6 Şubat 2017 Pazartesi

BALA ASLİYE CEZA-BEYAN


BALA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Sunulmak üzere
OSMANİYE  ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
                                                                                      Dosya No: 2016/67 Esas 

DAVALI        : Mustafa DEMİR,
DAVCI           : K.H.
KONU      :Mahkemenizde görülmüş olan 2006/113 Esas 2007/78 Karar Nolu Ceza      Dosyasının yeniden açılarak tekrardan görülmesi.
            Mahkemenizde görülmekte olan 2016/67 sayılı “Bilirkişiye hakaret” davasında benim birlirkişi ile hiç karşılaşıp konuşmadığım, ısrarla istememize rağmen Bilirkişi’nin mahkemeye çıkartılıp raporunu savunması talebimizin kayıtlara dahi alınmadığı ve oğlumun suçlu bulunmasıyla sonuçlanan 2006/113 Esas ve 2007/78 Karar nolu Ceza davamız Bilirkişinin RÜŞVET KATŞILIĞI TARAFLI RAPORUNA dayandırılmıştır. Fakat Mahkeme sürecinde Bilirkişi’nin raporunu rüşvetle verdiğinin ortaya çıkmasıyla bizim ısrarla davanın üzerine gitmemiz üzerine Bala C.Başsavcılığınca hiçbir araştırma yapılmadan ve benim gösterdiğim tanıklar dinlenmeden, gönderdiğim belgeler araştırılmadan Raporunu Rüşvetle veren Bilirkişiye hakaret ettiğime dair bana mahkemenizce dava açılmıştır.
Dava sürcinde Bilirkişinin soruşturma esnasında zorla ve savcılıkça alınan ifadesinde şikayetçi olmadığı görülmüş olmasına rağmen dosyada hiçbir görevi olmayan sadece bilirkişi ile birlikte çalışan ve benden polisler aracılığıyla bilirkişi adına rüşvet isteyen, uzmanlığı bırakarak bir oto aksesuar dükkanında çalıştığı anlaşılan eski J.Uzman Çavuş Mustafa Şahin’in hiçbir yasal değeri olmayan ifadesiyle dava açılmıştır. Karakol ifadesinde kendisi de görevli imiş gibi ifade verip şikayetçi olan bu rüşvetçinin dava açıldıktan sonraki Savcılık ifadesinde de şikayetçi olmadığı görülmüş olmasına, dava sonrası gerçek bilirkişinin zorla getirilmesi talebinin dahi karşılıksız kalması ve raporu hazırlayan Bilirkişi’nin kendisine görev veren eski Bala Savcısı İrfan Saz gibi Fetocu olmaktan görevden atılmış olduğunun anlaşılmasına rağmen ceza dava dosyamız kapatılmamış olup yargılanmamızda ısrarcı olunmaktadır. Oğlumun suçlu bulunduğu 2006/113 Esas ve 2007/78 karar nolu ceza dosyası incelemeye alınmış olduğundan bu beyanda bulunma gereği hasıl olmuştur.
Bu nedenle 2006/113 Esas 2007/78 karar nolu dosya incelendiğinde görülecektir ki;
1-Kaza zamanı suçu kaza yapan çocuk Murat Çalış değil babası Ahmet Çalış’ın üstlendiği, gözaltına alındığı ve ifade vermeyeceğine dair tutanak tutulup nezarete alındığı ve bunlarla ilgili tutanak belgeleri olduğu halde hakkında kaza ile ilgili başka hiçbir belge bulunmadığı gibi ifade vermeyeceğini söyleyen Ahmet Çalış’ın ifadesi bu ifade vermeyeceği beyanına rağmen tutanak tutulup nezarete alındığı tarih ve saatte ifade verdiği görülmektedir. Bunun hangisinin doğru olduğunun bize açıkça izah edilmesi gerekmektedir.
2- Polislerin söylediği gibi Ahmet Çalış adına düzenlenen kaza evrakı ve raporu dosyada yoktur. Halbuki Mahkemenize daha önce de sunduğum o zaman kapı komşum Eczacı Cihat Barbaros Ayata’nın Ankara Emniyet Amirliğinde vermiş olduğu Yeminli Tanık İfadesinde kaza Cuma günü akşamı saat 20:30 civarında olmasına rağmen kendisi Pazar günü saat 23:00 sıralarında benim adıma karakola gittiğini, Ahmet Çalış adına düzenlenen evrak ve raporun o zaman mevcut olduğu halde alamadığını açıkça beyan etmektedir. Ayrıca Ahmet Çalış’ın Pazar gecesi suçunu yeni itiraf ettiğinin beyan edilmesine rağmen bu kişinin adına düzenlenen evrak ve raporların nasıl ve kimler tarafından yok edilmiştir. Pazar gecesi suçunu itiraf eden birinin ifadesi daha önceki tarihte nasıl ve kimler tarafından alınmıştır.
3-Olay Mahallinde kazayı anlatarak Başkomiser ve Emniyet Amir Vekili Ali Mülayim tarafından halkın içinden alınarak Karakola getirilen ve ifadesi alınan, bu ifadenin alındığı polislerce de doğrulanan tanık Can Gürbüz’ün bu ifadesi nasıl ve kimler tarafından yok edilmiştir. Bu ifade nerdedir.
Aynı şekilde bu tanık Can Gürbüz’ün Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin talebiyle Bala Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından alınan, bizzat benimde okuduğum ve hakiminde aldığını açıkça beyan ettiği  Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderilen ifadesi nerdedir. Nasıl ve kimler tarafından yok edilmiştir.
4-Karakol evraklarında alınan ifadelerin Ahmet Anaklı ve Yaşar Çakır tarafından alındığı, bu değiştirilemeyen tanık Mekin Öktem’in ifadesiyle sabit olduğu halde Tanık kepçeci Mustafa Yaşar’ın ifadesini Ahmet Anaklı ile Turgut Kölük’ün aldığı evrakla sabittir. Polis Memuru Yaşar Çakır Mustafa Yaşar’ın ifadesini de kendisinin aldığını beyan etmesine rağmen bu ifade niçin ve kimler tarafından ne amaçla değiştirilmiştir.
5-Karakol İfadesinde oğlumun önünde yol geçtiğini ifade eden, keşif ifadesinde önünde yol geçtiğini görmediğini ama kazazedeyi yol ortasında kenara kaldırdığını söyleyen, 2004/95 sayılı Adaleti yanıltma davasında da Savcılık ifadesinin doğru olduğunu ifade ederek bu karakol ve keşif ifadesinin yalan olduğunu açıkça beyan eden tanık Mustafa Yaşar hakkında niçin “Yalancı Tanık” işlemi yapılmamaktadır. Hala oğlumun Ceza ve Tazminat Ddavası ve Bilirkişi Raporu bu kişinin yalan ifadesine dayanmaktadır. Oğlum bu kişinin yalan ifadesiyle suçlu bulunmaktadır. Diğer tanıklar ve kendisi yalan söylediğini beyan etmesine rağmen niçin korunmaktadır. Kaza zamanı serbet çalışan bu kişi kazadan hemen sonra yalan ifadeleri karşılığındamı Bala Belediyesine Kepçeci alınmıştır. Bu yalancı hakkında gereğini yapmayan Hakim Fuat Pembeçiçek adına açılan Adalet Bakanlığı İdari davamız devam etmektedir.
6-Tanık Emekli Polis Memuru Mekin Öktem’in kaza yerinin hemen altında yol kenarında bakkal dükkanı bulunmaktadır. Kendisi kaza zamanı dükkanının önünde yol kenarında oturduğunu, oğlumun yolu geçmesi halinde kendisinin önünde veya yanında geçmesi gerektiğini ve kazazedeyi yol geçmesi halinde görmemesinin neredeyse imkansız olduğunu beyan etmesine rağmen niye hala kepçecinin yalanıyla oğlumun karşıdan karşıya yol geçtiği iddiasına inanılmaktadır. Ayrıca tanık Mekin Öktem kaza anında oğluma ilk ulaşan ve Kepçeci oğlumun yanına gelmeden başında olduğunu söyleyen, yol ortasında kaldırılmadığını açıkça beyan eden, polisi ve 112 Acil’i arayan kişi olmasına rağmen ifadesine niçin itibar edilmemektedir.
7- Kaza anında çeşmeye su içmeye gelmek için yolun karşısında bekleyen ve oğlumun kaldırımda yürüdüğünü, aracın kaldırıma çıkarak oğluma arkadan çarptığını ısrarla söyleyen o zaman 12 yaşında olan tanık Büşra Yıldırım’ın ifadesine hangi gerekçe ile itibar edilmemektedir.
Artık çok iyi biliyoruz ki; kaza kaldırımda gerçekleşmiş, kazayı yapan çocuk kaçarak komşusunun bahçesine saklanmış, araçta bulunan kızkardeşi tanık Mekin Öktem’in bakkalına gelerek babasına telefon etmiştir. Babası gelerek oğlu adına suçu üstlenmiş, kazanın kaldırımda gerçekleştiğini beyan etmiştir. Adına evrak ve rapor düzenlenerek Cumartesi günü Bala karakoluna verilmiştir. Kaza sonrası oğlumun durumunun ağır olması ve benim orada yabancı bir ufak memur olarak yalnız olmam, kaza yapanlar ve Emniyet ve Karakol görevlilerince kazanın kaldırımda gerçekleştiği beyan edildiğinden biz hastamızla ilgilendik. Bunu fırsat bilen kaza yapanların yakınları Karakol ve Emniyeti mesken tutmuş ve Savcıyı rüşvetle satın alarak kazadan üç gün sonra gerçek evrak ve raporu yok ederek yalan evrak ve ifadelerle hiçbir kusuru olmayan oğlum suçlu hale getirilmiştir. Savcıyı başta Kuyumcu Abdulkadir Kılıç, çocuğun dedesi, köyünün muhtarı Medet Kara, toptancı Ayhan, Avukat Sabite Gürman’ın ziyet ettiğini, ilçenin ileri gelenleri karşısında vicdanını satan Savcı’ının evrakın ve raporun değiştirilmesini istediğini, bu nedenle de polislerin küfürleşerek birbirleriyle kavga ettiklerini, bu güne kadar da hiçbir polisin dinlenmediğini, soruşturmaya ve tanıklığa çağrılmadığını biliyoruz. Evrakı değiştiren Başkomiser ve Emniyet Amir vekili Ali Mülayim’in Cumartesi günü gerçek raporu aldıktan sonra evime gelmiş ve oğlumun kusurunun olmadığını beyan etmiştir. Savcının talebiyle de sahte evrak düzenleyerek hiçbir kusuru olmayan oğlumu suçlu hale getirmiştir. Benim şikayetim üzerine de beraber rüşvet aldığı savcılarca korunarak haklarında işlem yapılmamıştır. Ankara Emniyetince yapılarak kapatılan soruşturmanın davası da halen devam etmekte olup hala sonuçlanmamıştır.
Kazanın kaldırımda gerçekleştiğini ilk andan itibaren itiraf eden kaza yapan taraf, Savcı ile birlikte polisleri satınalıp evrakları değiştirince herşeyi hallettiklerini sanarak bizzat hastaneye yanıma gelerek bana : Hastayı niye Numune hastanesine kaldırmadında özel hastaneye kaldırdın, malınız mülkünüz varmı, bu hastanenin parasını nasıl ödeyeceksiniz gibi alçakça ve adice sorular yöneltmişlerdir. Halbuki daha önce bizzat Ahmet Çalış çeketini satıp beni mağdur etmeyeceğine söz üstüne söz veriyordu. Adam çeketini satıp alçak yetkililere Rüşvet dağıtmış. Benim kendilerini yanımda kovupta resmi evrakı aldığımda oğlumun kazasının kaldırımda değil yol ortasında gerçekleştiğini öğrendim. Buda herşeyi açıkça anlatıyordu. Yokluğumuzda ahlaksızca ve Allahsızca davranılarak gerçek evraklar ve rapor rüşvet karşılığı münasip olarak kaybetmek suretiyle yok edilerek sahte evrak ve rapor düzenlenmiş olduğunu gördüm.
Benim şikayetim üzerine rüşvet alan savcı tarafından J.Uzm.Çavuş Abdullatif Öztürk Bilirkişi olarak görevlendirilmiş, o da aldığı rüşvet karşılığı yalan söylediği hem tanıklarca ortaya konan hemde kendisi beyan ettiği halde yalanı karşılığında Bala Belediyesinde işe alınan kepçeci Mustafa Yaşar’ın ifadesine dayandırmıştır. Fakat bir şekilde benim de nüfusumu öğrenen alçak adam derhal kendisine rüşvet veren kuyumcu dükkanına damlamış, arkasında herşeyi amirine itiraf etmiş olmasına rağren kendisiyle birlikte rüşvet alanlarca korunmuştur ve hala korunmaktadır.
Hazırlattığı sahte evrakları ve raporu Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderen Savcılar ahlaksız ilişkilerini kullanarak bizi polis zoruyla  mahkeme önünde uzaklaştırıp öğle tatilinde davamızı alçakça ve ahlaksızca görüp suçu karşı tarafın avukatına yüklemek istemişlerdir. Bizde orda olduğumuzdan karşı tarafın avukatının bizden önce ve sessizce olay mahallinde ayrıldığına bizzat biz tanık olmuştuk. Bununla ilgili Avukatımım dilekçesi daha önce Mahkemenize sunulmuştur.
Alçak davranışlarını bununlada sınırlamayarak sahte olduğunu bildikleri evrak ve raporlarını Ankara Adli Tıp Kurumunda da onaylatarak bizden gizlemişlerdir. Kendilerine engel olacağını bildikleri Bala Asliye Ceza Hakimi Fuat Pembeçiçek tarafından alınıp Ankara 3. Çocuk Mahkemesine gönderilen Tanık Can Gürbüz’ün ifadesini de yok etmişlerdir. Hakim bu ifadeyi aldığını bizzat beyan etmesine ve dosyamız ikinci defa Ankara Adli Tıp Kurumunu gitmesinden önce bizzat benimde okuduğum fakat bir suretini alamadığım ifadeye hala ulaşılamadığı gibi nasıl kaybedildiği de asla araştırılmamıştır.
Kanun değişikliği nedeniyle davamız Bala Asliye Ceza Mahkemenize gelip davamız başladığında daha ilk duruşmada ileri tarihe atılan Keşif talebimiz asla yerine getirilmediği gibi bu talebimizin haftasında kaza mahallinde belediyece kaldırım çalışması başlatılmış, daha önce kaldırımla asfalt  arası neredeyse dümdüz olmasına, rapora da en yüksek okul girişindeki taşların ölçümü yazılmasına rağmen kaldırıma araç çıkamayacak şekle getirilmiş ve keşif talebimizde asla yerine getirilmemiştir.
Dava sürecinde bizim hiçbir talebimiz yerine getirilmemiş ve kayda alınmamıştır. Bu nedenle Ankara Emniyeti soruşturmasında ifade veren tanık Cihat Barbaros Ayata Pazar gecesi saat 23.30 sıralarında karakola gittiğinde Emniyet Amir vekili Ali Mülayim’le tartıştığını, Ahmet Çalış’ın suçunu yeni itiraf ettiğinden adına düzenlenen evrak ve raporun halen hazır olmasına rağmen kendisine verilmediğini açıkça beyan etmektedir. Ali Mülayim ifadesinde ise alçakça bu kişinin karakola geldiğini hatırlamadığı, benim evime geldiğini ise yanındaki polisin ikrarına rağmen inkar ettiği görülmektedir. Bu kişinin savcının tuvalete gitme dediğinde üç gün tuvalete gidemeyecek bir yapısı olduğunu bizzat karakol polislerince ifade edilmektedir. Benim şikayetçi olmam üzerine de hemen emekliye ayrılmıştır. Asla da mahkemeye çıkartılmamıştır. Bu nedenle adına açılan Ankara Valiliği (Emniyet Müdürlüğü) davası on yıldır sonuçlanmamaktadır.
Dava sürecinde yalan söyledikleri anlaşılan tanıklar Can Gürbüz ve Kepçeci Mustafa Yaşar’ın yeniden dinlenmeleri hakim talebine rağmen 17.10.2006 tarihli duruşmamıza giren ve o tarihte Kuyumcu Abdulkadir Kılıç’ın kiracı olan Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç tarafından engellenmiştir. Bu mahkeme tutanağı da Bala’nın Savcı ve Hakiminin Kuyumcu Abdulkadir Kılıç olduğunun en açık ve bariz delilidir. Ev sahibi adına duruşmamıza girerek daha önce alçakça yalan söylettikleri tanıklarının yalanlarından vaz geçtiğini görünce alçakça bir oyunla bizi mağdur etmişlerdir. Bu güne kadar da alçakça korunduğundan savcının kiracısı olduğunun dahi tesbiti yapılmayarak bu rezalet örtbas edilmek istenmektedir.
Dosyamız Ankara Tıp Kurumunda geldiğinde ilk rapordan da haberimiz olmuş, dosyamızın Adli Tıp İhtisas Kurumuna gönderilmesi talebimizde vicdanı satılık Hakim tarafından red edilerek oğlun Rüşvet Karşılığında Alavere-dalevere ile suçlu bulunmuştur. Benim Avukatımdan bizzat istediğim Temyiz talebim de Tazminatta farklı karar verileceği umuduyla yerine getirilmemiş ve davamız kesinleşmiş, oğlum haklı iken haksız hale getirilmiştir. 2007 yılından beri devam eden İdari Davalarımız da halen devam etmektedir. 15 temmuz 2016 darbe kalkışması bu kişilerin devletin değil, Fetonun memurları olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu nedenle de görevlerinden atılmışlardır. Yaptıklarıyla da bizi yıllardır mağdur etmişlerdir. Haklarında gereğinin yapılmasını istemek en temel hakkımızdır.
Mahkemenize C.Barbaros Ayata’nın 04.03.2005 tarihli Ankara Emniyet Müdürlüğü ifadesi sureti, Tanık Kepçeci Yaşar’ın 2004/95 nolu dosyadaki 02.03.2005 tarihli İfadesi sureti, Bala’nın Savcı ve Hakiminin Kuyumcu Abdulkadir Kılıç olduğuna ve onun adına  duruşmamıza girerek yalancı tanıkların yeniden dinlenmelerini engelleyen Savcı Murat Gökhan Tahtakılıç’ın 17.10.2006 tarihli 2006/113 nolu duruşma tutanağı sureti ve halen 10 yıldır sonuçlanmayan Ankara Valiliği (Emniyet Müdürlüğü) davası Karar Düzeltme Dilekçesi sureti ilişikte sunulmuştur.
Bu nedenle; 2006/113 Esas 2007/78 Karar Nolu dava dosyamızın yeniden açılarak ADİL BİR ŞEKİLDE YENİDEN GÖRÜLMESİNİ, bana mesnetsiz şekilde açılan 2016/67 Nolu Bilirkişiye Hakaret davasının bir an önce sonuçlandırılarak hukuksuzluk yapan kişiler hakkında gereğinin yapılması hususunda;
            Gereğini arz ve talep ederim. 06.02.2017 

                                                                                                               Mustafa DEMİR
                                                                                                                         Sanık

                                 

E K L E R   : 
            1-Tanık C.Barbaros Ayata ifade sureti,
            2-Tanık Mustafa Yaşar’ın 2004/95 duruşma tutanağı sureti,
            3-Savcı M.Gökhan Tahtakılıç 2006/113 Duruşma tutanağı sureti,
            4-Ankara Valiliği Karar Düzeltme Dilekçesi sureti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder