ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
Gönderilmek üzere
NÖBETÇİ OSMANİYE
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
Esas No: 2014/480
DAVACI : Mustafa DEMİR
DAVALI : Sağlık Bakanlığı ANKARA
DAVANIN KONUSU : Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin Bila tarih ve
11045126/641.04.09.S.2014-480/07 sayılı Davanın Reddi
konulu
Savunmasına Cevap.
TEBLİĞ
TARİHİ :
15.05.2014
DAVA
DOSYA NO : 2014/480 E.
CEVABIMIZ : Oğlum Halil DEMİR, 06.08.2004
tarihinde Bala Lisesi önünde kaldırımda yürürken 15 yaşında bir çocuk
tarafından kazaya maruz kalmıştır. Bize kazanın kaldırımda olduğu, kazayı da
babasının yaptığı bildirilmiştir. Biz ağır olan hastamızla ilgilenirken kazadan
üç gün sonra Bala Karakolunda ve Savcı bilgisinde RÜŞVETLE evraklar değiştirilmiştir. Biz bu durumu
yaklaşık iki ay sonra öğrenince hukuki işlem başlatmamıza rağmen 10 yıldır
Traji Komik dava ve soruşturmalarla bu güne gelinmiştir. Biz tüm bunlarla
uğraşırken sağlığımızı kaybettik ve mağduriyetimize birde Böbrek Yetmezliği
hastalığımız eklendi. Mağduriyetimizin giderilmesi için Devlet Denetleme
Kuruluna Böbrek Naklinde İran Modelinin veya benzeri bir sistemin uygulanması
için başvurdum ve bu DAVA OLUŞTU.
1923
yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Kılık Kıyafetini Yahudi’lerden, Yazı
Sistemini Selanik Dönmeleri’nden, Hukukunu İsviçre’den, Muhasebesini İtalya’dan,
yaşam biçimini Kurtuluş Savaşında mücadele ettiği İngiliz ve Fransız’lardan
aldı. Ama Türk halkı ne Yahudi, ne Dönme, ne İsviç, ne İtalyan ve nede İngiliz
ve Fransız oldu. İran kendi ülkesinde Böbrek Naklinde Başarılı bir sistem
oluşturdu ve bunu halkına başarı ile uyguladı. Bunun bizim ülkemizde
uygulanması ise diğer sistem alınan ülkelerde olduğu gibi Farisi (İranlı)
yapmaz.
Sağlık
Bakanlığı adına bana cevap veren Müsteşar Anayasa’nın 7. ve 123. maddesine
vurgu yapmıştır. Anayasa’mızın 8. maddesi gereğince yürütme yetkilisi kendileri
olduğundan 2 Kasım 2011 tarih ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
2.maddesi gereğince benim Sağlıklı olarak yaşamımı sürdürmemi sağlanmak
zorundadırlar. 4. maddesi gereğince Sağlık konusunda kanun hazırlama yetkisi
Sağlık Bakanına ve 5. maddesi ile de Bakan adına bana Meclisi gösteren
Müşteşara bu görev Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tevdi edilmiştir.
Yani, bana verdiği cevapla adeta “Görevini ihmal ettiğini” itiraf
etmektedir. Aynı kanunun 6.maddesi gereğince Sağlık Politikası oluşturmak ve
bunun Kanun haline getirilmesi sayın Müşteşarın YASAL Görevleri arasındadır.
Ülkemizde gerçek Adalet olsaydı vatandaşa böyle küstah cevap veren kişi
hakkında Yasal İşlem yapılması gerekirdi.
Anayasamızın
91. maddesi gereğince 10. maddeside dikkate alınarak bir KHK çıkartılarak tüm
Böbrek Hastaların mağduriyetleri giderilebilir. Hastaların mağduriyetini
gidermek Bakanlığın, dolayısıyla bana Meclisi gösteren Müsteşar’ın görevleri
arasındadır. Mahkeme bunu dikkate almak zorundadır.
İranda
hiç kimseye rızası dışında hiçbir işlem yapılmamaktadır. Oluşturulan sistem ile
mağdur vatandaşlarının mağduriyeti giderilmektedir. Sadece adında “İslam
Cumhuriyeti” yazdığı için düşmanca tavır alınması, sokakta tuttukları kişilerin
zorla böbreğinin alındığı, alınan bu böbreğin yüksek bir ücretle satılarak kar
elde edildiği algısı yanlış olup, tamamen dolaylı Böbrek Ticareti algısı
oluşturulmasıdır. Tamamen iftira ve kasıtlı halkın yanlış bilgilendirilmesidir.
Ben İşletme Fakülesi mezunu olduğumdan Ticaretle Sosyal Yardımın ayrımını
yapabilecek bilgiye sahibim. İyi ve kötüyü ayırt etmek hiç de güç değildir.
Bu
davayı açmamın nedeni; ülkemizde yasak olan böbrek naklinin para karşılığı
yapılması, kişilerden ucuz bir fiyata satın alınan böbreğin ihiyacı olan
kişilere yüksek fiyata satılması ve banada bu yönde teklif yapılmasıdır.
Ülkemizde eskiden de yasaklar vardı. Mesala Tütün yasağı: Tütün kaçakçığında
hayatını kaybeden, cezaevine konulan, para cezası ödettirilen kişilerin sayısı
yüzbinlerle ifade edilmekteyken Tütün kaçak olmaktan çıkarıldı, vatandaşında
mağduriyeti bitti. Sınır kaçakçılığıda aynı şekilde, kaçakçılık bitti,
sorunlarda bitti. Şimdi ise, Böbrek nakli kaçakçılığı mevcut olup, Prof.
Dr.larda dahil yüzlerce kişi bu suçla suçlanmakta, mahkemeler bu kişilerle
uğraşmaktadır. Ülkenin Böbrek konusunda en iyisi de, en kötüsü de İran Modelini
önermekte, yetkililerde buna duyarsız kalmaktadır. İran Modeli veya benzeri bir
model ülkemizde uygulansa bu sorunlarda sona erecek, kimse ucuza alıp pahalıya
böbrek satamayacak, Sosyal Yardımlar Kanunu çerçevesinde Böbreğini Bağışlayanda
memnun kalacak, Böbrek Nakli olan da. Tabiiki Bakanlık görevini yaparsa...
Ben oğlumun
kazası nedeniyle hukuksuzluklarla, Sağlık Sistemindeki yanlışlarla, Banka ve
İcralarla en önemlisi Polis, Savcı ve Hakimlerin rüşvetle iş görmeleri
nedeniyle uğraşmaktan kendimi ihmal ettiğimden (daha önce raporlu Diyabetes
İnsipedus hastası idim.) Hemadiyaliz Hastası oldum. Halen çıkaran hastalardan
olduğumdan hastalığım şu anda rahat seyretmekte ve Sosyal yaşamıma dört saat
makinaya bağlanmak dışında bir sıkıntısı olmamaktadır.
Anayasamızın
40. maddesi gereğince Resmi görevlilerin haksız işlemleri sonucu mağdur
olduğumdan Devletimiz bu mağduriyetimi gidermeyi taahhüt etmektedir. Bu nedenle
ben bu davayı kazanmak için açmadım. Benim basit bir alacak için USULEN açtığım
dava üç mahkeme gezdikten sonra Dosyam kayboluyorsa, Anaya Mahkememizde benim
mağduriyetimi gidermek yerine Anayasamızın 159. maddesini gerekçe gösterek
dosyamı kaybeden Hakimi koruyor ve basit bir alacak Avrupa İnsan Hakları
Mahkamesine “Adil Yargılanmadan” gidiyorsa hiçkimse bana bu ülkede Adalet
olduğundan bahsedemez ve beni inandıramaz. Oğlumum Tazminat Davası
sonuçlandığında da 1. dereceli Devlet Memuru Emeklisi olduğumdan Yurt dışında
Nakil İşlemimi yaptırır, sorumluğunu da Bakanlığınıza ve bu davayı kaybettiren
Hakimlere yüklerim. Davamda da iç hukuku tamamlayarak Bakanlığınızı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde beni mağdur etmekle ve mağduriyetime duyarsız kalmakla
suçlar ve Anayasanın 40. maddesinde belirtilen Tazminatı alırım. Devletiniz
size döner veya dönmez, o Devletin sorunu olur.
NETİCE VE TALEP : Sağlık Bakanlığının 25.09.2013
tarih ve 56733164/622/2013.5363.32550 sayılı yazısı ile Kamu Denetçiliği Kurumunun
28.02.2014 tarih ve 22873068-101-0705-1341 sayılı RED KARARININ İPTALİ konulu
KARARIN İPTALİNİ ve Sağlık Bakanlığınca ülkemizde İran Modelinin veya ona
benzer bir modelin uygulamaya konarak Böbrek Nakli bekleyen HASTALARIN
İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASINI, mağduriyetlerinin giderilmesinin sağlanmasını
ve mahkeme masraflarının davalı İdareye yükletilmesini arz ve talep
ederim. 20.05.2014
Mustafa DEMİR
Davacı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder