tedavi görmesi planlanmaktadır.

            Oğlum Halil DEMİR yoğun bakımda hayati tehlike kaydı ile yatmakta olduğundan benolaylarla ilgilenemedim, sürekli oğlumun olduğu hastanede bulundum ve halen hastanede bulunmaktayım. CUMHURİYET Savcılığınıza intikal eden 2004/323 Hazırlı Nolu olay dosyasında olay sırasında karşılaştığı arkadaşı Can GÜRBÜZ’ün ifadesine rastlamadım ve bir şekilde ifadesinin alınmadığını öğrendim. Ayrıca Ahmet ÇALIŞ, M.Ç. ve kızı Gülden ÇALIŞ’ın bilerek ve isteyerek yalan ifade verdiklerini, önce olayı kaza yerinde olmayan Ahmet ÇALIŞ’ın üstlendiğini, ifade veren şahitlerden Mekin ÖKTEM’in ifadesi üzerine oğlunun çarptığını kabul etmek zorunda kaldığını, bu seferde oğlumun karşıdan karşıya koşarak geçtiği yalanını bilerek ve isteyerek söylediğini oğlu ve kızınında aynı ifadeleri kullandıklarını gördüm.  Arabanın hızının da bilerek ve isteyerek 30-40 civarında olduğunu iddia ettiklerini, bu hızla giden bir aracın karıştığı trafik kazasında mağdurun 40 günden fazla yoğun bakımda kalacağına ben inanmıyorum ve hiç kimsenin de inanacağını kabul etmiyorum. Ayrıca oğlum sağ bacağının arka kısmında vurulmuştur. Buda oğlumun arkada vurulduğunun delilidir. M.Ç’ın yaşının küçük olduğunu bilerek kendisine araç teslim etmek suçtur.

            M.Ç’ın gözünün sakat olduğu ve büyük numaralı gözlük kullandığı, bu gözlerle normalde bile araç kullanamayacağı iddia edilmektedir. Kazanın olduğu yer okul önüdür. Yolun sağında ve solunda da okul levhası vardır ve bu levhanın olduğu yerde bildiğim kadarıyla hızlı gidilmez ve araç sollanamaz. Bu durumlarda Emniyet tutanak ve raporlarında yer almamaktadır. Tüm bunlar suç teşkil etmektedir.

            Ayrıca Olay yeri Trafik Kazası Tespit Tutanağı hazırlayan Trafik Polis Memuru Mustafa GÜDEK hazırladığı raporda, okul levhalarını bilerek dikkate almamış, oğlumun kaldırımda durduğunu, karşıdan karşıya koşarak geçmediğini, arkadaşıyla konuşurken arkadan vurulduğunu bildiği halde, bunlara raporunda yer vermemiş, bilerek ve isteyerek raporunu karşıdan  karşıya geçiş şeklinde vermiş ve oğlumu %60 kusurlu göstermiştir. Görevini kötüye kullanmış ve suç işlemiştir. Ben bu raporu kabul etmiyorum ve bilirkişi istenilerek yeniden rapor düzenlenmesini talep ediyorum.

            Bala Emniyet Amir Vekili ve Karakol Başkomiseri, eksik soruşturma yaptırarak olay anında oğlumun karşılaştığı Can GÜRBÜZ’ün ifadesinin alınmamasına göz yumduğu, oğlumun kaldırımda durduğunu ve arkadan vurulduğunu bildiği,ifadelerin yalan olduğunu bildiği halde oğlumu suçlu gösteren raporu imzalayarak suç işlemiştir.

            Yukarıda belirttiğim nedenlerle Cumhuriyet Savcılığınıza başvurmak zorunluluğu hasıl olmuştur.

            HUKUKİ NEDENLER :TCK ilgili maddeleri ve CMUK.

            DELİLLER: Yaralamalı Trafik kazası ile ilgili 2004/323 hazırlık dosyası,tanıklar,bilirkişi vs.

            SONUÇ: Ben halen yoğun bakımda yatmakta olan oğlumla ilgileniyor olduğumdan, oğlumun arkadaşı ve olay anında karşılaştığı Can GÜRBÜZ’ün ve Soyismini bilmediğim Bala Lisesi karşısında kanepe örtüsü, perde vs. satan Gülümser adlı kadının tanık olarak dinlenmesini ve sanıklar hakkında Cumhuriyet Savcılığınızca gerekli soruşturma ve işlemler yapılarak dava açılmasının sağlanmasını arz ederim.14.09.2004 Saygılarımla Mustafa DEMİR

            Bu dilekçeyi Savcılığa verdikten sonra tekrar Güven Hastanesine döndüm. Akşam görüşünden sonra Doktor Özcan Bey beni odasına çağırdı. Kısa bir sohbetten sonra hastanın yatışının bir aydan fazla olduğunu ve artık fizik tedavi almasının gerektiğini söyledi. Bende:

-Sizin Fizik Tedavi Merkeziniz var oraya alalım. Deyince:

-Bizim Fizik Tedavi Merkezimiz bu tür hastalara göre değil, daha çok gündüz gelip gidebilen hastalar içindir. Bu tip hastalar için özel merkezler var, bir araştırın dedi. Bende:

-Hocam bildiğiniz veya tavsiye edebileceğiniz bir merkez varmı? Diye sorunca:

-Gata’nın Beytepe’de Fizik Tedavi Merkezi var, daha çok Güneydoğuda yaralanan hastalar tedavi ediliyor, orayı bir araştırın. Orada bunun gibi ağır hastalar var Dedi.

