BALA ASLİYE CEZA
MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Sunulmak üzere
OSMANİYE ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2016/67 Esas
DAVALI :
Mustafa DEMİR,
DAVCI :
K.H.
KONU :Mahkemenizde görülmüş olan 2006/113 Esas 2007/78 Karar Nolu
Ceza Dosyasının yeniden açılarak
tekrardan görülmesi.
Mahkemenizde
görülmekte olan 2016/67 sayılı “Bilirkişiye hakaret” davasında benim birlirkişi
ile hiç karşılaşıp konuşmadığım, ısrarla istememize rağmen Bilirkişi’nin
mahkemeye çıkartılıp raporunu savunması talebimizin kayıtlara dahi alınmadığı
ve oğlumun suçlu bulunmasıyla sonuçlanan 2006/113 Esas ve 2007/78 Karar nolu
Ceza davamız Bilirkişinin RÜŞVET KATŞILIĞI TARAFLI RAPORUNA
dayandırılmıştır. Fakat Mahkeme sürecinde Bilirkişi’nin raporunu rüşvetle
verdiğinin ortaya çıkmasıyla bizim ısrarla davanın üzerine gitmemiz üzerine
Bala C.Başsavcılığınca hiçbir araştırma yapılmadan ve benim gösterdiğim
tanıklar dinlenmeden, gönderdiğim belgeler araştırılmadan Raporunu Rüşvetle
veren Bilirkişiye hakaret ettiğime dair bana mahkemenizce dava açılmıştır.
Dava sürcinde
Bilirkişinin soruşturma esnasında zorla ve savcılıkça alınan ifadesinde
şikayetçi olmadığı görülmüş olmasına rağmen dosyada hiçbir görevi olmayan
sadece bilirkişi ile birlikte çalışan ve benden polisler aracılığıyla bilirkişi
adına rüşvet isteyen, uzmanlığı bırakarak bir oto aksesuar dükkanında çalıştığı
anlaşılan eski J.Uzman Çavuş Mustafa Şahin’in hiçbir yasal değeri olmayan
ifadesiyle dava açılmıştır. Karakol ifadesinde kendisi de görevli imiş gibi
ifade verip şikayetçi olan bu rüşvetçinin dava açıldıktan sonraki Savcılık ifadesinde
de şikayetçi olmadığı görülmüş olmasına, dava sonrası gerçek bilirkişinin zorla
getirilmesi talebinin dahi karşılıksız kalması ve raporu hazırlayan
Bilirkişi’nin kendisine görev veren eski Bala Savcısı İrfan Saz gibi Fetocu
olmaktan görevden atılmış olduğunun anlaşılmasına rağmen ceza dava dosyamız
kapatılmamış olup yargılanmamızda ısrarcı olunmaktadır. Oğlumun suçlu bulunduğu
2006/113 Esas ve 2007/78 karar nolu ceza dosyası incelemeye alınmış olduğundan
bu beyanda bulunma gereği hasıl olmuştur.
Bu nedenle
2006/113 Esas 2007/78 karar nolu dosya incelendiğinde görülecektir ki;
1-Kaza zamanı
suçu kaza yapan çocuk Murat Çalış değil babası Ahmet Çalış’ın üstlendiği,
gözaltına alındığı ve ifade vermeyeceğine dair tutanak tutulup nezarete
alındığı ve bunlarla ilgili tutanak belgeleri olduğu halde hakkında kaza ile
ilgili başka hiçbir belge bulunmadığı gibi ifade vermeyeceğini söyleyen Ahmet
Çalış’ın ifadesi bu ifade vermeyeceği beyanına rağmen tutanak tutulup nezarete
alındığı tarih ve saatte ifade verdiği görülmektedir. Bunun hangisinin doğru
olduğunun bize açıkça izah edilmesi gerekmektedir.
2- Polislerin
söylediği gibi Ahmet Çalış adına düzenlenen kaza evrakı ve raporu dosyada
yoktur. Halbuki Mahkemenize daha önce de sunduğum o zaman kapı komşum Eczacı Cihat
Barbaros Ayata’nın Ankara Emniyet Amirliğinde vermiş olduğu Yeminli Tanık
İfadesinde kaza Cuma günü akşamı saat 20:30 civarında olmasına rağmen kendisi
Pazar günü saat 23:00 sıralarında benim adıma karakola gittiğini, Ahmet Çalış
adına düzenlenen evrak ve raporun o zaman mevcut olduğu halde alamadığını
açıkça beyan etmektedir. Ayrıca Ahmet Çalış’ın Pazar gecesi suçunu yeni itiraf
ettiğinin beyan edilmesine rağmen bu kişinin adına düzenlenen evrak ve
raporların nasıl ve kimler tarafından yok edilmiştir. Pazar gecesi suçunu
itiraf eden birinin ifadesi daha önceki tarihte nasıl ve kimler tarafından
alınmıştır.
3-Olay
Mahallinde kazayı anlatarak Başkomiser ve Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim
tarafından halkın içinden alınarak Karakola getirilen ve ifadesi alınan, bu
ifadenin alındığı polislerce de doğrulanan tanık Can Gürbüz’ün bu ifadesi nasıl
ve kimler tarafından yok edilmiştir. Bu ifade nerdedir.
Aynı şekilde
bu tanık Can Gürbüz’ün Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin talebiyle Bala Ceza Hakimi
Fuat Pembeçiçek tarafından alınan, bizzat benimde okuduğum ve hakiminde
aldığını açıkça beyan ettiği Ankara 3.
Çocuk Mahkemesine gönderilen ifadesi nerdedir. Nasıl ve kimler tarafından yok
edilmiştir.
4-Karakol
evraklarında alınan ifadelerin Ahmet Anaklı ve Yaşar Çakır tarafından alındığı,
bu değiştirilemeyen tanık Mekin Öktem’in ifadesiyle sabit olduğu halde Tanık
kepçeci Mustafa Yaşar’ın ifadesini Ahmet Anaklı ile Turgut Kölük’ün aldığı
evrakla sabittir. Polis Memuru Yaşar Çakır Mustafa Yaşar’ın ifadesini de
kendisinin aldığını beyan etmesine rağmen bu ifade niçin ve kimler tarafından
ne amaçla değiştirilmiştir.
5-Karakol
İfadesinde oğlumun önünde yol geçtiğini ifade eden, keşif ifadesinde önünde yol
geçtiğini görmediğini ama kazazedeyi yol ortasında kenara kaldırdığını söyleyen,
2004/95 sayılı Adaleti yanıltma davasında da Savcılık ifadesinin doğru olduğunu
ifade ederek bu karakol ve keşif ifadesinin yalan olduğunu açıkça beyan eden
tanık Mustafa Yaşar hakkında niçin “Yalancı Tanık” işlemi yapılmamaktadır. Hala
oğlumun Ceza ve Tazminat Ddavası ve Bilirkişi Raporu bu kişinin yalan ifadesine
dayanmaktadır. Oğlum bu kişinin yalan ifadesiyle suçlu bulunmaktadır. Diğer
tanıklar ve kendisi yalan söylediğini beyan etmesine rağmen niçin
korunmaktadır. Kaza zamanı serbet çalışan bu kişi kazadan hemen sonra yalan
ifadeleri karşılığındamı Bala Belediyesine Kepçeci alınmıştır. Bu yalancı
hakkında gereğini yapmayan Hakim Fuat Pembeçiçek adına açılan Adalet Bakanlığı
İdari davamız devam etmektedir.
6-Tanık Emekli
Polis Memuru Mekin Öktem’in kaza yerinin hemen altında yol kenarında bakkal
dükkanı bulunmaktadır. Kendisi kaza zamanı dükkanının önünde yol kenarında
oturduğunu, oğlumun yolu geçmesi halinde kendisinin önünde veya yanında geçmesi
gerektiğini ve kazazedeyi yol geçmesi halinde görmemesinin neredeyse imkansız
olduğunu beyan etmesine rağmen niye hala kepçecinin yalanıyla oğlumun karşıdan
karşıya yol geçtiği iddiasına inanılmaktadır. Ayrıca tanık Mekin Öktem kaza
anında oğluma ilk ulaşan ve Kepçeci oğlumun yanına gelmeden başında olduğunu
söyleyen, yol ortasında kaldırılmadığını açıkça beyan eden, polisi ve 112
Acil’i arayan kişi olmasına rağmen ifadesine niçin itibar edilmemektedir.
7- Kaza anında
çeşmeye su içmeye gelmek için yolun karşısında bekleyen ve oğlumun kaldırımda
yürüdüğünü, aracın kaldırıma çıkarak oğluma arkadan çarptığını ısrarla söyleyen
o zaman 12 yaşında olan tanık Büşra Yıldırım’ın ifadesine hangi gerekçe ile
itibar edilmemektedir.
Artık çok iyi
biliyoruz ki; kaza kaldırımda gerçekleşmiş, kazayı yapan çocuk kaçarak komşusunun
bahçesine saklanmış, araçta bulunan kızkardeşi tanık Mekin Öktem’in bakkalına
gelerek babasına telefon etmiştir. Babası gelerek oğlu adına suçu üstlenmiş,
kazanın kaldırımda gerçekleştiğini beyan etmiştir. Adına evrak ve rapor
düzenlenerek Cumartesi günü Bala karakoluna verilmiştir. Kaza sonrası oğlumun
durumunun ağır olması ve benim orada yabancı bir ufak memur olarak yalnız
olmam, kaza yapanlar ve Emniyet ve Karakol görevlilerince kazanın kaldırımda
gerçekleştiği beyan edildiğinden biz hastamızla ilgilendik. Bunu fırsat bilen
kaza yapanların yakınları Karakol ve Emniyeti mesken tutmuş ve Savcıyı rüşvetle
satın alarak kazadan üç gün sonra gerçek evrak ve raporu yok ederek yalan evrak
ve ifadelerle hiçbir kusuru olmayan oğlum suçlu hale getirilmiştir. Savcıyı
başta Kuyumcu Abdulkadir Kılıç, çocuğun dedesi, köyünün muhtarı Medet Kara,
toptancı Ayhan, Avukat Sabite Gürman’ın ziyet ettiğini, ilçenin ileri gelenleri
karşısında vicdanını satan Savcı’ının evrakın ve raporun değiştirilmesini
istediğini, bu nedenle de polislerin küfürleşerek birbirleriyle kavga
ettiklerini, bu güne kadar da hiçbir polisin dinlenmediğini, soruşturmaya ve
tanıklığa çağrılmadığını biliyoruz. Evrakı değiştiren Başkomiser ve Emniyet
Amir vekili Ali Mülayim’in Cumartesi günü gerçek raporu aldıktan sonra evime
gelmiş ve oğlumun kusurunun olmadığını beyan etmiştir. Savcının talebiyle de
sahte evrak düzenleyerek hiçbir kusuru olmayan oğlumu suçlu hale getirmiştir.
Benim şikayetim üzerine de beraber rüşvet aldığı savcılarca korunarak haklarında
işlem yapılmamıştır. Ankara Emniyetince yapılarak kapatılan soruşturmanın
davası da halen devam etmekte olup hala sonuçlanmamıştır.
Kazanın
kaldırımda gerçekleştiğini ilk andan itibaren itiraf eden kaza yapan taraf,
Savcı ile birlikte polisleri satınalıp evrakları değiştirince herşeyi
hallettiklerini sanarak bizzat hastaneye yanıma gelerek bana : Hastayı niye
Numune hastanesine kaldırmadında özel hastaneye kaldırdın, malınız mülkünüz
varmı, bu hastanenin parasını nasıl ödeyeceksiniz gibi alçakça ve adice sorular
yöneltmişlerdir. Halbuki daha önce bizzat Ahmet Çalış çeketini satıp beni
mağdur etmeyeceğine söz üstüne söz veriyordu. Adam çeketini satıp alçak
yetkililere Rüşvet dağıtmış. Benim kendilerini yanımda kovupta resmi evrakı
aldığımda oğlumun kazasının kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğini
öğrendim. Buda herşeyi açıkça anlatıyordu. Yokluğumuzda ahlaksızca ve
Allahsızca davranılarak gerçek evraklar ve rapor rüşvet karşılığı münasip
olarak kaybetmek suretiyle yok edilerek sahte evrak ve rapor düzenlenmiş
olduğunu gördüm.
Benim
şikayetim üzerine rüşvet alan savcı tarafından J.Uzm.Çavuş Abdullatif Öztürk
Bilirkişi olarak görevlendirilmiş, o da aldığı rüşvet karşılığı yalan söylediği
hem tanıklarca ortaya konan hemde kendisi beyan ettiği halde yalanı
karşılığında Bala Belediyesinde işe alınan kepçeci Mustafa Yaşar’ın ifadesine
dayandırmıştır. Fakat bir şekilde benim de nüfusumu öğrenen alçak adam derhal
kendisine rüşvet veren kuyumcu dükkanına damlamış, arkasında herşeyi amirine
itiraf etmiş olmasına rağren kendisiyle birlikte rüşvet alanlarca korunmuştur
ve hala korunmaktadır.
Hazırlattığı
sahte evrakları ve raporu Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderen Savcılar
ahlaksız ilişkilerini kullanarak bizi polis zoruyla mahkeme önünde uzaklaştırıp öğle tatilinde davamızı alçakça ve
ahlaksızca görüp suçu karşı tarafın avukatına yüklemek istemişlerdir. Bizde
orda olduğumuzdan karşı tarafın avukatının bizden önce ve sessizce olay
mahallinde ayrıldığına bizzat biz tanık olmuştuk. Bununla ilgili Avukatımım
dilekçesi daha önce Mahkemenize sunulmuştur.
Alçak
davranışlarını bununlada sınırlamayarak sahte olduğunu bildikleri evrak ve
raporlarını Ankara Adli Tıp Kurumunda da onaylatarak bizden gizlemişlerdir.
Kendilerine engel olacağını bildikleri Bala Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek
tarafından alınıp Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderilen Tanık Can Gürbüz’ün
ifadesini de yok etmişlerdir. Hakim bu ifadeyi aldığını bizzat beyan etmesine
ve dosyamız ikinci defa Ankara Adli Tıp Kurumunu gitmesinden önce bizzat benimde
okuduğum fakat bir suretini alamadığım ifadeye hala ulaşılamadığı gibi nasıl
kaybedildiği de asla araştırılmamıştır.
Kanun
değişikliği nedeniyle davamız Bala Asliye Ceza Mahkemenize gelip davamız
başladığında daha ilk duruşmada ileri tarihe atılan Keşif talebimiz asla yerine
getirilmediği gibi bu talebimizin haftasında kaza mahallinde belediyece
kaldırım çalışması başlatılmış, daha önce kaldırımla asfalt arası neredeyse dümdüz olmasına, rapora da
en yüksek okul girişindeki taşların ölçümü yazılmasına rağmen kaldırıma araç
çıkamayacak şekle getirilmiş ve keşif talebimizde asla yerine getirilmemiştir.
Dava sürecinde
bizim hiçbir talebimiz yerine getirilmemiş ve kayda alınmamıştır. Bu nedenle
Ankara Emniyeti soruşturmasında ifade veren tanık Cihat Barbaros Ayata Pazar
gecesi saat 23.30 sıralarında karakola gittiğinde Emniyet Amir vekili Ali
Mülayim’le tartıştığını, Ahmet Çalış’ın suçunu yeni itiraf ettiğinden adına
düzenlenen evrak ve raporun halen hazır olmasına rağmen kendisine verilmediğini
açıkça beyan etmektedir. Ali Mülayim ifadesinde ise alçakça bu kişinin karakola
geldiğini hatırlamadığı, benim evime geldiğini ise yanındaki polisin ikrarına
rağmen inkar ettiği görülmektedir. Bu kişinin savcının tuvalete gitme dediğinde
üç gün tuvalete gidemeyecek bir yapısı olduğunu bizzat karakol polislerince
ifade edilmektedir. Benim şikayetçi olmam üzerine de hemen emekliye
ayrılmıştır. Asla da mahkemeye çıkartılmamıştır. Bu nedenle adına açılan Ankara
Valiliği (Emniyet Müdürlüğü) davası on yıldır sonuçlanmamaktadır.
Dava sürecinde
yalan söyledikleri anlaşılan tanıklar Can Gürbüz ve Kepçeci Mustafa Yaşar’ın
yeniden dinlenmeleri hakim talebine rağmen 17.10.2006 tarihli duruşmamıza giren
ve o tarihte Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracı olan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç
tarafından engellenmiştir. Bu mahkeme tutanağı da Bala’nın Savcı ve Hakiminin
Kuyumcu Abdulkadir Kılıç olduğunun en açık ve bariz delilidir. Ev sahibi adına
duruşmamıza girerek daha önce alçakça yalan söylettikleri tanıklarının
yalanlarından vaz geçtiğini görünce alçakça bir oyunla bizi mağdur etmişlerdir.
Bu güne kadar da alçakça korunduğundan savcının kiracısı olduğunun dahi tesbiti
yapılmayarak bu rezalet örtbas edilmek istenmektedir.
Dosyamız
Ankara Tıp Kurumunda geldiğinde ilk rapordan da haberimiz olmuş, dosyamızın
Adli Tıp İhtisas Kurumuna gönderilmesi talebimizde vicdanı satılık Hakim
tarafından red edilerek oğlun Rüşvet Karşılığında Alavere-dalevere ile suçlu
bulunmuştur. Benim Avukatımdan bizzat istediğim Temyiz talebim de Tazminatta
farklı karar verileceği umuduyla yerine getirilmemiş ve davamız kesinleşmiş,
oğlum haklı iken haksız hale getirilmiştir. 2007 yılından beri devam eden İdari
Davalarımız da halen devam etmektedir. 15 temmuz 2016 darbe kalkışması bu
kişilerin devletin değil, Fetonun memurları olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bu nedenle de görevlerinden atılmışlardır. Yaptıklarıyla da bizi yıllardır
mağdur etmişlerdir. Haklarında gereğinin yapılmasını istemek en temel
hakkımızdır.
Mahkemenize C.Barbaros Ayata’nın 04.03.2005 tarihli
Ankara Emniyet Müdürlüğü ifadesi sureti, Tanık Kepçeci Yaşar’ın 2004/95 nolu
dosyadaki 02.03.2005 tarihli İfadesi sureti, Bala’nın Savcı ve Hakiminin
Kuyumcu Abdulkadir Kılıç olduğuna ve onun adına duruşmamıza girerek yalancı tanıkların yeniden dinlenmelerini
engelleyen Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç’ın 17.10.2006 tarihli 2006/113 nolu
duruşma tutanağı sureti ve halen 10 yıldır sonuçlanmayan Ankara Valiliği
(Emniyet Müdürlüğü) davası Karar Düzeltme Dilekçesi sureti ilişikte
sunulmuştur.
Bu nedenle; 2006/113
Esas 2007/78 Karar Nolu dava dosyamızın yeniden açılarak ADİL BİR
ŞEKİLDE YENİDEN GÖRÜLMESİNİ, bana mesnetsiz şekilde açılan 2016/67 Nolu
Bilirkişiye Hakaret davasının bir an önce sonuçlandırılarak hukuksuzluk
yapan kişiler hakkında gereğinin yapılması hususunda;
Gereğini
arz ve talep ederim. 06.02.2017
Mustafa DEMİR
Sanık
E K L E R :
1-Tanık
C.Barbaros Ayata ifade sureti,
2-Tanık
Mustafa Yaşar’ın 2004/95 duruşma tutanağı sureti,
3-Savcı
M.Gökhan Tahtakılıç 2006/113 Duruşma tutanağı sureti,
4-Ankara
Valiliği Karar Düzeltme Dilekçesi sureti.