27 Mart 2016 Pazar

M.FATİH ERBAKAN'A


SAYIN M. FATİH ERBAKAN'A ÖZEL MEKTUPTUR.

 

            Sayın Fatih Bey.

            Bu mektubu size Osmaniye'den yazıyorum. Mektup ekinde sunduğum Kızlaçlı Fakılar adlı seceremi zahmet edip okursanız Aile seceremizin sizinle birleştiğini göreceksiniz. Dipnot kaynaklarında belirtilen kitaplar dedelerimizin Kozanoğulları Beyliği'nde kardeş olduklarını ve beraber İstanbul'a sürgün geldiklerini göreceksiniz.

            Benim bu secere çalışmalarımda bana yardımcı olmanız amacıyla size bu mektubu yazıyorum. Zira dedemizin İstabul'a sürgününden sonra ne olduğu ve nasıl yaşadıkları hakkında fazla bir malumata sahip değilim. Bildiğimiz sadece büyük dedem Halil Bey'in Sayın Babanız Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN'ın dedesini de alarak İstanbul'a götürdüğü, orada sizin dedeniz le bizim dedemizin babasının okuyarak Mustandik (Savcı) olarak atandıklarıdır. Bizim büyük dedemiz genç yaşında vefat etmiştir. Onun vefatı üzerinede Kerkük'te görevlendirilen babası Hacı Bey gelerek yöre halkınca Gavurdağı olarak nitelenen Osmaniye İli Bahçe İlçesi Kızlaç Köyü'ne yerleşmiş ve orada vefat etmiştir. Hacı Bey'den sonrası da bilinmektedir. Özellikle 1. dünya savaşı ve Kurtuluş savaşı sırasında halka yön vermişlerse de 2. dünya savaşı sonrası kıtlık yıllarında maddiyata önem vermeden halka yardımcı olmuşlardır. 1950 yıllarından sonra hızla yükselen enflasyon sırasında ellerindeki maddiyat hızla erimiş, değer vermedikleri maddiyat ellerinden gitmiştir. Bu gün kimseye muhtaç olmamakla birlikte fazla bir maddiyata sahip değillerdir. Sahip oldukları ova toprak reformu sayesinde ellerinden alınıp dağıtılmış, dağın da büyük çoğunluğu hazineye bırakılmıştır. Yine de kimseye muhtaç olmayacak kadar maddiyata sahibiz.

            Sizden isteğim fazla bir malumata sahip olmadığımız İstanbul'daki yaşantılar hakkında bana yardımcı olmanızdır. Eğer tahsis edildiği rivayet edilen konak hakkında ve ondan sonraki yaşamları hakkında elinizdeki bilgi ve belgeleri benimle paylaşırsanız memnun olurum. Ayrıca sizinlede buluşmak, bu konuları yüzyüze konuşmak isterim.

            Nacizane bu konuda bir çalışma yapmaktayım. Önüme çıkan iftira belgelerinde Sayın Babanız Prof. DR. Necmettin Erbakan'a atılan iftiraların eskiden beri sülalemiz nezdinde varolduğu görülmektedir. Sultan Abdulhamid tarafından Nazırlığa getirilen büyük dedeniz Hüseyin Bey için "Kozanoğullarında nazırlıkmı var, Erbakan yalan söylüyor" diyebilen tarihçi müsveddesi olan bir ülkede yaşadığımızın şimdi çok daha iyi farkındayım. Bu iftiralar yerine ortaya gerçekleri çıkarmak en azından bir insanlık görevidir. Belgelerde anlatılanlarla halk nezdinde anlatılanlar büyük farklılıklar göstermektedir

            Eğer benimle irtibata geçmek dilerseniz iltişim bilgilerim aşağıdadır.

            Saygı ve selamlarımla. 

                                                                                                                        27.03.2016
                                                                                                                   Mustafa DEMİR

18 Mart 2016 Cuma

OSMANİYE C. BAŞSAVCILIĞI-TÜRKKASSET


 

OSMANİYE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

                                                                                       OSMANİYE

 

            Oğlum Halil Demir’in 06.08.2004 tarihinde Ankara İli Bala İlçesi Bala Lisesi önünde geçirmiş olduğu ağır trafik kazasından sonra tedavi için yapılan harcamalarımız nedeniyle çeşitli bankalardan kredi ve kredi kartları kullanılmıştır. 2007 yılında bitmesi planlanan mahkememiz Rüşvet nedeniyle reddedilince kredi ve kredi kartlarım temerrüde düşmüş icralık olmuştur. Reddedilen dosyada Yargıtayca bozulmuş dava halen devam etmektedir.

İlişikte bir örneği sunulan dilekçe örneğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gereği yapılmadan sümenaltı edilmesi üzerine aradan geçen bunca zamana rağmen beni icraya veremeyen Collektüürk Varlık şirketinin dosyayı 2016 yılında dosyayı Gülbahar, Profilo Plaza, 34394 Şişli İstanbul Adresinde mukim olduğu görülen TÜRKASSET Varlık Yönetim A.Ş. 'ne sattığı, bu şirketinde yasal olmayan bu alacağın tahsili için benim adıma kayıtlı ve eşimin kullandığı cep telefonumun sürekli arandığı, son olarak ta.17.03.2016 günü saat 17:52 sıralarında 0212 3553459 numaralı telefonla aranarak rahatsız ve tehdit edildim.

İlişikte sunulduğu gibi bu borç yıllar önce ödenmesine,ve İstanbul Başsavcılığına başvurulmasına rağmen bunların organize bir şekilde ve rüşvetle iş gördüklerinde yaptığım müracaat sonuçsuz kalmıştır ve halen rahatsız edilmeye devam edilmekteyiz. Konu adalete taşınmasına rağmen ülkemizde adalet uzun sürede sonuçlanmadığından ve evraklar sümenaltı edildiğinden oğlumun kaza davası 12 yıldır daha sonuçlandırılamamıştır.

Bu nedenlerle;

Benim böbrek hastası ve oğlumunda %98 beyin özürlü olması nedeniyle bu kişilerle uğraşacak halimiz ve vaktimiz olmadığından ve Borcun da Osmaniye İli Kadirli İlçesi Malmüdürlüğünce kesilerek İstanbul İcra Müdürlüğüne ödendiğinden kesinti listei (Ek-1) ilişikte sunulmuş olup, benim yasal şekilde ödenen borcumun İstanbul 3. İcra Dairesinden kapatılarak kapatıldı belgesinin gönderilmesini;

2007/13558 numaralı dosyamın Varlık Şirketi olan bu  3. kişiler elinden alınarak benim ve eşimin rahatsız edilmelerimizin engellenmesini, haklarından gerekli yasal işlemin yapılmasını ve dosyanın mevcut şekliyle devam eden davalarda kullanılmak üzere tarafıma gönderilmesi hususunda;

 

            Gereğini arz ve talep ederim. 18.03.2016                                  Mustafa DEMİR

                                                                                                                     Şikayetçi

 

Ek:       1 - Kesinti listesi sureti                                                                                                                            2- İstanbul savcılığına verilen dilekçe sureti.

BAŞBAKANLIK 1. İDARE YENİLEME


ANKARA 1. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek üzere

 OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

                                                    2016/730 Esas,2016/438 Karar                                                                                      

 

DAVACI                                :  Mustafa DEMİR
 

DAVALI                                :  BAŞBAKALIK - ANKARA

 

DAVANIN KONUSU           :    Tam Yargı Davası.

 

İDARİ İŞLEM                  : Başbakanlık Makamına verilen 15.01.2016 tarihli dilekçemiz 19.01.2016 tarihinde Bimer aracılığıyla Adalet Bakanlığına iletilmesi üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 29.01.2016 tarihli olumsuz cevabı nedeniyle Başbakanlığa bağlı bir kamu Bankası olan Vakıfbank'ın hukuksuz icrasının devam etmesi ve Citibank'a ait ödenmiş dosyanın hukuksuz olarak TÜRKASSET aracılak şirketine devri nedeniyle rahatsız ve tehdit edilmemiz. Ayrıca 15.09.2015 tarihli Akparti Genel merkezine dilekçemiz üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tüm eski evrakları yok sayarak herşeyi inkar etmesi üzerine yapılan müracaatımın 24.02.2016 tarihinde 2016/730 Esas ve 216/438 Karar numaralı kararla Dava konusunun net ve açık olmadığı gerekçesiyle dilekçenin yenilenmesine karar verilmiştir

 

TEBLİĞ TARİHİ                 :  07.03.2016

 

DAVANIN İZAHI                :  Ankara 1. İdare Mahkemesi vermiş olduğu 24.02.2016 tarihli kararında Dava Dilekçesinin açık ve net olmadığını belirterek açık ve net olarak tazminat talebine yer verilmesi suretiyle dava dilekçesinin yenilenmesi istenmektedir.

            Oğlum Halil DEMİR’in 06.08.2004 tarihinde  ağır yaralanmalı trafik kazası sonrası yaşananlarla ilgili davalarda  RÜŞVETLE  mağdur edildik. Kaza ile davalarımız halen devam etmekte ve 12 yıldır sonuçlanmamıştır.

            Bu dava da Başbakanlık'a bağlı bir kamu bankası olan Vakıfbank'ın İcra ve Türkasset Varlık şirketine satılan ödenmiş Citibank davasıdır.            2007 yılında icralık olan Vakıfbank Kredi kartım ve Citibank Bireysel Kredim yasal olarak maaşımdan kesilmiş ve 2008 yılında Vakıfbank, 2010 yılında da Citibank borcu bitirilmiştir. Hukuken borç bitmesine rağmen dosyalar kapatılmayarak Faiz alacakları olduğu iddiasıyla hukuksuz olarak para talep edilmektedir. Konu  Mahkemeye taşınınca 11 icra hukuk mahkemesi icranın işlem yapmadığına karar vererek bana da Avukatlık ücreti yülemiştir. Bu konu Anayasa Mahkemesine taşınınca da Anayasa Mahkemesi 2014/7218 sayılı kararında Banka Avukatını kurtarmak için hukuksuz olarak İdari Red Kararı verdi.

            Aynı şekilde Citibank İcra dosyasıda ödendiği halde o kamu bankası avukatı gibi ahlaksızca korunamayacağı bildiği için Varlık şirketine satılmıştır. Benim Citibank dosyam bu defa da TÜRKASSET adlı bir varlık şirketine satılmıştır. İcra ile tehdit ediliyorum. İcraya verin diyorum, veremiyorlar. Benim icra emri itirazıma Avukatın ödeme muhtarısa itaraz etti ve icrada herhangi bir işlem yapılmadı kararı açıkça hukuk yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Bu 2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunun 68/c ve 68/e maddelerinin açıkça ihlalidir.Buna sahip çıkan bakanlık yetkilileri de görev ye vetkilerini açıkça kötüye kullanmaktadır. Anayasa Mahkemesi de kararında Kamu bankası Avukatının talimatıyla karar vermiş ve aynı suçu işlemiştir. Ankara 11 İdare Mahkemesi de Aynı şekilde karar vermiştir. Hakim ve Savcılar Yüksek Kuruluna müracaatta bulunulmasına rağmen hiçbir işlem yapılmayarak dilekçem Kamu Bankası Avukatının talimatıyla Sümenaltı edilmiştir.

            Bu hukusuzlukları Başbakanlık Makamına bildirmeme rağmen Başbakanlık Bimer aracığıyla benim Şikayetimi Adalet Bakanlığına iletmiştir. Adalet Bakanlığı'da görevini yapması gerekirken  Hiçkimsenin yargı yetkisini kulallananlara emir ve talimat vermeyeceğini ileri sürmekte ve bu hukuksuz kararları hakimin yargı yetkisini kullanması olarak görmektedir. Bu hukuksuz kararlarda bizim mağduriyetimiizi gidermediği gibi daha da mağdur olmamıza neden olmaktadır.Bu nedenledir ki Adalete olan güven yitirilmiştir. Saygı da kalmamıştır.

HUKUKİ SEBEPLER            :  İdari Yargılama Usulü Kanunu, vs.

 

DEDİLLER                           : 2802 sayılı kanunun 68. ve 69.  maddeleri.

 

NETİCE VE TALEP     : Bizim mağduriyetimize neden olan Kamu bankasının ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Başbakanlığa bağlı olması, Adalet Bakanlığı'nında bu hukuksuzluğa sahip çıkması nedeniyle mağduriyetimizin giderilmesi için Başbakanlık Makamına Dava açılmasına karar verilmiştir. Hiçkimse beni icrada işlem yapılmadı, yada avukatın yazısına itiraz etti yalanlarıyla mağdur edemez. Beni hukuksuz icra ve hukuksuz telefon ve icra tehdidiyle rahatsız edemez. Bu nedenle; Başbakanlık'a açtığım bu tam yargı davasında hukuksuz karar veren hakimlerin kararıyla oluşan mağduriyetimin giderilmesini, İcra dosyalarımın kapatılasının sağlanmasını,

            Haksız İcra ve ödeme talebinde bulunan Vakıfbank ve Türkasset Avukatları hakkında Avukatlık Kanunu gereğince suç duyurusunda bulunulmasını,

            Bu bir Tam Yargı davası olduğundan ve Diyanet ve Bankalarca mağduriyetimizin bedeli olarak İki (2) Lira Maddi, Bir (1) Lira Manevi olmak üzere toplam Üç (3) lira Tazmimat ödenmesine karar verilmesini, Tazminatın bu şekilde istenmesinin nedeni; her ne kadar yasada istenilecek tazminat miktarı belirtilmemişse de haksızlığa ve hukuksuzluğa dikkat çekmek, bu devletin en üst makamında bulunan yetkililere oğlum adına kurulan sivil toplum kuruluşu aracılığıyla şikayetimizi iletmek amacıyladır. Bir kaza davasının 12 yıldır bitirilmediği gibi uzun ve pahalı bir tedaviden sonra bankalarca da hukuksuz şekilde mağduriyetimizin iletilmesi içindir. Böyle bir adalet anlayışı olamayacağı, mağdurun haklarının korunması gerektiği, geciken adaletin adalet olamayacağı iletilecektir. Bizim yaşadığımız sıkıntıları başkalarının yaşamaması talep edilecektir.

             Alınacak tazminatların maddi olanların 1 Lirasını oğlumun Onur Belgesi birlikte Sayın Cumhurbaşkanımıza, 1 Lirasını da oğlumun Takdir belgesiyle Sayın Başbakanımıza, 1 Lira manevi tazminatını da oğlumun Teşekkür Belgesiyle Diyanet İşleri Başkanına, (Diyanet ve Diyanet Vakfı yetkilileri verdikleri sözlerini tutmuş olsalardı böyle bir sıkıntı asla yaşanmayacaktı)oğlum adına kurulan HALDEM Derneği (Bahçeli Halil Demir Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) aracılığıyla sunulacağım, tazminata hükmedilmemesi halinde de kararınızla birlikte bu miktarlar tarafımdan ödenecek ve belgeleri sunulacaktır. Zira oğlum Halil kazadan önce okul birincisi ve Bilgisayar Mühendisi adayıydı. Şimdi ise maddiyatı tanımıyor. Ayağa kalkamıyor ve yürüyemiyor. Akli dengesi de bulunmuyor.

            Daha önce açtığım davalar hukuksuz gerekçelerle reddedilerek mahkeme masrafının üzerime yüklenmesi, Diyanetin ahlaksız bir şekilde bana yardım yerine İcraya vermesi nedeniyle bu mahkeme masraflarının doğrudan üzerime yüklenmesini,

 

            Arz ve talep ederim. 18.03.2016                                                                 

Mustafa DEMİR

                                                                                                                                 Davacı

 

E K L E R      :

Ekler12.02.2016 tarihli dilekçe ile gönderildiğinden

bu dilekçeye yeniden eklenmemiştir.

11 Mart 2016 Cuma

VAKIFBANK HACİZ İTİRAZ


ANKARA İCRA HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
sunulmak üzere
OSMANİYE İCRA HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NE


 

Ankara 16. İcra Dairesi
Dosya No:2013/11949 E
DAVACI
ŞİKAYETTE BULUNAN : Mustafa Demir
KARŞI TARAF DAVALI : T.Vakıflar Bankası T.A.O
VEKİLİ :Av. İshak Özbey
KONUSU :Hacze itiraz şikayetimin kabulü ile satışın iptali ve haczin kaldırılması istemi
TEBLİĞ TARHİ : 11/03/2016
AÇIKLAMALAR :     Alacaklı tarafından Ankara 16.İcra Dairesi Dosya No:2013/11949 Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Ancak söz konusu dosya kapsamında 27 SA 215 plakalı mobilyetime haciz konulduğunu ve satışa geçildiğini tarafıma gönderilen 103 davet kağıdı ile öğrenmiş bulunmaktayım. Kanuna açıkça ayıkırı olan haciz için gerekli şartlar oluşmadığından süresi içerisin de itiraz ediyorum. Şöyle ki;
            Haczin konulduğu ve satış talebinde bulunan mobilyetim halen mevcut olmadığı ve sadece eskiden kalma ve herhangi bir vergisi vesaire ödemesi bulunmadığından üzerimden düşürülmediği , ayrıca bu borca Ankara 11 İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde itirazda bulunduğu ve Mahkemenin hukuksuz "ödeme muhtırası adı altında özel bir yazı yazdığı bunun şikayete konu edildiği icra müdürlüğünce yapılmış herhangi bir işlemni olmadığı" şeklinde karar verdiği, bu kararla ilgili hukuku işlemlerim Ankara 1. İdare Mahkemesinde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Başbakanlık nezdinde devam ettiğinden borcu ve haczi kabul etmemekteyim. İİK. gereğince, mevcut olmayan bir malın maczedilemeyeceği ve bu borcun hukuksuz ve muvazaalı olması gereğince haczin kaldırılması için Sayın Mahkemenize başvuru zorunluluğu doğmuştur.
            Açıklanan nedenlerle  üzerime konulan haczin malın mevcut olmaması nedeni ile kaldırılmasına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talepederim.
HUKUKİ NEDENLER :TTK., BK., İİK., HMK. ve sair ilgili mevzuat
DELİLLER : Ankara 11. İdare Mahkemesi kararı ve devam eden hukuki işlemler vs.
İSTEM SONUCU : Açıklanan nedenlerle adıma kayıtlı taşınmazın mevcut olmamması ve alacağın hukuki olmaması nedeniyle haczin kaldırılmasını, satışın iptalini yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederim. 11/03/2016


Eki: 103 Davet kağıdı sureti

        Ankara 11. İcra hukuk Mah. karar sureti.
                                                                                                                             Mustafa DEMİR
                                                                                                                                   İtiraz eden Borçlu


4 Mart 2016 Cuma

AK PARTİ CEVAP


AK PARTİ GENEL BAŞKANINA

(T.C. BAŞBAKANINA)

           

            Ak Parti Genel Merkezine vermiş olduğum15.09.2015 tarihli dilekçe üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı herşeyi inkar eden 28.01.2016 tarih ve E.5383 sayılı cevabı ve bizim verdiğimiz 16.02.2016 tarihli cevabımız, inkar edilen Şube yazısı, Şube teminat yazısı, Bala Müftülüğü'nün herşeyi inkar yazısı ve Kadirli Şubesinin icra yazısı ile birlikte ilişiktedir:

            Yine 15.09.2015 tarihli dilekçemiz üzerine, dilekçemizi gönderdiğiniz Adalet Bakanlığı'nın 23.02.2016 tarih ve E.1831/13880 sayılı cevabı ilişiktedir. Adalet Bakanlığı Anayasa'nın 138. maddesini gerekçe göstererek "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz" cevabını vermiştir.

            Oysa bizim  mahkememiz rüşvetle reddedilince Diyanet sözlerini tutmadığı için ve kardeşlerimle anlaşmazlığa düştüğümden kredilerim ve kredi kartlarım icralık olmuş, Diyanet'te ahlaksız bir şekilde yardım senetlerimi borç haline getirerek beni icraya vermiş, çareyi bir an önce emekli olmakta bulmuş ve emekli ikramiyemle biraz olsun borçlarımı kapatmıştım. Fakat Başbakanlığınıza bağlı Vakıfbank avutakı İshak Özbey, icrası ödendikten 6 yıl sonra Faiz alacağı olduğunu öne sürerek İcra Emri göndermiş, icra emrini mahkemeye taşıyınca Anayasa'nızın 138. maddesinde "Kimse Rüşvet veremez" denmediği için Rüşvetle suçlu olduğumuz Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesinin kararı ilişiktir. Bizim en aptal ve geri zekalı hukukçular bile bu karara inanmaz dememize rağmen ilişikte sunulduğu gibi Anayasa Mahkemesi 2014/7218 nolu kararıyla buna doğru demiştir.

            Bu kararı da Ankara 11. İdare Mahkemesine ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna taşıyınca biz emir ve talimatın ne olduğunu ve Anayasa'nın nasıl çiğnendiğini bizzat yaşayarak öğrendik ve bu belgeleri size de sunuyoruz.

            Anayasa Mahkemesine açmış olduğumuz 2014/3684 sayılı rüşvet ve makul süre başvurumuz, makul süre ve delillerimiz görmezlikten gelinerek reddedilince, Başbakanlığınıza gönderdiğimiz 15.01.2016 tarihli dilekçemizle Anayasa mağduriyetlerimizin belitilmesini isteyince Adalet Bakanlığı vermiş olduğu 29.01.2016 tarih ve E.250/1497 sayılı cevabında yine Anayasanın 138. maddesi ve yargılama yetkisi gerekçe gösterilerek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna müracaat etmemiz istenmiştir. Bizim HSYK'ya yaptığımız müracattın sümenaltı edildiği şikayetimizin HSYK'ya yönlendirilmesi adaletin çivisinin çıktığının delilidir. Bizde yine Başbakanlık makamına 14.02.2016 tarihli dilekçe ile mağduriyetimizin giderilmesini istedik. Bununlada yetinmeyerek masrafları tarafımızdan karşılanmak üzere Bakanlığınıza bu keyfiliğine son verilmesini için 3 liralık İdari Dava açtık. Mahkeme karar versin veya vermesin 1 lirayı da bizzat size göndereceğiz.

            Mağduriyetimiz 12 yıldır giderilmediği gibi bizzat size bağlı Kamu Bankası ve Diyanet İşleri Başkanlığınca mağdur edilmemizin Anayasa'nın hangi maddesinde olduğunun tarafımıza bildirilmesi, bu uygulanmayan Anayasa'nın bir an önce değiştirilmesi ve bir an önce "Mağdur Hakları Kanunu"nun çıkartılması, bizim yaşadığımız sıkıntıları başkalarınında yaşamaması dileğiyle,

            Saygı ve selamlarımla. 03.03.2016

EKİ: 18 Adet 23 sayfa evrak.                                                                                   

                                                                                                                        Mustafa DEMİR

                                                                                                                        Emekli -Mağdur