Biraz daha sohbet ettik. Kendisi elimizde belge olması için bir Durum Raporu hazırlatacağını söyledi. Bu hastanın çok uzun süre bakıma ve tedaviye ihtiyacı var diyordu.

Bir gün sonra Durum raporunu aldım. Önce Ankara Numune Hastanesinin yanında bulunan Ankara Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesine gittim. Prof.Dr Sumru Özel’le görüşmemi istediler.  Bir süre bekledim odasına gelmeyince doktoru arayıp üst katlarda buldum. Elimde bulunan  02.09.2004 tarihli Durum Raporunun aynısı vardı sadece tarihi değiştirilmişti. Bu durum raporunu kabul etmedi. Tekrar Güven hastanesine döndüm Doktor Özcan Bey’le konuşup onun isteğine uygun bir durup raporu yazdırdım:

Hasta Halil DEMİR 18 yaşında 06/08/2004 tarihinde  araç dışı trafik kazası nedeni ile   kafa travması sonucu G.Ü.TIP FAKÜLTESİ’ne götürülmüş ve buradan  07.08.2004 tarihinde hasta yakınlarının isteği üzerine GÜVEN HASTANESİ’ne sev edilmiştir. Geldiği andaki FM bulguları: Genel durumu kötü, Şuuru kapalı(G:5) spontan solunumu yok, entübe,. R-/-,pupillar izokorik, ping-poind, ağrılı uyarılara üst axtremitelerde flexör, alt extremitelerde ekstansör yanıtı mevcut. Vücut üzerinde multıple yüzeyel erozyonlar mevcut idi. Çekilen Kranial CT de sağ frontal, sol frontal, sol periatel loplarda konfüzyon alanları mevcut idi. Sağ parietalde  linear kırık ve 1-5,2 cm lik subdural hematom taspit edildi.Sistemik muayenede başka bir patalojiye rastlamnadı.Hasta genel yoğun bakım ünitesine alınarak ventilatöre bağlandı. İlerleyen günlerde organ fonksiyonlarında bir bozukluk görülmedi, ancak yatışından 5 gün sonra ateşleri olmaya başladı. Antibiyotik tedavisine yanıt veren hasta17/08 /2004 tarihinde ventilatörden ayrıldı ve ardından  trakeostomi açıldı. Halen sistemik hiçbir sorunu olayan hasta şu andaki Glaskow skoru 9 olarak hesaplanmaktadır. Hasta spontan olarak gözlerini açabiliyor, trakeostomisinden oda havasında O2 (oksijen) gerektirmeden solunum yapabiliyor. Ağrı ile extremitelerini çekebilmektedir. Bilinci kapalı, oryantasyon ve kooperasyonu mevcut olmayan hastanın uzun süreli bakımı ve rehabilitasyonu gerekmektedir. 16.09.2004 Dr. NEDİM ÇEKMEN

Raporu bu defa  kabul ettirdim. Ama raporun üstüne  el yazısıyla:

Şartlı yatak sırası

1-Kooperasyon kurulabilecek

2-Şuur açık olacak

3-Decübir olmayacak (Ne demekse?)

4-Dahili yönden takip gerektiren bir durumu olmayacak

notunu düştüler. Benim cep ve ev telefonumu alıp durumuna uygun yatak boşaldığında haber vereceklerini söylediler. Bizde mecburen beklemeye başladık. Bu arada özel veya resmi Fizik Tedavi Hastanelerini araştırmaya başladık. Bulduğumuz çoğu hastane Halil’in durumuna uygun değildi.

Güven Hastanesi Beytepe’de olduğunu söylediği Fizik tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesine bir Radyo’da çalışan Emin Bey’in arabasıyla birlikte gittik. Askeri Hastane olduğu için ben kimlik verip içeri girdim. O dışarıda bekliyordu. Beyin bölümünün sekreterine elimdeki Durum Raporu’nu verip kısaca durumunu anlattım. Yakasında Tenekecioğlu yazan bayan sekreter evrakı alıp salonun kliniklerin olduğu bölümde oturan ve adının Ahmet Bey olduğunu söylediği doktorun yanına gitti. Ben geride bekliyordum. Aramızda ortası boş etrafı kısa duvarla çevrili bir alan vardı. Doktor sandalyede dönüp sekreterde evrakı aldı:

-“Siviller beni ırgalamaz.”

Ben şok olmuştum. Bir süre evrakı inceledi. Bana dönüp:

-Biz Koopere kurulamayan hastaları almıyoruz. Zaten bizim hastalar bize yetiyor. Dedi ve evrakı tekrar sekretere verdi. Sekreter yanıma gelince:

-Terbiyesiz ne biçim konuşuyor.

Ben sadece:

-Duydum. Dedim.

-Kabul etmiyor dedi ve evrakımı bana verip odasına girdi.

Ben dışarı çıkıp yaşananları Emin Bey’e anlattım. Emin Bey’de böyle bir şeye inanamıyordu:

-Bu milletin parasıyla Asker olan nasıl böyle bir söz söyleyebilir? Sivilleri nasıl hakir görebilir? Diyordu.

Beraberce Güven Hastanesine döndük. Bu olay moralimizi çok bozmuştu. Böyle bir şey kabul edilebilir değildi. Beni Hastaneye bıraktıktan sonra ayrıldı. İlerleyen günlerde bu konuyu isim vermeden çalıştığı Radyo’da dile getirmiş, askeriyede herhangi bir tepki gelmemişti. Bala’da bu konuşmayı Radyoda duyan bir arkadaşım bana gelip benim oraya gidip gitmediği sormuştu. Bende gittiğimi söyleyince:

-Radyoda konuşulan kişinin hemen Halil olduğunu anladım. demişti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder